Yasal Uyarı
Bu BLOG içinde yer alan yazı ve görseller kişisel kullanım ve/veya bilgi paylaşma amacı ile sınırlıdır, hiç bir ticari amacı yoktur.
Bu BLOG içindeki yazı ve görselleri paylaşırken kaynak göstermeniz rica olunur.
The contents of this BLOG are limited to personal use and/or information sharing, and there is NO COMMERCIAL purpose.
Arama
Takvim
-
Yeni Yazılar
- İSLAM DEVLETİNDE KADIN OLMAK * Taliban, kadını hayattan yasakladı * Yeni konutlarda kadınların kullandığı alanlara bakan yerlere pencere yapılmayacağını, olanın da kapatılacağını açıkladı. Kadınları mutfakta görmek müstehcen eylemlere yol açabilirmiş. İnşaatlar ona göre yapılmalıymış.
- ABD DIŞİŞLERİ BAKANINDAN TÜRKİYE’Yİ AŞAĞILAMA AÇIKLAMASI…
- Trump dostları ve Filistin
- AFORİZMALAR
- DÜNYA SOYKIRIM TARİHİ * Soykırım ve Kızılderililerin Acı Dolu Direnişi
Arşivler
Kategoriler
Who's Online
93 visitors online now25 guests, 68 bots, 0 membersSeçenekler
HAYATIN İÇİNDEN * Ah bu şarkıların gözü kör olsun * Müzik nasıl oluyor da anıları canlandırıyor? Hangi hastalıkların tedavisinde kullanılıyor?
Ah bu şarkıların gözü kör olsun.
Nöroloji Uzmanı Dr. Aslı Şentürk
Posted in HAYATIN İÇİNDEN, MUZİK KUTUSU
Leave a comment
ÇANAKKALE SAVAŞINDAN * ÂLİCENAB* TÜRKLER
ÂLİCENAB* TÜRKLER
Ruşen Eşref ( Ünaydın), Karagah-ı Umumi Muhafız Piyade Bölüğü Kumandanı Mülazım-ı
Evvel Ruhi ile gerçekleştirdiği mülakatında Mehmetçiğin ağzından şu hatırayı kaydeder:
Bizim mıntıka kumandanı Süvari Kaymakamı Mahmut Bey tayyarelere pek kızar efendim. Daima ateş ettirir onlara ; katiyyen üzerimize sokmaz onun zaten tabiatı böyledir. Bir tayyare geldi miydi, haydi bütün bataryaya ateş ettirir.
Evet efendim; tayyare düştü. Hava hafif sisli olduğu için tabii gemiler bu sükutu( düşüşü) görmüyorlardı. Tayyareciler kendilerini denize attılar. Kendi gemilerini istikametine yüzmeye başladı. Bunu gören bataryamız düşmanın kendi gemilerine iltihak etmemesi için efendim ,ateş etti ki tayyareciler geriye dönsünler. O vakit gemilerde tayyarenin burada düştüğünü anladılar. Onlar da ateş açtılar. Tayyare tahrip edildi. O vakit de bizim hiç olmazsa bir esire fevkalade ihtiyacımız vardı. Çünkü düşmanın o dakikadaki vaziyetini anlamak istiyorduk. Zira düşman Anafartalar’dan çektiği askeri Seddülbahir’e ihraç yapmak istiyor gibi göstertiyordu. Yani açıkçası bunu blöf olarak yapıyordu. Ve gemiler de ( eliyle işaret ederek) bakın işte böyle daima Seddülbahir etrafında bir kavis şeklinde duruyordu.
Mıntıka kumandamız Kaymakam Mahmut Bey bu tayyarecinin neye mal olursa olsun mutlaka kurtarılmasını istiyordu. Tayyareciler en nihayet bir buçuk kilometre kadar sahile yakın geldiler. Tabii sahil mayın döşeli olduğundan kimse giremiyordu.
Düşmanın vaziyetini öğrenmeye şiddetle ihtiyaç vardı. Bu sırada bir düşman tayyaresi düşürülmüş ancak bizimkiler başka taraftan o tarafa hala ateş etmekte idiler. Düşman tayyarecileri hem mayınlı hem de ateş altında ölüm kalım mücadelesi vermekte idiler.
Bu noktada teessüratımı söylüyorum: o iki adam bağırıyordu. Yani ölüyorlardı artık. Ve sahilden hala imdat umuyorlardı. Tabii bir kumandan emir verdiği vakit süngü üzerine top üzerine gidip ölmek vazifemizdir. İşte o vakit mıntıka kumandanı Kaymakam Mahmut Bey ” Kim girer?” diye bir sual sordu. Bu İngilizlere sırf acıdığım için düşman olsalar da onları kurtarmak bana bir vazife-i vicdaniye oldu. Yüzmek de bilirim.
– Nerelisiniz efendim?
– Çanakkale’liyim. Bir an evvel girmek için telaşımdan fanilayı da çıkarmamışım. bir fanila bir iç donu kalmıştı. Daldım. O zaman arkadaşım Mülazım Kaşif’de : “Ben de girerim ” diye bendenize refakat etti. O çocuk aynı zamanda sınıf arkadaşımdır. Şimdi Rusya’da esir zavallı. Beraber girdik. Muttasıl düşman topları ateş ediyor. Monitörler, karşımızdan eksilmiyor. Tayyareler tepemizde dönüyordu.
Fakat biz tabii pek alçağa düşüyorduk. Sular da biraz dalgalıydı. Ne bizimkilerin nede onların makas atışları bizi kıstıramıyordu. Gülleler hep ötemize berimize düşüyordu. Bize hiç ziyan vermiyordu.
Maateessüf o tayyarecilerden birisi boğuldu. Çünkü bizde takat kalmamıştı. Ötekini kurtardık beyim. Mıntıka kumandanı Mahmut Bey kendisini aldı. Mıntıkasına götürdü. Orada İngilizce mesaj yapıldı. Güzel baktılar sonra Beşinci Orduya teslim edildi.
Giderken İngiliz mıntıka kumandanı Mahmut Bey ‘e demiş ki:
“Türkleri şöyle cesurdurlar, böyle alicenaptırlar diye kitaplarda okurdum. Bu defada cephede gördüm. Fakat böyle şiddetli bir ateşe karşı bu derece fedakarlıklarını bilemezdim. Bu derecesini bir İngiliz bile yapamaz.”
* Âlîcenab olma, yüksek ruhluluk, cömertlik, iyilik severlik, hayır severlik
http://www.canakkale.gen.tr/menkibeler/menkibeler.html
KÜRESEL POLİTİKALAR * AUKUS nükleer denizaltı programı dengeleri nasıl değiştirecek? İşte merak edilenler | 10 SORU 10 CEVAP
AUKUS nükleer denizaltı programı
dengeleri nasıl değiştirecek?
İşte merak edilenler |
10 SORU 10 CEVAP
Çin’in Hint-Pasifik bölgesinde artan gücünü dengelemeyi hedefleyen ABD, İngiltere ve Avustralya, AUKUS nükleer denizaltı programının hayata geçirilmesinde uzlaştı. Projeyi “Soğuk Savaş zihniyetinin devamı” olmakla eleştiren Pekin yönetimi, “Hatalı ve tehlikeli bir yolda ilerliyorsunuz” diyerek müttefik devletleri uyardı. Peki AUKUS jeopolitik dengeleri nasıl değiştirecek? 10 soruda denizaltı programı…
Dünyanın yükselen gücü Çin’in Hint-Pasifik’teki artan nüfuzunu sınırlamak için geliştirilen nükleer denizaltı programı AUKUS’un, jeopolitik dengeleri değiştirmesi ve bölgede zaten yüksek olan tansiyonu daha da artırması bekleniyor.
Geçtiğimiz yıl ABD, Avustralya ve İngiltere arasında imzalanan “AUKUS” güvenlik paktı, Çin’in Güney Çin Denizi, Doğu Çin Denizi ve Tayvan Boğazı’nda yapacağı olası harekatların önlenmesinde kritik önem taşıyor.
Pazartesi günü ABD Başkanı Joe Biden, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese ve İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, ABD’nin California eyaletinde bulunan San Diego kentindeki Point Loma Deniz Üssü’nde bir araya geldi. Üç lider yaptıkları ortak açıklamada yüzyılı aşkın süredir üç ulusun Hint-Pasifik de dahil olmak üzere dünya genelinde istikrarın ve refahın sürdürülmesinde omuz omuza mücadele verdiğini belirtti.
Üçlü ittifakın yaptığı anlaşmada pek çok soru cevapsız kalsa da analistler, güvenlik anlaşmasının ayrıntıları üzerinde önemle duruyor. Peki ama AUKUS projesini önemli kılan şey ne? Dünyadaki jeopolitik dengeleri nasıl değiştirecek? İşte AUKUS projesi hakkında 10 SORU 10 CEVAP…
1-) AUKUS’UN AMACI NE?
San Diego’da mevkidaşlarıyla bir araya gelen ABD Başkanı Biden, “AUKUS’un öncelikli bir hedefi var. Hızla değişmekte olan küresel dinamiklerin tam ortasında yer alan Hint-Pasifik’teki istikrarı artırmak” ifadesini kullandı.
Avustralya Başbakanı Albanese ise güvenlik anlaşmasının üç müttefik arasındaki ilişkilerde “yeni bir sayfa” açtığını söyledi ve ekledi:
“Bugün anlaşmaya vardığımız AUKUS projesi, Avustralya’nın savunma kabiliyetini artırmaya yönelik tarihte eşi benzeri görülmemiş bir girişim. Bu anlaşma, Avustralya’nın ulusal güvenliğini ve bölgemizdeki istikrarı güçlendiriyor.”
Üç ülkenin denizaltı filolarının ilk kez hem Atlantik hem de Pasifik’te birlikte çalışacak olmasına vurgu yapan İngiltere Başbakanı Sunak ise “Rusya’nın başlattığı Ukrayna Savaşı’na ek olarak, Çin, Kuzey Kore ve İran’ın bölgede artan iddiası tehlike, düzensizlik ve bölünmeyle sonuçlanacak bir dünya tehdidini beraberinde getiriyor” dedi.
İLK 8 DENİZALTININ 2040 YILINA KADAR HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR
Geçtiğimiz yıl AUKUS Paktı’nın oluşturulmasının ardından Avustralya, Fransa ile yıllar önce imzaladığı 90 milyar Dolar değerindeki denizaltı anlaşmasını iptal etmişti. Avustralya, söz konusu nükleer denizaltıları ABD ve İngiltere ile üreteceğini açıklamıştı.
Üç aşamalı plana göre, İngiltere’nin halihazırda tasarlama sürecinde olduğu yeni nesil denizaltılar “SSN AUKUS” olarak adlandırılarak Avustralya donanmasına teslim edilecek. Denizaltı filosunun ilk 8 gemisinin 2040 yılına kadar hizmete girmesi planlanıyor. Sonraki 20 yıl içinde ise tüm filo tamamlanmış olacak.

2-) ÇİN’İN TEPKİSİ NE OLDU?
Görüşmenin ardından gözler Çin’e çevrildi. Avustralya Savunma Bakanı Richard Marles, Çin’e anlaşma hakkında brifing verme teklifini ilettiğini, ancak Pekin’den herhangi bir yanıt gelmediğini söylediğinde gerilimin boyutları da ortaya çıkmış oldu.
Daha sonra Pekin cephesinden yapılan açıklamada buluşma Soğuk Savaş zihniyetinin devamı diye eleştirildi. Buluşmayı değerlendiren Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin, “ABD, İngiltere ve Avustralya’nın ortak açıklaması, üç ülkenin kendi jeopolitik çıkarları uğruna uluslararası kamuoyunun endişelerini tamamen göz ardı ettiğini ve tehlikeli yolda ilerlediğini gösteriyor” dedi.
Üçlü görüşmede önemle üzerinde durulan soruların başında, Çin’in AUKUS’u kendisine karşı bir saldırganlık olarak görmesi halinde atılacak adımların neler olacağı geliyordu. Soruyu kesin bir dille yanıtlayan Biden, Avustralya denizaltılarının nükleer silahlı değil, nükleer güçle çalışan denizaltılar olacağını vurguladı.
Biden, “Bu kritik noktada herhangi yanlış anlaşılma olmaması için açık olmak istiyorum. Avustralya nükleer silahlara sahip olmayan gururlu bir devlettir ve bu şekilde kalmaya da kararlıdır” ifadelerini kullandı. Biden ayrıca, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile yakın zamanda görüşeceğini ve bu konuyu ele alacaklarını söyledi.

3-) DENİZALTILARIN MALİYETİ NE KADAR OLACAK?
The Guardian’ın haberine göre, Avustralya kamuoyu son günlerde AUKUS projesinin maliyeti üzerine tartışıyor. Kritik soruların başında tüm bu harcamaların nereden karşılanacağı geliyor.
Baştan söyleyelim bu proje hiç de ucuz değil. Avustralya hükümetine yakın kaynakların tahminlerine göre proje başlangıcında maliyetin 116 ila 171 milyar dolar olacağı tahmin ediliyordu. Son öngörüler 2050’lerin ortasında sonlanacak programın toplam maliyetinin 268 ila 368 milyar dolar olacağı yönünde. Üçlü ittifak tarafından sağlanacak olan bütçe, ilk dört yıllık dönemde bir araya getirilecek.
Denizaltı planının maliyeti Avustralya ekonomisi için de ciddi kaygılar yaratıyor. AUKUS Sözcüsü Andrew Hastie, projenin maliyetlerini karşılamanın kendileri için kolay olmadığını söyledi ve esprili bir dille paranın ağaçta yetişmediğini kabul etti.
4-) İLK DENİZALTI İNŞAATI NE ZAMAN BAŞLAYACAK?
Yapılan açıklamaya göre, İngiltere ve Avustralya on yıl içinde SSN AUKUS’ları kendi sınırlarındaki tersanelerinde inşa etmek için çalışmaya başlayacak. Avustralya’daki tersaneler güneydeki Adelaide şehrinde kurulacak.
Bu yıl içinde başlatılacak projede ilk olarak Avustralya askeri ve sivil personeli, ABD ve İngiltere Kraliyet Donanması’nda eğitimlerden geçecek. İngiltere bu yıl itibarıyla başlayacağı denizaltıları 2030’ların sonlarında teslim etmeyi planlıyor. Avustralya’da inşa edilen ilk SSN Aukus ise 2040’ların başında Avustralya donanmasının envanterine geçecek.
5-) DENİZALTILARIN TEKNİK KAPASİTELERİ NE OLACAK?
İnşa edilecek nükleer denizaltıların ya “Virginia Block V” sınıfı ya da “Astute Block VI” modeli denizaltılardan olması bekleniyor. (Astute ihtimali biraz daha ağır basıyor.)
Projenin en merak edilen detayı, okyanusta tespit edilmeyecek denizaltıların nasıl inşa edileceği. Avustralya Ulusal Üniversitesi’ne bağlı Ulusal Güvenlik Enstitüsü tarafından yapılan araştırmaların derlendiği “Şeffaf Okyanuslar Raporu” denizaltı teknolojisi için önemli ipuçları sunuyor.
Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin denizaltıların varlığını gizlemeyi giderek zorlaştırabileceğine değinilen raporda, okyanusların 2050’lere kadar “çok büyük olasılıkla” şeffaf hale geleceği öngörülüyor.
Diğer taraftan projede, denizaltıların silah sistemleri üzerinde de önemle duruluyor. Seyir füzelerini ateşlemek üzere dikey fırlatma sistemleriyle donatılan denizaltılara, proje kapsamında ortak bir savaş sistemi de ilave edilecek.

Grafik: Harun Elibol
6-) PERSONEL SORUNU NASIL AŞILACAK?
Avustralya hükümeti bugüne kadar bu derece büyük bir endüstriyel hamleye girişmemişti. Ülkenin önünde bulunan en kritik sorunlardan biri, nitelikli iş gücü ihtiyacı. Öyle ki askeri ve endüstriyel altyapıyı geliştirmek için fizik mühendislerinden uzman kaynakçılara kadar pek çok alanda personel yetiştirilmesi gerekiyor.
Bu çerçevede, Avustralya hükümeti 30 yılı kapsayan bir dönemde kamu hizmetleri ve özel sektör de dahil olmak üzere yaklaşık 20 bin kişiye istihdam sağlayacağını duyurdu. Ancak planın başarıya ulaşması için gerekli uzmanların eğitilmesi, yetiştirilmesi ve işe alınması sürecinde karşılaşılacak zorlukların nasıl aşılacağı daha şimdiden merak konusu.
Geçtiğimiz yıl proje kapsamında doğacak sorunları değerlendiren Avustralya Savunma Bakanlığı, iş gücünün beklenen seviyenin altında kalması durumunda ciddi aksaklıkların doğabileceği konusunda uyarılarda bulunmuştu.
7-) EGEMENLİK HAKLARI KİMDE OLACAK?
Avustralya kamuoyunda tartışılan kritik başlıklardan bir diğeri ise projenin ardından egemenlik haklarının ne olacağı. Avustralya hükümeti nükleer denizaltıların komuta ve kontrollerinin tamamen kendilerinde olması konusunda ısrar ediyor.
Üç lider tarafından yapılan açıklamada ise planın, Avustralya’nın geleneksel silahlı, nükleer enerjiyle çalışan denizaltılardan oluşan egemen bir filoyu üretmek, bakımını yapmak, işletmek ve yönetmek için gerekli altyapı, teknik yetenekler, endüstri ve insan sermayesini geliştirmesini desteklemek üzere tasarlandığına işaret edildi.
Fakat, Avustralya eski Başbakanı Malcolm Turnbull, projenin kontrolü konusunda endişeli. Kâğıt üstünde Avustralya’ya egemenlik hakkı tanınsa da pratikte kontrolün teknik ve diğer destekleri sağlayan ABD ve İngiltere’de olacağını söyleyen Turnbull, ittifak ilişkilerinin seyrinin takip edilmesi gerektiğini belirtti.
Özellikle, ABD denizaltılarının bu yıl içinde Avustralya limanlarına yapacakları ziyaretlerin artacak olması, egemenlik hakkı konusunu sıklıkla gündeme getireceğe benziyor.

8- ABD, AVUSTRALYA’YA DENİZ ÜSSÜ MÜ AÇACAK?
Avustralya deniz üsleri konusuna pek sıcak bakmıyor. ABD’nin 2023’ten, İngiltere’nin ise 2026’dan itibaren Avustralya’ya liman ziyaretlerini artıracak olması, ülke kamuoyunda “Yerleşik bir üs mu kurulacak?” endişesini de beraberinde getirdi.
Proje kapsamında yapılan çalışmalarda bu hassasiyeti gözeten ABD ve İngiltere, oluşturulacak filoya “Denizaltı Rotasyonel Gücü-Batı” (SRF-West) adını verdi. Bu sayede, Avustralya’nın uzun süredir devam eden topraklarda yabancı üs bulundurmama politikası da sürmüş olacak. Denizaltılar, rotasyona tabi tutulacak ve kalıcı olarak Avustralya’da bulunmayacak.
Biden yönetiminden üst düzey bir yetkili konu hakkında yaptığı açıklamada, faaliyetlerin eşgüdüm içinde yürütüleceğine işaret etti.
9-) NÜKLEER SİLAHLARIN YAYGINLAŞMAMASI İÇİN NASIL DÜZENLEMELER YAPILACAK?
Diğer taraftan nükleer gücün bu şekilde yaygınlaşacak olması da ciddi bir tartışma konusu. Nükleer silahların yayılmasını önleme konusundaki taahhütlerin yinelendiği açıklamada, nükleer enerjiyle çalışan denizaltı kabiliyetinin edinilmesi konusunda Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile istişarelerin sürdürüldüğü bildirildi.
Fakat bu konu sadece AUKUS programına üye ülkelerin değil, Asya ülkelerinin de ciddi olarak gündeminde. Çin, projenin nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşmasının (NPT) ruhuna uygun olmadığı konusunda ısrarlı.
Endonezya ve Malezya’nın daha önce endişelerini dile getirdiği göz önüne alındığında bu kritik başlığın ilerleyen günlerde tekrardan gündeme geleceğini düşünmek yanlış olmayacaktır.
Asya ülkeleri, iki nükleer silah sahibi devletin nükleer silah sahibi olmayan bir devlete nükleer teknoloji ihraç etmesinin emsal teşkil edebileceğine dikkat çekiyor. Avusturalya ise sadece nükleer tahrikli denizaltılar istediğini, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile temas halinde olduklarını ve “en sıkı güvenlik protokollerini uygulayacaklarını” açıkladı.
10-) DENİZALTILAR HİZMETTEN ÇEKİLDİĞİNDE NÜKLEER ATIKLAR NE OLACAK?
Avustralya hükümeti, inşa edilecek nükleer enerjili denizaltıların hizmet ömrü boyunca yakıt ikmali gerektirmeyeceği ve bu nedenle Avustralya’nın sivil bir nükleer enerji endüstrisine ihtiyaç duymadığını açıkladı.
Ancak sürecin sonunda, envanterden çıkartılan denizaltılardaki nükleer atıklara ne olacağına dair bir plân olup olmadığı henüz netlik kazanmadı.
HÜRRİYET – Gürer Mut – Mart 18, 2023 – https://www.hurriyet.com.tr/dunya/aukus-nukleer-denizalti-programi-dengeleri-nasil-degistirecek-iste-merak-edilenler-10-soru-10-cevap-42235624
Posted in KÜRESEL POLİTİKALAR
Leave a comment
18 MART ÇANAKKALE DENİZ SAVAŞLARI ZAFERİ VE ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ KUTLU OLSUN * Üst İnsan GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’e, silah arkadaşlarına ve tüm şehit ile gazilerimize şükranla rahmet dilerim.
Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal
Naci Kaptan – 18 Mart 2023
Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur. – Gazi Mustafa Kemal Atatürk
I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’nde yapılan savaşlar, 19 Şubat’tan başlayarak 18 Mart 1915 günü Türk zaferi ile sona eren 1. dönem ve 25 Nisan 1915’te başlayıp yaklaşık bir yıl kara savaşlarının sürdürüldüğü ve ikinci büyük Türk zaferi ile sonuçlanan 2. dönem olmak üzere iki aşamada cereyan etmiştir. Bu savaşlarda iki taraf da tüm gücünü ortaya koyarak mücadele etmek zorundaydı. Çünkü Çanakkale Cephesi, Savaş’ın kaderini değiştirecek önemli bir cephe idi.
28 Ocak 1915’te İngiltere Savaş Kabinesi, İngiliz Denizcilik Bakanı Winston Churchill’in isteği ile Çanakkale Boğazı’nın sadece donanma ile zorlanıp geçilmesine karar verdi. Çanakkale önlerindeki İngiliz- Fransız Birleşik Filosu’nun başına İngiliz Amiral Carden getirildi.
“Gerçeği tüm açıklığıyla size bildirmek istiyorum. O da, çok cesur muharebe eden ve iyi sevk ve idare edilen Türk Ordusu’nun karşısında bulunduğumuzdur.” General Hamilton
“Mustafa Kemal İngilizleri yenene kadar Tanrıyı İngiliz zannediyordum.” – Mahatma Gandhi
“Avrupa’da hiç bir asker yoktur ki, bu ifadenin altını çiziyorum, Türklerle mukayese edilebilsin. Almanların müdafaada gayet iyi oldukları kabul olunabilir. Fakat siperlerde onlar dahi Türklerle kıyas edilemez. Misal olarak Gelibolu’yu zikretmek isterim. Orada bizim gemi ateşlerimizle büyük zayiata uğrayan kıtalar, Türk olmasalardı. Yerlerinde kalamaz ve derhal değiştirilirlerdi. Halbuki, Türkler, bütün muharebe müddetince yerlerinde kaldılar.” – General Towshend
İtilâf kuvvetleri her türlü desteğin yanında fazlasıyla savaş malzemesine sahip iken, Türkler silah, cephane kıtlığı ve yiyecek, içecek, giyecek sıkıntısı çekiyordu. Ancak onların gerçek vatan sevgisi, inançları ve cesaretleri gibi manevi güçleri vardı. Nitekim, Arıburnu Cephesi’nde şehit düşen Boyabatlı Ömeroğlu Mustafa’nın üzerinde bulunan destandan aşağıya çıkarılan mısralar bunu doğruluyordu:
Çanakkale’yi siz sandınız boştur
Davulun sesi de uzaktan hoştur
Saptığınız bu yol bir dik yokuştur
Bugün vatan bizden razı olacak
Nefer şehit, ordu gazi olacak
Çanakkale’yi hiç verir mi Türkler
İstanbul’u alacak bir er,
Var mıdır dünyada: nerede o asker
Bugün vatan bizden razı olacak
Nefer şehit, ordu gazi olacak.
“Ordunun yardımı olmaksızın Filo’nun başarı sağlayabileceği ümidine kapılmıştım; fakat şimdi bu işte müşterek bir harekatın zorunlu olduğunu anlıyorum.” – Winston Churchill
“Çanakkale Savaşları, modern savaş tarihinde birleşik kara ve deniz savaşlarının başlangıcı ve ilk örneğidir.” – Japon Prof. Dr. Em. Krg. Hideo MIKI
“Harpte iki meş’um (uğursuz) şey vardır. Bunlardan biri taş duvara körükörüne yüklenmek, diğeri kuvvetleri birtakım ayrı ve bağlantısız harekata dağıtıp körletmektir. Biz bu iki ahmaklığı yapmanın tehlikesiyle karşı karşıyayız.” – İngiliz Başbakanı Asquith
Fransa Deniz Bakanı Victor Augagneur ise kendi ülkesinin düşüncesini şöyle özetliyordu:
“Bu harekata katılmamak, başarıya ulaşması durumunda İngiliz donanmasının yalnız başına İstanbul’a girmesine göz yummak demektir. Oysa bu durum, doğuda büyük çıkarları olan ülkemiz için millî gururumuzun sarsılması ve çıkarlarımızın tehlikeye düşmesi demek olurdu…” Böylece Fransa da bu harekata katılmayı kabul etti.
Çanakkale Boğazı’na hakim olma mücadelesi, I. Dünya Savaşı’nın en önemli olaylarından biridir. Çünkü burada cereyan eden muharebe, hem deniz kuvvetleriyle Boğaz’ın zorlanması ve böylece tahkimat ve kara birliklerine karşı saldırıya geçilmesi, hem de kara ve deniz kuvvetlerinin müşterek taarruzu bakımından benzeri görülmemiş bir harekâttır.
Çanakkale Savaşı, Deniz harekâtı ve Kara harekâtı şeklinde iki dönemde cereyan etmiştir. Çanakkale cephesi, I. Dünya Savaşı’nda, tarihin en kanlı savaşlarının yapıldığı ve metrekareye 6000 merminin düştüğü, doktoru, mühendisi, ekonomisti, öğretmeni, öğrencisi, esnafı ve çiftçisiyle topyekûn istiklâl mücadelesine giren bir ulusun yaklaşık 250.000 şehit ve kayıp vererek, sonuçta büyük bir zaferin kazanıldığı yerdir.
Atatürk’ün Çanakkale Cephesi’ne Gelişi
Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’na girdiğinde Atatürk, Bulgaristan Sofya’da askeri ateşeydi. Savaş çıkar çıkmaz Başkomutanlık Vekâletine başvurup cephede aktif bir görev almak istedi. Fakat Başkomutan Vekili Enver Paşa, “Sizin için orduda her zaman görev vardır. Ancak Sofya Ateşemiliterliği’ni daha önemli gördüğümüzden sizi orada bırakıyoruz!” cevabını verdi. Bunun üzerine Atatürk, Aralık 1914’te Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya bir mektup yazarak “Vatanın müdafaasına ait faal vazifelerden daha mühim ve yüce bir vazife olamaz. Arkadaşlarım muharebe cephelerinde, ateş hatlarında bulunurken ben Sofya’da ateşemiliterlik yapamam” dedi. (Utkan Kocatürk, Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, s. 33-34)
Atatürk, isteseydi pekâlâ Sofya’da askeri ataşelik yapmaya devam edebilirdi. Ama o, konforlu hayatı elinin tersiyle bir kenara iterek cephelerde, ateş hatlarında vatan savunmasına koştu. Israrları sonunda orduda bir görev almayı başardı.
Atatürk, 25 Ocak 1915’te Sofya’dan İstanbul’a döndü. Yeni görevi hakkında Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa’yla görüştü. Esat Paşa komutasındaki 3. Kolordu’ya bağlı Tekirdağ’da oluşturulacak 19. Tümen Komutanlığı’na atandığını öğrendi. Ancak henüz ortada böyle bir tümen yoktu. Tümenini kendisi kuracaktı.
Atatürk, 2 Şubat 1915’te Tekirdağ’a giderek 19. Tümeni kurmaya başladı. 25 Şubat 1915’te 19. Tümen ve Maydos Bölge Komutanlığı görevine getirildi. 19. Tümen Komutanlığı Maydos’a (Ecebat) nakledildi. 19. Tümen’e ek olarak 9. Tümen’in 2 piyade alayı ve bazı topçu birlikleri de Atatürk’ün emrine verildi. Atatürk’ün buradaki görevi Gelibolu Yarımadası’nın ortalarından batı kıyısına, Ece Limanı’ndan Morto Limanı’na kadar kıyı şeridini savunmaktı. Kara savaşları bu bölgede gerçekleşecekti.
Büyük Armadaya Karşı Bir Küçük Gemi
Tam o sırada bir harika, bir mucize, hem de yaman bir mucize oldu: Bizim sahildeki projektörlerle düşman projektörleri göz göze geldiler. Ve ortalığı kesif bir beyazlığa boğan bu umulmadık ışık anaforu bizi yaşama umuduna kavuşturdu. Karşılaşan dost ve düşman gözleri kamaşmış, birbirini boğmuş, kör etmişti. Bizim görülebilmemize imkan kalmamıştı.
1915 yılında bütün Avrupa’da milyonlarca insanın hayatı ortaya konmuş ve büyük taarruzlar yapılmıştır. İki-üç milyon asker ölmüş ve yaralanmıştır; binlerce harp gemisi çeşitli denizlerde hareket etmekteydi. Fakat bunların hiçbirisi “Nusrat”ın döktüğü mayınlar kadar, harbin devamına ve düşmanın geleceğine etkili olabilecek bir başan gösterememiştir.”
Birinci Dünya Savaşı’nın hırslı İngiliz Deniz Bakanı Winston Churchill, çok daha sonra yazdığı anılarında Nusrat (Nusret) mayın gemisi için bunları söylüyordu. 1915 yılı Şubat ayından itibaren Deniz Bakanı Churchill’in İngiltere hükümetini zorlaması sonucu Çanakkale’ye denizden yapılan bombardımanlar artmış, daha fazla sayıda gemiyle yüklenilirse Çanakkale Boğazı’ndan rahatlıkla geçilebileceği düşüncesi ağırlık kazanmaya başlamıştı.
18 Mart öğleden önce İtilâf Devletleri’nin 14’ü İngiliz, 4’ü Fransız olmak üzere 18 zırhlı, birçok kruvazör, torpido muhripleri, 20 denizaltı, 14 uçak gemisi, 200 uçak olmak üzere yaklaşık 300 gemiden ulaşan muazzam bir deniz filosu ile Boğaz’a hücumuna karşılık, Türkler ise sadece 4 uçak ve 6 gemiyle karşı koymaya çalışıyordu.
18 Mart 1915’de sabah saat 10’da Birleşik Armada üç grup olarak ilerlemeye başladı. Amirallik forsu birinci gruptaki Queen Elizabeth’de dalgalanıyordu. Agamemnon, Inflexible, Lord Nelson, muhripler ve mayın tarayıcılar da boğaza girmişti. İngiliz grubunun başında Fransız Ouichen, Irresistible, Albion, onların arkasındaki üçüncü gruptaysa Suffren, Bouvet, Gaulois, Charlemagne ve öteki gemiler bulunmaktaydı. Amiral de Robeck’in “ateş serbest flamasını toka edin” emriyle önce Triumph zırhlısı ateş açtı ve böylece saldırı saat 11.15’te başladı. Öğleden sonraya kadar savaş karşılıklı ateşlerle sürdü. Agamemnon, Lord Nelson, Albion ve Charlemagne gemileri isabet almıştı. Albay de Robeck, geride bekleyen 6 savaş gemisine yer açmak için ikinci gruptaki gemilerin çekilmesini emretti.
“Çanakkale müdafaası, üç mucizeler muharebesidir Hali kurtardı; maziye hamaset ve azametini iade etti; vatanımızı bir vatanı ebedi yaptı.” – Sami Paşazade Sezai
“… Türk askerinin savaş ve dövüş hususunda haiz bulunduğu evsafın bidayette layikiyle takdir edilmemiş olması, Ingilizler için felaket olmuştur…. Türk askerinin ne yaman muharip olduğunu, Ingilizler kendileriyle dövüştükten sonra bittecrübe anlamışlardır.” – İngiliz Generali Oglander
“Çanakkale Seferi, Türk milletinin eski kudret ve kuvvetini muhafaza ettiğini, can çekişen bir imparatorluk içinde kahraman bir milletin varlığını meydana koydu.” – General Fahri BELEN
GEMİLER SUYA GÖMÜLÜYOR
Ne olduysa bu anda oldu. Savaş gemileri büyük bir yay çizerek sancağa dönüp çekilmeye başlarken, Erenköy koyunda hızla seyretmekte olan Bouvet gemisi, birdenbire büyük bir patlamayla sarsıldı. Gemi komutanı Albay Rageot ve 639 kişilik mürettebat, mayına çarpan Bouvet ile birlikte denizin derinliklerine gömüldü. Mayın tarama gemileri obüs mermilerinden yıldılar ve kaçtılar.
Sonra, Bouvet’nin battığı yerin yakınında menevra yapmakta olan Inflexible da mayına çarptı ve yan yatmaya başladı. Üç dakika sonra Irresistible’ın da sancak tarafından mayına çarptığı ve yan yatmakta olduğu görüldü. Amiral de Robeck savaşı kesmeye karar verdi. Gemilerine boğazdan çıkmaları emrini verdi. Güçlü armada ve İstanbul’a girme düşleri kuran Amiral de Robeck ne olduğunu anlamadan Çanakkale boğazından dışarı çıkıyordu.
İtilaf güçleri, 19 Şubat’tan 18 Mart tarihine kadar, Çanakkale Boğazı’na çeşitli çaplarda defalarca denizden saldırı hareketine girişmişlerse de başarılı olamadılar. Bu yenilgi üzerine İtilaf donanması Boğaz’ı terk etti ve Boğaz Muharebesi Türklerin kesin zaferiyle sonuçlanmış oldu.
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı beşer.
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak
Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.
M. Akif ERSOY
18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi Anıları
General Cevat Çobanlı- 18 Mart 1915 Çanakkale Müstahkem Mevkii ve Boğaz Komutanı:
“O gün güneşin son ışıklarıyla boğazdan perişan halde çıkmakta olan düşman filosunun son görünüşüydü. Hatta o gece tabyalarda ki bütün top mürettebatı gündüzün o müthiş yorgunluğuna rağmen sabaha kadar çalışarak sorumlu oldukları Tabyaların harap olan kısımlarını onardılar, temizlediler ve ertesi günkü atışlara hazırlandılar. Bende bu çalışmaların bir kaçına katıldım. Bataryadaki tüm mürettebat üstün bir gayretle çalışıyordu. Yorulduklarını gördüğüm kişileri zorla da olsa dinlenme ve istirahat için mecbur ediyor ve emirle top başından dinlenme alanına gönderiyordum. Bunun için bazı Tabyaları bizzat gidip teftiş edemedim. Topçular görevlerinin sonuna kadar kusursuz yaptıklarından emindim. Yanlarında olmam onların daha da fazla çalışmalarına sebep oluyordu. Ertesi gün bir düşman gemisinin şifresini çözen Turgut Reis Zırhlımızın Telsizcisi ; Bouvet , Irrısestıble, Ocean Zırhlılarının battığını ve diğer bir çok geminin hasara uğradıklarını ve o gün taarruza devam edemeyecekleri haberini verdi. İşte Çanakkale Müstahkem Mevkiinin en güçlü ve en şerefli günü bu gün olmuştur.”
Mustafa Kemal Atatürk:
“18 Mart Muharebe-i Bahriyesinde kara mıntıkasının muhafazası benim uhdemde idi. Bu kısımda zikre şayan hiçbir hadise vuku bulmamıştır. Ogün sahil bataryalarımızda bulunan askerler, kumandanlar cidden şaya-ı takdir bir fedakarlıkla cesaretin tevekkülün haddi azamisiyle sonuna kadar Türk toplarını kullanmışlar vazifelerini ifa etmişlerdir. Düşününki bir çok infilaklar, çökmeler, yangınlar ve şehitler sırasında daimi ateş karşısında muhrip endahtları (atışları) altında bunlar hiç titremeden vazifelerini yapmışlardır. Bugünkü hadise-i Bahriye düşmanın malubiyet-i kat iyesi ile sona ermiştir.
Topçularımız bu mevzilere gece geldiler ve karanlık içerisinde mevzii aldılar. Fecirle beraber bütün dünyanın gözleri açıldığı zaman atışa başladılar. Kemal -i takdirat ve hürmetle bunu zikretmek isterim ki topçularımız için misal olacak maiyetteydi. Hayat -ı askeriyemde böyle bir topçu ve bu kadar mükemmel idare edilmiş bir topçu ateşi nadiren gördüm. ”
https://nacikaptan.com/?p=87614
https://nacikaptan.com/?p=97292
115 MİLYAR NEREDE * Gelişmiş ülkelerde depremde ilk kurtarılacak, halk… Burada depremde ilk kurtarılacak, devlet… Orada devlet, halk için var… Burada halk, devlet için…
115 MİLYAR NEREDE
SÖZCÜ – Murat Muratoğlu – 17 Mart 2023
sozcumuratoglu@gmail.com
Bugüne kadar yaklaşık 39 milyar dolar deprem vergisi topladılar, nerede diye soranı taşladılar. Kimin emriyle, paralar kim bilir nerede? Bak bu soruyu hiç cevaplamadılar.
Özür dilerim, unutmuşum… Cevapladı… Zamanında Erdoğan deprem paraları ile ilgili; “Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok” diye açıklama yaptı. Sayılır mı?
Her sıkıştığında yardım talep edeceksen ülkeyi kahvedeki Adnan Dayı da gayet güzel yönetir. Sahi ülkeyi yönetenlerin Adnan Dayı’dan farkı nedir?
Parasızlıktan Merkez Bankası’nın ihtiyat akçesine bile el koyanlar sizce deprem için para mı bırakırlar?
Merkez Bankası denetime tabi kayıtlı olan 30 milyar lirayı canlı yayında göstere göstere kayıt dışı hale getirildi, bağışladığını söyledi ve herkes alkışladı. Sahi o kimin parasıydı?
Tamam, anladık bir güzel yenildi ya toplanan diğer vergiler?
Ya özelleştirme gelirleri? Ya çıkartılan aflardan gelen paralar?
Ya 2B ve imar barışı ile satılan topraklar? Ya bedelli askerlik paraları?
Ya iç edilen işsizlik fonu? Ya piç edilen vergi afları?
Nereye gittiğini bilen var mı? Harcamalar şeffaf mı yoksa buzlu cam mı?
Paranın kayıp olmasından daha acı olan şey kimsenin buna şaşırmaması… Ne kadar içselleştirmişiz yaptıklarını…
Gelişmiş ülkelerde depremde ilk kurtarılacak, halk… Burada depremde ilk kurtarılacak, devlet… Orada devlet, halk için var… Burada halk, devlet için…
Esas son olarak halkın da katılımıyla toplanan 115 milyar lira… Ödenen kısmı nereye dağıtıldı? Kimlere yardım olarak gitti. Bunun kalem kalem açıklanması gerekmez mi?
Hele “dış mihraklar” tarafından yapılan yardımlar… Sadece Hollanda halkı depremzedeler için 90 milyon Euro yardım topladı ve Türkiye’ye yolladı. O para ile ne yapıldı?
Diyecekler ki depremden sonra kalıcı konutlar için 2 haftada 53 ihale yapıldı. İhale büyüklüğü 47.6 milyar liraya, ihaleli konut sayısı 21 bine ulaştı.
Bu deprem yardımlarıyla yapılanlar mı? Ev yapmak için mi bu para toplandı. Bizzat içişleri bakanı kahvaltılık, terlik talep edildiğini dile getirdi. Bir kısmı ile bu ihtiyaçlar neden karşılanmadı.
Konut ihalesini alan kim? Eş, dost, akraba… Ciddi ciddi şartnameye uyup en iyi fiyatı verene yaptıracaklarını mı sandın yoksa? O kadar saf olma!
Şu yardımı yaptık, bu desteği verdik dedikleri paraları ceplerinden mi verdiler? Görevleri bu! Tabii ki verecekler. Kaynağı bizden aldıkları vergiler…
Haliyle kıt kaynaklarınızı haritada bile gösteremeyeceğiniz yerlere harcar, dünyanın öbür ucuna milyonlarca dolarlık cami açar, gidip de abuk sabuk ülkelere para aktarırsanız, kendi vatandaşınızı böyle ortada bırakırsınız! Müstahakız…
Posted in Ekonomi, Politika ve Gundem, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK
1 Comment
FEYM BÜLTENİ – 64/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 17 Mart 2023
FANATİK ERMENİ YALANLARINA KARŞI
FEYM BÜLTENİ – 64/2023 *
Ermeni Faaliyetleri – 17 Mart 2023
1.. KGAÖ Genel Sekreteri Ermenistan’da….Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) Genel Sekreteri İmangali Tasmagambetov Ermenistan’ın Jermuk şehrine çalışma ziyareti gerçekleştirdi. KGAÖ Genel Sekreteri yerel makamlar ve Silahlı Kuvvetler temsilcileriyle görüşmeler gerçekleştirdi. İmangali Tasmagambetov, ziyareti sırasında Eylül 2022’de Azerbaycan’ın başlattığı askeri operasyonlar sonucunda zarar gören Jermuk bölgesinin yerleşimlerini ziyaret ederek ayrıntıları öğrenmeye çalıştı. https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/03/17/KGA%C3%96-Genel-Sekreteri-Ermenistan/245703
2. Paşinyan: Ermenistan soykırımı önlemek için uluslararası mekanizmalar başlatmak için önlemler alacak… Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan başkanlığında olağan kabine toplantısı yapıldı. Oturumun gündemini tartışmadan önce başbakan bir konuşma yaptı ve Laçin Koridoru’nun Azerbaycan tarafından devam eden yasadışı ablukasına ve Karabağ halkına yönelik etnik temizlik ve soykırım hazırlıklarına değindi. Nikol Paşinyan, ilave önleyici uluslararası mekanizmaların devreye alınması gereğinden bahsetti ve barış süreci çerçevesinde yürütülen çalışmaları da sundu. https://www.panorama.am/en/news/2023/03/16/Pashinyan-mechanisms-genocide-prevention/2807734
3. Rusya, Ermenistan üzerindeki etkisini kaybediyor… Rusya’nın barış gücü unsurlarını Dağlık Karabağ’dan Ukrayna’ya yeniden konuşlandırması, Rusya’nın Ermenistan üzerindeki etkisini aşındırıyor. American Institute for the Study of War (ISW) raporunda bunu yazmış ve devamında şöyle devam etmiştir: “Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Azerbaycan’ı 16 Mart’ta belirsiz bir gelecekte Karabağ’daki etnik Ermenilere karşı yeni bir büyük çaplı saldırı ve soykırım düzenlemeye hazırlanmakla suçladı. Federasyon, Moskova’nın Azerbaycan ile arabuluculuk yapmasına yardım ettiği 9 Kasım 2020 Dağlık Karabağ ateşkesini sürdüremiyor. https://news.am/eng/news/750195.html
4. Ermenistan ve Artsakh’a Destek konferansı….Fransız Senatosu, önde gelen Fransız aydınları ve parlamenterlerinin katıldığı “Ermenistan ve Artsakh’a Destek” konulu özel bir konferansa ev sahipliği yaptı. Konferans, Fransız Parlamentosu’nun iki kanadı olan Senato ve Ulusal Meclis’in başkanları himayesinde düzenlendi. Senato’daki Cumhuriyetçiler grubu başkanı, Dağlık Karabağ konusunda uluslararası bilinçlendirme grubu başkanı Bruno Retailleau ve “Sınır Tanımayan Doktorlar” ve “Dünya Doktorları”nın kurucusu Fransa eski dışişleri bakanı Bernard Kushner kuruluşların açılış konuşmalarını yaptı. Fransız aydınlar, Azerbaycan’ın süregelen ve üstü kapalı Ermeni düşmanlığı ve etnik temizliği politikasından derin endişelerini dile getirerek, Artsakh halkının maruz kaldığı varoluşsal tehditler konusunda alarma geçtiler ve uluslararası toplumu derhal harekete geçmeye çağırdılar. https://en.armradio.am/2023/03/17/french-senate-hosts-conference-in-support-of-armenia-and-artsakh/
5. Rusya ve Ermenistan ticari işlemlerde dolar ve euro kullanmayacak… Ermenistan Ekonomi Bakanı Vahan Kerobyan, Rus “Vedomosti” verdiği demeçte Rusya’dan Ermenistan’a taşınan vatandaşlar ve Ermenistan ile Rusya arasındaki ticari ilişkilere değindi. Bakan Kerobyan, “2022’de net yer değiştirme yaklaşık 108-110 bin vatandaş oldu. Başka bir deyişle, çok sayıda Rus Ermenistan’a geldi ve daimi ikamet için kaldı.” dedi. Bakanın açıkladığı verilere göre 2022 Rusya’nın katılımıyla Ermenistan’da yaklaşık 2.500 tüzel kişilik ve 4.000 ortak girişim açıldı. Bakan geçen yıl müşteri fonlarının Ermenistan bankacılık sistemine ek akışının 3 milyar dolar olduğunu tahmin ediyor. Bu fon, tüm GSYİH büyümesinin yaklaşık dörtte birini sağlamaya izin verdi. https://tr.armradio.am/2023/03/17/rusya-ve-ermenistan-ticari-islemlerde-dolar-ve-euro-kullanmayacak/
6. Paşinyan, Dışişleri’ne Dağlık Karabağ’da yerinden edilmiş kişiler konusunda BM ile müzakerelere başlama talimatı verdi…9 Kasım 2020 tarihli üçlü bildirinin 7nci maddesindeki uluslararası mekanizmanın uygulanmamış olması Ermenistan için endişe vericidir. Bugünkü kabine toplantısında Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 7. maddesini bir kez daha dile getirdi: “Ülke içinde yerinden edilmiş kişiler ve mülteciler, Dağlık Karabağ topraklarına ve komşu bölgelerine Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin kontrolü altında geri dönecek” dedi. https://www.armenpress.am/tur/news/1106438.html
7. AEBU Burs Programı… AEBU Burs Fonu Komitesi, 1 Nisan 2023’te 2023-2024 AEBU Burs başvurularının açıldığını duyurdu. Nitelikli lisans öğrencilerine her biri 2.000 dolara kadar olan bireysel burslar verilecektir. Hak kazanabilmek için, başvuru sahibinin Ermeni asıllı olması, ABD’ ye akredite edilmiş dört yıllık bir üniversitede tam zamanlı öğrenci olarak kayıtlı olması, minimum 3,5 genel not gerekmektedir. https://massispost.com/2023/03/aebu-scholarship-program-open-for-2023-2024-applications/
8. Kısaca Bölge – Ermenistan ve Azerbaycan;… Ermenistan’ın eski Sağlık Bakan Yardımcısı ve şu anki Erivan Belediye Başkan Yardımcısı Gevorg Simonyan, geçtiğimiz hafta zimmete para geçirmek suçundan tutuklanmasının ardından tutuklu yargılanıyor. Ermenistan Yolsuzlukla Mücadele Komitesinden müfettişler, Simonyan’ın yerel bir tıp merkezinin başkanıyla birlikte çalışarak COVID-19 hastalarına tahsis edilen hükümet fonlarından 119 milyon dram (300.000 $) zimmetine geçirdiğini iddia ettiler. Azerbaycan, Ermenistan’ı halen Azerbaycan’ın ablukası altında bulunan Artsakh’a silah ve asker nakletmekle suçluyor. Azerbaycan İnsan Hakları Komisyonu Sabina Aliyeva, Ermenistan’ın Artsakh’a “mayınlar, yakıt ve askerler dahil olmak üzere silah, mühimmat ve diğer askeri teçhizatı” gönderdiğini söyledi. Erivan’daki yetkililer bu söylentileri yalanladı, ancak Azerbaycan’ın yeni askeri operasyonlar başlatabileceğini tahmin ediyorlar. Azerbaycan “kararlı gerekli adımlar” tehdidinde bulundu. https://armenianweekly.com/2023/03/15/the-region-in-brief-18/
9. UCLA, Ermeni <sözde> soykırımı iade konferansına ev sahipliği yapıyor… Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles’a bağlı Promise Ermeni Enstitüsü’ndeki (UCLA) Ermeni Soykırımı Araştırma Programı, LMU Loyola Hukuk Okulu’ndaki Hukuk ve Soykırım Araştırmaları Merkezi ve Ulusal Dernek Ermeni Araştırmaları Derneği (NAASR), Ermeni <sözde> soykırımının iadesiyle ilgili ilk konferansı düzenledi. “Sırada Ne Var?: Tanınma Sonrası Dönemde Ermeni <sözde> soykırımı Tazminatı” başlıklı bu konferans 25 Mart Cumartesi günü UCLA’nın Mong Eğitim Merkezi’nde yapılacak. https://mirrorspectator.com/2023/03/16/ucla-hosts-armenian-genocide-restitution-conference/
10. KEİPA Senel Sekreteri Hajiyev, Ermenistan’a toprakları diyalogla iade etmesi çağrısı yaptı açıklaması…Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Genel Sekreteri Asaf Hajiyev, Azerbaycan’ın hiçbir zaman savaştan yana olmadığını belirterek, “Biz Ermenistan ile sorunların sulh yoluyla çözülmesinden yanayız dedi. https://avimbulten.org/tr/Bulten/KEIPA-GENEL-SEKRETERI-HAJIYEV-ERMENISTAN-A-TOPRAKLARI-DIYALOGLA-IADE-ETMESI-CAGRISI-YAPTI-ACIKLAMASI
Posted in FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI
Leave a comment
DEVLETİN TEMEL KOLONLARINI KESEN GERÇEK FAY HATTI “AKP İKTİDARIDIR”
Ahlak hırsızları,
hukuk kapkaççıları,
siyaset yankesicileri,
kamu yönetimi kalpazanları!
2014’te Soma’daki kömür madeninde 301 madenci öldü, “Bu işin fıtratında var” dediniz.
2020 Elazığ depreminde 41 kişi can verdi, “Yaşananların imtihan olduğunu” söyleyip “Müslüman olmanın, teslimiyetin en güzel örneklerini verdik” dediniz.
Yazıkonak’ta Elazığ depreminin birinci yıldönümünde düzenlenen anma ve deprem konutları anahtar teslim töreninde vatandaşa otobüsten “keyif çayı” fırlattınız.
2022 Bartın Amasra’daki maden patlamasında 41 madenci öldü, “kader planı” dediniz. Aynısını bu yıl Kahramanmaraş merkezli depremde on binlerce vatandaş öldüğünde de tekrarladınız.
Depremin üçüncü gününde Maraş’a gidip beton altındaki yurttaşlara sabır çağrısı yaptınız, yine beton sözü verdiniz.
Oysa AKP iktidara geldikten yedi ay sonra meydana gelen 2003 Bingöl depreminde şunları söyleyen de sizdiniz:
“Yeraltında fay kırıklarından önce bağışlayın söylemek zorundayım, kırılan ar damarlarıdır. Malzemeden çalmanın arkasında ahlak hırsızlığı, demokrasiden çalmak, hukuk kapkaççılığı, siyaset yankesiciliği ve kamu yönetimi kalpazanlığı yatmaktadır. Bu olay, kamu otoritesinin devlet imkânlarını nasıl kullandığını bütün çıplaklığı ile ortaya koymuştur. Olay kader diye geçiştirilemez.”
AR DAMARLARI KIRILMAYA DEVAM EDİYOR
Ne oldu da AKP’den önceki benzer olaylarda kırılan ar damarları yok oldu?
Şanlıurfa’da üç ay önce törenle açtığınız Abide Köprülü Kavşağı ve altgeçidi selde sular altında kalmadı mı? Viyadüğün üst yollarını yapan firmanın yönetim kurulu başkanı “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi” ödülünü sizden almadı mı?
89 kişiye mezar olan Diyarbakır Galeria Sitesi’nde kolonlarının kesildiği iddiasıyla gündeme gelen spor salonlarının açılış izin belgelerinin olmadığı ortaya çıkmadı mı?
2011’de Hatay’da “cennetten bir köşe” denilerek pazarlanan 12 katlı Rönesans’ın temel atma töreni için bir araya gelenler arasında sizin atadığınız valiler, Emniyet müdürü de yok muydu? Yüzlerce kişinin öldüğü bu binaya hükümetiniz zamanında onay verilmedi mi?
Türkiye’de binlerce insan 20 yılı doldurmamış binaların altında kalmadı mı?
2018’de milyonlarca binanın kusurlarını affeden imar affını siz çıkarmadınız mı? AKP iktidarı döneminde bugüne kadar yedi kez imar affı çıkarmadınız mı?
İskenderun’da altı mahallenin riskli ilan edildiği karar, depremden bir yıl önce sizin imzanızla kaldırılmadı mı?
Depremde sağ kurtulanlar selde can vermedi mi?
2021’de AFAD ve Şanlıurfa Valiliği’nin ortak düzenlediği İl Afet Risk Azaltma Planı’nda uyarıldığı halde derenin ıslahını yapmayan belediye AKP’li değil mi? Aynı belediye, bu yıl Japonya’dan yaklaşık 41 milyon 600 bin TL borç alıp Taliban yönetimindeki Afganistan’a gönderme kararı almadı mı?
ASIL FELAKET AKP İKTİDARI!
Öyleyse bu bilgiler ışığında sormak hakkımızdır:
Sizin deyişinizle “ahlak hırsızları, hukuk kapkaççıları, siyaset yankesicileri ve kamu yönetimi kalpazanları” aniden yok mu oldu?
İstediğiniz kadar “kader planı” diyerek acılı insanları uyutmaya çalışsanız da gerçek ortada:
Hazırlıksızlıktan geç müdahaleye kadar, imar aflarından gerekli denetimleri yapmamaya kadar tüm süreçten iktidarınız sorumlu!
Deprem de sel de birer afet ama felaket sizin iktidarınız; 21 yıldır halkın canını, malını enkaz altında bırakan siyasal İslamcı AKP iktidarı!
CUMHURİYET – Zülal Kalkandelen – 17 Mart 2023 Cuma – https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/zulal-kalkandelen/ahlak-hirsizlari-hukuk-kapkaccilari-siyaset-yankesicileri-kamu-yonetimi-kalpazanlari-2061820
Posted in DOĞAL FELAKETLER, Politika ve Gundem
Leave a comment