Yasal Uyarı
Bu BLOG içinde yer alan yazı ve görseller kişisel kullanım ve/veya bilgi paylaşma amacı ile sınırlıdır, hiç bir ticari amacı yoktur.
Bu BLOG içindeki yazı ve görselleri paylaşırken kaynak göstermeniz rica olunur.
The contents of this BLOG are limited to personal use and/or information sharing, and there is NO COMMERCIAL purpose.
Arama
Takvim
-
Yeni Yazılar
- DÜNYA SOYKIRIM TARİHİ * Kızılderililerin Acı Dolu Direnişi
- Bordo Bereli Orkun Albay “Komando Andı”yla Tutuklanırken…
- Yaşasın! Bize Boeing satıyorlar! * 300 Boeing’in Türk halkına toplam kazık boyunun ne olacağı hiç merak edilmedi. *
- ARKEOLOJİ * SİLOAM YAZITININ HİKAYESİ * İSRAİL İSTİYOR, TÜRKİYE VERMİYOR
- TRT’DE PROGRAM YAPAN YOBAZ * NAMAZ KILMAYAN İDAM EDİLİR!!!
Arşivler
Kategoriler
Who's Online
114 visitors online now22 guests, 91 bots, 1 membersSeçenekler
ALİ DİBO, GERİCİLER, BÖLÜCÜLER, MANDACILAR
ALİ DİBO, GERİCİLER,
BÖLÜCÜLER, MANDACILAR
Zahide UÇAR – 10. 04. 2023
YCHP’nin vekil aday listesi açıklandı. Seçmen büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. İhanete uğramışlık duygusu yaşadı. Ali Dibo lakaplı Sadullah Ergin YCHP’den Çankaya vekil adayı oldu. Yani, seçilmesi garantı bir yerden aday yapıldı. İnsan şu ismi seçmenin önüne koymaya utanır.
Ergin 2009-2013 yılları arasında AKP’de Adalet(!) Bakanlığı yaptı. Bu süreç Ergenekon, Balyoz ve türevi kumpas davaların kurgulandığı süreçtir. Askerler fuhuş ve casusluk gibi aşağılayıcı iftiralarla derdest edildi. Onur intiharları yaşandı. Fetullahçıların hedefi olan efsane MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu 2011 yılında Ergin Adaletsiz Bakan olduğu zaman esir alındığı Silivri zindanında öl(dürül)dü.
Ordunun namusu olan kozmik odaya Sadullah Ergin döneminde girildi. Ordunun savaş sırları, olası bir savaş durumunda görev alacak sivillerin adları, gömülen silahların yerleri, Yunanistan ile savaş durumu için hazırlanan savaş planları, yabancı istihbaratlar ve terör örgütleri içine yerleştirilen istihbarat elemanlarının adı alındı ve CİA ile Yunanistan’a servis edildi.
Ergin döneminde Habur çadır mahkemesi kuruldu. Hakim şüpheli PKK’lıların ayağına gitti. PKK’lılar incinmesin diye çadır mahkemesine Türk bayrağı ve Atatürk resmi asılmadı. Habur’a büyük bir gösteri ile muzaffer komutan gibi giren PKK’lılar “pişman değiliz” dediler ama hakim “pişmanlar” diyerek beraat kararı verdi. O hakim şimdi FETÖ’den Silivri’de hapiste yatıyor.
Türk Milletini, Ordusunu ve yargısını aşağılatan Saadettin Ergin’i aday yapmak demek;
Ergenekon, Balyoz ve türevi kumpasları meşrulaştırmak, Kozmik oda casusluk faaliyetlerini onaylamak,Türk Milletinin aşağılandığı, devletin diz çöktürüldüğü açılım ihaneti ve Çadır Mahkemesi ihanetini sahiplenmek, meşrulaştırmak demektir.
Sadullah Ergin “vatana ihanet” suçuyla yargı önüne çıkartılması gereken bir isimdir.
F-CİA tarafından kumpasların basın ayağı olarak kurulan paçavra Taraf Gazetesi yazarı, açılımcı, Kemalizm ırkçı ve dışlayıcı diye açıklama yapan Yüksel Taşkın İzmir 1. Bölge 1. Sıra vekil adayı yapıldı.
Türk askerine çocuk katili, Atatürkçülere faşist diyen, F-CİA medyasına yapılan operasyonu eleştiren Hacer FOGGO da İzmir 2. Bölge 8. Sıra vekil adayı yapıldı.
Daha birçok FETÖCÜ isim aday yapıldı. Deva Partisinin, Gelecek Partisinin oy oranı ne ki bu kadar kontenjan verildi? Anlaşılan o ki, YCHP Ulusalcı ve Atatürkçü seçmenin oyunu istemiyor. KK Babacan ve Davutoğlu’nu CHP’ye iliştiren “hamili kart sahibinin adını” açıklasa iyi olur(!)..
Küreselci çetelerin tavsiyesi olduğu çok açık değil mi?
Bu sabıkalı isimlerin partisinin mecliste kritik kararlarda AKP ile iş birliği yapmayacağını kim garanti edebilir??
Türk Milletini “kırk katır mı, kırk satır mı” seçeneği arasına sıkıştırmak, İHANETTE ORTAKLIK DEMEKTİR! Erdoğan’a seçim hediye etmek demektir. Çünkü Erdoğan ancak muhalefet izin verirse seçimi kazanabilir. Bu gerçeği artık biliyoruz.
Türk Milleti Türkün olmadığı yeşil bölücü ve gerici ittifakla, kırmızı-yeşil-mor-bukalemun ittifaktan birini seçmek zorunda değildir. Aday listeniz ve ittifak ortaklarınız göz önüne alınırsa;
Vaad ettiğiniz bahar da “YALANCI BAHAR” oldu.
Çocukluğumda bizim o tarafta bir yolcu otobüsü ile asit yüklü tanker çarpışmıştı. Çarpışmadan sonra yolcu otobüsü yanmaya başlar. Tanker devrilmiş, asit boşalarak bir gölcük oluşturmuş. Yanmaktan kurtulmak için can havli ile dışarı fırlayan yolcular fark edemediği asit gölcüğüne atlar ve erir. İki ittifak bana bu kazayı hatırlattı. Otobüste kalırsan yanarak öleceksin. Su diye asit ölpecine atlarsan eriyerek öleceksin.
Anadolu’da Türk varlığına son verme projesini (bir sevgili arkadaşımın yorumladığı gibi) iki büyük ittifakın farklı etiketler altında satışa sunduğunu görüyoruz.
Emperyalizmin izlediği bir yol vardır. Esen rüzgar önünde durulmayacağını bildiğinden yelkenini rüzgar yönünde şişirir ama kendi istediği limana demirler.
Türk Milleti AKP tarafından;
“Fakr-ü zaruret içinde, harap ve bitap düşürülmüştür”. Yoksulluğa ve umutsuzluğa sürüklenmiş Türk Milletinin bir çıkış kapısı arayışını Emperyalist hedefler için fırsata çevirmek kimsenin haddi değildir!
Türk Milleti eninde sonunda bütün Türk düşmanı, emperyalizmin aparatları ile mücadele etmek zorunda kalacaktır. O gün hepiniz korkun!
Türk Milleti;
İngiliz ve Ermeni Taşnak örgütü ile işbirliği yapan Seyit Rıza ile İngiliz işbirlikçisi Şeyh Sait-İskilipli Atıf arasına sıkışmayacaktır. Türk Milletinin olmadığı hiçbir yerde Türkler piyon olmayacaktır.
KABUL ETMİYORUZ! Dün bu rezilliklerin karşısında nasıl eğilmeden, yalpa yapmadan durduysak, gene duracağız, hatırlatırız.!
FEYM BÜLTENİ – 83/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 10 Nisan 2023

FANATİK ERMENİ YALANLARINA KARŞI
FEYM BÜLTENİ – 83/2023 *
Ermeni Faaliyetleri – 10 Nisan 2023
1. Ermenistan muhalefetindeki Birlikte hareketi, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve hükümetinin istifasını ve artsakh’ta (“sözde” Dağlık Karabağ Ermeni devleti) bağımsızlığının tanınmasını talep etmek için bir halk mitingi düzenliyor. – https://www.panorama.am/en/news/2023/04/10/opposition-rally/2818663
2. Ermenistan Güvenlik Konseyi Sekreteri Armen Grigoryan İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Shamkhani ile bir araya geldi. Ermenistan Güvenlik Konseyi yaptığı açıklamada, Grigoryan ve Shamkhani’nin toplantı sırasında bölgesel güvenlik durumunu ele aldıklarını söyledi. Taraflar ayrıca Ermenistan-İran ilişkilerini ve kalkınma hususlarını da görüştüler. Shamkhani, Kafkasya bölgesindeki gerilim ve çatışmanın hiçbir ülkeye faydası olmadığını vurguladı ve İran’ın bu bölgede herhangi bir coğrafi değişikliğe karşı olduğunu belirtti. – https://www.panorama.am/en/news/2023/04/10/Armenian-security-chief/2818650 – https://en.armradio.am/2023/04/10/conflict-in-the-caucasus-benefits-no-country-any-geographical-change-leads-to-tension-irans-security-chief-says/
3. Ermenistan Savunma Bakanı Suren Papikyan‘ın heyeti çalışma ziyareti için Brüksel’e gitti. – https://www.panorama.am/en/news/2023/04/10/defense-minister/2818657 – https://news.am/eng/news/753939.html
4. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, maragha’daki “sözde” Ermeni katliamının 31. yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yaptı. Açıklamada, maragha katliamının yıldönümünde Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ı etnik olarak temizlemeye çalıştığı söylendi. – https://www.panorama.am/en/news/2023/04/10/Foreign-Ministry/2818738 – https://news.am/eng/news/753966.html
5. Rusya Büyükelçisi Sergey Kopyrkin “Ermeni tarafı hazırsa, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (CSTO) misyonunun gelmeye hazır olduğu en üst düzeyde teyit edildi ve onaylandı” dedi. – https://news.am/eng/news/753995.html
6. Azerbaycan’ın Avrupa Birliği (AB) misyonu başkanı Vaqif Sadiqov, Ermenistan’da Azerbaycan sınırına yakın AB gözlemcilerinin varlığının Bakü’yü endişelendirdiğini söyledi. – https://news.am/eng/news/753976.html
7. Papa Francis dünya çapında savaşların sona ermesi çağrısında bulundu.
https://news.am/eng/news/753909.html
8. Garo Paylan HDP’nin aday listesinde yok. Türkiye Meclisi’ndeki tek Ermeni milletvekili olan Garo Paylan, partisi HDP’nin iki dönem kuralı nedeniyle yeniden aday olmadığını duyurdu. – https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/04/10/Garo-Paylan-HDP/246648 – https://www.agos.com.tr/tr/yazi/28438/garo-paylan-iki-donem-kurali-nedeniyle-yeni-donemde-aday-olmadi
9. Dink Ailesi avukatlarından, Hakan Bakırcıoğlu 2 Nisan Pazar günü yaşamını kaybetti. Bakırcıoğlu 4 Nisan Salı günü Kumkapı Meryem Ana Kilisesi’nde düzenlenen cenaze töreninin ardından toprağa verildi. – https://www.agos.com.tr/tr/yazi/28439/basladigin-is-yarim-kalmayacak-hakan-bakircioglu-nun-ardindan
10. Los Angeles Denetleme Kurulu, Ermeni cemaatine verdikleri desteği yeniden teyit eder nitelikte, Nisan’ı Ermeni Tarihi Ayı ilan eden ve Federal Hükümeti 2030 Nüfus Sayımına bir Ermeni kategorisi eklemeye teşvik edecek yasama desteği adımlarını onaylayan iki ayrı önergeyi oybirliğiyle onayladı.
https://massispost.com/2023/04/l-a-county-supervisors-show-support-for-armenian-community/
Posted in FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI
Leave a comment
Amerika Birleşik Devletleri’nde Ermeni Faaliyetleri
Amerika Birleşik Devletleri’nde Ermeni Faaliyetleri
MARMARA ÜNİVERSİTESİ – Prof. Dr. Haluk Selvi
XIX. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nden Amerika kıtasına göçen Ermeniler geçmişte olduğu gibi bugün de Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri ilişkilerini derinden etkilemektedir. Dünyada en etkin Ermeni diaspora örgütleri ABD’de faaliyet gösterenlerdir. ABD, Ermeni diaspora örgütleri için dünya eylemlerinin yürütülme noktasıdır.
ABD’deki Ermeni faaliyetleri, II. Abdülhamid, Meşrutiyet ve Birinci Dünya Savaşı yıllarında aralıksız devam etti. ABD’ye hayatını kazanmak için giden Ermeniler, Osmanlı Devleti ve Türk düşmanı haline dönüverdiler. ABD kamuoyunu misyonerlerin desteğiyle kısa sürede kendi lehlerine çevirip bu etkiyi hükümetler üzerinde kullandılar.
ABD’ye Ermeni Göçleri
Osmanlı Devleti’nden ABD’ye Ermeni göçlerini ilk organize edenler Protestan misyonerler oldu. 1900’lerin başında Amerika’daki Protestan kiliseleri, diğer din mensupları arasında çalışmaya karar verdiler. Kilise bu çalışmaları organize etmek için 1812’de yabancı misyonlar için Amerikan Masası’nı kurdu. Bu masa kendisine çalışma alanlarından biri olarak Osmanlı Devleti’nin Müslümanlarını seçti. Bu amaçla Amerika misyonerlerinden ilki 1820’de Anadolu’ya geldi. Osmanlı Devleti kanunlarına göre Müslümanların dinini değiştirmek için faaliyetler yasaklandığından misyonerler yerli Hıristiyanları seçtiler. Misyonerler öncelikle eski Gregoryen Kilisesi’ni yanlarına çekmek için reform yapmayı, bu mümkün olmadığı takdirde bu yerli Hıristiyanlar arasında bir Protestan toplumu oluşturmayı istediler. Rum Ortodoks toplumu Amerika Protestanlarına pek ilgi göstermediler, fakat Ermeniler bu konuda çok istekli idiler. Bu sebeple Protestan okulları, tıbbi klinikleri ve kiliseleri Ermenilerle dolmaya başladı. Ermeniler arasında talebin olması misyonerlerin Amerikan Masası’nı genişletti ve programı dünyanın diğer bölgelerindekinden daha etkili oldu (Şişman, 2006, s. 15-25).
Anadolu’daki Amerikan misyonerler 1891’e kadar 9 kolej kurdular. İstanbul Robert Koleji (1862), Beyrut Üniversitesi (1864), ve Amerikan Kız Koleji (1873) bunların en bilinenleridir.
Misyoner okullarında eğitim gören Osmanlı vatandaşı genç öğrenciler, eğitimlerini tamamlamak için Amerika’ya gitmeyi düşünmeye başladılar. Bunlar arasından seçilen zeki gençler misyonerler tarafından Amerika’ya gönderildi. Misyonerler bunların geri dönerek misyoner okullarında öğretmenlik, papazlık veya kliniklerde yardımcılık yapmalarını umuyorlardı. Fakat bu öğrencilerin çoğu geri dönmediler, Amerika’da kalanlar kendilerine yeni bir yol çizdiler.
ABD’ye Osmanlı ülkesinden gelenlerin tamamı Amerikan misyoner okullarında eğitilmiş gençler değildi, bazıları da Yeni Dünya’ya büyük fedakârlıklarla talihlerini aramaya gelmişlerdi. Göçmen Ermeniler aynı fabrikalarda çalışmaya, aynı yerde yaşamaya önem verdiler ve karşılıklı yardımı öne çıkardılar. Bu kapalı çevrede birkaç küçük Ermeni işyeri, kahvehaneler, manavlar, ayakkabı tamircileri ve sosyal hizmetleri görecek diğer küçük yerler açıldı. Bu öğrenciler ve tüccarlar hızla Amerika’ya adapte oldular (Papazian, 2000, s. 311-312).
1880’lerde bunlara yeni bir grup Ermeni daha katılmaya başladı. Bu yeni gelenler daha fakir olan Anadolu köylüsü Ermenilerdi. 1870’lerin sonundan itibaren gelen bu göçmen Ermenilerin %40’ı Harput bölgesindendi ve %90’ı bekârdı.
1885’te New York’ta ilkokulları olan Ermeni-Amerikan Vadookian Okulunu kurdular. İlk gazeteleri Aregak (Güneş) 1888’de Jersey City’de yayınlanmaya başladı. Böylece Amerika’daki Ermeniler organize oluyorlardı. Amerika’ya ilk büyük Ermeni yerleşimi 1883’te California’nın Fresno şehrine oldu. Eğitim amaçlı göçenler daha çok New York’a çalışma amacıyla gelenler Worcester’a yerleşiyorlardı. (Bakalian, 1993, s. 75-78)
1880’lerin sonunda Amerika’ya ihtilalci Ermeniler de gelmeye başladı. Bu ihtilalciler 1887-1890 arasında Amerika’da hücreler kurmaya başladılar. İhtilalci liderlerden en önemlisi Ermeni Milliyetçiliği ile tanınan Sympad Kaprielian idi. Kaprielian 1886’da Osmanlı Devleti tarafından yakalanarak sürgün edildi ve New York şehrine yerleşerek Amerika’daki ilk Ermeni ihtilal Gazetesi Haik’i çıkarmaya başladı (Mirak, 1983, s.95-98).
Osmanlı Devleti’nin 1890’larda Washington Elçisi Mavroyani Bey’in 29 Mart 1892 tarihinde Hariciye Nezareti’ne gönderdiği yazıya göre1890 yılında Osmanlı muhacirlerinin sayısı 2.167 idi. Elçi Mavroyani Bey’in ifade ettiği gibi, Ermeniler daha ilk göçlerden itibaren Amerika Senatosu üzerinde etkin olmak için çalışmaya başlamışlardı.
1895 yılında Amerika’daki Osmanlı göçmenlerinin nüfusunun 5.255, 1900 yılındaki sayıları 26.799’dur ( Karpat, 1985, s. 190). Ermeni tarihçi Vartan Malcom Anadolu’da meydana gelen olayları gerekçe göstererek bu göçmenlerin hemen hepsinin Ermeni olduğunu iddia ederek özellikle Suriye bölgesinden olan göçleri göz ardı etmektedir (Malcom, 1919, s. 65). Malcom’un bu varsayımının sebebi, 1899’a kadar ABD göçmen kayıtlarında ırkın belirtilmemesidir. Oysa 1891-1898 yılları arasında Amerika’ya göçen Ermeni sayısı 12.500’dür. 1899’da 674, 1900’de 982’dir (Mirak, 1983, s. 292). Böylece Ermenilerin 1895-1900 yılları arasında Osmanlı Devleti’nde cereyan eden olaylardan dolayı Amerika’ya kaçtıkları iddiası pek tutarlı görülmemektedir. Osmanlı Devleti ile ABD arasındaki ilişkilerin erginleşmesinde önemli faktörlerden birisi göçmenlerin tabiiyet meselesidir.
ABD’de İlk Ermeni Kiliseleri ve Örgütleri
Amerika’ya göçen Ermeniler manevi ihtiyaçlarını gidermek için de bir araya geldiler. Ermenistan dışındaki Ermeni toplumunda merkezi bir politik oluşumun eksikliği, kiliseyi toplanma merkezi ve toplum hayatının odak noktası yapmıştır. 1880’lerin sonunda yaklaşık 1000 Ermeni’nin yaşadığı Worcester şehri Ermenilerin Amerika’daki ilk kiliseyi kurdukları yerdi. 1888’de Worcester’a gelen ve Osmanlı Devleti tarafından aranmakta olan Mıgırdıç Portakalyan, Ermenileri bir kilise kurmaya sevk etti. Portakalyan Osmanlı Devleti’nde ilk Ermeni ihtilal örgütü olan Armenekan Partisinin kurucusu idi ve amacı Osmanlı topraklarında bağımsız bir Ermenistan kurabilmekti. ABD’de ilk olarak bir Ermeni kulübü kurdu.
Worcester’deki bu açılışı diğer bölgelerdeki kilise açılışları takip etti. Bu kiliseleri Ermeni Protestanlar kendi papazlarıyla şekillendirmeyi başardılar, İstanbul Ermeni Patrikliği de Amerika için papazlar gönderdi. Bu papazların Amerika’ya gönderilmesinde eski Ermeni Patriği Mıgırdıç Hırımyan’ın önemli rolü oldu.
1896 yılına kadar sayıları beş bini bulan Ermeniler, kendi aralarında örgütlenmişler ve Osmanlı Devleti’nde yaşayan ırkdaşlarının geleceği ile de yakından ilgilenmişlerdir. Bu ilgide özellikle Hınçak ve Taşnak gibi siyasi amaçları olan derneklerin de yönlendirmesi etkili olmuştur. 1896 yılına kadar Anadolu’da kendileri ile ilgili her olayda Amerika’da faaliyete geçen Ermeniler, doğuda büyük amaçlar peşinde koşan Amerikan misyonerlerinin de desteği ile Amerikan kamuoyunun dikkatini Ermeni Sorununa çekmeyi başarmışlardır (Mirak, 1983, s. 306).
Bu Ermeniler gece kurslarında İngilizce öğrenmeye başladılar. Bazı Ermeni araştırmacılar böylece Ermenilerin asimile olmaya başladıklarını yazarlar. Onlara göre, Ermenice onları anavatana ve birbirlerine bağlayan tek bağdı, böylece Ermeniler ruhlarını kaybettiler.
1965-2000 yılları arasında ABD’deki Ermeni kuruluşlarında hızlı bir artış görülmüştür. Bu dönemde yüzlerce örgüt kurulmuştur. Bu örgütlerin çeşitli şehirlerde ve kasabalarda şubelerinin bulunduğu da hesaba katılırsa rakam oldukça büyüktür. Genel olarak 1887’den günümüze ABD ve Kanada’daki Ermeni kuruluşlarının sayısı kiliseler hariç yaklaşık 1046 civarındadır. Bu rakama 182 Ermeni kilisesini eklendiğinde, sayı 1228’e ulaşmaktadır (Kantarcı, 2007, s. 165).
Ermenilerin ABD’deki Propaganda Faaliyetleri
Amerika’daki Ermeni topluluğu dünyadaki en etkin lobi faaliyetlerinin yürütüldüğü merkezin sahibidir. The Armenian Assembly of America (AAA) ve the Armenian National Committee of America (ANCA) Kongre ve ABD Başkanı üzerinde hem Ermenistan’ın ekonomik ve siyasi durumu için hem de Türkiye üzerinde soykırımın tanınması yönünde baskıların artırılması için faaliyet gösteriyorlar. Propagandaya büyük önem veren Ermeni komiteleri, gazete, dergi, beyanname ve duvar afişleriyle Amerikalıların Türkler hakkındaki düşüncelerini kendi lehlerinde oluşturmaya gayret ediyorlar. ABD’deki Ermeni propaganda çalışmaları onların bu coğrafyaya gelişleri ile başlamıştır diyebiliriz.
Osmanlı Devleti’nde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politika yöntemlerine göre zaman zaman azalan veya artan bir eğilim gösteren bu çalışmalar, çoğu zaman ABD’nin Osmanlı ve Türkiye politikaları ile paralellik göstermektedir. Bu haliyle ABD’nin Osmanlı ve Ortadoğu politikaları da kendi ülkesindeki Ermeni lobi faaliyetlerini etkilemiştir. Çeşitli zaman dilimlerine ayırabileceğimiz bu propaganda faaliyetleri günümüzü de ilgilendiren şu seyri takip etmiştir:
İlk olarak Anadolu’da zoraki bir olay çıkartılıyor, bunu yerel makamların Ermenileri tutuklaması takip ediyor, orada bulunan din görevlisi olayı patrikliğe, konsolos bağlı olduğu sefire ve bakanlığa, misyoner de bağlı bulunduğu teşkilâta arzu ettiği gazete ve sefaretlere, onlardan da dünya basınına intikal ediyordu. Bu haber bir çığ gibi büyüyordu. Bu aslında Hınçak ve Taşnak cemiyetlerinin nizamnamesinin bir gereği idi.
Amerika’daki Ermeniler ihtilâl fikirlerini Amerika halkına ve idarecilerine kabul ettirmek, Osmanlı Devleti’nin zalim bir devlet olduğunu ispatlamak için yoğun bir propaganda faaliyeti gösterdiler. Bunun için iki yol seçtiler; bunlardan birincisi, gazetelerde yazılar yayınlamak, ikincisi de sık sık mitingler tertiplemekti. Bu propaganda da en önemli hareket noktası Müslümanlık ve Hıristiyanlık vurgusuydu.
Amerika’daki Ermeniler, Amerika gazetelerini de kendi lehlerinde yazılar yazmaları konusunda ikna etmek için ellerinden geleni yaptılar. New York Ermenilerinden bir kısmı New York’ta 10.000 Ermeni’nin oturduğunu, hangi gazetede davalarına yer verilirse ona abone olacaklarını basına bildirmişlerdi. Bu teşebbüslerin etkisi de oldu. 21 Mart 1894 tarihli Worcester Daily Spy Gazetesi “Acı Çeken Ermenistan” başlıklı yazısında Hınçak lideri Nişan Garabetyan ile bir röportajını yayınlıyor ve Ermenilerin eğitimli, ilerleme isteği olan, medeni insanlar olduğunu Türklerin şu anda Anadolu’da bu Ermenilere zulüm yaptığını yazıyordu.
1894 Ağustos’unda meydana gelen Sason ayaklanması ve bunun sonunda meydana gelen olaylardan sonra Amerika’da Türkiye aleyhine büyük bir propaganda patlaması oldu. Ermenilerin ayaklanma çıkardıkları göz ardı edilerek sırf Hristiyan oldukları için kılıçtan geçirildikleri ileri sürüldü. Kiliselerde Türkleri lanetleme duaları, meydanlarda protesto mitingleri yapıldı. Gazetelerde ve dergilerde koyu düşmanlık yazıları yazıldı, birçok kitap ve broşür yayınlandı (Hüseyin Nazım Paşa, 1998, s. 196).
Gazetelerden başka Ermenilerle ilgili kitaplar da propaganda vasıtası olarak kullanıldı. Amerika’da 1895-1896 yıllarında misyonerler tarafından onlarca kitap basılarak basıldı. Amerikalı misyonerlerin yayınladığı kitaplarda Türk düşmanlığı vardı ve bu propaganda kitapları daha sonraki araştırıcılar tarafından kullanılacak temel eserlerden oldular.
Hem misyonerler hem de Ermeniler için propagandaların temel amacı, Osmanlı Devletinde kurulacak okullar ve eylemler için para ve silâh tedarik etmekti. Bağış misyonerler ve Ermeni İhtilâl Komitelerinin başlıca finans kaynaklarından biri idi. Silâh tedariki, komitelerin sıcak savaşı için kesin bir ihtiyaçtı. Bir yandan nizamnameleri gereğince her Ermeni’nin kendi silâhını temin etmesi istenirken bir yandan da bu silâhların komiteye giriş ve aidat paralarıyla yabancı memleketlerden dolaylı bir şekilde satın alınıp Osmanlı ülkesine gizlice sokulmasına ve yurt içinde depolanmasına çalışılıyordu. Yardım ve bağışın merkezi, kiliseler ve halk toplantılarıydı. Worcester’daki Rahip Saraciyan burada Pazar ayinlerinde konuşmalar yaparak komitelere yardım edilmesini istemiştir. Bu tür faaliyetlerden sonra 1894 Nisan ayına kadar Amerika’daki Ermeniler 50.000 martini, 75.000 tabanca, 2 milyon tüfek ve tabanca mermisi ve muhtelif miktarlarda dinamit satın almışlardır ve Anadolu’ya göndermişlerdir. Bu çalışmalarına Amerikalıları da katmak isteyen Ermeniler 1 Mayıs 1894’te “Ermeni Dostları Birliği Derneği”ni kurmuşlardır (Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, cilt 11, Belge No: 149; cilt 12, Belge No: 15, Ek-2; cilt 19, Belge No: 20; Belge No: 6).
New York’taki Ermeniler Madison Sokağı’ndaki bir kahvehanede düzenli olarak toplanıyorlardı. Osmanlı Devleti hakkında ABD gazetelerinde yalan haber yayınlayan misyoner görevlilerinin Osmanlı Devleti’ne tekrar dönmelerine elden geldiği kadar müsaade edilmiyordu. Ermeniler ve misyonerler tarafından ileri sürülen iddiaları yerinde incelemek isteyen New York Herald Gazetesi muhabiri İstanbul’a gelmişti (Osmanlı Belgelerinde Ermeniler C. 39, Belge No: 81. (3Ocak 1896); Belge No: 99 (8 Ocak 1896); Belge No: 127 (14 Ocak 1896); B.O.A. Y.E.E. 6/21).
1898-1900 yılları arasında Amerika Orta Elçiliği grevini yürüten Ali Ferruh Bey 1898 yılı Mayıs ayında yaptığı araştırmaya göre, Amerika’daki Ermeni fesatçılarının başında Nişan Garabetyan vardı (BOA, Yıldız Esas Evrakı, 136/53, 136/67; 136/78, 139/104).
Ermenilerin tüm bu faaliyetleri ABD’de görev yapan Osmanlı Devlet adamları tarafından yakından takip edildi ve İstanbul’a raporlar yazıldı. Osmanlı Devleti’nin ABD Orta Elçisi Mustafa Şefik Bey, 1901 yılı Kasım ayında Boston’daki Ermeni faaliyetlerini araştırmak için New York Baş şehbenderi Aziz Bey’i görevlendirdi. Aziz Bey, yaptığı araştırma raporunu elçiye sunarak, Amerika’da bulunan Ermenilerin hemen tamamının “fesatçı güruhundan” olduğunu ve gözetim altında bulundurmak gerektiğini, büyükelçiliğin de Ermeni komiteleri hakkında sürekli tahkikat yaparak Arapkir Yetimhanesi Cemiyeti’nin dağıtılması için ABD hükümeti nezdinde teşebbüste bulunulması gerektiğini bildirdi (BOA, Y. MTV. 225/81, lef. 1. 24 Ocak 1902).
Osmanlı Devleti en büyük Ermeni fesat komitesinin Amerika’da olduğunu kabul ediyordu. Batum’a, Kars’a ve Osmanlı Devleti’nin Ermenilerin çok olduğu bölgelerine çok miktarda silah, cephane ve para gönderdiğini ispatlamıştı. Batum’a gönderilen silahlar fedailere dağıtılmıştı (11 Haziran 1908), (BOA HR.SYS. 2743/60). Amerika teb’asından Büyükada’da oturan Josef Azaryan Efendinin evinde dört rovelvör ve üç av tüfeği bulunmuş, kardeşi Artaki’nin de bu işte olduğu anlaşılmıştı (BOA, Y.MTV. 286/16).
Birinci Dünya Savaşı’ndan Günümüze ABD ve Ermeniler
Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Devleti tehcire mecbur kalınca ABD’nin İstanbul elçisi Henry Morgenthau bunu protesto etti. Amerikalılara göre Ermenilerin tehcir edilmesi 1880 tarihinden beri Anadolu’da yürütülen faaliyetlerin boşa çıkması ve yapılan milyonlarca dolarlık yatırımın heba olması demekti. Bu yüzden ABD kamuoyunda Osmanlı Devleti aleyhine büyük bir propaganda faaliyetli başlatıldı.
American Committee For Armenian and Syrian Relief isimli yardım teşkilâtı çalışanlarından gelen kişisel telgrafları 1916 yılında New York’ta “Ambassador Morgenthau’s Story” ismiyle yayınlayarak Amerika ve Avrupa kamuoyunu etkilemeyi düşündü. Bu kitap bugün de Ermeni ve Avrupalı yazarların önemli başvuru eseridir. Bu tür telgraflar savaş süresince Amerikan gazetelerinde yayınlandı. Savaş boyunca Amerika’daki Ermeniler, bu yazıların etkisiyle, Doğu ve Güney Anadolu’daki Ermenileri para ve silâh yönünden desteklediler.
1919 yılında Amerika’da “American Committee for Independence of Armenia” isimli bir teşkilât kuruldu. Bu teşkilât Türkler aleyhine ülke çapında faaliyet gösterdi. Amerika Başkanı Wilson’a göre savaş sonunda Doğu Anadolu’da Büyük Ermenistan Devleti kurulmalı idi. Wilson bu görüşe, Amerika’daki Ermeniler ve onlara destek olan misyonerlerin sürdürdükleri propagandalar sonucu sahip olmuştu. Mondros Mütarekesi’nden sonra İstanbul’a Yüksek Komiser olarak atanan Amiral Bristol ise başkandan farklı düşünüyor, Türkiye’nin bir bütün hâlinde kalmasının gerekli olduğunu savunuyordu.
Birinci Dünya Savaşı sonunda yeni sınırların belirleneceği Paris Barış Konferansında, İngilizlerin isteği doğrultusunda, Amerika Kongresi’nin tasvibi şartıyla, Ermenistan’da Amerika Mandası kabul edilmişti. Bu amaçla 1919 yılında Harbord Doğu Anadolu’ya gönderildi. Harbord Heyeti yaptığı inceleme sonunda Anadolu’nun hiçbir yerinde, tarihin hiçbir devrinde Ermenilerin çoğunlukta bulunmadığını görmüş ve Doğu Anadolu’da kurulacak olan bir Ermenistan için Amerika mandasının kabulünün ABD’ne ilk beş yılda 750 milyon dolara mal olacağını hesaplamıştı. Bu rapor üzerine Amerika Senatosu 1 Haziran 1920’de Ermenistan Mandasını reddetmişti. Wilson’dan sonra Başkan olan Harding Ermenistan konusunu bir tarafa bırakarak Bristol’ün tezini kabul etti. Böylece Ermenilerin savaş sonrası hayalleri Amerika açısından yıkılmış oldu.
Amiral Bristol 23 Aralık 1920’de harp günlüğüne şunları yazacaktı:
… Çok yazıktır ki, Birleşik devletlerde halkımızın Ermeni halkının karakteri ve Ermeni memleketi diye bir şeyin bulunmadığına dair gerçek ve doğru bir fikri yoktur.
1923 yılında Lozan Antlaşması imzalanınca, ABD’deki Ermeniler de diğer ülkelerdeki Ermeniler gibi bu antlaşmayı tanımadılar ve ABD’ni Ermenileri yüzüstü bırakmakla suçladılar. 1919 yılında, kurulduğundan bahsettiğimiz “American Committee for Independence of Armenia” isimli teşkilât adını “American Committee Opposed to the Lausanne Treaty” (Lozan Antlaşmasına Muhalif Amerikan Komitesi) olarak değiştirdi ve bu yönde faaliyette bulundu. Yayın faaliyetleri artırıldı, tanınmış siyaset ve din adamlarının barış aleyhine görüşlerinin yer aldığı broşürler dağıtıldı, senatoya protesto telgrafları gönderildi. Fakat bu faaliyetler Türkiye Cumhuriyeti ile ABD arasında normal ilişkilerin kurulmasını engelleyemedi.
Türkiye Cumhuriyeti, Ermeniler ve ABD
ABD Ermenileri 1960 Kıbrıs Buhranı’na kadar uluslararası alanda sessiz kaldılar. Fakat bu dönemde Türk Düşmanlığını Amerikan halkına telkin etmeye devam ettiler. 1984 yılına kadar uluslararası alanda Türk diplomatlarına karşı çeşitli suikastlar düzenleyerek dünya kamuoyunun dikkatlerini Ermeni Sorunu üzerine çekmeye çalıştılar. Bu amaçla ABD’de görev yapan birçok Türk konsolos şehit edildi.
1984 yılında Amerika’daki bütün Ermeni örgütleri “Amerika Ermeni Asamblesi” adı altında birleşerek propaganda faaliyetlerine devam etme kararı almışlardır.
Kaynakça
Başbakanlı Osmanlı Arşivi’nin Farklı Tasniflerinden Belgeler
Akter, Ahmet (2007), Tehcir Öncesi Anadolu’dan Amerika’ya Ermeni Göçü (1834-1915), İstanbul
Aydın, Mithat (2008), Bulgarlar ve Ermeniler Arasında Amerikan Misyonerleri, İstanbul,
Bakalian, Anny (1993), Armenian- Americans: From Being to Feeling Armenian, London
Çiçek, Kemal (2003), Türk-Amerikan İlişkilerinde Ermeni Diasporasının Rolü, Fırat Üniversitesi IV. Türkiye’nin Güvenliği Sempozyumu Bildirileri
Erhan, Çağrı (2001), Türk-Amerikan İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri, Ankara
Kantarcı, Şenol (2007), ABD’nde Ermeniler ve Ermeni Lobisi, Ankara
Karpat, Kemal (1985), The Otoman Population to America (1860-1914), International Journal of Middle East Studies, vol. 17
Kocabaşoğlu, Uygur (2000), Anadolu’daki Amerika, Ankara
Mirak, Robert (1983), Torn Between Two Lands, Armenians in America (1890 to World War I), Cambridge
New York Times
Osmanlı Belgelerinde Ermeni-Amerikan İlişkileri (1896-1919), Ankara
Papazian, Dennis (2000), Armenians in America, Het Christelijk Oosten, 52, No: 3-4
Papazian, Dennis (1986), The Changing American View of the Armenian Question and Interpretation, Armenian Review 39, No: 4-156
Selvi, Haluk, Kurtuluş Demirkol(2012), Osmanlı Devleti’nde Amerika Birleşik Devletleri Vatandaşlarının Hukuku ve Karşılaşılan Bazı Problemler, History Studies
Şimşir, Bilal(1985), Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri (8-12 Ekim 1984 Erzurum), Ankara
Şişman, Adnan(2006), XX. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti’nde Yabancı Devletlerin Kültürel ve Sosyal Müesseseleri, Ankara
The Times.
Washington Post
https://turksandarmenians.marmara.edu.tr/tr/amerika-birlesik-devletlerinde-ermeni-faaliyetleri/
Posted in ERMENİ SORUNU
Leave a comment
SÖZLER VE GERÇEKLER * “Şunu bir defa bilmemiz lâzım: Bu konuda nas ortada. Nas ortada olduğuna göre, sana bana ne oluyor?” 2.5 MİLYAR DOLARLIK BORCA KARŞILIK 1.6 MİLYAR DOLAR FAİZ ÖDEYECEĞİZ!!!
NAS’tan EKONOMİK ÇÖKÜŞE;
EKONOMİYİ 1400 YIL ÖNCENİN DİN
HÜKÜMLERİNE GÖRE YÖNETMENİN SONUÇLARI
Naci Kaptan – 09 Nisan 2023
2 sene öncesinde Cumhurbaşkanının faiz konusunda sürekli tekrarladığı şöyle bir açıklaması olmuştu. Erdoğan 19 Aralık 2021’de Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen “İlim Yayma Akademi Ödülleri Töreni”nde yaptığı açıklamada,
“Neymiş efendim, faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm budur” dedi.
İki gün sonra bu sefer de partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda, faiz oranlarına dair tartışmalara yorum yapan Erdoğan, “Faizle mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim ve enflasyonla mücadelemi de sürdüreceğim. Şunu bir defa bilmemiz lâzım: Bu konuda nas ortada. Nas ortada olduğuna göre, sana bana ne oluyor?” ifadelerini kullandı.
PEKİ “NAS” DEDİ DE NE OLDU?
Hazine bu hafta içerisinde 2030 vadeli %9.30 faiz ile 2.5 milyar $ tutarında bir tahvil ihracı gerçekleştirdi. Yapılan dış borçlanma neticesinde T.C.Hazinesi her yıl yurtdışındaki yatırımcılara $232.5 Milyon tutarında faiz ödemesi yapacaktır. Böylece 7 yılın sonunda ise, toplam $1.6 Milyar tutarında faiz ödemesi yapılacaktır. Neticede Hazine $2.5 Milyarlık dış borçlanmasının karşılığında vade sonunda ana para ve faiz toplamı şeklinde $4.1 Milyar bir geri ödeme yapacaktır.
ORGANİZE İŞLER VE İTİBAR * 418 milyar dolar, 3.9 trilyon doların yüzde kaçı?
418 milyar dolar, 3.9 trilyon doların yüzde kaçı?
CUMHURİYET – Orhan Bursalı – 09 Nisan 2023
“İtibardan tasarruf olmaz”ı salt Saray’ın harcamaları olarak görmeyin. Yoksa bunun hesabı kolay olurdu.. “İtibarlaşma”, Saray’dan başlayarak dalga dalga aşağı katmanlara kadar yayılan bir ekonomik zenginlik aktarımıdır aynı zamanda.
İtibarlaşma, para harcamadır, en lüksünden ve en pahalısından, para dağıtmadır.
Aşağılara doğru, kendi adamlarını, yandaşlarını, iktidarın koltuklarını paylaşan tüm yönetim kademelerini, onların ailelerini, belediyelerinin alt birimlerini ve ihalelerle beslediklerini, cemaatlerini, tarikatlarını, en yakın seçmen tabakasını kapsayan çok geniş bir kesimin, belki sayıları milyona varan veya aşanların da “itibarlaştırılması”dır.
Bu ülkenin kaynaklarının keyfince dağıtılmasıdır, hiçbir iktidar döneminde gerçekleşmemiş büyüklükte bir kaynak dağıtımıdır.
İktidar ülkeyi tam iflasa sürüklemiştir.
BU DOĞRUYSA…
Engin Altay dün açıklama yaptı. Gelir İdaresi Başkanlığı ile Darphane arasında 2020’de cumhurbaşkanı kararnamesiyle kesinleştirilen bir anlaşmaya göre, bandrol sistemleri Darphane’ye devredildi. Konu güvenlikle ilgiliymiş, gizli olmalıymış, hükümet işlerinin ilan yapılmaksızın verilmesi kararlaştırılmış. Bandrol işi daha önce adı bilinen bir firmaya 185 milyon liraya yaptırılmış, bu karardan sonra bu kez yeni kurulan ve matbaası da olmayan adı belli bir firmaya bu kez 400 milyona verilmiş. Bu yeni şirket de önceki ihaleyi alana gitmiş, 185 milyon TL’ye bu işi yap demiş. Bu doğruysa, kaynak aktarımının boyutları çok büyüdü demektir.
Masa başı 215 milyon TL kasada.. Şüphesiz ki iktidarca bölüşülen bir paradan bahsediyoruz.
418 MİLYAR DOLAR NEDİR?
CHP uzmanları ve akademisyenler Kılıçdaroğlu’nun önüne 20 yıllık iktidar döneminde Hazine’den ihaleler vb. ile aktarılan toplam bir rakam koydular: 418 milyar dolar. 20 yıla bölerseniz yaklaşık yılda 21 milyar dolar… Kılıçdaroğlu, Sayıştay’a da seslendi, “İktidara geldiğimizde yazdığınız raporlarda 418 milyar doları görmezsem vallahi de billahi de yakarım sizleri.”
Bu rapora göre son 20 yılda oluşan kamu zararı 2 trilyon 572 milyar dolar; ihaleler, enerji ve lojistik alanındaki işler, kamu-özel işbirliği usulüyle yapılan işler… Sadece İstanbul’da imardan 85 milyar dolar rant oluşmuş.
3.8 TRİLYON DOLAR YATIRIM VE 418 MİLYAR DOLAR
Cumhurbaşkanı da aslında bunu doğrulayan bir açıklama yapmıştı: 13 Haziran 2022’de İhracatçılar Meclisi’ndeki konuşmasında altyapıya “Son 20 yılda 3.5 trilyon dolarlık yatırım” yaptıklarını açıklamıştı.
www.tccb.gov.tr/haberler/410/138369/-dunyanin-onde-gelen-uretim-ve-ihracat-uslerinden-biri-olma-yolunda-ilerliyoruz
418 milyar dolarlık “rant-kayıp- Hazine’den giden” hesaplanan miktar, 3.9 trilyon dolarlık altyapı yatırımlarının yüzde kaçta kaçı?
Siz hesap edin lütfen.. bence hesap tutuyor. Eksik bile olabilir..Bir de şu var: Hazine 2.5 milyar dolar dışarıdan borç aldı, yeni. Faizi yüzde 9.3! 2030’a kadar bu paraya ödenecek faiz ise 1.6 milyar dolar!
https://www.paraanaliz.com/2023/yazarlar/prof-dr-evren-bolgun/prof-evren-bolgun-hazine-2-5-milyarlik-dis-borclanmasina-1-6-milyar-faiz-odeyecek-g-50882/
Dünyanın en büyük tefeci faizi.. Çünkü ülke riski çok yüksek. Dibe vurmuş, bir dolara kurşun atan bir ülkeye verecekleri para da tefeci parası. Yetmiyormuş gibi ülkeyi yabancı bankerlere soydurmakta yarışıyorlar.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/orhan-bursali/418-milyar-dolar-39-trilyon-dolarin-yuzde-kaci-2069584
GEÇMİŞTE ASKERLER SİVİLLERE DARBE YAPARDI * DEVRAN DÖNDÜ; “Askere Sivil Darbe!”
ASKERE SİVİL DARBE
CUMHURİYET – Özdemir İnce – 09 Nisan 2023
2 Nisan 2023 tarihli Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki manşete tekrar baktım: “Askere Sivil Darbe!” AKP iktidara geldiğinden bu yana TSK’ye darbe yapmayı alışkanlık haline getirip şamar oğlanına çevirdi. Personel yasasında güncelleme (!) yapılacakmış. Bu yeni girişimin amacı besbelli: Başyüce, TSK’yi lise izci takımına dönüştürüp İdman Bakanlığı’na bağlamak istiyor.
İktidar partileri şövalyeleri tam anlamıyla cinnet geçirmekte, şirret saçmalarıyla yeri göğü inletmekte. Hiç haberimiz yokmuş, yeni öğrendik, üzerinde namaz kılınan dokuma meğer kutsalmış… Anlaşılan, iyice zırvalayıp putatapar olmuş bunlar. Evlerdeki seccadeler birbirine benzemez, put gibi bir simge değildir; halı da olabilir, çul da olabilir, çaput da olabilir.
Kal neymiş, Kılıçdaroğlu meğer kutsal (!) seccadeye basmış. Bre gerçeksiz, seccade evlerde yüklüklerde durur. Namaz kılmadan önce oradan alınıp kıble yönünde yere serilir, namazdan sonra yerine konur. Seccade, kapı önüne serildiği zaman artık seccade değildir, sadece bir dokumadır, bezdir. Kılıçdaroğlu da “özür dileme hastalığı”na tutulmuş olur olmaz yerde özür dilemeye başladı.
Cahil ya da kumpascı tayfasının ortalığı karıştırmasını “Haydi be!” diyerek savuşturmak mümkün ama koskoca cumhurbaşkanı bu gösteriye katılınca insan iyice şaşırıyor. Basında yazılana göre, İstanbul Bağcılar’da toplu açılış törenine katılan Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, “Fazla kalmadı 40 gün, birileri seccadelerin üzerine ayakkabılarla basabilir. Çünkü bunlar Pensilvanya’dan alıyorlar talimatı, onlara meşrudur. Bunlara en güzel cevabı benim aziz milletim 14 Mayıs’ta verecektir.” demiş.
Deprem felaketinin hesabını öteki dünyaya bırakanlar, kara çalmak için bir dikdörtgen çaputa sarılıyorlar. Kutsal, siyasete düşünce kutsal olmaktan çıkar!
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/ozdemir-ince/kim-inanir-2069558
Posted in Politika ve Gundem, TSK
Leave a comment