SOROSPU ÇOCUKLARI

SOROSPU ÇOCUKLARI

Suay Karaman
23 Kasım 2011

“George Soros kuruluşlarının Türkiye’de öne çıkmış en önemli simalarından biri ve aynı zamanda CHP parti meclisi üyesi olan Binnaz Toprak, parti meclisi toplantısında aday listeleri kesinleşirken Mustafa Balbay’a itiraz etmiş ve aday gösterilmemesini istemiştir. “Heybeliada Ruhban okulu açılmalı, Ekümenlik tanınmalı, iki dile sıcak bakıyorum, AKP ekonomiyi iyi yönetti, gelir ve zenginlik arttı” diyen Binnaz Toprak ve benzerlerinin CHP’de ne işleri var? CHP yöneticileri, kendi seçmenlerinden bunun gibi adaylara, Soros’tan beslenenlere, bölücülere, ırkçılara, Fettullah Gülen’e övgü düzenlere, numaracı cumhuriyetçilere, sağcılara, Kemalist ilke ve devrimlere inanmayanlarla nasıl ve hangi yüzle oy isteyecek?”

Yukarıdaki paragrafı, 25 Nisan 2011 tarihinde İlk Kurşun Gazetesi’nde yayınlanan yazımdan aldım. Binnaz Toprak’ı sorgularken ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da uluslararası para oyuncusu George Soros’un desteklediği Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) kurucu üyesi olduğu ortaya çıktı. Demek ki yeni CHP deyimi ile, Soros’tan beslenen TESEV’in yan kuruluşu anlatılmak isteniyormuş. Soros’tan her yıl iki milyon dolar alan TESEV, Kemalizm’le ve Atatürk’le vedalaşması için CHP’yi yeniden düzenlemekle görevlendirilmiştir. Bu görev partinin en üst kademelerinde, genel başkanlıkta da şekillendirilmiştir.

Dünyadaki turuncu devrimlerin mimarı Soros’un, Türkiye’deki uzantılarından birisi de TESEV’dir. Soros, kulağa hoş gelen Açık Toplum Enstitüsü üzerinden Türkiye’de TESEV gibi kuruluşlara para aktararak, siyaseti yönlendirmeye çalışmaktadır. Demokrasi getirmek adına çeşitli oyunlar oynayan Soros’un derdi, kapitalizmin egemenliğini kurmak için çalışmaktır. Mart 2011 tarihinde BBC’deki röportajında Soros; ”SSCB’nin dağıtılması için yapılan çalışmalarda bizzat rol aldım. Dünya, bu kadar petrolün parasını, Libya lideri Kaddafi’nin tek başına cebine koymasına izin vermeyecektir. İran’daki rejim de ayakta kalamayacaktır” demiştir.

Bir zamanlar Cem Boyner’in Yeni Demokrasi Hareketi (YDH) adlı partisinin de gönüllü katılımcıları arasında yer alan Kemal Kılıçdaroğlu, 2009 Kasım’ında Dersim olayları nedeniyle Atatürk’ü savunan Onur Öymen’i ‘gereğini yapsın’ diyerek istifaya zorlamıştı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun isteği üzerine milletvekili adayı olduğunu söyleyen CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, 10 Kasım 2011 tarihinde Zaman Gazetesi’ne verdiği Dersim konusundaki demecine, CHP’ye ve Atatürk’e saldırılarına, genel başkan, genel merkez yöneticileri tepkisiz kalmıştır. Bu tepkisizlik üzerine 12 milletvekili yaptıkları basın açıklamasıyla; “genel başkanla, genel merkezin ‘sessizlik ve tepkisizliğinin’ dolaylı yoldan söylenenleri onaylamak anlamına geleceğini” bildirmişlerdir. Ne yazık ki diğer CHP milletvekilleri bu konuda bir açıklama yapamamış ve görüş bildirememişlerdir.

Kemal Kılıçdaroğlu, 12 CHP’li milletvekillerinin bildiri yayınlamasını, “Grup Başkan vekilliğinden izin alınmadan böyle bir toplantının yapılmasını uygun görmüyorum. Bu partide bir disiplin olacaktır. Herkes o disipline uyacaktır” sözleriyle değerlendirdi. Parti sözcüsünün açıklamasına göre, hem Hüseyin Aygün, hem de bildiri yayınlayan 12 milletvekilinin savunmasının alınacağı bildirildi. Aslında Kılıçdaroğlu’nu, Atatürk’e dil uzatan değil, ona karşı çıkanlar kızdırmış olmalı ki, aklına parti disiplini gelmiş. Parti disiplini, Fettullah’ın gazetesine abuk sabuk demeçler verirken neden gelmiyor? CHP’li olmayan birini CHP’ye davet ederek milletvekili yapan Kılıçdaroğlu’na sormak gerek: Atatürk’ü suçlayabilen Hüseyin Aygün’ü CHP’nin değerli seçmenlerinin oylarıyla milletvekili yapmaktaki amacınız ne idi, amacınıza ulaştınız mı? Özü Kemalizm olan CHP’ye her önüne geleni alan anlayış ve tutarsız politikalar, CHP’yi oy verdiği seçmenlerden uzaklaştırmakta ve partinin içini boşaltmaktadır.

Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkan olduktan hemen sonra, CHP politikalarının nasıl olması konusunda “Arama Konferansı” adı altında İstanbul ve Van’da iki toplantı düzenletmişti. Toplantıya kimlerin katılacağı, kimin konuşacağı ve hangi konuların masaya yatırılacağı, TESEV’in yönetim kurulu üyesi Oğuz Babüroğlu tarafından organize edilmişti. Van toplantısında “Kürt sorunu” hakkında hazırlanan rapor, CHP ilkeleriyle tamamen çelişmektedir. TESEV’in çalışmalarına katılmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, TESEV’in kucağına CHP’yi oturttuğunun farkında mı? Acaba bu toplantılar, CHP’nin Libya tezkeresine onay vermesini sağlamış mıdır?

Bugün CHP’nin getirildiği durum tesadüf değildir; TESEV gibi kuruluşların desteğiyle bilinçli bir yönlendirme yapılmaktadır. Kemalizm’in ilke ve devrimlerine inanan, tam bağımsızlıktan yana olan gerçek partililer, bu gidişten memnun değillerdir, mutsuz ve umutsuzdurlar. Moon tarikatının toplantısına giden CHP Genel Başkanından sonra, şimdi de TESEV’in kurucusu olan CHP Genel Başkanı ortaya çıkmıştır. Ancak bilinçli ve kararlı bir dik duruş, bütün bu olumsuzlukları silecektir. Büyük önder Atatürk, kendisinden sonra genel başkanlık koltuğuna oturanları görseydi, ne yapardı? Kasım 1919 tarihinde, İstanbul’dan dört edebiyatçı, Anadolu’ya geçerek, Mustafa Kemal ile görüşürler. Mustafa Kemal, Vala Nurettin ile Nazım Hikmet’i Bolu’ya öğretmen olarak gönderir. Faruk Nafiz’i, Osmanlı Mebusan Meclisi’nden madalya aldığı için, Yusuf Ziya’yı ise Ali Kemal’in gazetesinde sanat eleştirileri yazdığı için geri gönderir. Büyük zaferler, büyük işler geçmişi belirsiz ve karanlık insanlarla kazanılamaz, yapılamaz.

Tunceli’li Seyit Rıza’nın öncülüğündeki Dersim isyanı, ortaçağ özlemcileri için bir fırsattı. Devletler, isyanları silahla bastırırlar; çiçekle karşılayarak bastırılan isyan görülmemiştir. Cumhuriyet döneminde yapılan on sekiz isyan da gerici harekettir, bölücü harekettir, cumhuriyete karşı yapılan başkaldırıdır. Bunlardan Şeyh Sait ve Dersim İsyanı, yabancı ajanların kendi çıkarları için tahrik ettikleri ayaklanmalardandı. Atatürk’ün yanı başında ulusal kurtuluş savaşına var gücüyle destek veren Diyap Ağa da, Tunceli’liydi. Ankara yakınlarına gelen Yunan ordularının yarattığı korku ile “meclisi Kayseri’ye taşıyalım” diyenlere, Diyap Ağa’nın; “buraya savaşmaya mı, yoksa kaçmaya mı geldik?” sözüyle gösterdiği yürekli ve dik duruş belleklerdedir. Ne yazık ki emperyalizme hizmet edenler, Diyap Ağa yerine Seyit Rıza’ya hayrandırlar.

Ülkemiz çok büyük sorunlarla karşı karşıyadır ve bir sivil darbe yaşanmaktadır. Ekonomik kriz, yoksulluk, işsizlik, yolsuzluk, hukuksuzluk, açılım adı altında ihanete varan gelişmeler, terör, Suriye’ye karşı emperyalizmin maşalığı gibi olumsuzluklar gölgelenmek istenmektedir. Bunun için numaracı cumhuriyetçiler, tarikatçılar, bölücüler, yerli ve yabancı işbirlikçiler bir araya gelerek, emperyalizmin ekmeğine yağ sürmektedirler. Bunların hedefleri Cumhuriyet Halk Partisi, Silahlı Kuvvetler ve yurtsever güçleri sindirerek, Atatürk’ü yargılamak ve Kemalizm’e son vermektir.

Ulusal ve Kemalist bilinç düzeyleri yeterli olmayanlar da, bu yapılmak istenenlere alet olmaktadırlar. Kemalist ve yurtsever mücadele yerine, Soros’lu, TESEV’li mücadele yapanlara, hak ettikleri yanıt er ya da geç verilecektir. Soros’un çocuklarından, ülkemize yarar beklemek, saflık değil hainliktir. Herkesin bilmesi gerekir ki, emperyalist güçlerin ve Soros’un çocuklarının her türlü oyunları boşa çıkacaktır, Atatürk’ün laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır.

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği
(TÜMÖD) Genel Sekreteri
İLK KURŞUN

http://www.ilk-kursun.com/haber/87503

This entry was posted in EMPERYALİZM, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *