Yasal Uyarı
Bu BLOG içinde yer alan yazı ve görseller kişisel kullanım ve/veya bilgi paylaşma amacı ile sınırlıdır, hiç bir ticari amacı yoktur.
Bu BLOG içindeki yazı ve görselleri paylaşırken kaynak göstermeniz rica olunur.
The contents of this BLOG are limited to personal use and/or information sharing, and there is NO COMMERCIAL purpose.
Arama
Takvim
-
Yeni Yazılar
- DÜNYA SOYKIRIM TARİHİ * Kızılderililerin Acı Dolu Direnişi
- Bordo Bereli Orkun Albay “Komando Andı”yla Tutuklanırken…
- Yaşasın! Bize Boeing satıyorlar! * 300 Boeing’in Türk halkına toplam kazık boyunun ne olacağı hiç merak edilmedi. *
- ARKEOLOJİ * SİLOAM YAZITININ HİKAYESİ * İSRAİL İSTİYOR, TÜRKİYE VERMİYOR
- TRT’DE PROGRAM YAPAN YOBAZ * NAMAZ KILMAYAN İDAM EDİLİR!!!
Arşivler
Kategoriler
Who's Online
95 visitors online now28 guests, 67 bots, 0 membersSeçenekler
Hayal satıcısı din bezirganı
Posted in İrtica, SEÇİM - SEÇSİS, SİYASAL İSLAM, YOBAZLIK - GERİCİLİK
Leave a comment
ABD BAŞKANININ SOYKIRIM İDDİASINI ABD RESMÎ RAPORLARI YALANLIYOR
ABD BAŞKANININ SOYKIRIM İDDİASINI
ABD RESMÎ RAPORLARI YALANLIYOR
E. Kur. Alb. Doç. Dr. Ömer Lütfi Taşcıoğlu
ABD BAŞKANININ SOYKIRIM İDDİASI
ABD Başkanı Biden’ın geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Ermenilerin soykırım günü olarak kabul ettikleri aslında sadece Ermeni çete liderlerinin tutuklanarak silahlarına el konulduğu tarih olan 24 Nisan tarihinde Ermenilere soykırım yapıldığını iddia etmesi tarih ve hukuk bilgisinin yetersiz olduğunu ve gerçekleri saptırarak Türk milletini suçlamaya çalıştığını göstermektedir.
ABD’NİN OSMANLI DEVLETİ’Nİ BÖLME ÇABALARI
Osmanlı Devleti’nin çöküş ve yıkılma sürecinin başladığı 1820’lerden itibaren azınlıkları kullanarak Osmanlı toprakları üzerinde kendi ulusal çıkarlarına hizmet edebilecek milletleri yerleştirme politikası uygulayan devletlerden biri de ABD olmuştur.
ABD, Osmanlı Ermenileri üzerindeki faaliyetlerinin yanı sıra zorunlu göç kararından 20 yıl önce 1894, 1895 ve 1896 yıllarında ABD Kongresinde Osmanlı Devleti’ni soykırımla suçlayan kararlar almıştır. ABD Kongresinde bu kapsamda alınan kararlardan birisi de Ermeniler tarafından bağımsız bir devlet kurulması Osmanlı Devleti tarafından kabul edilmediği takdirde Ermenilerin bağımsızlığının güç kullanılarak gerçekleştirilmesi kararıdır (BOA.HR.SYS. Dos No:73, No:59).
Amerikan Protestan Kilisesi’nin kendisine hedef kitle olarak Osmanlı Ermenilerini seçmesi ve Yunanlılar, Bulgarlar ve Makedonyalılara aşılanan milliyetçilik şuurunun aynısının ABD’li misyonerler tarafından Ermenilere aşılanması Osmanlı Devleti’ndeki Ermeni hareketinin filizlenmesinde önemli rol oynamıştır (ABCFM Annual Report, 1914).
ABD, Osmanlı Ermenilerinin devlet aleyhine kışkırtılmasında misyonerlerin yanı sıra eğitim ve sağlık kuruluşlarını da kullanmış, bu üç unsurun faaliyetlerinin koordinasyonu ve yönlendirilmesi görevini ise ABD’nin Osmanlı Devletindeki sefir ve konsolosları yürütmüştür. Ayrıca ABD’ye götürülerek eğitilen Bulgarlar, Rumlar, Sırplar ve Ermeniler Osmanlı Devleti’ne karşı başlatılan isyanlarının planlanmasında ve icrasında lider olarak görev yapmıştır (Robert Mirak, Torn Between Two Lands: Armenians in America 1890 to World War I, Cambridge, 1983, s.26).
ABD 1. Dünya Savaşı sırasında da Ermenilere desteğini sürdürmüş ve ABD’de eğitilen ve teçhiz edilen 50.000 Ermeni Rusya saflarında Osmanlı Devleti’ne karşı savaşa katılmak üzere Rusya’ya gönderilmiştir. ABD’nin, kendi ülkesine göç eden Ermenilerin bir bölümünü askeri eğitime tabi tuttuğu ve eğitimi müteakip askeri birlik halinde teşkilatlandırılan Ermenilerin Rusya’ya gelerek Osmanlı Devleti ile çarpışan kuvvetlere katıldığı 8 Ocak 1915 tarihli The New York Times gazetesinde de yer almış, gazete Ermenilere ilişkin söz konusu haberinde “Amerika’dan Savaşa Geldiler, Ermeni Birliği Tiflis’te Hararetle Karşılandı“ başlığını kullanmıştır (From America to Fight-Detachment of Armenians Welcomed Enthusiastically in Tiflis”, The New York Times, Jan. 8, 1915).
ABD KONSOLOSLARININ GÖÇ UYGULAMASINA İLİŞKİN RAPORLARI
Geçmişte Ermenileri Türklere karşı kışkırtan ve Ermeni isyanlarının çıkmasında önemli bir rol oynayan ABD’li devlet adamları bizzat Amerikalı görevlilerin Ermenilerin Türkleri katlettikleri ve göçe tabi tutulan Ermenilerin büyük kısmının salimen yeni yerlerine ulaştıkları yolundaki raporlarını da görmezden gelmektedir.
ABD’nin Mersin Konsolosu Edward I. Nathan, 30 Ağustos 1915’te Büyükelçi Henry Morgenthau’a gönderdiği raporda: “Tarsus’tan Adana’ya kadar bütün hat güzergâhının Ermenilerle dolu olduğunu ve Adana’dan itibaren bilet alarak trenle seyahat ettiklerini, kalabalık yüzünden çektikleri zahmete rağmen hükümetin bu işi son derece intizamlı bir şekilde idare etmekte olduğunu, şiddete ve intizamsızlığa yer vermediğini, göçmenlere yeteri kadar bilet sağladığını, muhtaç olanlara yardımda bulunduğunu” belirtmiştir (BOA. DH. EUM. 2.Şube Nr: 2D/13).
Edward I. Nathan’ın, 11 Eylül 2015 tarihli raporu ise şu şekildedir:
“478 sayılı gönderimden beri (30 Ağustos 1915 tarihli rapor) yüz binlerce Ermeni daha buraya ulaştı ve Halep’ e sevk ediliyorlar. Şam’daki kampta hastalar için bir hastane oluşturulmuş ve ziyaretim sırasında 50 hasta tedavi görüyordu. Aldığım bilgilere göre kampta ölen yok ve hükümet bütün sürgünlere yiyecek dağıtıyor “(US Archives NARA 867.4016/193, Copy No: 484).
Halep’teki Amerikan konsolosu Jackson ise 3 Şubat 1916 tarihli sürgün edilenler listesinde 486.000 Ermeni’nin bulunduğunu bildirmiş, 8 Şubat 1916 tarihli ikinci raporunda ise göç bölgesinde 500.000 civarında sürgün Ermeni bulunduğunu rapor etmiştir. Söz konusu raporlar Osmanlı Devleti’nin göç sırasında Ermenilere her türlü insani yardımı yaptığını ve göçe tabi tutulan Ermenilerin büyük bölümünün göç yerlerine salimen ulaştığını göstermektedir (US Archives NARA 867.48/271: Ek 310).
ABD ARAŞTIRMA HEYETLERİNİN VE İSTANBUL’DAKİ ABD YÜKSEK KOMİSERİNİN RAPORLARI
ABD 1919 yılında Ermeni sorununu araştırmak amacıyla Osmanlı Devleti’ne çok sayıda Araştırma heyeti göndermiştir. Gerek King-Crane heyetinin (Foreign Relations of the United States, The Paris Peace Conference, 1919, Volume XII, Field Missions of the American Commission to Negotiate Peace, Document 380, Paris Peace Conf. 181.9102/9), gerekse General Harbord’ın (Report of the American Military Mission to Armenia by Maj. Gen. James G. Harbord, U.S. Army, presented by Mr. Lodge, April 18, 1920, Washington, Government Printing Office) ve Emory Niles / Arthur Sutherland’ın Anadolu’da yaptığı incelemelerin sonucunda kendi ülkelerine gönderdikleri raporlarda “Ermeni soykırımı diye bir olayın meydana gelmediği ve Ermenilerin çok sayıda Türk’ü katlettiği” belirtilmiştir.
ABD’nin ACRNE (American Committee for Relief in the Near East-ABD Yakın Doğu’ya Yardım Komitesi) adlı kuruluşu Doğu Anadolu’daki insan kayıplarını araştırmak amacıyla bölgeye gönderdiği Yüzbaşı Emory H. Niles ve Arthur E. Sutherland Jr. Bitlis’ten Trabzon’a kadar geçtikleri tüm noktalarda Ermenilerin Müslümanlara çok büyük saldırı ve zulümlerde bulunduklarını, köylerde ve kasabalarda meydana gelen yıkımlardan büyük oranda Ermenilerin sorumlu olduğunu, Ermeni saldırıları sonucunda ülke halkından geriye eski nüfusunun sadece dörtte birinin kaldığını ve ülkede bulunan binaların sekizde yedisinin Ermeniler tarafından talan edildiğini ve Ermenilerin Bitlis’teki 6500 Müslüman evinin tamamını yerle bir ettiğini, Van’daki 3400 Müslüman evinden ise sadece 3 evin ayakta kaldığını tespit ve rapor etmiştir (The Report of Emory Niles & Arthur Sutherland in U.S. National Archives, 184.021/175).
Ancak her 3 raporda da yer alan bilgilere rağmen ABD Senatosu, 11 Mayıs 1920 tarihinde Ermenilere mezalim yapıldığına ilişkin 359 numaralı Kongre kararını çıkarmıştır. ABD’nin İstanbul’daki Yüksek Komiseri Amiral Mark L. Bristol’ün, Türkiye’de görev yaptığı sırada yazdığı aşağıdaki raporda yer alan hususlar da Ermeni iddialarının hayal mahsulü olduğunu ve “katliama maruz kalanın Türkler olduğunu” göstermektedir:
“…Ermeni ve Süryanilerin kuvvetlerini Rusya ordusu ile birleştirdikleri güneye doğru olan bölgede, Amerikalılardan aldığım raporlara göre, Hıristiyanlar Müslüman nüfusu tamamen imha etmişler, o kadar ki, yörede “yaşayan tek bir canlı hatta köpek, kedi, tavuk bile kalmamıştır” (Library of Congress Manuscript Division, The Papers of Mark L. Bristol-I-II, War Diary, Confidential, June 29, 1920).
ABD BAŞKANI WILSON’UN ERMENİSTAN KURMA HEDEFİ VE ABD’NİN LOZAN’I TANIMAMASI
ABD Başkanı Wilson’ın 21 Ocak 1918’de Paris Barış Konferansı’na giderken Doğu Anadolu’yu Ermenistan, Güneydoğu Anadolu’yu ise Kürdistan olarak gösteren haritayı da beraberinde götürmesi ABD yönetim kadrolarındaki Türk düşmanlığının yeni olmadığını göstermektedir.
Millî mücadelenin kazanılmasını müteakip Lozan Konferansı’nda da ABD temsilcileri Ermenilerle ilgili tüm oturumlarda Türk karşıtı bir tutum izlemiştir. Lozan’ın imzasından iki hafta sonra Türk-ABD İkili Antlaşmaları imzalanmış, ancak Amerikan Senatosu Lozan Antlaşmasında kapitülasyonların kaldırılmış olması ve “Ermeni Soykırımının” tanınmaması nedenleriyle imzalanan ikili antlaşmaları ve Lozan Antlaşması’nı onaylamayı reddetmiştir.
Tüm bu tespitler Osmanlı Devleti’nde Ermeniler tarafından çıkartılan isyanların arkasındaki azmettirici devletler olan Çarlık Rusya’sı, İngiltere ve Fransa’nın yanı sıra ABD’nin de önemli bir role sahip olduğunu, ABD yönetiminin Osmanlı Devleti’nin yıkılması sürecinde Türk topraklarından kopartılacak parçalar üzerinde bağımsız bir Ermenistan ve Kürdistan kurma düşüncesinde olduğunu ve Ermeni yanlısı tutumunu 1820’lerden başlayarak günümüze kadar sürdürdüğünü göstermektedir.
ERMENİ OYLARININ ABD BAŞKAN VE PARLAMENTERLERİNE ETKİSİ
Seçimlerde Ermenilerin oylarını ve maddi desteklerini alma isteği de ABD Başkanlarının ve Parlamento üyelerinin Ermeni iddialarına destek vermelerinin önemli sebeplerinden birini teşkil etmektedir. Bu kapsamda California eyaletine bağlı Pasadena, Burbank ve “Küçük Ermenistan” olarak adlandırılan Glendale bölgelerindeki Ermeni oylarını alacak kişilerin Temsilciler Meclisi’ne girmeyi garantilemiş olmaları ve üç bölgenin California eyaletinin seçimdeki kaderini belirlemesi 1980’lerden başlayarak günümüze kadar ABD’li milletvekilleri ve senatörlerin yanı sıra tüm başkan adaylarının da başkanlık seçimleri öncesinde ABD’de yaşayan Ermenilere yönelik özel politikalar geliştirmelerine neden olmaktadır. Söz konusu politikalar Ermenilerin ABD Temsilciler Meclisi ve Senatosu’nda görüşülen karar tasarılarını Ermeni talepleri doğrultusunda yönlendirmelerine de imkân sağlamaktadır. Bu kapsamda ABD Temsilciler Meclisi ve Senatosu’nda görüşülen Ermenilerle ilgili tüm tasarıların Ermeni görüşlerini yansıttıkları ve tasarıların Türkleri suçlayıcı ifadeler taşıdıkları görülmektedir.
ERMENİ SOYKIRIMI İDDİALARININ HUKUKSUZLUĞU
ABD Kongresinden çıkan kararlar ve ABD Başkanlarının açıklamaları incelendiğinde ABD yönetim kadrosunun Ermeni zorunlu göçü konusunda ve özellikle hukuk alanında yeterli bilgi düzeyine sahip olmadıkları izlenimi vermektedir. Zira bu konuda biraz hukuk bilgisi olan birisinin bile aşağıdaki hukuk kararları kapsamında Türklere soykırım suçlamasında bulunulamayacağını bilmesi gerekir:
1. İngiltere İstanbul’u işgal ettikten sonra 1919’da “Ermeni katliâmı” yaptıkları iddiasıyla dönemin bir kısım yöneticileri ile İttihatçıları Malta’ya sürmüş, uluslararası bir mahkeme kurmuş, başına da İngiliz Kraliyet Başsavcısı Woods getirilmiştir. Savcı, Osmanlı, İngiltere, ABD, Mısır ve Irak arşivlerini iki yıl araştırdıktan sonra, katliâm yapıldığını dair herhangi bir delil bulamadığı için 29 Temmuz 1921’de takipsizlik kararı vermiştir.
2. 9 Aralık 1948 tarihli BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi 20 ülkenin onaylamasının ardından 12 Ocak 1951’de yürürlüğe girmiştir. Bir fiilin soykırım olarak nitelendirilebilmesi ve yargılanabilmesi ancak Sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki fiiller için söz konusu olabilir. Hukuk geriye işletilerek bu tarihten önceki fiillere uygulanamaz.
3. Fransa’daki bir Ermeni Derneği, “Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye’nin soykırım yaptığına ilişkin bir karar aldığına göre, Türkiye’nin AB adaylık statüsü dondurulmalıdır” iddiasıyla Avrupa Adalet Divanı (AAD)’nda dava açmış, Divan 17 Aralık 2003 tarihli kararında; “AP’nun 1987 yılında aldığı Ermeni soykırımı ile ilgili kararın siyasi olduğunu, bunun hukuki alanda hiçbir geçerliliği olmadığını” hükme bağlamıştır (http://curia.europa.eu/jurisp/cgi-bin/form.pl?lang=de).
4. Fransa Anayasa Mahkemesi, 28 Şubat 2012’de soykırım yoktur demeyi cezalandıran Fransız kanununun “ifade özgürlüğünü kısıtladığı ve anayasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle yasayı iptal etmiştir. 8 Ocak 2016 tarihinde ise 1945’te Yahudi soykırımının uluslararası bir mahkemede yargılandığı, 1915’te yaşanan olayların faillerinin ise ulusal ya da uluslararası bir mahkemede yargılanmadığı, bu açıdan iki olay arasında fark olduğunu” belirterek Naziler tarafından Yahudilere karşı uygulanan soykırımın inkârını suç sayan Gayssot yasasına “Ermeni soykırımı” ifadesinin eklenmesi talebini reddetmiştir (https://ec.europa.eu/2016/decision-France’s-Constitutional-Council, January 8, 2016).
5. Uluslararası Adalet Divanı (UAD) ise Hırvatistan’ın, 1999 yılında Yugoslavya Federal Cumhuriyeti aleyhine açılan davada verdiği 3 Şubat 2015 tarihli kararında; “…bir gruba mensup kişileri bulundukları yerden başka bir yere zor kullanarak da olsa, tehcir etmenin soykırım sayılamayacağına” hükmetmiştir (http://www.icj- cij.org/docket/files/118/18422.pdf).
6. AİHM ve Büyük Kurulu 15.10.2015’te Perinçek-İsviçre davasında Ermeni göçünün soykırım olarak nitelendirilemeyeceğini, Holokost’a benzemediğini, bu konuda karar verme yetkisinin sadece Türk mahkemeleri ile UCM’ lerine ait olduğunu, bu konuda AİHM de dahil başka hiçbir mahkemenin ve kuruluşun yetkisinin bulunmadığını karara bağlamıştır (Decision of Grand Chamber of the European Court of Human Rights; ECHR325-2015, 15.10.2015).
Bütün bunların ötesinde, ABD Başkanı yaptığı açıklama ile kendi ülkesinin iç hukukunu da ihlâl etmiştir.
ABD’Lİ AKADEMİSYENLERİN BİLDİRİSİ VE ERMENİ ARŞİVLERİNDE YAPILAN İNCELEMENİN SONUÇLARI
69 Amerikalı Akademisyen tarafından imzalanan ve 19 Mayıs 1985’te New York Times ve Washington Post’ta yayınlan bildiri ile Türk milletine yapıştırılmaya çalışılan soykırım iddialarının mesnetsiz olduğu ve parlamentoların tarihte meydana gelen olaylar hakkında hüküm vermesinin yanlış olduğu ABD halkına ve dünya kamuoyuna açıklanmıştır.
Diğer yandan, Beyaz saray tarafından 1981 yılında arşivlerde araştırma yapmakla görevlendirilen heyette yer alan; ABD Başkanı Ronald Reagan’ın Hukuk Danışmanı Bruce Fein Huffpost World’te yazdığı 4 Haziran 2009 tarihli makalede, Ermenilerin tebaası olduğu Osmanlı Devleti’ne ihanet ettiğini ve bunun bedelini göç etmek zorunda kalarak ödediğini belirtmektedir. Bruce Fein arşivlerde yapılan araştırmalar sonucunda Ermeniler tarafından 2.400.000 Müslümanın katledildiğinin tespit edildiğini, ancak Ermeniler’in ve Ermeni Diasporasının bu gerçeğin ortaya çıkmasını önlemek ve soykırım yalanı ile elde ettiği maddi getirimi kaybetmemek için kendi arşivlerini açmadıklarını açıklamıştır (“Lies, Damn Lies and Armenian Deaths”, Huffpost World, June 4, 2009).
ABD’NİN DİĞER TÜRK DÜŞMANLARINA DESTEĞİ
ABD yönetimi bir yandan Kongreden Ermeni yanlısı karar tasarıları geçirirken diğer yandan ABD düşünce kuruluşlarının ve Pentagon’un planları doğrultusunda uzun vadeli ABD çıkarları için Türkiye Cumhuriyeti topraklarında Kürdistan ve Ermenistan oluşturmaya yönelik eylemlere de destek vermektedir. ABD’nin Suriye ve Irak’ta PKK, PYD ve benzerlerini silahlandırarak eğitmesi ve Yunanistan’da ve Ege adalarında askeri üsler kurması Türkiye’ye karşı düşmanlığını saklamaya gerek duymadığını göstermektedir.
Türkiye’yi federasyona dönüştürerek Türkiye’den ayrılacak topraklarda yeni kurulacak küçük devletçikler üzerinden Ortadoğu bölgesindeki su ve enerji kaynaklarını kontrol etmeyi hesaplayan ABD’nin bu kapsamda Türkiye’ye düşman olan ülkelere desteği artarak devam etmektedir.
Yukarıda açıklanan hususlar kapsamında bir avukat olduğu için en azından temel hukuk bilgilerine sahip olması beklenen ABD Başkanının işine gelen durumlarda uluslararası hukuku çiğneyebileceğini zannettiği görülmektedir.
ABD Yönetimi Ermeni iddiaları üzerinden Türkiye’ye suçlama faaliyetlerine bir yenisini daha eklemiş ve ABD Temsilciler Meclisine soykırım iddialarını ders kitaplarına almak için yasa tasarıları sunulmaya başlanmıştır. Bu girişim hukuksuzluğun yanı sıra bu okullarda okuyan Türk çocuklarının eziklik içinde eğitim almasına ve aşağılanmasına neden olacak ve gelecek nesillerin Türkleri soykırımcı olarak tanımasını garanti altına alacaktır. Söz konusu girişim BM’nin, AGİT’in ve Avrupa Konseyi’nin nefret suçunun önlenmesi kararlarının açıkça ihlalidir.
Tarih boyunca savaş ahlâkı düşmanları tarafından bile takdirle karşılanan asil Türk milletinin atalarını soykırımcılıkla suçlamanın yanı sıra, Türk milletini soykırım iftirası ile baskı altına almak ABD Başkanları da dahil hiç kimsenin haddi değildir.
Posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, ERMENİ SORUNU
Leave a comment
FEYM BÜLTENİ – 95/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 26 Nisan 2023
FANATİK ERMENİ YALANLARINA KARŞI
FEYM BÜLTENİ – 95/2023 *
Ermeni Faaliyetleri – 26 Nisan 2023
1.. Ermenistan’ın başkentinde “Nemesis” operasyonunun kahramanları anısına (Erivan Belediye Meclisi’nin kararıyla) bir anıt açıldı…Ermenistan’ın başkenti Erivan’ın merkezinde, Halkalı Park’ın dördüncü bölümünde, “Nemesis” operasyonunun kahramanları anısına bir anıtın açılış töreni gerçekleştirildi. İşte 1915-1918 yıllarında Ermeni <sözde> soykırımı ‘nı organize eden ve yürüten Jön Türklerin liderlerinin ölüm cezasını yerine getiren, <sözde> 1.5 milyon Ermeni’nin kanını yerde bırakmayan…(Not: ERMENİ TERÖRİSTLERİNİN İSİMLERİ); Soghomon Tehleryan, Aram Yerkanyan, Armen Garo, Grigor Mercanov, Ara Sarkisyan, Avetik İsahakyan, Hrach Papazyan, Shahan Natali, Hakob Melkumov, Yervand Fundukyan, Misak Torlakyan, Arshavir Shirakyan, Arshak Yezdanyan, Stepan Tsaghikyan, Artaşes Gevorgyan, Petros Ter Poghosyan. https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/04/26/Nemesis-Ermeni-Soyk%C4%B1r%C4%B1m%C4%B1/247641
2. İran’dan Ermenistan’a yapılan ihracat yüzde 60 arttı… İran İslam Cumhuriyeti, Ermenistan ile en kısa sınıra sahip olan ülkedir (sınırın uzunluğu 44km). İran’ın Doğu Atrpatakan eyaleti Ermenistan ile sınır komşusudur. 2022 yılında Ermenistan-İran arasında petrol dışı ihracat hacmi yüzde 62.5 artışla 294 milyon dolardan 478 milyon dolara yükseldi. Aynı zamanda İran, Ermenistan ile 478 milyon dolar değerinde genel olarak 1477 bin ton mal alış verişte bulundu. İki ülkenın ticaret hacmi 450 milyon dolar olarak gerçekleşti. İran’dan Ermenistan’a yapılan ihracatın toplam değerinin yaklaşık üçte birini sıvı doğal gaz, demir, çelik ve bitüm Ermenistan’a ihraç edilen ürünlerdir. https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/04/25/%C4%B0ran-Ermenistan/247609
3. Ermenistan’ın ekonomik aktivite endeksi üç ayda yüzde 12.2 arttı… Ocak-Mart 2023 döneminde Ermenistan’ın ekonomik aktivite endeksi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12.2 arttı. Ermenistan İstatistik Komitesi aşağıdaki verileri sundu: Sanayi üretimi hacmi bu yılın Ocak-Mart döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3.6 arttı. Brüt tarımsal üretim hacmi ise yılın ilk 3 ayında yüzde 1.4 arttı. 2023 yılının ilk 3 ayında inşaat hacmi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15.6 arttı. 2022 Ocak-Mart aylarına göre 20232 Ocak-Mart döneminde ticaret cirosu yüzde 21 oranda arttı. Bu yılın Ocak-Mart aylarında dış ticaret ciro hacmi geçen yılın aynı dönemine göre 2 kat arttı. Ayrıca geçen yılın ilk 3 ayına göre ihracat 2.3 kat, ithalat ise yüzde 89.1 arttı. https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/04/25/Ermenistan-ekonomik-aktivite-endeksi/247624
4. Anket, Ermenilerin Artsakh’taki (sözde Karabağ Ermeni devleti) durum hakkında ne düşündüğünü ortaya koyuyor – ‘Kavga kaçınılmaz’… Geçen yıl 12 Aralık’tan bu yana Azerbaycan tarafından abluka altında tutulan Artsakh’ta durum her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Panorama, Erivan sakinleri arasında Artsakh halkının yardımına güvenmesi gereken vatandaşlara ve Artsakh ablukasını sona erdirmek için hükümetin attığı adımlar hakkında ne düşündüklerini soran bir anket düzenledi. Ankete katılanların çoğu, Artsakh Ermenilerinin sadece kendilerine güvenmeleri gerektiğine inanıyor ve Ermenistan’ın onlara yardım etmesi gerektiğini söylüyor. Başka bir sonuç, Artsakh ablukasının ancak güç kullanılarak sona erdirilebileceğine inanılıyor. https://www.panorama.am/en/news/2023/04/25/poll-Artsakh-blockade/2826777
5. Ermenistan, Hakari köprüsüne Azerbaycan kontrol noktası kurulması konusunda BM Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdu… Laçın koridorunun girişinde. Ermenistan Uluslararası Hukuk İşleri Temsilciliği Sözcüsü Hasmik Samvelyan, “ Azerbaycan tarafı, 2020 üçlü bildirisinin hükümlerini bir kez daha ağır şekilde ihlal ederek ve “Ermenistan’dan Dağlık Karabağ’a silah nakli” konusunda sürekli dezenformasyon yayarak Artsakh (Dağlık Karabağ) üzerindeki Hakari köprüsünü kapattı. https://news.am/eng/news/756842.html
6. Borrell: “Karabağ Ermenilerinin hakları, güvenliği sağlanmalı”… Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi/Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Josep Borrell, “Azerbaycan’ın Laçın koridoru boyunca tek taraflı olarak bir kontrol noktası kurması, AB’nin gerginliğin azaltılması ve sorunların diyalog yoluyla çözülmesi yönündeki çağrılarına ters düşüyor. AB, Güney Kafkasya’da barış ve istikrarı teşvik ediyor, Karabağ Ermenilerinin hak ve güvenliği sağlanmalıdır” diyor. https://news.am/eng/news/756840.html
7. 108. Yıldönümü ve tanıma süreci… Şarkiyatçı-tarihçi tarih bilimleri doktoru Armen Petrosyan ile 108. yıldönümü ve tanıma süreci ile ilgili konuştu. Konuşması özetle şöyle; “Ermeni <sözde> Soykırımı kurbanlarının anılmasının 108. yıl dönümü etkinliklerine Ermenistan, Artsakh ve Diaspora’daki Ermeni halkı ve uygar insanlığın önemli bir bölümü katılıyor. Ancak belki de jeopolitik gelişmelerin de etkisiyle tanıma süreci biraz yavaşladı. Jeopolitik istikrarsızlık koşullarında, dünyanın farklı yerlerinde ortaya çıkan insanlığa karşı suçların olgusu, büyük ölçüde geçmişte benzer davranışların cezasız kalmasının bir sonucudur. Bu bağlamda, uluslararası toplumun Ermeni <sözde> soykırımının tanınması, kınanması ve hesap verebilirliği konusundaki tutarsız tavrı, gerek geçtiğimiz yüzyılda gerekse günümüzde, çeşitli trajik olguların tekrarlanmasına neden olmuştur. Bunlar hakkında birçok kez konuşuldu….”
https://tr.armradio.am/2023/04/26/108-yildonumu-ve-tanima-sureci/
8. Ermeni <sözde> soykırımı için anma etkinliği…Türkiye’de “Yeşil Sol” partisi üyeleri Ermeni <sözde> soykırımı için anma etkinliği düzenledi. Türkiye’de faaliyet gösteren “Yeşil Sol” partisi üyeleri, Ermeni <sözde> soykırımının 108 yıl önce başladığı İstanbul’un Kurtuluş semtinde (eski adı Tatavla) Soykırım Günü’ne ithafen anma etkinliği düzenledi. Yeşil Sol partisi adayı, Soykırımın organizatörü olan Cemal Paşa’nın torunu Hasan Cemal de etkinlikte bir konuşma yaptı. https://tr.armradio.am/2023/04/25/ermeni-soykirimi-icin-anma-etkinligi/
9. Paşinyan, Ermenistan-Azerbaycan müzakere süreci hakkında Avrupa Konseyi Başkanıyla görüştü… Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ile telefon görüşmesi yaptı. Ermenistan Başbakanlığı Enformasyon ve Halkla İlişkiler Dairesinden yapılan açıklamaya göre, bölgedeki askeri-politik ve insani durum hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Başbakan Paşinyan, Azerbaycan tarafının Laçin Koridoru’nda attığı adımların, Dağlık Karabağ’daki etnik temizlik politikasının tutarlı bir şekilde uygulanmasını ve Dağlık Karabağ’ın tamamen boşaltılmasını hedeflediğini vurguladı. Başbakan, Azerbaycan’ın bölgesel güvenliği baltalayan eylemlerine uluslararası toplumun yeterli tepki vermesinin ve Uluslararası Adalet Divanı’nın kararının koşulsuz uygulanmasına yönelik aktif adımlar atmasının önemini vurguladı. Ermenistan-Azerbaycan müzakere sürecine ilişkin de fikir alışverişinde bulunuldu. İstikrar ve barışı sağlamaya yönelik çabalar vurgulandı. https://www.armenpress.am/tur/news/1109614.html
10. Ermeni <sözde> soykırımının 108. Yıldönümü New York Times Meydanı’nda anıldı… Ermeni Amerikalılar Ermeni <sözde> soykırımı’nın 108. yılını anarken Artsakh’taki Ermenileri savunurken, önemli bir tema olan “Doğruluk, Tanınma ve Adalet” Times Meydanı’nda yankılandı. Azerbaycan’ın dört ay önce uyguladığı Laçin Koridoru ablukasına – 23 Nisan 2023 Pazar günü Vartan Şövalyeleri ve Kızları tarafından Times Meydanı’nda düzenlenen yıllık anma etkinliğinde dile getirildi. https://massispost.com/2023/04/108th-armenian-genocide-anniversary-commemorated-in-times-square-nyc/
11. Türk astsubay, Dersim Alevileri ve Ermenileri katletmenin tüyler ürpertici detaylarını veriyor… 1937-38’de Türkiye’nin Dersim kentinde binlerce Alevi Kürt ve Ermeni’nin katledilmesine katılan Türk Astsubay Ali Öz, bu katliamlardaki rolü hakkında şoke edici bir itiraf yazdı. Öz’ün mektubunun kaynağı, Türk ve Ermeni müziğinin değerli plaklarını üreten Kalan Müzik’in kurucusu Hasan Saltık’ın arşividir. (Not:Taner Akçam’ ın bu iddianın yayılmasında rolü olduğu anlaşılıyor..,o.tan) https://armenianweekly.com/2023/04/24/turkish-sergeant-provides-grisly-details-of-massacring-dersim-alevis-and-armenians/
12. Soykırımın tanınması tek başına yeterli değil… Birçok kişi, Başkan Joe Biden’ın 24 Nisan 2021’de Ermeni <sözde> soykırımını tanımasını memnuniyetle karşıladı. Başkan,”Yaşananların dehşeti asla tarihe karışmasın diye kurbanları onurlandırıyoruz” dedi. Osmanlılar soykırım sırasında sadece etnik Ermenileri değil, diğerlerinin yanı sıra etnik Süryanileri ve Rumları da hedef aldı. Ancak bir soykırımı tanımak kesinlikle yeterli değil, bir daha yaşanmaması için daha fazlasının yapılması gerekiyor” dedi. (Not:Bu ve aşağıda belirtilen web sitesi, yoruma açık Maalesef kullanmıyoruz!..,o.tan) http://www.aina.org/news/20230424073556.htm
13. Yirmili Yüzyılın İlk Soykırımları…Yüzyılda hem tarih yazımı hem de toplumsal hafıza, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılması neredeyse tamamen Ermeni, Süryani ve Yunan <sözde> soykırımları ile ilişkilendirilir. Türk hükümeti, Osmanlı İmparatorluğu’ ndaki Hıristiyan nüfusun sistematik bir cinayete kurban gittiğini hâlâ inkar etse de, bu insanların katledilmesi “unutulmuş bir soykırım” olmaktan çok uzaktır. http://www.aina.org/news/20230423024927.htm
14. ERDOĞAN’DAN PATRİK MAŞALYAN’A TAZİYE MESAJI… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Nisan nedeniyle Türkiye Ermeni Patriği Sahak Maşalyan’a mesaj gönderdi. Feriköy Surp Vartanants Kilisesi’nde bu sabah 1. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybedenler için yapılan ayinde mesajı Patrik Vekili Kıdemli Peder Krikor Damadyan okudu. Mesajında “Acıları yarıştırmak yerine paylaşarak dindirmenin yarınlarımız adına en doğru yol olduğuna inanıyoruz” diyen Erdoğan, “Türkiye’de hiç kimsenin ötekileştirilmediği, hangi inanca ve etnik kimliğe mensup olursa olsun hüviyetinden dolayı dışlanmadığı bir iklimi tesis etmenin gayretindeyiz” ifadelerini kullandı. https://avimbulten.org/tr/Bulten/ERDOGAN-DAN-PATRIK-MASALYAN-A-TAZIYE-MESAJI
Posted in FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI
Leave a comment
24 Nisan’ın Anlamı
24 Nisan’ın Anlamı
Habip Hamza ERDEM/ 02 Mart 2015
Bu yıl 24 Nisan’ı Türkiye Cumhuriyeti Devleti de anacak.
Nicedir ‘Ermeni Diyasporası’ anıyordu. Ermeniler’in niye Van İsyanı günü olan 14 Nisan’ı değil de, 24 Nisan’ı anma günü olarak seçtiklerini anlamak zor. 24 Nisan’da ‘Büyük tutuklama’ yapıldı da ondan diyorlarmış.
Oysa Le Matin gazetesi’nin Londra kaynaklı haberlere dayanarak yazdığına göre, 24 Nisan’da İstanbul’da bir ‘Ermeni Komplo’su ortaya çıkarılmış ve 250-400 arasında Ermeni ileri geleni tutuklanmıştı (1).
Tutuklananlar arasında 1888’de Hınçak Cemiyeti’nin kuruluşunda rol alıp Sultan Hamit’e karşı 1890 Kumkapı ve 1894 Sason İsyanları’nı düzenleyen, ama 1908’de milletvekili seçilen Hampartsum Boyacıyan gibi eski milletvekilleri de vardı, gazeteci, yazar, doktor, eczacı ve tüccarlar da.
Aram Andonyan gibi Müdafaa-i Milliye Cemiyeti üyesi olanlar da. Ve tutuklananlar mahkemeye çıkarılıp içlerinden suçlu bulunanlar cezalandırıldılar.
Bunlar içinde önemli görülen kişilerin, önceden ne yapmış olmaları değil, ama o günlerde ne yaptıkları önemliydi. Mahkeme suçsuz olanları zaten serbest bıraktı. Aynı günlerde Rus Çarlığı orduları Artvin’den girmiş Anadolu’nun içlerine doğru ilerlemekteydiler.
Fransızlar ile İngilizler, bir yandan Suriye, Mısır, Basra ve Mezopotamya’da Türk orduları ile çatışırken, öte yandan Çanakkale’den geçerek İstanbul’a ulaşmak istiyorlardı. Gerçi 1915 yılı başında ‘Türkiye Artık Yok’ diye haberler yaymışlar, ama bir türlü Çanakkale’yi geçip İstanbul’a ulaşamamışlardı.
Onlar için de ‘Çanakkale’ gerçek bir onur sorunu olmuştu.
Nasıl olur da ‘Hasta adam’ bu denli direnebilirdi.
Kaldı ki ‘öldü’ diye ilan da edilmişti.
Tüm para-pul, top-tüfek, uçak-gemi, asker-kiralık askerleriyle yükleniyorlardı. Uygulamadıkları hile, başvurmadıkları yalan da kalmamıştı.
Yunan, Bulgar, Romen, Sırp, Arnavut ve Arap’a ‘mavi boncuk’.
Yine de Çanakkale’yi geçemiyorlardı.
Kürt, Ermeni, Keldani ve Nasturiye vaat…
Yine olmuyordu.
‘Çanakkale geçilmez’di. Türk ordusu bölük bölük, tabur tabur, alay alay öldürülüyordu. Dağ taş ceset dolu, dereler kan akıyordu. Cephe’de 24 Nisan gecesi nasıl geçti bilinmez, ama 25 Nisan sabahı Müttefikler saat 7’de Conkbayırı’na ulaştılar.
Saat 8’de Türk Ordusu Kanlısırt üzerinden taarruza geçti. 9.30’da Mustafa Kemal kendi inisyatifiyle Kocaçimen’e getirdiği 57’inci Alay’a tarihsel komutunu verdi:
“Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum”!
Ve Mehmetçik ölüme uçmaya başladı.
Şehadete uçanın yerine sanki topraktan Mehmetçik fışkırıyordu. Toprağı sıksan ‘şehadet’ fışkırıyordu, diyor ya ozan. İşte onlar o gün toprağa düşüyordu.
24 Nisan’ın Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki yeri budur. Anlamı da bu.
Kendini bilmezlerin sahiplendikleri ‘diaspora’nın 24 Nisan’ı ise alçak bir ‘komplo’nun yıldönümüdür. Bir ihanetin yıldönümü.
Bu iki 24 Nisan arasındaki farkı ne denli vurgulasak azdır.
Ve 24 Nisan’ı ne denli duygusal kutlasak az.
Bugüne değin 18 Mart’la yetindik durduk.
Oysa Çanakkale bir ‘Dünya Savaşı’nın ‘dönüm noktasıdır.
24 Nisan da en büyük anma günü.
(1) Le Matin 30 Avril 1915
Posted in ATATURK, ERMENİ SORUNU, Tarih
Leave a comment