Yasal Uyarı
Bu BLOG içinde yer alan yazı ve görseller kişisel kullanım ve/veya bilgi paylaşma amacı ile sınırlıdır, hiç bir ticari amacı yoktur.
Bu BLOG içindeki yazı ve görselleri paylaşırken kaynak göstermeniz rica olunur.
The contents of this BLOG are limited to personal use and/or information sharing, and there is NO COMMERCIAL purpose.
Arama
Takvim
-
Yeni Yazılar
- İSLAM DEVLETİNDE KADIN OLMAK * Taliban, kadını hayattan yasakladı * Yeni konutlarda kadınların kullandığı alanlara bakan yerlere pencere yapılmayacağını, olanın da kapatılacağını açıkladı. Kadınları mutfakta görmek müstehcen eylemlere yol açabilirmiş. İnşaatlar ona göre yapılmalıymış.
- ABD DIŞİŞLERİ BAKANINDAN TÜRKİYE’Yİ AŞAĞILAMA AÇIKLAMASI…
- Trump dostları ve Filistin
- AFORİZMALAR
- DÜNYA SOYKIRIM TARİHİ * Soykırım ve Kızılderililerin Acı Dolu Direnişi
Arşivler
Kategoriler
Who's Online
146 visitors online now8 guests, 138 bots, 0 membersSeçenekler
KAMU ARAÇLARI “DÖRT ÇEKER” 1.9 MİLYAR KİRA BEDELİ! * Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin, Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
HAN-I YAĞMA ŞİİRİ
Bu sofracık, efendiler –ki bekler yutulmayı
Huzurunuzda titriyor –şu ulusun hayatıdır
Ulusun ki acılı, ulusun ki eşiğinde ölümün!
Ama sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız besbelli yüzünüzden;
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Şu doyumcu sofra, bakın gelişinizle övünçlü!
Hakkıdır kutsal savaşınızın, evet, o hak da elde bir…
Yiyin, efendiler yiyin; bu iç şenliği sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say:
Soy sop, şeref, gösteriş, oyun, düğün, konak, saray,
Tüm sizindir efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Tüm sizindir, tüm sizindir, hazır hazır, kolay kolay…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün sindirimi biraz ağır olsa da yok zarar,
Görkemli yüceliği, öç alıcı sevinci var,
Bu sofra gönül almanızdan böyle ısınır ve ışıldar.
Sizin şu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını,
Varlığını, hayatını, umudunu, hayalini,
Tüm olanca rahatını, olanca gönül balını,
Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak!
Bugün ki mideler sağlam, bugün ki çorbalar sıcak;
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…
Yiyin, efendiler yiyin; bu cümbüşlü sofra sizin;
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
TEVFİK FİKRET
(Günümüz Türkçesi; Ceyhun Atuf Kansu)
Posted in YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK
Leave a comment
HAYATIN İÇİNDEN * AMERİKA DA İMAR NASIL VERİLİYOR….
AMERİKA DA İMAR NASIL VERİLİYOR
Indiana Üniversitesi’nden emekli Profesör İlhan Başgöz Hoca anlatıyor:
“Uzun zamandır bir Amerika şehrinde yaşıyorum. (…) Burası 70 bin nüfuslu küçük bir şehir. (…) Her tarafı yemyeşil, en işlek caddeler, en yoksul mahalleler bile. Evlerin çoğu iki katlı ve bahçeli. Şehrin dört yanı ormanla çevrili. (…) Nedir bu yeşilin sırrı diye hep düşünürdüm. Sonra bir olayla karşılaştım, yeşili kimin ve hangi usüllerle koruduğunu öğrendim. Sizinle paylaşmak istiyorum.
Yıllar önce bir ev yaptırmak istedim. İnşaattan hiç anlamam, ama anlayan bir akrabam var. Aklımı çeldi, şehrin değerli bir yerinde güzel bir arsa var, alalım dedi. (…) Arsa dört tane bahçeli ev yapacak kadar geniş. Ancak şehir planında buraya bir ev yapılması uygun görülmüş. Bize belediyeye başvurun, belki iki eve müsaade ederler, dediler. Biz de başvurduk.
Belediye bize dedi ki: ‘Önce bütün komşularınıza iadeli taahhütlü bir mektup gönderecek ve bu arsaya iki ev yapmak istediğinizi bildireceksiniz, sonra komşulardan gelen cevaplarla birlikte filan gün tekrar bize gelin.’
Komşularımıza birer mektup gönderdik, şimdi gelen cevapları özetliyorum;
bir komşu diyor ki; ‘-Evlerimizin önünden geçen yol dardır. Bu yoldan geyikler geçer. İki evin en az iki arabası olacağına göre dar yolun trafiği artacak. Geyikler tehlikeye düşecek.’
İkinci komşumuz şöyle diyor; ‘-Biz çocuklarımızı her gün okula götürüp getiriyoruz, trafiğin çoğalmasını istemeyiz.’
Üçüncü komşu; ‘-Bu arsada iki büyük çam ağacı var. Bunlar kesilmemeli, sökülüp arsanın başka yanına dikilmeli.’
Dördüncü komşu; ‘-İki ev yapılırsa evler anayola arsa içinden bir yolla bağlanacak. Bu yol asfalt veya beton olacak. O vakit bu yolun iki tarafındaki ufak ağaçların köküne su gitmeyecek ve kuruyacak.’
Başka bir komşu; ‘-Evin planını görelim, bakalım bizim evlere yakışacak mı?’
Bir başka komşumun derdi şu, önlü arkalı geniş bir bahçesi var ve etrafında çit yok. ‘Bana komşu gelirse bahçesini çitle ayırmasın. Ne o bahçesini sınırlasın, ne ben. Böylece geniş yeşilliğimiz kaybolmamış olur.’
Cevaplara şaştık
Biz Türkiyeliyiz. Cevaplara şaşarak belediyeye gittik. Öyle ya, biz arsa alacağız, ev yaptıracağız, kime ne? Benim yaptıracağım eve neden bu kadar insan burnunu sokuyor? Bu nasıl demokrasi?
Oturup belediye ile konuştuk. Bütün istekleri yerine getirmeye söz verdik. Ancak geyikler için çözüm bulamadık. Çevredeki ormanlar gerçekten geyik cenneti. Bu güzel hayvanlar yem bulamazsa şehrin kenar mahallelerine inerler, bahçelerdeki elmaları, şeftalileri yerler. Biz bazen bu hayvanlar için bahçeye meyve filan atarız. Bu ürkek hayvanlar ilkin bizi görünce kaçıyorlardı. Sonra alıştılar, kulaklarını dikip sürmeli gözleri ile bizi tartıyorlar, zarar gelmeyeceğine inanırlarsa kaçmıyorlar. (…)
Komşuların mektuplarını gösterdikten sonra belediye bizden evin planını komşulara göndermemizi istedi. Gönderdik, planı belediye de inceledi. Planımız komşulardan olumsuz bir tepki almadı. (…)
Belediyenin karar vereceği gün projeyi savunmak bana düştü. Neler söylemedim? Bir göçmen kuş olduğumu, kentin bizi çok iyi karşıladığını, iki kızımın burada eğitildiğini, hiçbir kanunsuzluğa katılmadığımı, vergimi düzenli ödediğimi, bir eğitim kurumunda şehre hizmet verdiğimi filan anlattım. Dinleyenler ‘-Çok etkili oldu, karar olumlu çıkacak’ dediler. Karar bildirildi. İlkin kentin kanun ve nizamlarına uyma gayretimiz için kibar bir şekilde teşekkür edildi. Sonra isteğimizin reddedildiği açıklandı.
Sebep şuymuş: Bu bölgede bizimkine benzer çok arsa varmış, bize iki ev için müsaade verilirse, öbür arsa sahipleri de iki ev için başvururlarmış. Bize olur deyip onlara olmaz diyemezlermiş. Oralarda böyle geniş arsalara da ikişer ev yapılırsa şehrin yeşillikler içindeki görüntüsü bozulur, güzelliği gölgelenirmiş.
Sevindirici sonuç
Ben bu karara sevindim, üzülmedim. İşlerini bu kadar ciddiye aldıkları, şehrimizin üzerine böyle titredikleri için içim neşeyle doldu. Bir şehrin güzelliğini korumak ciddi bir işmiş. Neden güzel bir yerde yaşadığımı o gün anladım.
Sonra belediyenin başka marifetlerini daha öğrendim. Bahçede ağaç kesmek yasakmış. Ağaç yaşlı ise yerine yenisini dikmek koşulu ile kesebilirmişim. Bahçe çimenleri uzar da kestirmezsem, belediye birini gönderir kestirirmiş, parasını benden alırmış. (…)
Alaturkalık
Neyse akrabam olan inşaatçı belediyeye yeni bir ev planı sundu. Alaturkalık bu ya (kendini Türkiye’de zannedip) çatı katına planda olmayan (kaçak) bir oda kondurmuş. Ertesi gün belediye bu odayı yıkmadığı her gün için 2500 dolar ceza keseceğine dair bir ihbarname gönderdi. Akrabam o gece uyumadı ve odayı yıktı. (…)
Ben bu yazıyı niye yazdım? Umarım ki belediye başkanlarımızdan biri okur da belki bazı şeyler öğrenir, belki de örnek alır. Acaba çok mu iyimserim?
Profesör İlhan Başgöz Hoca bizlere çağdaşlığı, medeniyeti, liyakatlı yöneticilerin nasıl olması gerektiğini, çevre ve doğaya saygının toplumda özümsendiğini, şehir planlamasını çok güzel bir örnekle anlatmış. kendisine teşekkür ederiz. Emekliliğini sağlıkla yaşasın. Ve de bu yazının Belediyelere örnek olmasını da temenni etmiş.
Bilindiği gibi ülkemizde büyük imar planları doğrudan merkezi yönetimden geliyor. Yerel yönetimlerin, belediyelerin, şehir planlamacıların görüşleri alınmıyor. Bu planların hiç birinde toplum, yaşam, çevre, doğa, yeşil alan, yaşanabilir şehir planlaması gözetilmiyor. AKP iktidarının tek gözettiği RANT ve kendi havuzlarına akacak olan paradır.
Naci Kaptan
Posted in HAYATIN İÇİNDEN
Leave a comment
SİYASET VE POLİTİKACILAR * İlkesizleşme
İlkesizleşme
Bülent ESİNOĞLU – 30 Mart 2023, bulentesinoglu@gmail.com
Parti değiştiren siyasetçilere, ayrıldığı partinin taraftarlarından çok sert tepkiler gelir. Sanırsınız ki kendileri çok ilkeli ama o ayrılan kişi ilkesiz. En çok da kokuşmuş siyasetçilerden böyle kişiler çıkar. Bu kadar yıldır, Meclistesiniz biraz da başkaları bu göreve gelsin dendiğinde, dünyanın en bulunmaz nimetine dönüşürler.
EGO insana neler yaptırmaz ki? İlkeli insanlar kenara çekilir. İlkesizler öne çıkar. Sade biz de değil, tüm dünyada ilkesizlerin yönetime gelmesi, servet sınıfının iktidarları kullanmasını kolaylaştırır.
İlkesi sadece TEPKİDEN oluşanlar da bir işe yaramaz.
Kitle partileri İLKESİZ olmak zorundadır. Kitle partileri içinde her görüşten taraftarlar olduğu için, liderleri popülizm yapmak durumundadır. Sağ veya sol popülizm, fark etmez. Popülizm, servet sınıfını en çok işine gelen bir yapılanmadır. Her hali karda sermaye önceliklidir. Halk sonradan hesaba dahil olur.
Tüm dünyaya ilkelerini kabul ettiren Batıda bu kokuşmuşluğu daha net görüyoruz. İnsan hakları, demokrasi gibi değerler artık oralarda da yok.
İlkesizleşme, pragmatizm yani egonun tatmini ülkeleri yönetilemez hale getirdi. Ne ülkemiz için ne de dünya için umutlu olmaya elverişli, bir tek büyük savaşların dönüştürüçülüğünden başka bir şey görünmüyor.
Diyeceksiniz, sizin öneriniz de çok insanın telef olması anlamına geliyor. Evet toplumların düzlüğe çıkması, böyle mümkün oluyor. 1953 Yılında ölen, Rus bilim insanı Kontratief, toplumları yüz yıllık periyotlarda, hep bu noktaya geldiğini tarih araştırmalarından çıkarmış.
Seçime gidiyoruz.
Seçimlere bu ilkesiz parti ve ilkesiz halkımızla gideceğiz. Ne çıkarsa bahtımıza denecek bir durum yok. Sıkıntılar artarak devam edecek.
Kabahatin büyü de bizi egomuzdur. Egomuzu eğitmeden, ilkesizliği, ilkeler ile değiştirmeden, varılacak yer, bir felaketten bir başka felakete varıştır.
İlkenin varlığı bir planın varlığını ifade eder. Toplumları planlar düzlüğe çıkarır. Plan da sabır ve fedakârlık ister. Kavga ister. İrade ister. Orası da çok kolay yer değildir. İnsanlık için kolay yaşam yoktur.
FEYM BÜLTENİ – 72/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 28 Mart 2023
FANATİK ERMENİ YALANLARINA KARŞI
FEYM BÜLTENİ – 72/2023 *
Ermeni Faaliyetleri – 28 Mart 2023
1.. Biden, Ermenistan ile Azerbaycan arasında istikrarlı bir barışa desteğini yeniden teyit ediyor….ABD Başkanı Biden, Novruz Bayramı münasebetiyle Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e tebriklerini sundu. Tebrik mesajında Washington’un Bakü ile Yerevan arasında istikrarlı bir barışa ulaşmasına destek vermesi bir kez daha vurgulandı., tebrik mesajında şu ifadelere yer verildi: “ABD,Azerbaycan-Ermenistan arasında Güney Kafkasya’da gelecek nesillerin güvenliğine ve gelişmesine katkıda bulunacak istikrarlı barışa desteğini yeniden teyit ediyor.” https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/03/28/Amerika-Biden-Azerbaycan-Ermenistan/246148
2. ABD Dışişleri Bakanlığı Ermenistan’da insan haklarına ilişkin eleştirel rapor yayımladı… Harut Sassounian’ ın yazısı özetle şöyle; “ABD Dışişleri Bakanlığı, 20 Mart 2023’te 2022 yılı için yıllık İnsan Hakları Ülke Raporlarını yayınladı. Rapor, Ermenistan dahil 198 ülke ve bölgeyi kapsıyor. Raporun Yönetici Özeti, 2021 Parlamento seçimlerini şöyle anlatıyor: “Seçimler genel olarak iyi yönetildi ve yarışmacılar özgürce kampanya yürütebildi. Seçimler aynı zamanda yoğun kutuplaşma ile karakterize edildi ve giderek kışkırtıcı söylemlerle gölgelendi. Gözlem heyeti, “seçim gününe giden dönemde yüksek düzeyde sert, hoşgörüsüz, kışkırtıcı ve ayrımcı söylemlerin tartışmayı lekelediğini” belirtti. https://www.thecaliforniacourier.com/u-s-state-dept-publishes-critical-report-on-human-rights-in-armenia/
3. ABD, Azerbaycan askeri hareketlerinden endişeli… ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel Pazartesi günü yaptığı açıklamada, ABD’nin Azerbaycan’daki son askeri hareketlerden endişe duyduğunu söyledi. Patel,“Bakan Yardımcısı Karen Donfried, Dışişleri Bakanı Bayramov ile görüştü ve Azerbaycan askeri hareketlerinden duyduğu endişeyi dile getirdi. ABD’nin Ermenistan-Azerbaycan barış müzakerelerine olan bağlılığını vurguladı. Bakan da bu konuda defalarca konuştuğu için, doğrudan diyalog bu sorunu çözmenin ve kalıcı bir barışa ulaşmanın anahtarıdır. Bu çatışmanın askeri bir çözümü yok. Ermenistan ile Azerbaycan arasında ikili, ortaklarla ve çok taraflı kuruluşlar genelinde görüşmeleri kolaylaştırmaya devam edeceğiz” dedi.
https://www.panorama.am/en/news/2023/03/28/US-Azerbaijani-military-movements/2812657
4. Karabağ halkı, Paşinyan’ın Ermenistan ile son yolu kapatarak iktidarını güvence altına almaya çalıştığına inanıyor… Ermenistan’ın Hraparak gazetesi şöyle yazıyor: “Cumartesi günü Bakü, Artsakh’ı (sözde Dağlık Karabağ Ermeni devleti) Ermenistan’a bağlayan alternatif yolun kontrolünü ele geçirdi. Artsakh’ta Bakü-Erivan, daha doğrusu Paşinyan-Aliyev düzeninin işlediğine dair şüpheleri var. Paşinyan, Azerbaycan’ın son zamanlardaki soykırım politikasından ne kadar sık bahsederse, iki ülke arasında bir barış anlaşması olacağını da o kadar sık iddia ediyor. Prag düzenlemesine göre barış antlaşmasının imzalanması, Artsakh’ın Azerbaycan’ın bir parçası olarak yasal olarak tanınması anlamına geliyor. https://news.am/eng/news/751814.html
5. Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO) artık Ermenistan’ı genel olarak yetersiz performansa sahip bir ülke olarak görmüyor. GRECO, Ermenistan’daki hâkimler, milletvekilleri ve savcılar arasında yolsuzluğun önlenmesine ilişkin düzenli bir değerlendirme yürütmüştür. Ermenistan için 2015’ten beri bu değerlendirme yapılmaktadır. 2019’dan bu yana, GRECO’nun tavsiyelerinin düşük düzeyde uygulanması nedeniyle, Ermenistan’ın performansı “genel olarak yetersiz” olarak değerlendirildi ( toplam 18 tavsiyeden 11’i yerine getirilmedi). 2022 Geniş çaplı yolsuzlukla mücadele ve yargı reformlarının yanı sıra, bu yıl 20-24 Mart tarihlerinde Strasbourg’da düzenlenen GRECO’nun 93. genel kurulunda Ermenistan daimi delegasyonuyla yapılan ek görüşmelerin bir sonucu olarak, iki tavsiye daha yerine getirilmiş oldu. https://tr.armradio.am/2023/03/28/avrupa-konseyi-yolsuzluga-karsi-devletler-grubu/
6. Ermenistan’ın ekonomik aktivite endeksi 2 ayda yüzde 10,9 arttı… Ermenistan’ın ekonomik aktivite endeksi, bu yılın ilk iki ayı olan Ocak-Şubat aylarında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,9 arttı. Ermenistan İstatistik Kurumu’nun verilerine dayanarak Ocak-Şubat aylarında sanayi üretim hacmi, Ocak-Şubat 2022’ye kıyasla yüzde 1 arttı. İnşaat hacmi bu yıl 2 ayda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,2 arttı. Bu yılın Ocak-Şubat aylarında ise 2022’nin aynı dönemine göre ticaret hacmindeki artış yüzde 18 oldu. Bu yılın ilk iki ayında dış ticaret hacminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 77,7 artış kaydedildi, ayrıca ihracat yüzde 96,4, ithalat yüzde 67,4 arttı. (1 ABD Doları 394,67 Ermeni dramıdır) https://www.armenpress.am/tur/news/1107285.html
7. Uluslararası Kızılaç Örgütü (ICRC) abluka altında iş başında… Azerbaycan provokasyonlara başvurmaya ve Artsakh sakinlerinin sabrını “ölçmeye” devam ediyor ve bu kez Artsakh’ı Ermenistan’a ve dış dünyaya bağlayan tek yolu kapatıyor. Artsakh, 12 Aralık’tan bu yana tam bir abluka altında. Sakinleri buna “Yaşam Yolu” diyor, çünkü Artsakh, bir çocuğun anne babasına bağlı olması gibi Ermenistan’a bağlı. Artsakh halkı, ana Ermenistan’a çok bağlıdır ve doktor randevuları, akraba ziyaretleri ve geziler için sık sık gidip gelir. Taze meyve ve sebzelerden pirinç ve şekere kadar her türlü yiyeceğin Artsakh’a ulaştığı yer Ermenistan’dır. İlaç ve diğer ihtiyaç maddeleri de bu yoldan bölgeye giriyor. Azerbaycan, yolu kapatarak, yanlış zamanda yolun yanlış tarafında bulunan birçok kişinin eve dönüş hakkını da engelledi. https://armenianweekly.com/2023/03/27/the-icrc-at-work-under-blockade/
8. Avustralya’da Ermeni, Süryani ve Yunan (sözde) soykırımlarının tanınması ivme kazanıyor… Üç felaketin yıllık anma törenleri öncesinde Avustralya parlamentosunun yerli Ermeni, Süryani ve Yunan soykırımlarını tanıması için ivme artıyor. Uluslararası Soykırım Akademisyenleri Derneği (IAGS) başkanı Doçent Dr Melanie O’Brien, Commonwealth Parlamentosunda düzenlenen Ortak Adalet Girişimi (JJI) Savunuculuk Haftası’na katıldı. Üç (sözde) soykırımın anılması, 20. yüzyılın başlarında Osmanlı ve Cumhuriyet Türk yetkilileri tarafından yerli Helen, Süryani ve Ermeni topluluklarına karşı işlenen toplu zulmün bir hatırlatıcısı olarak hizmet ediyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun 1914 ile 1923 yılları arasında yaptığı soykırımlarda yaklaşık (sözde) 1,5 milyon Ermeni, 750.000 Süryani ve 350.000 ila 500.000 Rum (Pontus Rumları dahil) öldürüldü. http://www.aina.org/news/20230328030149.htm
9. Avim web sitesinde 2023 yılında basımı yapılan “Radikal Ermeni unsurlarca gerçekleştirilen mezalimler ve Vandalizm” başlıklı bir kitabın tanıtımı yapışıyor. Kita, PDF olarak indirilebiliyor. İngilizce başlığı da var. Henüz çevirisinin yapılmadığını düşünüyorum., Dr. Turgay ve Doç. Dr. Davut YİĞİTPAŞA’nın editörlüğünü yaptığı kitap özet, şöyle; “ Ermeni kültürü ve tarihi üzerine bugüne kadar çeşitli alanlarda ve farklı dillerde pek çok çalışma yürütülmüştür. Özellikle Batı dünyasındaki akademilerde yürütülen çalışmalar tek sesli bir anlatı çerçevesinde inşa edilmiş ve “Ermeni Meselesi” adı verilen olaylar silsilesi büyük ölçüde tek taraflı olarak aktarılmıştır. Öte yandan Batı akademilerinde, meselelerin ikinci bir tarafı olduğu fikrinden yola çıkarak çalışmalar yürüten çok kıymetli akademisyenler de bulunmaktadır. Literatürde söz konusu dönemi Türklerin ve Azerbaycanlıların gözünden anlatan çalışmaların bulunması objektif tarih anlatısının sağlanabilmesi açısından mühim bir yere sahiptir. Bu çalışma da literatürde Ermeniler ve özellikle Birinci Dünya Savaşı öncesinde, esnasında ve sonrasında Anadolu ve Güney Kafkasya’da meydana gelen hadiselere ışık tutması bakımından, iki ülkenin akademisyenleri tarafından yürütülmüş oldukça geniş kapsamlı bir çalışmadır. Arkeolojik kazılar, arşiv belgeleri ve kültür varlıkları üzerinden Anadolu ve Güney Kafkasya’da o dönem yaşanan olaylar ele alınmıştır. https://avim.org.tr/tr/Kitaplar/RADIKAL-ERMENI-UNSURLARCA-GERCEKLESTIRILEN-MEZALIMLER-VE-VANDALIZM
Posted in FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI
Leave a comment