Yasal Uyarı
Bu BLOG içinde yer alan yazı ve görseller kişisel kullanım ve/veya bilgi paylaşma amacı ile sınırlıdır, hiç bir ticari amacı yoktur.
Bu BLOG içindeki yazı ve görselleri paylaşırken kaynak göstermeniz rica olunur.
The contents of this BLOG are limited to personal use and/or information sharing, and there is NO COMMERCIAL purpose.
Arama
Takvim
-
Yeni Yazılar
- İSLAM DEVLETİNDE KADIN OLMAK * Taliban, kadını hayattan yasakladı * Yeni konutlarda kadınların kullandığı alanlara bakan yerlere pencere yapılmayacağını, olanın da kapatılacağını açıkladı. Kadınları mutfakta görmek müstehcen eylemlere yol açabilirmiş. İnşaatlar ona göre yapılmalıymış.
- ABD DIŞİŞLERİ BAKANINDAN TÜRKİYE’Yİ AŞAĞILAMA AÇIKLAMASI…
- Trump dostları ve Filistin
- AFORİZMALAR
- DÜNYA SOYKIRIM TARİHİ * Soykırım ve Kızılderililerin Acı Dolu Direnişi
Arşivler
Kategoriler
Who's Online
258 visitors online now7 guests, 251 bots, 0 membersSeçenekler
BAHÇELİ YERLİ VE MİLLİ Mİ? * TANTAN VE BAHÇELİ
“Sayın Bahçeli, HÜDA PAR’ın parti programını okumuş olsa, Cumhuriyet’in ilkelerine karşı, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin temel felsefesine karşı duran HÜDA PAR ile; yine bir organize suç örgütü ve terör örgütü ile Oslo’da istihbarat başkanıyla oturan, Cumhur İttifakı’nın büyük ortağının duruşuna karşı tavır alır. Her iki örgütün de kimler tarafından kontrol altında olduğunu bilen Sayın Bahçeli, buna ne diyecek acaba? Bunu sormak lazım, sorgulamak lazım.”
KAÇAK PETROL DOSYASININ PERDE ARKASI * Türkiye’ye 1 milyar 500 milyon dolar ‘IŞİD petrolü’ cezası * Rakka’nın Rockefeller’ları: Işid petrolü nasıl kaçırılıyor * Birbiri içinden çıkan şirketler * Bütün yollar PowerTrans’a çıkıyor * Bölüm 2
KAÇAK PETROL DOSYASININ PERDE ARKASI * Bölüm 2
Türkiye’ye 1 milyar 500 milyon dolar ‘IŞİD petrolü’ cezası: Rakka’nın Rockefeller’ları: Işid petrolü nasıl kaçırılıyor * Birbiri içinden çıkan şirketler * Bütün yollar PowerTrans’a çıkıyor …
ARAŞTIRMA YAZISI – Naci Kaptan – 28 Mart 2023
https://nacikaptan.com/?p=107164 * KAÇAK PETROL DOSYASININ PERDE ARKASI* Bölüm 1
BÖLÜM II
IŞID’in petrol trafiği
Al Araby, IŞİD petrolünün IKBY ve Türkiye
üzerinden İsrail’e satışını belgeledi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “IŞİD 40 ülkeden finansal destek alıyor, aralarında G20 üyeleri de var” çıkışının ardından dünyanın dikkati IŞİD petrolüne çevrildi.
Bağış ve fidye gelirleri azalan IŞİD’in en büyük kaynağına dönüşen petrolü nasıl ürettiğini ve pazarladığını araştıran Londra merkezli Al Araby Al Jadeed gazetesi, Irak istihbaratından bir albayın verdiği bilgileri okuyucularıyla paylaştı. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) güvenlik yetkilileri, Türkiye ile IKBY arasındaki İbrahim Halik Sınır Kapısı çalışanları ve IŞİD petrolünü alan petrol şirketlerinden bir yetkilinin de doğruladığı belirtilen hikâye şöyle:
En ünlü aracı Ferid
IŞİD’in Irak ve Suriye’de ele geçirdiği topraklarda bulunan petrol sahalarında üretim gün doğumundan batımına dek sürüyor. Petrol yüklü tankerler Musul’un 88 kilometre doğusundaki Zaho’ya gidiyor. Kente tek seferde 70 ila 100 tanker ulaşıyor. Aralarında Türkler ve İranlıların da olduğu Suriyeli ve Iraklı Kürt kaçakçılar tarafından karşılanıyorlar. Sevkıyatttan sorumlu kişi petrolü en yüksek teklifi sunan tarafa satıyor. Alıcı ücretin yüzde 10 ila 25’ini peşin, kalanını daha sonra ödüyor. Şoförler tankerleri Türkiye’ye geçiş izni olan başka şoförlere devrediyor, kendileri boş tankerlerle IŞİD bölgelerine dönüyor.
Bu alışveriş Zaho’nun çevresinde telefonla kararlaştırılan alanlarda yapılıyor. Sınırı geçmeden önce kaçakçılar ham petrolü iptidai biçimde rafine ettiriyor. Zira Irak hükümetinden ruhsatsız ham petrolün Türkiye’ye geçişine izin verilmiyor. Sınır görevlileri, Iraklı kaçakçılık çetelerineden ve özel rafinerilerden büyük rüşvetler alıyor.
Rakka’nın Rockefeller’ları: Işid petrolü nasıl kaçırılıyor
Türkiye’ye giren petrol Silopi’de aracılara teslim ediliyor. En ünlü aracı Dr. Ferid, Hacı Ferid ya da Ferid Amca diye anılan 50’li yaşlardaki bir İsrail- Yunan vatandaşı. Gazeteye konuşan kaynaklar iki koruması ve siyah cipiyle gezen Ferid’in fotoğrafını çekmeye çekindiklerinden, haberde Ferid’in tasvirlerinden hareketle çizilen resim yer alıyor.
IŞİD petrolü Türkiye’ye girdiğinde IKBY petrolünden farksız konuma geliyor. İkisi de “kaynağı belirsiz” yahut “kaçak” olarak satılıyor. İsrail’e petrol ihraç eden 3 şirket, IŞİD petrolünü de Mersin, Dörtyol ve Ceyhan limanlarından İsrail’in Aşhdod limanına gönderiyor.
Irak’tan çıkan petrol tankeri sayısı ve gazetenin Şırnak’taki kaynaklarına göre günde ortalama 30 bin varil petrol üreten IŞİD, varil başı 15-18 dolar kâr ederek ayda 19 milyon dolar kazanıyor. Greenwich Üniversitesi’nin raporuna göre, IŞİD’in askeri kazanımları ve Ceyhan limanından petrol ihracatı doğrudan orantılı.
Uluslararası bir petrol şirketinin yetkilisine göre İsrail bu petrolü varili 30 ila 35 dolardan Akdeniz ülkelerine satıyor. Yetkili, “İsrail olmasaydı IŞİD petrolünün büyük kısmı Irak, Suriye ve Türkiye’de kalırdı” diyor. Gazeteye konuşan Rakka’daki bir IŞİD militanı ise İsrail’e kendilerinin değil aracıların petrol sattığını vurguluyor.
IŞİD’in Irak ve Suriye’de ele geçirdiği topraklarda bulunan petrol sahalarında üretim gün doğumundan batımına dek sürüyor. Petrol yüklü tankerler Musul’un 88 kilometre doğusundaki Zaho’ya gidiyor. Kente tek seferde 70 ila 100 tanker ulaşıyor. Aralarında Türkler ve İranlıların da olduğu Suriyeli ve Iraklı Kürt kaçakçılar tarafından karşılanıyorlar.
Sevkıyatttan sorumlu kişi petrolü en yüksek teklifi sunan tarafa satıyor. Alıcı ücretin yüzde 10 ila 25’ini peşin,kalanını daha sonra ödüyor. Şoförler tankerleri Türkiye’ye geçiş izni olan başka şoförlere devrediyor, kendileri boş tankerlerle IŞİD bölgelerine dönüyor. Bu alışveriş Zaho’nun çevresinde telefonla kararlaştırılan alanlarda yapılıyor. Sınırı geçmeden önce kaçakçılar ham petrolü iptidai biçimde rafine ettiriyor. Zira Irak hükümetinden ruhsatsız ham petrolün Türkiye’ye geçişine izin verilmiyor. Sınır görevlileri, Iraklı kaçakçılık çetelerinden ve özel rafinerilerden büyük rüşvetler alıyor.
Damat Bakan’ın dayı oğlu
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile sinema oyuncusu Kadir İnanır akrabadır.Her ikisi de Trabzon Sürmene Zeytinli Köyü’nde mezarı bulunan Çavuşzade Küçük Keleş İsmail Ağa’nın torunudur.
Fakat bu akrabalığın değil. Berat Albayrak’ın -Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olması nedeniyle- bir başka akrabalık ilişkisinin -en azından siyasal etik anlamında- tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Hayır..! Hayır..! Akrabalık denince aklınıza hemen Berat Albayrak’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı olması gelmesin. Yazacağım akrabası; Berat Albayrak’ın dayısının oğlu!
Başlayabilirim…
Hasan Efendi Sürmene Zeytinli Köyü’nün en zengin adamıydı. Genç yaşında ölünce aile yoksullaştı.Oğlu Yakup Keleş Marmara Adası’na yerleşti. Hayatını balıkçılık yaparak kazandı. Üç çocuğu oldu: Hasan, Ali ve Kıymet.
Tarih: 4 Aralık 1976. Kıymet Keleş, Sadık Albayrak ile evliydi. Oğulları Serhat üç yaşındaydı. Berat Albayrak daha doğmamıştı. Acı haberi aldıklarında yıkıldılar. Ağabeyleri Hasan Keleş’i trafik kazasında kaybettiler. Geride dul eş Hamidiye ile öksüz iki küçük evlat kalmıştı. Birinin adı, Ekrem, diğerinin adı Kerem idi. Bu iki öksüz çocuğa halaları Kıymet Albayrak sahip çıktı. Fakat onlar da yoksuldu.
Sadık Albayrak 23 Kasım 1982’de cezaevinden oğulları Serhat ve Berat’a gönderdiği mektupta şöyle diyordu: “Biliyorum, çağın gerektirdiği ve arkadaşlarınızda var olan imkânları siz de istersiniz. Ama olmadı. Belki olmayacak da. Kiradan kurtulamayacak, el-alem yanınızdan gazlayıp, geçerken, sizler çamurlu yollardan ıslak ayakkabılarla eve koşacaksınız…”
Ekrem Keleş
Ekrem Keleş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın dayısının oğlu… Ekrem Keleş ekonomik zorluklar altında Marmara Üniversitesi’ni 1998 yılında bitirince Çalık Holding’de çalışmaya başladı. Buradan Ülker Grubu’na geçti. Ve 2007’de tekrar Çalık Grubu’na transfer oldu.2012 Ağustos ayında Çalık Grubu’ndan ayrıldı.
Niye?
Bu köşede 17 Mart 2015 tarihinde bir şirketi yazdım. 8 Ağustos 2008: Singapur’da; gerçek sahipleri bilinmeyen “Lucky Ventures Pte. Ltd.” ile Grand Fortune Ventures Pte. Ltd.” adlı iki şirket kuruldu.
7 Kasım 2009: Bu iki şirket offshore cenneti Karayipler’deki British Virgin Island (BVI)’a taşındı!
26 Şubat 2010: Grand Fortune Ventures ile Lucky Ventures Türkiye’de yüzde 50’şer ortaklıkla “Petrodrill” şirketi kurdu.
25 Mart 2011: Türkiye’de yüzde 50 hisse Ahmet Muhassıloğlu, yüzde 50 de Grand Fortune Ventures’a ait “Powertrans Petrol ve Enerji” şirketi kuruldu. Ahmet Muhassılıoğlu bir dönem Çalık Holding’in Türkmenistan’daki CEO’su idi.
21 Nisan 2011: Ahmet Muhassıloğlu Powertrans’taki yüzde 50 hissesini Lucky Ventures’a devretti. Artık Powertrans, tamamen Grand Fortune Ventures ve Lucky Ventures adlı iki şirketin oldu!
4 Haziran 2012: Powertrans’ın müdürlüğüne Ahmet Şadi Güngör, mali işlerinin başına ise Şevket Acar getirildi. (Güngör, Çalık Holding’e ait ÇEP Petrol koordinatörüydü. Acar ise, Çalık Holding’e bağlı Arnavutluk’taki ALB telecom CEO’su idi.)Powertrans marka sahibi ise yine Çalık Holding’ten transfer Cem Osman Sokullu idi.
Veee…
Ekrem Keleş, Çalık Holding’ten ayrılarak Ağustos 2012’de Powertrans Koordinatörü oldu. Şirketin ‘A’ Grubu İmza sahibi olarak ise iki isim vardı: Ekrem Keleş ve Cem Osman Sokullu. Ne tesadüf!
Berat Albayrak da 31 Aralık 2013’te Çalık Holding CEO’luğundan ayrıldı! Allah… Allah…Dayı oğlu başta olmak üzere yakın çalışma arkadaşları Powertrans çatısı altında çalışırken Berat Albayrak o tarihte Şehrizar Konakları’nın Aktif Bank’taki hesabına 14 milyon 507 bin 391 TL aktararak; kendi adına 3, ağabeyi Serhat adına 3 ve anneleri Kıymet Hanım adına 2 daire aldı.
Bu paranın kaynağı neydi?
Bu gizlilik niye?
Powertrans…
25 Mart 2011’de doğduktan sonra AKP Hükümeti, 18 Temmuz 2011’de, “Ham Petrol ve Jet Yakıtının Türkiye Üzerinden Karayolu veya Demiryolu ile Taşınmasına İlişkin Karar’ın yürürlüğe koydu. Barzani petrolünün taşınma işini Powertrans’a verdi!
Irak, 8 Mayıs 2014’de Türkiye’yi -Powertrans’ın kaçak petrol sevkiyatı nedeniyle- Paris’teki Uluslararası Ticaret Odası’na şikayet etti. Peki…
Sahibi belli olmayan Powertrans başka hangi bölgelerden petrol taşıyor?
Sormazlar mı; IŞİD petrolünü de taşıyor mu? Çünkü… Sadece Rusya değil; Guardian’dan Observer’a, New York Times’tan Financial Times’a kadar gazeteler Türkiye-IŞİD petrol ticaretini yazıyor.
AKP aldırmıyor. Ham petrolün Türkiye üzerinden karayolu ve demiryolu ile taşınmasına ilişkin kararın süresini 31 Aralık 2020 yılına kadar uzattı. Powertrans’ın Mersin Limanı’nda kaçak petrol sevkiyatı yaptığının ortaya çıktığını ama “görünmez eller” tarafından olayın kapatıldığı basına yansıdı.
Ardından…Kaçakçılığa karşı önlem için petrol taşımacılığında yükün kayıt altına alınması şartını AKP geçen hafta kaldırdı!
Hangisini yazayım…
Türkiye’nin en imtiyazlı şirketi Powertrans’ın sahibi kim?
Neden Singapur-Karayipler üzerinden Türkiye’ye geldi?
Dayı oğlu Ekrem Keleş kimin adına Powertrans’ı yönetiyor?
Soru çok… Dayısının oğlu petrol ticaretinin tam göbeğinde iken, Berat Albayrak nasıl Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı yapılır?
Petrol herkesi ayartıyor, istisnası yok.
Ve petrol her koşulda akıyor, geçmedik delik bırakmıyor.
2014’te Suriye’de Tenek, El Ömer, Tabka, Harata, Şula, Teym, Verd ve Raşid gibi petrol sahaları IŞİD’in eline geçtiğinde petrol kendine üç istikamet bulmuştu: Hatay’ı çevreleyen kaçakçılık hatları, (Irak) Kürdistan güzergâhı ve Suriye devletinin kontrolündeki bölgelerde Humus ve Banyas rafinerileri.
Hacıpaşa, Sarsarin, Beşaslan, Güveçci, Cilvegözü gibi noktalardan Türkiye’ye mazotun nasıl sokulduğunun yakın tanığıyız. Buralardaki operasyonlar devletin bilgisi dahilinde kaçakçıların işiydi. İktidar ya da bağlantılı şahısların alıcı veya aracı olduğu operasyon ise Irak Kürdistan’ı üzerinden yürütülüyordu. IŞİD’in kuyularından tankerlere doldurulan petrol Dohuk ve Erbil’e taşınıyor, buralarda Kürt petrolüne karıştırılıyor ve Türkiye’ye sevk ediliyordu. Bir kısmı Türkiye’de rafine edilen Kürt petrolünün en büyük alıcısı İsrail idi. Financial Times’a göre o dönem İsrail’in ihtiyacının yüzde 77’sini Kürt petrolü karşılıyordu. Kürt petrolündeki IŞİD petrolünün payı meçhuldü.
İddiaya göre, AKP hükümetinin 2011’de tanker taşımacılığında tekel hakkını verdiği Powertrans 2014-2015’te IŞİD petrolünü Türkiye’ye taşıyan şirketti. Bir süre sonra Powertrans ile damat Berat Albayrak arasındaki bağlantılar gündeme gelmişti. Redhack’e atfedilen bir sızdırma olayıyla ortaya çıkan e-postalarda Albayrak’ın Powertrans’taki maaşlar ve personel ile ilgili yazışmaları yer alıyordu. Mesele TBMM’ye taşınmış, iddialar şiddetle yalanlanmış ama sorular yanıtsız kalmıştı. Türkiye’nin Kasım 2015’te Rus uçağını düşürmesinin ardından Rusya yüzlerce tankeri havadan vurup uydu görüntüleri eşliğinde sevkiyatı ifşa edince bu tatlı akış dokunulmazlığını yitirmişti. Rus Savunma Bakan Yardımcısı Anatoli Antonov, Erdoğan ve ailesini bu ticarete ortak olmakla suçlamıştı. Türkiye’nin Suriye’de Rus katarına binmesiyle Moskova dosyayı rafa kaldırsa da Antonov’un konuşması hâlâ Savunma Bakanlığı’nın sitesinde duruyor.
Daha sonra aktörler değişti ama değişmeyen tek şey petrolün akışıydı. Petrol kuyularının önemli bir kısmı 2017’den itibaren Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) eline geçti. Yeni durumda içeride Suriye hükümeti en büyük alıcı pozisyonunu sürdürdü. Suriyeli Milletvekili Husam Katırcı’ya ait Katırcı Grubu petrolü bu kez IŞİD’den değil SDG’den alarak Humus ve Banyas’a taşıyordu. Türkiye’nin kontrolündeki El Bab-Cerablus hattındaki akış da kesilmedi. Sınır ötesi sevkiyatta da Kürdistan hattı işlemeye devam etti.
Kürdistan tarafına akan petrolle ilgili sessizlik ise geçen ay bir Amerikan itirafı ile bozuldu. 23 Kasım’da Halifax Güvenlik Forumu’nda ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O’Brien, Kürtlerin yaptırımları delerek Suriye yönetimine petrol sattığı hatırlatılınca Ankara’yı da köşeye sıkıştıracak bilgileri açığa vurdu:
“Petrolün bir kısmı rejime gidiyor. Bir kısmı yerelde kullanılıyor. Bir kısmı Irak Kürdistanı’na, bir kısmı da Türkiye’ye gidiyor. Ancak burada can alıcı nokta petrolün nereye gittiği değil, gelirin nereye gittiğidir.”
Al Monitor’dan Amberin Zaman bunu genişçe yazdı. Trump yönetiminden eski bir yetkili, Al Monitor’a “Irak Kürdistanı’na giden petrolün günde yaklaşık 300 tanker olduğuna inanıyoruz” diyor. Semelka’dan petrol sevkiyatı için Kürdistan yönetimi ile Suriyeli Kürtler arasında bir anlaşmaya aracılık ettiklerini de söylüyor.
Yani Türkiye askeri harekâtla ezmeye çalıştığı bir tarafın finansmanına dolaylı da olsa katkı sunuyor. Geçmişte varili 15-20 dolara yani üçte bir fiyatla Habur-Silopi hattında IŞİD için işleyen ‘tankerci mekanizması’ şimdi SDG için geçerli. Trump, Suriye siyasetini “petrole bekçilik” misyonuna oturtmasaydı belki bu mesele bir süre daha saman altında kalacaktı.
Erdoğan’ın petrolle ilgili talebi başka bir gelişmeyle de çakışıyor: Yerel kaynaklara göre Suudilerin petrol şirketi ARAMCO’dan bir ekip 13 Aralık’ta Erbil üzerinden helikopterlerle El Ömer sahasına gitti. Mühendis ve teknisyenlerden oluşan 15 kişilik ekipte Mısırlılar da vardı. Ekibin görevi üretimi artırmak ve eğitim vermek. Suudiler ve Mısırlıların petrol işine el atması, SDG heyetlerinin kasımda Riyad, Abu Dabi ve Kahire’yi kapsayan temaslarının ardından geldi. Bu ziyaretlerin Abu Dabi ayağında SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi de vardı. Kürt tarafı bu konuda konuşmak istemiyor. Ancak bütün bu gelişmeler, Trump’ın petrol sahalarını kontrol etmek için Suriye’de 600 kadar asker bırakma kararının gölgesinde gerçekleşiyor. Malum Trump “Petrol çok değerli. Biz de bir miktar alabilmeliyiz. Ve planladığım şey belki de, Exxon Mobil veya harika şirketlerimizden biriyle bir anlaşma yapıp, oraya gidip, bu işi düzgünce yapmak” demişti.
İşte böyle değerli okur,
İktidar sahibi oldular ama Devleti yücelterek yönetmek yerine, muktedir olmanın tüm gücünü kullanarak yediler, içtiler, hoş geçtiler. Hem yasaları çiğneyerek komşu bir ülkenin başı bozukları, teröristleri ile iş tutarak, komşu ülkenin petrolunu çaldılar. Bu petrolü yurda kaçak ve vergisiz olarak soktular. Borudan akıtılan petrolu az göstererek geri kalanı yine iktidarın gemileri ile İsrail’e sattılar. Bu kara parayı üleştiler. Boğaza bakan, koru içinde ultra lüks vilallar aldılar. Paraların çoğu yurt dışı bankalara gitti.
İşte tam bu zamanlarda, gizlice İsrail ile iş tutulurken akılları bağlanmış olan garip AKP’liler meydanlarda “van minut” “van minut” diye bağırarak kendilerini yoksullaştıran sisteme tapınıyorlardı. İllizyon, göz bağlamak işte böyle bir şey.
Onlar yediler, içtiler,
hoş geçtiler,
Şimdi hesap geldi,
pamuk eller cebe
HESAPLARI BİZ ÖDEYECEĞİZ…
ARAŞTIRMA YAZISI – Naci Kaptan – 28 Mart 2023
KAYNAKLAR
https://romanyahaber.com/2016/12/07/wikileaks-belgeleri-isidin-petrol-ticaretiyle-anilan-sirketinin-kritik-ismi-albayrak/
https://www.gercekgundem.com/guncel/turkiyeye-1-milyar-500-milyon-dolar-isid-petrolu-cezasi-sirketin-ortaklari-arasinda-damat-berat-albayrak-da-var-416829
cumhuriyet.com.tr – 30 Kasım 2015 * http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/436595/ISID_in_petrol_trafigi.html – https://nacikaptan.com/?p=32594
Sözcü * Soner Yalçın * Aralık 8, 2015 – http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/soner-yalcin/damat-bakanin-dayi-oglu-1003754/ – https://nacikaptan.com/?p=33919
GazeteDuvar * Fehim taştekin – https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2019/12/19/petrol-sarhoslugu-yeniden
GazetePort – 17 Kasım 2015 – https://gazeteport.com/2015/isid-petrolu-ve-turkiye-2981/
Posted in Ekonomi, ENERJİ, ORGANİZE İŞLER, ORTADOĞU ÜLKELERİ, YOLSUZLUKLAR
Leave a comment
ANAYASAYI İHLAL
ANAYASAYI İHLAL
Suay Karaman – Azim ve Karar, 27 Mart 2023.
49 gün sonra cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte genel seçimlere gideceğiz. Özellikle cumhurbaşkanlığı seçiminin ayrı bir önemi var. Çünkü 12 yıldır ülkeyi başbakan olarak yöneten ve 9 yıldır devletin en büyük makamını diplomasız olarak işgal eden Tayyip Erdoğan, yine anayasayı ihlal ederek üçüncü kez adaylık başvurusu yaptı.
Yıllardır Tayyip Erdoğan’ın yükseköğretim diploması konusu gündemdedir. Nedense diploma konusunun üzerine CHP, İyi Parti gibi TBMM’de bulunan siyasi partiler gitmemektedir. Bu konuyu gündeme getiren ve sürekli gündemde tutan Halkın Kurtuluş Partisi’dir. Hatta İstanbul İmam Hatip Lisesi’ni bitiren Tayyip Erdoğan’ın, fark dersi vererek Eyüp Lisesi’nden aldığı belirtilen diploma da ortada yoktur.
Geçtiğimiz günlerde YÖK eski başkanı ve eski büyükelçi Yusuf Ziya Özcan diploma konusunda açıklama yaptı ve Tayyip Erdoğan’ın diploması hakkında görevdeyken araştırma yaptığını ama hiçbir belgeye rastlamadığını bildirdi. Araları Fethullah Gülen nedeniyle açılınca, yıllar sonra böyle bir açıklama yapması ilginçtir. Görevdeyken, mevki makam peşindeyken susanlar, daha sonra açıklama yaparak, akıllarınca kendilerini temize çıkardıklarını düşünmektedir.
YÖK eski başkanının diploma konusundaki bu açıklamasına karşın, Marmara Üniversitesi Rektörlüğü kamuoyuna duyuru yaptı. Duyuruda Tayyip Erdoğan’ın diplomasına ilişkin kütük ve diploma numarası paylaşıldı, 3 Nisan 1981 tarihinde 640-687 numaralı ‘geçici mezuniyet belgesi’ verildiği belirtilerek “ortaya atılan iddiaların hiçbir hukuki ve resmi bir dayanağı yoktur” ifadeleri kullanıldı. Rektörlüğün kamuoyuna açıklamasında tutarsızlıklar vardır. Tayyip Erdoğan’ın İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne bağlı Aksaray İktisadi ve Ticari İlimler Yüksekokulu’nu 1981 yılının Şubat ayında bitirdiği, 1982 yılı Temmuz ayında Marmara Üniversitesi kurulunca Tayyip Erdoğan’ın diplomasının Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin Lisans Diploma Defteri’nde bulunduğu açıklanmıştır.
Daha sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının paylaştığı belgede ‘mezuniyet belgesi, 640-677 numaralı olarak görüldü. Bunun üzerine Marmara Üniversitesi tekrar açıklama yaptı ve durumu düzeltmeye çalıştı. Sonuçta her şeyi ellerine, yüzlerine bulaştırdılar; sahtekârlıkları ortaya saçıldı. Geçici mezuniyet belgesi mi, mezuniyet belgesi mi, kullanılan yazı tipinin o yıllarda olmaması mı, hangi numaranın doğru olduğu, Tayyip Erdoğan’ın imzasının diğer imzalardan farklı olarak geçen yıllara karşın nasıl soluklaşmadığı gibi pek çok konunun açıklığa kavuşmadığı bellidir. Tüm bunlara karşın Tayyip Erdoğan’ın diploması yine görülemedi. Eğer Tayyip Erdoğan’ın diplomasını gösterebilselerdi bu kadar uzun açıklamaya ve kafa karışıklığına gerek kalmazdı.
Benim görev yaptığım Gazi Üniversitesi Tapu Kadastro Meslek Yüksekokulu 2016 yılında kapatıldı ve Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu oldu. Daha sonra Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu olarak 2018 yılında Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne bağlandı. Şimdi 2016 yılından önce mezun olanlara halen Gazi Üniversitesi Tapu Kadastro Meslek Yüksekokulu diploması verilmektedir. 2016-2018 arasında mezun olanlara Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu diploması verilmektedir. Kısaca eski mezunlara yeni kurulan üniversitenin diploması verilmiyor. Anlaşılan Marmara Üniversitesi Rektörlüğü aldığı talimata göre gerçekleri saptırıyor. Tayyip Erdoğan eğer varsa diplomasını mezun olduğu okuldan almalıdır. Eski öğrenciler daha sonra kurulan üniversiteden diploma almaz. Eğer böyle olsaydı bizim öğrencilerimize de bu uygulama yapılırdı.
İktidara aday olacağını açıklayan siyasi partiler Tayyip Erdoğan’ın diploma konusu hakkında sessizliğe büründükleri gibi, üçüncü kez aday olması konusunda da gerekli girişimde bulunmamaktadır. Bunun gerekçesini de ‘mağdur yaratmamak’ olarak açıklamaktadırlar. Anayasanın 101. maddesinde “Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.” yazmaktadır.
AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan, erken seçim kararını TBMM yerine kendisi aldığı için Anayasanın 116. maddesine göre üçüncü dönem engeli nedeniyle aday olamaz. Anayasayı ihlal ederek yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi, şimdiden hükümsüzdür. Zaten 2014 yılından beri diplomasız olarak yürütülen cumhurbaşkanlığı makamına, iki dönemden fazla yapılamayacağı açık hükmüne karşın yine sessiz kalınmakta ve tepki verilmemektedir. Yüksek Seçim Kurulu da bu hukuksuzluğu onaylamıştır. Zaten Tayyip Erdoğan’ın atadığı bir kuruldan hukuka uygun karar beklemek yanlıştır. Gerçek bilgi ve belgelere aykırı biçimde cumhurbaşkanlığı adaylığının kabul edilmesi, kabul kararı verenlere de hukuki ve cezai sorumluluk getireceği bilinmelidir.
TBMM’de bulunan siyasi partiler bunları dile getirmeden, seçimlerden doğru sonuç beklemektedir. Ülkeye hukuk ve demokrasi getirmek isteyen siyasi partiler, anayasanın ihlal edilmesine sessiz kalarak mı hukuk ve demokrasi getirecekler? Dokuz yıldır diplomasını gösteremeyen Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez aday olamayacağı biline biline, saçma gerekçelerle seçime gidilmektedir. Ortada bir oyun vardır ve herkes bu oyunun farklı zamanlarındaki ortaklarıdır. Anayasa açıkça ihlal edilecek ve bunlar dile getirilmeyecek. Bu durumda hepsinin aynı projenin ayrı bileşenleri olduğunu söylemek yanlış sayılmaz.
Posted in ANAYASA, SUAY KARAMAN
Leave a comment
FEYM BÜLTENİ – 71/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 27 Mart 2023
FANATİK ERMENİ YALANLARINA KARŞI
FEYM BÜLTENİ – 71/2023 *
Ermeni Faaliyetleri – 27 Mart 2023
1.. Ön sonuçlara göre, Ermeni iktidar partisi iki toplumda erken seçimleri kazandı, … Ermenistan’ın iktidardaki Medeni Sözleşme partisi, Pazar günü Sisian (Sünik Vilayeti) ve Ani (Shirak Vilayeti) topluluklarında yapılan erken belediye seçimlerini kazandı. https://www.panorama.am/en/news/2023/03/27/elections-Armenian-communities/2812210
2. Azerbaycan ve Türkiye Dışişleri Bakanları bölgesel gelişmeleri değerlendiriyor… Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Azerbaycanlı mevkidaşı Ceyhun Bayramov ile telefon görüşmesi yaptı. Görüşmede iki Dışişleri Bakanı bölgede yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. https://news.am/eng/news/751613.html
3. Azerbaycan, Artsakh ( sözde Karabağ Ermeni devleti) ablukasını daha da sıkılaştırmak istiyor… Artsakh liderliğinin yaptığı açıklamada, Azerbaycan’ın başkent Stepanakert (Hanlkendi) ile cumhuriyetin Şuşa bölgesindeki birkaç köy arasındaki tek bağı keserek Artsakh ablukasını daha da sıkılaştırmaya çalıştığı bildirildi. https://tr.armradio.am/2023/03/26/azerbaijan-seeks-to-further-tighten-the-blockade-of-artsakh-mfa
4. Ermenistan’da sığınmacılar için yeni bir sığınma evi inşa ediliyor… Ermenistan İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre sığınmacılar için yeni sığınma evinin yapım çalışmaları bu yıl tamamlanacak. Kotayk bölgesine bağlı Abovyan şehrinde inşa edilen sığınma evi, 120 kadar sığınmacıyı barındıracak. Şu anda altyapı, ortalama 250 kişi olan yıllık sığınmacı akışını karşılamıyor ve 2022’de bu rakam 968’di. https://tr.armradio.am/2023/03/24/ermenistanda-siginmacilar-icin-yeni-bir-siginak-insa-ediliyor/
5. Ermenstan’dan Lavrov’a yanıt: Tüm yasal ve siyasi tarihiyle Dağlık Karabağ, Donetsk veya Kosovalı Sırplarla kıyaslanamaz…. Ermenistan, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Dağlık Karabağ sorununun çözümüne yönelik olasılıklardan bahsederken Donetsk ve Kosova ile paralellikler kuran açıklamasına Ermenistan’ın Özel Görevli Büyükelçisi Edmon Marukyan yanıt verdi. Marukyan,” Karabağ’ın tüm yasal ve siyasi tarihinde Donetsk, Luhansk veya Kosovalı Sırplarla kıyas kabul etmeyeceğini, tarihi boyunca her zaman özerk bir statüye sahip olduğunu ve son 30 yılda kendi kendini ilan eden bağımsız bir devlet olduğunu kaydetti. Büyükelçi Marukyan “Ayrıca, Dağlık Karabağ sorununun tarihi SSCB’nin çöküşünden daha eskiye dayanırken, listelenen oluşumların sorunları SSCB’nin dağılmasından sonra ortaya çıkmıştır. Bu nedenle uluslararası toplum, Karabağ sorununa çözüm ararken tüm tarihsel-hukuki-siyasi temeli dikkate almalıdır, aksi takdirde emsalsiz örneklere dayalı bir çözüm, sorunun derinleşmesine ve çözümsüzlüğe yol açacaktır” dedi. https://www.armenpress.am/tur/news/1107100.html
6. Ermenistan Dışişleri Bakanı: Ermenistan ve Çin, lojistik güzergahlarının geliştirilmesiyle ilgileniyor… Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, Ermenistan Parlamentosu Dış İlişkiler Daimi Komitesinin olağanüstü toplantısında Çin ile ilişkilerin derinleştirilmesi Ermenistan için son derece önemli olduğunu kaydetti. Yaptığı açıklamada Ararat Mirzoyan özellikle şunları söyledi, “ Ermenistan ile Çin arasındaki ilişkilerin derinleşmesi bizim için son derece önemlidir. Biliyorsunuz Çin, dünyanın farklı köşelerinde ve özellikle bölgemizde “Orta Koridor” dahil olmak üzere lojistik güzergahların, altyapının geliştirilmesiyle ilgileniyor. Bu tür projeler ile ilgileniyoruz.” https://www.armenpress.am/tur/news/1107144.html
7. Toronto Üniversitesi tarafından “Yüzyıllarca Soykırım” ın yeni baskısı yayınlandı… Ermeni Ulusal Enstitüsü (ANI), Toronto Üniversitesi Yayınları tarafından “Yüzyıllarca Soykırım: Eleştirel Denemeler ve Görgü Tanıklarının Anlatımları” nın yeni bir baskısının yayınlandığını duyurdu. Kapsamlı bir şekilde güncellenen ve son 30 yıldır basılan bu yayın, soykırım ve insan hakları konusunda önde gelen bir üniversite ders kitabı olmuştur. (Not:TRT eski görevlisi Nazmi Kal FEYM Grubunu takibe devam etseydi bu ve benzeri haberleri fırsat bilip çektiği tanık ifadelerini yayınlardı..,o.tan) https://massispost.com/2023/03/university-of-toronto-press-issues-new-edition-of-centuries-of-genocide/
8. Armenian Weekly; “Diaspora/anavatan ailemiz bize değerli bakış açıları sağlıyor” diyor… Yazı özetle şöyle; “ Bu dünyadaki zamanımız tamamen ilişkilerle ilgili. Bunları eşler, çocuklar ve geniş aile ile kişisel düzeyde tanımlarız. Birçoğu için bunlar profesyonel bir kapasiteye yansır. Ermenistan 1991’de bağımsızlığını kazandığında, diasporadaki Ermeniler için yepyeni bir evren açıldı. Vatanı keşfetmek, hayal bile edilemeyecek dostluklar ve aile ilişkileri üretmiştir. Bu deneyimler, bir fark yaratma ve parçalanmış Ermeni ulusunu yeniden birleştirme yeteneğine kalıcı gelişmeler sağladı. https://armenianweekly.com/2023/03/22/our-diaspora-homeland-family-affords-us-valuable-perspectives/
9. PSYK’nın gönderdiği konteynırlar Vakıfköy’e ulaştı…6 ve 20 Şubat depremlerinde hasar gören Hatay Vakıfköy’de kullanılması için Patrikhane Sosyal Yardım Komisyonu’ (PSYK) nun yaptırdığı konteynırlardan ilk ikisi köye ulaştı. PSYK köydeki evleri hasar gören ailelerin barınması için yaptırdığı toplam 12 konteynırdan ilk ikisi köye ulaştı. https://www.agos.com.tr/tr/yazi/28386/psyk-nin-gonderdigi-konteynerlar-vakifkoy-e-ulasti
Posted in FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI
Leave a comment