Yasal Uyarı
Bu BLOG içinde yer alan yazı ve görseller kişisel kullanım ve/veya bilgi paylaşma amacı ile sınırlıdır, hiç bir ticari amacı yoktur.
Bu BLOG içindeki yazı ve görselleri paylaşırken kaynak göstermeniz rica olunur.
The contents of this BLOG are limited to personal use and/or information sharing, and there is NO COMMERCIAL purpose.
Arama
Takvim
-
Yeni Yazılar
- MUSTAFA KEMAL’İN TÜRKİYESİNİ NE HALLERE DÜŞÜRDÜLER…
- ULUSAL ONUR’U BULUNAN BİR DEVLET YÖNETİCİSİ CANAKIYICILARLA EL SIKIŞMAZ…
- AFORİZMALAR
- Trump kimdir? * (Erdoğan’ın yakın dostu!!!) Trump, devlet başkanı olmadan önce, emlakçılık ve ticaret yaptığı dönemdeki bazı faaliyetlerinden dolayı, yargı kararıyla hüküm giymiş ve suç işlemiş bir devlet başkanıdır. Trump, evrakta ve muhasebe kayıtlarında sahtecilikle ilgili otuz dört ayrı suçtan dolayı mahkeme tarafından suçlu bulundu ve hüküm giydi.
- POLİTİKA GÜNDEM * Trump’la zirvenin maliyeti
Arşivler
Kategoriler
Who's Online
62 visitors online now6 guests, 56 bots, 0 membersSeçenekler
BELLEK DÜRTÜCÜ * “Bana vicdansız bir medya verin, size bilinçsiz bir halk sunayım”
“Bana vicdansız bir medya verin,
Ve hâlâ, bugünlere nasıl gelindi diyorsunuz değil mi?..
SÖZCÜ gazetesinde 01 Kasım 2024 tarihli Naim Babüroğlu’nun
Posted in FAŞİZM, Politika ve Gundem
Leave a comment
MAVİ MELEKLER (Blue Angels) BİRLİĞİNDEN İLGİNÇ HAVA GÖSTERİLERİ
Posted in HABER GÜNDEM, VİDEOLAR
Leave a comment
POLİTİKA GÜNDEM * Kurucu ilkelerden öyle uzaklaştılar ki artık kayboldular!
Kurucu ilkelerden öyle uzaklaştılar ki artık kayboldular!
CUMHURİYET – Zülal Kalkandelen – 01 Kasım 2024
Üç hafta önce Bahçeli’nin aracı olduğu karanlık bir planın devreye sokulduğunu yazmıştım. Bazı kesimler tarafından “yeni Kürt açılımı” olarak adlandırılan bu planın gerçekte emperyalizmin Ortadoğu’daki tezgâhının bir parçası olduğunu, iktidarın tek amacının Erdoğan’ın tekrar seçilmesini sağlayacak anayasa değişikliğinin yapılması olduğunu da 27 Ekim’de yazdım.
Ancak bunları yazınca 22 yıldır AKP’nin kurduğu her kumpasta ona inanmakta ısrar edenlerce “barış istememekle” suçlanıyor, “İnsanlar birbirini öldürmeye devam mı etsin!” gibi anlaşılması olanaksız tepkilerle karşılaşıyorsunuz.
Nasıl ki 2010’daki anayasa değişikliğinde AKP’nin asıl planını görmek istemediler ve “Yetmez ama evet!” diyerek kendilerini “en büyük demokrat ve yılmaz özgürlükçü” gibi göstermeye çalıştılarsa şimdi de aynısını yapıyorlar. 2010’da yargıyı FETÖ’ye devrettikleri ortaya çıkmış olsa da “kandırıldık” diyerek susmuyor ve yeni bir kumpasın aparatı olmak için yarışıyorlar.
AKP’NİN HEDEFİ NE ZAMAN DEMOKRASİ OLDU Kİ ŞİMDİ OLSUN!
AKP’nin hedefi ne zaman hukuk devletini geliştirmek oldu ki şimdi anayasayı değiştirerek bunu yapacağına inanılsın! Anayasayı tanımayan, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayan bir partiyle kendi işlerine geldiği için görüşebileceklerini söyleyen, Bahçeli’nin Öcalan’ın TBMM konuşmasına yönelik çağrısını heyecan verici bulan DEM Parti yine AKP’nin kucağına oturuyor.
TBMM’ye 38 siyasal İslamcı da CHP listelerinden boşuna doldurulmadı. Her şey Erdoğan’ın yeniden seçilmesini sağlamak için gereken ortamı hazırlamaya dönüktü. Bunu biz görüyoruz da mesleği siyaset yapmak olan siyasetçiler mi görmüyor!
CHP ise yerel seçimde yarattığı rüzgârı derhal erken seçim talebi ile büyüteceği yerde, Özgür Özel ve ekibinin “makama saygı” safsatası, Erdoğan’la görüşerek “yumuşama/normalleşme” rezaleti ve ayağa kalkma şovuyla dindirme peşinde! Ayrıca anayasada yurttaşlar arasında eşitliği düzenleyen açık maddelere karşın, Özel’in “eşit yurttaşlık” olmadığına yönelik ifadeleriyle AKP’ye malzeme vermesi ve “el yükselterek” saçılıma destek olması da cabası!
Bu tavrıyla Erdoğan’dan takdir bile aldı! TBMM’de AKP grubuna Özel’i şu sözlerle övdü Erdoğan: “Özgür Özel’e de takdirlerimi iletiyorum. AK Parti olarak kurulduğumuz andan itibaren hep söylediğimiz, devlet herkesin devleti olmalı, devlet herkesi eşit kucaklamalı. Siyasetimizi 23 yıllık bir gecikmeyle de olsa açık yüreklilikle dile getirdiği ve kardeşliğe katkı sağladığı için sayın Özel’i buradan tebrik ediyorum.”
Aynı gün Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atanmış ne gam!
BÜTÜN BUNLARI DÜŞÜNÜRSENİZ...
Erdoğan’ın yine muhalefeti kendi çıkarı için tasarlama çabasında epeyce yol aldığını görebilirsiniz.
“Normalleşme” operasyonu sonucunda CHP ile oy farkını azaltıp erken seçimi erteledi, şimdi de PKK saçılımı ile DEM’i yanına çekip anayasa tuzağını sağlama alma ve Kürt oylarını artırma amacında. Aynı anda Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atayarak ve İmamoğlu’na yönelik siyasi yasak tehdidini hatırlatarak CHP’yi karıştırmayı da başarmış oldu.
Dik durup siyasal İslamcı baskıcı iktidara “Seninle hiçbir koşulda hiçbir şey için görüşmüyoruz. Halkın canına okudun. Anayasal düzeni bozdun. Hukuk devletini yok ettin. Şimdi de on binlerce insanın ölümünden sorumlu bir terörist ile devleti muhatap ediyorsun. Ne anayasa değişikliği yapmana izin veririz ne de açılım tezgâhına düşeriz. Senin zaten üçüncü kez seçime girmen de anayasaya aykırıydı. Derhal seçim istiyoruz!” diyecek bir muhalefet TBMM’de olmadığı için bunlar yaşanıyor.
Bunları söylemeyi bırakın, bir süre önce Özel, “2025’in kasım ayı bizim için de Erdoğan için de uygun” diyerek Erdoğan’ın dördüncü kez seçime girmesinin yolunu açtı.
Posted in FAŞİZM, Politika ve Gundem, SİYASİ PARTİLER
Leave a comment
CUMHURİYETİMİZ 101 YAŞINDA
CUMHURİYETİMİZ 101 YAŞINDA
Zahide UÇAR – 29 Ekim 2024
Bugün gerçekte kaybettiğimiz Cumhuriyetimizin kuruluşunun 101. yılıdır. Cumhuriyet kutlamalarını görmeden romantik bir paylaşım yapmak istemedim. Gerçekte Cumhuriyetimize sahip çıkamadık. T.C. Devletinin yönetimi;
Tek adam rejimi olan bir monarşiye evrildi.
Önce T.C. tabelalarını indirdiler. Milli bayramlarımızı yasakladılar. T.C. Devletinin yaptığı fabrikaları ya sattılar, ya da kapattılar. Atatürk adı yazan stadyum, havaalanı vb. yerleri ya yok ettiler. Ya da yenisini yapıp Atatürk adından kurtuldular.
Amaç;
Cumhuriyete ait ne varsa yok ederek Cumhuriyetin hafızasını silmek, yeni nesle Cumhuriyetin hiçbir hizmeti olmadığına inandırmaktı.
Bu basit bir savaş değildir. Bu savaş Kurtuluş Savaşından bu yana devam ediyor. İktidarı ele geçirenler BU SAVAŞI devlet gücünü kullanarak devam ettiriyor. Cumhuriyet kurumları bu savaş nedeniyle çökertildi. Mr. Şimşek Londra tefecilerinin paralarını ödemeye odaklanmış, Türk halkına zırnık koklatmıyor. Türk halkı bilerek fakirleştirildi. Amaç düşünmesini engellemek, mücadele gücünü kırmaktır.
Tarım ve hayvancılık bilerek bitirildi. Bir kalkışma olursa, ithalatı durduracaklar. Halk aç kalacaktır. T.C. Devleti düşmanları aç kalan halkı teslim alacaktır. ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ne demişti?
“Petrolü kontrol ederseniz ülkeyi kontrol edersiniz, tohumları kontrol ederseniz gıdayı kontrol edersiniz. Ve gıdayı kontrol eden, insanları da kontrol eder.”
Demek ki fikir de ABD’den ithal…
Ülkeyi öyle bir çökerttiler ki, ne güvenlik kaldı, ne yaşam hakkı…
Emperyalist ülkelerin kapitalist şirketleri ülkemizin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına çöktü. Korkunç bir vahşetle ülkemiz yağmalanıyor. Biz bu yağmayı Irak, Suriye, Libya işgalinde gördük. O zaman biz SAVAŞMADAN İŞGAL EDİLDİK DEMEKTİR!
Bu gerçeği biran önce idrak etmek zorundayız. Artvin’de bir vatandaşımız doğa katliamına karşı çıktığı için için şirket elemanı tarafından öldürüldü. Bana göre vatan savunmasında iç düşman tarafından şehit edildi.. Not edelim; “Bir gün vatanımızı geri alırsak, şehit edildiği yere anıtı dikilmelidir.
Antalya’da TORAÇDER(Akdeniz Kıyıları Çevre Koruma Derneği) kurucularından olan Ayşin ve Ali Büyüknohutçu yerleştikleri yayla evinin yakınındaki doğaya zarar veren taş ocağı ile mücadele ediyordu. Çift taş ocaklarına karşı açtıkları bazı davaları kazandıktan sonra öldürüldü.
Kesilmesin diye zeytin ağacına sarılan 70 yaşın üzerindeki bir ANA KADININ resmi, bu dönemin önemli bir simgesidir.
Türk askerini-polisini, Türk çocuklarını;
Dağını, ormanını, bahçelerini, ağaçlarını korumak için mücadele eden halkın üzerine salınıyor. Askerin görevi vatanı savunmak olduğu halde, ağaçlar, sular, dağlar, ormanlar üzerinden vatanını savunan halkın üzerine gidip, zaman zaman darp etmesi acı bir ironidir.
Bütün yaşadıklarımızdan aldığımız önemli ders şudur:
T.C. Devletini yaşatmanın, kurtarmanın tek yolu Atatürk ilkelerinde birleşmektir. Bugün illerimiz ve ilçelerimizdeki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını izledim. Anıtkabir’e akan Türk Halkını izledim.
Eski resmi kutlamalardan çok farklı bir ruh vardı. Türk Milleti Atatürk ve kurduğu devleti yok etmeye çalışan Kuva-yi İnzibatiye’nin(Kuvayi Milliye Ordusuna karşı kurulan saray ve İngiliz ordusu) torunlarına bir cevap verdi. Meydanlara akarak, devletine-Cumhuriyete sahip çıktı.
Hilafetçilere, Atatürk düşmanlarına, kendilerine vatandaş ithal eden BOP’çulara;
Yediden yetmişe Cumhuriyet Bayramımızı kutlamak için koşanların tokat gibi bir cevabıdır bu meydanlar. Başarmamak için hiçbir neden yok. Yeter ki bu enerjiyi soğurtmalarına izin vermeyelim.
Kaybettiğimiz Cumhuriyetimizi ve devletimizi
geri almak azim ve kararlılığı ile;
Cumhuriyetimizin 101. yılı kutlu olsun.
Ne Mutlu Türküm Diyene.
Posted in FAŞİZM
Leave a comment
BELLEK DÜRTÜCÜ * ET’ler (EKONOMİK TETİKÇİLERİN) YERLİ İŞBİRLİKÇİLERİ VE YOK OLAN EKONOMİK BAĞIMSIZLIK
(ET) ler * EKONOMİK TETİKÇİLER
Naci Kaptan – 11 Ağustos 2021 / 01 Kasım 2024
Ekonomik tetikçiler (ET’ler) , yerküre üzerindeki ülkeleri trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir. Dünya Bankası, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve diğer yabancı ‘yardım’ kuruluşlarından büyük şirketlerin kasalarına ve gezegenimizin tabii kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin ceplerine para aktarırlar. Kullandıkları araçlar arasında sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık, seks ve cinayet bulunmaktadır. Oynadıkları oyun imparatorluklar kadar eski olmasına rağmen, günümüzdeki küreselleşme sürecinde yeni ve korkutucu bir boyuta ulaşmıştır.
Ekonomi tetikçisi olarak bizlerin amacı küresel imparatorluk kurmaktır. Bizler, diğer ülkeleri şirketlerimizin, hükümetimizin, bankalarımızın, kısacası benim şirketokrasi diye adlandırdığım kurumsal yapının kölesi haline getirmek için uluslararası finans kuruluşlarını kullanan elit bir grubuz. Mafyanın yaptığı iyilikler gibi Ekonomi Tetikçileri de görünüşte bazı iyilikler yapar. Örneğin elektrik santralleri, otoyollar, limanlar,
havaalanları, teknoparklar gibi altyapı hizmetleri için borç temin ederler. Bu borçların ön koşulu, bütün bu projelerin Amerikan inşaat ve mühendislik firmaları tarafından gerçekleştirilmesidir.
Aslında paranın çoğu Amerika’yı hiç terk etmez; yalnızca Washington’daki bankalardan New York, Houston veya San Francisco’daki mühendislik firmalarına transfer edilir.
Para hiç vakit geçirmeden şirketokrasi üyesi şirketlere (kreditörlere) döndüğü halde borçlu ülkenin anapara artı faizin tamamını ödemesini isteriz. Eğer Ekonomi Tetikçisi çok başarılı ise borç tutarı o kadar büyük olur ki birkaç yıl sonra borçlu ülke ödemeleri aksatır. Bu olduğunda biz de mafya gibi diyetini isteriz. Birleşmiş Milletler’de Amerika’nın isteği doğrultusunda oy verme, askeri üs kurma veya petrol gibi değerli kaynaklara el koyma şeklinde olabilir bu diyet. Buna rağmen borçlunun borcu devam eder. Böylece küresel imparatorluğumuza bir ülke daha eklenmiş olur.
“Bizler küçük özel bir kulübüz. Dünya ülkelerinin milyarlarını dolandırmak için iyi çok iyi para alırız. İşinin önemli bir bölümü dünya liderlerini Amerika’nın ticari çıkarlarını kollayan geniş bir şebekenin bir parçası olmaya ikna etmek olacak. Sonuçta bu liderler öyle bir borç batağına saplanırlar ki Amerika’nın sadık köleleri olurlar. Böylece siyasi ekonomik ve askeri gereksinimlerimizi istediğimiz zaman istediğimiz şekilde karşılarlar.
Bizler tarihten ders aldık. Kılıç taşımayız, zırh-üniforma giymeyiz. Ekuador, Nijerya, Endonezya, Türkiye v.b. gibi ülkelerde yerli öğretmenler veya esnaf gibi giyiniriz. Washington ve Paris’te bürokratlara ve bankerlere benzeriz. Proje mahallerini gezer, yoksul köyleri dolaşırız. Yerel basında ne kadar hayırlı işler yaptığımızdan söz ederiz. Yasadışı bir şeye tevessül ettiğimiz pek nadirdir. Zira sistem aldatmacaya dayansa da tanım olarak yasaldır.
Ancaaak….. Eğer biz başarısız olursak, devreye çakallar (İstihbarat –NSA ve CIA elemanları) girer. Çakallar hazır ve nazır bekler. Ortaya çıktıklarında devlet başkanları devrilir veya feci “kaza”larda ölürler. Eğer Afganistan ve Irak’ta olduğu gibi, bir şekilde çakallar da beceremezlerse genç Amerikalılar ölmeye ve öldürmeye gönderilir.
KİTAP – BİR EKONOMİK TETİKÇİNİN İTİRAFLARI – John Perkins
Kitabın içeriğinden alınmış olan yukarıdaki satırlarda Türkiye’nin ekonomik olarak nasıl işgal edildiğinin izlerini bulacaksınız. Gelelim iktidarın ekonomik karnesine;
TÜRKİYE NASIL FAKİRLEŞTİ?
1923-2002 arasında bütün hükümetler 79 yılda 713 milyar dolar harcadılar. 2003-2017 arasında 14 yılda harcanan para 2 trilyon 94 milyar dolar. Ne yapıldı, Telekom mu, Karakaya mı, Atatürk mü, Tüpraş mı, Petkim mi, Sümerbank mı, Tekel mi yapıldı? Bunlar sadece satmayı ve komisyon almayı biliyor…
AKP iktidarının yapmış olduğu Yollar, köprüler, tünel geçişleri, hava limanları ise gerçek maliyetinin 3-5-8 katına yapıldı. Biz buna matruşka ihale diyoruz. Şişirilmiş fiyatlarla verilen ihaleler başka alt yapımcılara daha düşük maliyetle aktarılarak aradaki büyük farklar piramidin tepesinde bulunanlar arasında paylaşılıyor ve bu paylaşım hiyerarşik olarak alt katmanlara da gidiyor. İşte bu nedenlerle ihale kanunu yaklaşık 190 kez değiştirildi. Böylesi sistematik yolsuzlukları küçük kabilelerde bile görmek olası değildir.
Ne oldu Ülkemizin paraları?
Ne oldu Hazinenin kaybolan 128 milyar doları? Bu paranın hesabı neden verilmiyor?
Ne oldu Çiftçiyi desteklemek için kurulmuş olan Ziraat Bankasının Sabah Grubuna 10 sene önce verdiği ve geri ödenmeyen, 750 milyon doları? Çiftiçiyi öldüresiye inleten, büyükbaşına, çiftliğine, tarlasına, traktörüne 20-30 bin TL için el koyan haczeden Ziraat Bankası 10 senedir 750 milyon doları geri almak için parmağını kıpırdatmıyor. Büyük yolsuzluklar içinde kıvranan ülke ekonomisi hergün biraz daha batıyor. Siyasallaşan devlet katmanlarının ve iktidarın mafya ile olan işbirlikleri bir irin gibi, kanalizasyon gibi ortalığa saçıldı. Mafya siyasallaşan devlet ile işbirliği yapıyor. Yargıçlar, savcılar, adli tabib uzmanları rüşvetle yargı kararlarını, raporları değiştiriyor.
Yatırım yapılsaydı, fabrika yapılsaydı yer kalmazdı ülkede. 2 trilyon harcıyorsunuz, çiftçi, emekli, sanayici, esnaf memnun değil, dünya kadar yoksulumuz var. Nereye gitti bu para? Eksik olan namuslu siyaset.
Son 15 yılda Londra’daki bir grup faiz lobicisine ödenen faiz 151 milyar dolar. Tefeciye gelince para var. İçeride 687 milyar 124 milyon lira ödendi faize. Bu paraları bizler ödüyoruz. Su içerseniz, dolmuşa binersiniz, sinemaya gidersiniz, ekmek alırsınız vergi verirsiniz. Şimdilik havaya ödemiyorsunuz. Ekonomi ve sanayinin temel girdileri petrol, gaz, elektrik her ay sürekli olarak zamlanıyor. mevsiminde olmamıza rağmen yaz meyvalarının kilosu 15-25 TL arası. Şu ahir ömrümde şimdiye kadar böylesi pahalılık görmedim. Halk gittikçe yoksullaşıyor ve umudunu kaybediyor.
Büyük borçlanma ve akıl almaz harcama verileri içinde özelleştirmelerden elde edilen yaklaşık gelir 70 milyar dolar yok. Bu paranın tamamı borç ve faiz ödemelerine gitti. Yani ülkemize bir yatırım ve kaynak olarak geri dönmedi. Üretim ve istihdam yaratan, ekonomik bağımsızlık sağlayan Cumhuriyetin tüm ekonomik kaynakları böylece buharlaştı ve yok oldu. Bu da Türkiye’yi ekonomik yokluklara ve dışa bağımlılığa sürükledi.
Dünyanın en yüksek faizle borçlanan ülkesiyiz.
İş dünyasında kimsenin can ve mal güvenliği yok. Bir kararnamelik canı var. Bir kararnameyle malınıza el konabilir. Bir siyasi partinni genel başkanı mahkemeye hakim tayin ediyorsa kim güvenir? Öyle bir noktaya getirdiler ki bizi komşumuzun inancını sorguluyoruz. Selam veremez noktaya geldik. Ayrışmanın sadece düşmanların işe yaradığın kimse unutmasın. Osmanlı’nın batışı sanayi devrimini kaçırdığı için oldu. Medyanın bağımsız olması lazım. Gücü denetler, kamu görevi yapar.
Çiftçiler büyük borç altındalar. Kendisini yakan çiftçi, işçi, işsiz var. Rantiye sınıfından şikayetçi olanı duydunuz mu? Ekonomiyi rantiyecilere teslim etmişseniz Türkiye’nin büyüme şansı yok.
İşsizlik en temel sorun. Anadolu Kalkınma Kuşakları diye bir proje geliştirdik. Anadolu’nun içi boşalıyor. Herkes büyük şehirlerin varoşlarına gidiyor.
Türkiye ekonomisinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilen 2018 itibarıyla yaşadığı dış borçlanma krizi, çarpıcı verilerle ortaya konuldu.
2018’in haziran ayında yapılan seçim sonrası geçilen ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı verilen sistemle üç yılı geride bıraktık. Borçların seyri açısından yalnızca bu döneme bakmakta da yarar var.
Türkiye Cumhuriyeti ilk 95 yılında bir anlamda 969.9 milyar lira borç biriktirmiş. Borçlanmış, ödemiş; borçlanmış, ödemiş; Sonraki 3 yılda bu 95 yıldakinden daha fazla, net 1 trilyon 57 milyar lira daha borçlanılmış.
Diğer bir deyişle Türkiye Cumhuriyeti 95 yıl sonunda, 2018 haziranı itibarıyla 100 lira borçlu durumda. Gelmişiz 2021’in haziranına ve aradan geçen 3 yılda 100 lira olan borcu 209 liraya çıkarmışız. Yeni yönetim sistemiyle uçuşa geçmek derken borçlar mı kastedilmişti acaba!”
AKP seçim yoluyla ve en kısa zamanda iktidardan uzaklaştırılmalı ve ülkemizi belki de 50 yıl geriye götürmüş olan ben merkezci, otokratik, çıkarcı, rüşvet ve talancı, insan haklarına aykırı, baskıcı eylemleri bağımsız mahkemelerde sorgulanmalıdır.
Hesap günü yaklaşıyor.
Var olsun muzaffer komutan ve Yüce Devlet Adamı ATATÜRK,
Var olsun bağımsız Türkiye,
Var olsun laik demokratik Cumhuriyet
Naci Kaptan – 11 Ağustos 2021
“AK! CAMBAZA” BAKARKEN 2.652 TRİLYON TL AÇIK OLAN BÜTÇEYİ GÖZDEN KAÇIRIYORLAR
“AK! CAMBAZA” BAKARKEN 2.652 TRİLYON TL
AÇIK OLAN BÜTÇEYİ GÖZDEN KAÇIRIYORLAR
“TULUMBANIN SUYU BİTTİ”
Naci Kaptan – 01 Kasım 2024
Sürekli olarak DENK BÜTÇE kavramını gündemde tutan, bu konuda yazdığı kitapları bulunan değerli ve duyarlı Yurttaş E. Dr. Albay Aytekin Ertuğrul’un 28.10.2024 tarihinde yazmış olduğu not aşağıdadır;
“Türkiye Cumhuriyeti açık bütçelerle ve laik eğitimden uzaklaşmalarla gücünü
Ve yönünün kaybetmiş bir gemiye dönmüştür. Ne yapsan artık yama tutmaz. Bütün
bu tartışmalar ve pazarlıkların esas amacı şu veya bu değildir. 1. Trilyon 900 milyar açık olan 2025 bütçesinin TBMM den çıkarmaktır.
Gerisini bir bilene sormak gerekir. Bir bilene de sordum. O Diyor ki: Bugünkü savaşmalarımızın gayesi tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın bütünü ise ancak mali bağımsızlıkla mümkündür. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart bütçenin ekonomik bünye ile orantılı ve DENK olmasıdır.
14 Mayıs 1950 den sonra ilaç için olsun bir tek DENK bütçesi olmayan bir devleti Müstevlilerimiz daha fazla konuşturmazlar ve dikkate almazlar” (Op. Dr. Aytekin Ertuğrul – 28.10.2024)
EKONOMİK TETİKÇİLER VE EŞBAŞKANLAR
Önce sizlere “BİR EKONOMİK TETİKÇİNİN İTİRAFLARI – John Perkins” den bir paragraf;
“Bizler küçük özel bir kulübüz. Dünya ülkelerinin milyarlarını dolandırmak için iyi çok iyi para alırız. İşinin önemli bir bölümü dünya liderlerini Amerika’nın ticari çıkarlarını kollayan geniş bir şebekenin bir parçası olmaya ikna etmek olacak. Sonuçta bu liderler öyle bir borç batağına saplanırlar ki Amerika’nın sadık köleleri olurlar. Böylece siyasi ekonomik ve askeri gereksinimlerimizi istediğimiz zaman istediğimiz şekilde karşılarlar. Bizler tarihten ders aldık. Kılıç taşımayız, zırh-üniforma giymeyiz. Ekuador, Nijerya, Endonezya, Türkiye v.b. gibi ülkelerde yerli öğretmenler veya esnaf gibi giyiniriz. Washington ve Paris’te bürokratlara ve bankerlere benzeriz. Proje mahallerini gezer, yoksul köyleri dolaşırız. Yerel basında ne kadar hayırlı işler yaptığımızdan söz ederiz. Yasadışı bir şeye tevessül ettiğimiz pek nadirdir. Zira sistem aldatmacaya dayansa da tanım olarak yasaldır.”
ET’ler (EKONOMİK TETİKÇİLERİN) YERLİ İŞBİRLİKÇİLERİ VE YOK OLAN EKONOMİK BAĞIMSIZLIK
Bir ülkeyi/ Devleti çökertmek için önce ekonomisini/ maliyesini bozmak ve borçlandırmak gerektir. Bunun için ÖZELLEŞTİRME MASALLARI ile tüm ekonomik birikimleri, ekonomik varlıkları özelleştirilerek ülkeyi besleyen tüm kaynaklar genelde yabancı şirketlere devredilir. Tarım ve hayvancılık köreltilerek ülkenin gıda kaynakları ve tarım üretimi yok edilir ve dışa bağımlı kılınır. Çiftçi ve köylü tarımdan ve topraktan kopartılır. Ülke yokluğa, yoksulluğa, işsizliğe, yüksek enflasyon ve pahalılığa mahküm edilir…
Türkiye ve benzeri sanayileşememiş ülkelerin öncü gelir kaynağı olan tarım girdileri yok olduğunda, Kissenger’in söylediği gibi “GIDAYI KONTROL EDEN TOPLUMLARI DA KONTROL EDER” … Ne yazık ki AKP/ Erdoğan’ın iktidarında Türkiye bu süreci derinlemesine yaşamış, ekonomisi çökmüş, tarım yok edilmiş, aşırı borçlanılmış ve borçlar ve de faizleri bile ödenemez duruma gelmiştir. BORÇ ALAN EMİR DE ALIR… Türkiye 80’lerde Arjantin’in yaşadığı ağır EKONOMİK yıkımı yaşıyor. (N.K.)
BÜTÇENİN DURUM VAZİYETİ
JPMorgan’a göre ‘Türkiye’nin dış borç satışları 2024’te rekor kırabilir’ ve ülkeden gelecek yıl 25 milyar doları aşan bir borç ihracı yaşanabilir.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli yatırım bankası ve finansal hizmetler şirketi JPMorgan’ın Orta Avrupa, Ortadoğu ve Afrika borç sermaye piyasalarından sorumlu yetkilisi Stefan Weiler, Türkiye’nin ortodoks mali politikalara geri dönmesinin, 2024’te rekor borç ihracı yapması ile sonuçlanabileceğini söyledi.
Reuters’a verdiği demeçte yabancı yatırımcıların da ülkeye geri dönmeye başlayabileceğini vurgulayan Weiler, “”Yabancı sermaye şimdiden geri akmaya başladı ve Türkiye için rüzgar tersine dönmüş gibi görünüyor” yorumunda bulunan JPMorgan üst düzey yetkilisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın merkez bankası başkanlarını aniden görevden alma ve politikayı tersine çevirme konusundaki tarihsel eğilimine rağmen, ülkenin son mali hamlesinden geri adım atmasını beklemediklerini de sözlerine ekledi. (euronews – 22/12/2023)
30 Haziran 2024 Tarihi İtibarıyla Türkiye Brüt ve Net Dış Borç Stoku
“Türkiye Brüt Dış Borç Stoku”, 30 Haziran 2024 tarihi itibarıyla 512,0 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiş olup stokun milli gelire oranı ise yüzde 42,6 olmuştur. Aynı tarihte, “Türkiye Net Dış Borç Stoku” ise 265,4 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiş olup stokun milli gelire oranı yüzde 22,1 olmuştur. (www.alomaliye.com –
Yukarıdaki rakamların öz tercümesi; Dış borçlarımız, senelik Milli Gelirimizin nerede ise yarısına ulaşmıştır. Bu ise çöken bir ekonomiyi ve devleti gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2024 Bütçe Kanun Teklifi, Meclis Başkanlığı’na sunulmadan önce bütçe büyüklükleri hakkında bilgi verdi. 2024 Bütçesi’nde en büyük gelirin KDV’den elde edilmesi, en büyük harcamanın ise cari transferlere yapılması öngörüldü. 2024 bütçesinde 8 trilyon 437 milyar TL gelir, 11 trilyon 89 milyar TL gider öngörüldü. Bütçe açığı ise 2 trilyon 652 milyar TL olarak bütçede yer aldı. (Medyaskop – 17 Ekim 2023)
Bütçe açığı 9 ayda 1 trilyonu aştı, geçen yıla göre yüzde 110 arttı
Merkezi yönetim bütçesi, eylül ayında 100 milyar 464 milyon açık verirken, yılın ilk 9 ayında 1 trilyon 74 milyar 18 milyon TL açık kaydetti. Bütçe açığı geçen yılın ilk 9 ayına göre 562 milyar 416 milyon TL arttı. Bütçede açık geçen yıla göre yüzde 110 artış gösterdi. Bütçe giderleri yüzde 63,4 arttı. Eylül ayı bütçe giderleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 63,4 oranında arttı. (ANKA – 15.10.2024 )
İktidarın dayattığı gündem 2025 bütçe görüşmelerini perdeliyor
Bütçe görüşmelerini T24 sitesindeki köşesine taşıyan gazeteci Çiğdem Toker, siyasi gündem ile kritik öneme sahip olan bütçenin gölgelendiğini belirtti.
“‘Kaynak yok’ ezberinin bir kandırmacadan ibaret olduğunun, devletin çok kaynağı olduğunun ancak bunu vatandaştan esirgendiğinin yüksek sesle ve sıklıkla anlatılması gerekiyor,” diyen Toker, “ekonomik sorunlar da iktidarın egemenlik kurduğu, kurabildiği gündem girişimlerinde gölgeleniyor,” değerlendirmesinde bulundu.
“Vatandaşın yoksulluğunun, geçim derdinin, günü kurtarmaya çabalarken ezilmesinin biricik kaynağı olan bütçe tercihleri; bu niteliği dolayısıyla daha fazla, daha yaygın yaygın konuşulmayı hak ediyor,” diyen Toker, Yılmaz’ın konuşmasındaki özellikle Kamu-Özel İşbirliği Projeleri (KÖİ) ve vergi harcamaları ile ilgili bölümlere dikkat çekti.
KOİ’lerin karanlık yüzü
Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz, KÖİ modeliyle 2022’den bugüne 77,1 milyar dolarlık 200 projenin sözleşmesinin imzalandığını belirtti.
Yılmaz, KOİ’lerle ilgili mali kaynak eleştirilerine verdiği yanıtta bu projelerin “ekonomik ve sosyal analizinin yeterince yapılmadığını”, projeler olmasaydı Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi yatırımların yapılmayacağını söyleyerek KOİ’leri savundu.
Artan maliyetlere değinen Yılmaz, “Keşke daha fazlası yapılsaydı çünkü bugün yatırım maliyetleri geçmişten çok daha yüksek düzeyde. İyi ki o yatırımları yapmışız zamanında, o günkü maliyetlerle gerçekleştirmişiz ve o günden bugüne de hem ekonomimize hem sosyal hayatımıza katkı sunmuş bu projelerimiz,” ifadelerini kullandı.
Çiğdem Toker, Yılmaz’ın KÖİ projelerinin bütçede yol açtığı tahribata dair bir değerlendirmede bulunmadığının altını çizerek, “Ne bütçe yükünden bahsediyor, ne de döviz üzerinden imzalanmış sözleşmelerin on yıllar sürecek ipoteğiyle ortaya çıkan kara deliklerden,” dedi.
Vergi harcamaları
Toker, Yılmaz’ın 2025 yılı için öngörülen 3 trilyon 5 milyar TL’lik vergi harcamalarının dağılımı ile ilgili verdiği bilgiyi de köşesine taşıdı.
Yılmaz’ın açıkladığı veriler şöyle:
• İstihdam teşviki için prim destekleri: 876,8 milyar TL
• TL tasarruflarının teşviki: 816,7 milyar TL
• Asgari ücret istisnası: 810,4 milyar TL
• Yatırım teşvikleri: 536,1 milyar TL
• Eğitim, sağlık ve sosyal amaçlı destekler: 259,2 milyar TL
• Tarımsal faaliyetlerin teşviki: 199,8 milyar TL
• AR-GE ve yenilik teşvikleri: 147,3 milyar TL
Toker’e göre, vatandaşın asıl gündemini oluşturan yoksulluk, açlık ve eşitsizlik gibi konular başka gündemlerle gölgeleniyor.
Toker sözlerini şöyle sürdürdü: “Tıpkı bebek ölümleri gibi, tıpkı terör örgütü PKK’nın TUSAŞ’a terör saldırısı gibi, tıpkı çocuk, kadın cinayetlerindeki artış konularında olduğu gibi ekonomik sorunlar da iktidarın egemenlik kurduğu, kurabildiği gündem girişimlerinde gölgeleniyor.”
Toker yazısında, önümüzdeki iki aylık bütçe maratonunda “‘yok’ denilen ‘az’ denilen kaynakların nerelere nasıl harcanacağını” ve “vatandaşın ayakta kalma savaşı verdiği, verirken yoklukla sınanıp ezildiği bu dönemde, asıl gündemin, yoksulluğun, açlığın, eşitsizliğin, başka hangi hamlelerle gölgelendiğini” izleyeceğimizi belirtti. ( YetkinReport / 01 Kasım 2024, Cuma)
Naci KAPTAN – 01 kasım 2024
FEYM Grubu ve AYAcademy Bilgilendirme Bülteni (31 Ekim 2024)
FEYM Grubu ve AYAcademy
Bilgilendirme Bülteni
(31 Ekim 2024)
1. Ermeni Meselesi / Ermeni Haberlerindeki İddialar / Azerbaycan ile İlgili Gelişmeler:
a. Ermenistan Dışişleri Bakanı Bakü ile barış anlaşması konusunda ‘temkinli iyimser’. Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, Azerbaycan ile bir barış anlaşmasının sonuçlandırılması konusunda “temkinli iyimser” olduğunu ifade etti. 2025 taslak devlet bütçesi hakkında parlamento tartışmalarında Mirzoyan, yakın gelecekte taslak anlaşmadaki “bir veya iki ifadenin” de kabul edileceğini ve taslak barış anlaşmasının imzalanmaya hazır olacağını umduğunu belirtti. Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki sınır belirleme sürecine değinen bakan, iki ülkenin sınır komisyonlarının ortak faaliyetlerine ilişkin yönetmeliklerin yürürlüğe girmesi hakkında yakında birbirlerine resmi olarak bildirimde bulunacaklarını belirtti. Mirzoyan, sınır belirleme sürecinin 2025 yılında da devam etmesini umduğunu belirtti.
https://www.panorama.am/en/news/2024/10/31/Armenian-FM/3072391
b. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, ABD’nin Ermenistan ve Azerbaycan’ı sınır belirleme prosedür kurallarını resmileştirdikleri için takdir ettiğini ve ilerlemenin sürdürülebilir diyalogla mümkün olduğunu gösterdiğini söyledi. Miller, “Her iki tarafın da bölgede güvenlik ve refah için kalıcı, onurlu bir barışa yönelik çalışmalarını destekliyoruz.” dedi.
c. Ermenistan 2025 yılında savunmaya 1,7 milyar doların üzerinde kaynak ayıracak. Ermenistan bu çerçevede sermaye harcamalarının %55,8’i savunmaya.
https://massispost.com/2024/10/armenia-to-allocate-over-1-7-billion-for-defense-in-2025/
ç. Ermenistan-Türkiye ilişkileri: Ermenistan Dışişleri Bakanı Mirzoyan iki ülke arasında diplomatik diyalogdaki ilerlemeyi vurguladı. Ermenistan Ulusal Meclisi’ndeki bütçe görüşmelerinde Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan Türkiye ile devam eden dinamik diyaloğa değindi. Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkisini Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerindeki ilerlemeyle ilişkilendirmesine rağmen Mirzoyan, Ermenistan’ın Türkiye ile bağımsız, ön koşulsuz bir diyalog sürdürdüğünü vurguladı. Mirzoyan, “Üçüncü ülke vatandaşları ve diplomatik pasaport sahipleri için başlangıçta olmak üzere sınırı açma planları da dahil belirli görüşmelerimiz var” dedi.
d. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Batı’nın Avrasya kıtasının çeşitli bölgelerindeki yıkıcı faaliyetlerini durdurmadığını söyledi. Rusya Dışişleri Bakanı, “Batı Güney Kafkasya’da, Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerinin normalleşmesine yönelik girişimlerini ısrarla dayatıyor.” dedi. Lavrov’a göre, bölgesel aktörlerin Avrasya’nın kendi bölgelerindeki anlaşmazlıkları çözme sorumluluğunun bilinci, Güney Kafkasya’daki 3+3 platformu gibi yapıların faaliyetlerinde kendini gösteriyor. Rusya Dışişleri Bakanı, “Tüm bu formatlarda kazanılan deneyimin, Avrasya güvenlik mimarisinin oluşturulması bağlamında da dahil olmak üzere mevcut girişimleri uyumlu hale getirmek için aktif olarak kullanılması gerektiğine inanıyorum.” diye ekledi.
https://news.am/eng/news/850174.html
2. Yunan Sorunları / Yunan Haberlerindeki İddialar “” işareti içinde gösterilmiştir / Kıbrıs ile İlgili Gelişmeler:
a. Yunan Haberleri “Rus istihbarat ve haber servisleri: İsrail İran’da darbeye hazırlanıyor – Peki bağnaz Erdoğan’ın Türkiye’si de sırasını alacak mı?. Rusya’daki bu haberler kesinlikle Erdoğan’ın Türkiye’sini de hedef alan rejim değişikliğiyle ilgili.”
b. Yunan Haberleri “Yunanistan Dışişleri Bakanı Giorgos Gerapetritis, son iki yılda görevlendirilen 450 sınır muhafızına ek olarak 150 yeni sınır muhafızının daha sınırda görevlendirildiğini duyurdu. Bu duyuruyu, hükümeti temsilen 28 Ekim kutlamaları için Evros’a yaptığı ziyaret sırasında yapıldı. Gerapetritis sınıra inşa edilen duvarı ziyaret etti ve yeni muhafızların ikinci savunma hattını güçlendireceğini belirtti. Gerapetritis, “Devlet, yerel toplumun, Evros’taki vatandaşlarımızın kendilerini güvende hissetmeleri ve hükümetin her zaman yanlarında olduğunu bilmeleri için buradaki caydırıcılık yeteneklerini artırmaya kararlı bir şekilde bağlı kalacaktır. Bugün, özellikle Yunan devletinin rekor sürede uyguladığı çit/duvar projesinde Evros’ta bulunmaktan büyük onur ve mutluluk duydum. Burada günlük olarak çalışan personelin muazzam çabasıyla desteklenen bu proje, ulusal ve Avrupa sınırlarımızı güvence altına almada %100 etkilidir.” dedi.”
3. AYAcademy Bülteni
“İrlanda Tiyatrosunda Paganizm ve Hıristiyanlık Arasındaki Çatışma” başlığı ile yayınlanan akademik makaleye ilişkin bilgiler ve erişim linki AYAcademy’nin aşağıdaki sosyal medya kanal linklerinde yayınlanmaktadır.
https://www.instagram.com/ayacademy.org.tr/
https://www.facebook.com/ayacademy.org.tr/
https://www.linkedin.com/company/ayacademy/
https://www.threads.net/@ayacademy.org.tr
https://www.tiktok.com/@ayacademy.org.tr
https://twitter.com/ayacademy_tr
https://t.me/AYAcademyTelegram
https://www.youtube.com/@AYAcademy_TR
Saygılarımla,
Serkan KORKMAZ
Posted in ERMENİ SORUNU, FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI
Leave a comment