Amerikan emperyalist gangsterizmi ve Küba
BİRGÜN – Ajamu Baraka – 26.06.2023
Kaynak: Black Agenda Report
Çeviren: Umut Deniz AYDIN
ABD’nin 60 yıldır Küba’yı terörü desteklemekle suçlamasına, ambargo uygulamasına rağmen halkın temel insan haklarına erişimini sağlama taahhüdü asla sarsılmadı. Ama bu güçlerin suçlanarak yenilemeyeceğini de biliyoruz. Kuzeydeki gangsterleri yenmek istiyorsak verilmesi gereken mücadeleden kaçınamayız.
Ajamu Baraka’nın ifadesi: ABD Emperyalizmi Uluslararası Halk Mahkemesi 10 Haziran 2023 Merriam-Webster sözlüğü, Haydut Devlet’i “uluslararası hukuku ihlal ettiği ve diğer ulusların güvenliğine tehdit oluşturduğu düşünülen bir ulus veya devlet” olarak tanımlar. Bu basit ve düzgün tanım, yalnızca Küba ile ABD arasındaki ilişkinin karakterini değil, aynı zamanda ABD’nin 1945’teki ikinci emperyalist savaşın sonunda küresel bir güç olarak yükselişinden bu yana bölgemizin ve dünyanın uluslarına ve halklarına yönelik politikalarının karakterini de mükemmel bir şekilde yansıtıyor. 1945’ten bu yana geçen dönemde ABD politikalarının çoğunun esas amacı neydi? Gelişmekte olan ülkeleri kontrol yörüngesine dâhil ederek Güney’de otantik dekolonizasyonu önlemek.
Bu jeostratejik hedef, ABD’nin Küba’daki devrime tepkisini şekillendirdi. ABD, 1950’lerin sonunda ve 1960’ların başında küresel bir emperyalist güç olarak konsolide olurken dış politikasının iki yönü vardı: Birincisi, hegemonik kontrolün ana aracı olarak yıkıcılığı ve askeri gücü kullanması. İkincisi ise komünizme karşı akıldışı korkusu.
Bu iki yönün diyalektik ilişkisi, özellikle de ABD politikalarını esas olarak şekillendirenin komünizm korkusu olduğunu anlarsak, bu dönemde ABD tarafından kurumsal ve askeri şiddetin ağır ve çoğu zaman ters etki yaratan konuşlandırılmasını açıklar. Küba ve diğer örnekler söz konusu olduğunda, ABD’nin Küba Devrimi’nin neden olduğu kontrol edilemez bir radikalleşme olarak tanımlayabileceği şeye karşı hafifletmek için kullanılabilecek potansiyel olarak zorlayıcı önlemlerin çeşitliliği, ABD’deki politikacıların devrime saldırmak için aldıkları kararlarla önlendi.
Bu yıkım ve şiddet hikâyesi iyi belgelenmiştir ve bugün kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır.
Kısa açıklamalarımda, Küba’nın anlamının bir analizini, Amerika Birleşik Devletleri olarak bilinen bölgede bulunan radikal, sömürgecilik karşıtı, anti-emperyalist Afrika devrimci hareketinin perspektifinden paylaşmak istiyorum.
İlk nokta: Bundan eminiz ABD’nin önde gelen küresel emperyalist gücünden kaynaklanan hegemonik yıkım, uluslararası güçler dengesinde küresel olarak ABD ve Avrupalı sömürgeci güçlerden, özellikle de bölgemizden uzaklaşan çarpıcı bir değişim olana kadar asla sona ermeyecektir.
Küba’nın gezegendeki bir numaralı terörist devlet tarafından inşa edilen sözde terörist devletler listesine dâhil edilmesi rasyonel ve şaşırtıcı olmayan bir gelişmedir. ABD emperyalizminin perspektifinden bakıldığında, Küba Devrimi’nin hayatta kalması varoluşsal bir tehdidi temsil etmekte. Küba’nın, Kolombiya Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) ile Kolombiya devleti arasında, Trump yönetiminin Küba’yı yeniden kötü şöhretli listesine koymasıyla sonuçlanan barış görüşmelerinin ilk turunda garantör devlet olarak oynadığı rol, emperyalizmin nesnel çıkarlarını ve niyetlerini gözler önüne seriyor. ABD Küba’yı listeden çıkardığında ve bir uzlaşma sürecine dâhil olmuş gibi davrandığında bile, amaç o zaman da şimdi olduğu gibi Küba projesinin bitmesi ve nihai yıkımıydı. Tek fark, uygulanan strateji olmuş oldu.
