GERÇEK SANATÇILAR TOPLUMUN VE EZİLENLERİN YANINDA OLUR * SARAYLARDA YALAKA DEĞİL * İşçi sınıfının sesi Harry Belafonte

İşçi sınıfının sesi BelafonteFotoğraf: Depo Photos

İşçi sınıfının sesi Belafonte

BİRGÜN – 01.05.2023

Şarkıcı, aktivist ve aktör Belafonte öldü ancak eserleri işçi sınıfının mücadelesinde yaşayacak. ‘Kalipso Kralı’ olarak adlandırılan Belafonte, şarkı sözlerinde politik mesajlar vermesiyle öne çıkarken siyahların ve ezilenlerin sesi oldu.


Mücadeleci şarkıcı, oyuncu ve aktivist Harry Belafonte 25 Nisan günü, 96 yaşında hayatını kaybetti. Ana akım haberlerde Belafonte’nin müzik kariyerine  yoğunlaşan haberler gördük. Bazılarında ırkçılık ve medeni haklar konularında yürüttüğü mücadeleye de değiniliyordu. Fakat küresel işçi sınıfı için yürüttüğü mücadele ve görüşlerinin hiç kabul görmediği anlarda dahi gösterdiği kararlılık bu haberlerde eksikti
Belafonte Jamaikalı bir ailenin çocuğu olarak New York şehrinin Harlem mahallesinde dünyaya geldi. Temizlikçi olarak çalıştığı sırada kendisine verilen biletlerle Amerikan Zenci Tiyatrosu’nu izlemeye gittiğinde sanat kariyerine başlama kararı aldı. Tiyatroya tutkuyla bağlandı. Doğrusu şu ki, son derece başarılı olan müziğe yönelmedeki asıl amacı, oyunculuk dersleri için para biriktirmekti.
Belafonte birçok farklı alanda ödüllere layık görüldü. Emmy ödülünü kazanan ilk siyah kişi oldu. Bir sene içinde bir milyon albüm satan ilk insan oldu – Elvis aynı başarıya ancak bir sene sonra imza atabilecekti. Fakat nihayetinde başarılı bir sanatçıdan çok daha fazlasıydı. Yeteneklerini, Karayip müziğini ve ABD işçi sınıfını Amerikan pop kültürünün merkezine koymak için kullandı. “Çekicini Salla” albümünde yer alan parçalarda, zorla çalıştırılan zincirli mahkumların mücadelelerini konu aldı ve Grammy ödülü kazandı. Jamaika işçi şarkısı “Day-O” yorumu, en başarılı şarkısı oldu Belafonte bu şarkı için “Yalnızca insanları keyiflendiren bir şarkı değildi. Şarkı sözlerine derinlemesine daldıklarında, son derece güçlü bir şarkı olduğunu ve siyah insanın başkaldırısını anlattığını görüyorlardı” sözlerini sarf etmişti.

DEFALARCA YARGILANDI 
Belafonte’nin adını sık sık andığı bir kişi de akıl hocası Paul Robeson’du. Harlem Rönesansı olarak anılan dönemin önemli şarkıcılarından olan Robeson, aynı zamanda bir komünistti ve işçi sınıfının küresel mücadelesine ve özellikle Sovyetler Birliği’ne destek veriyordu. Siyasi görüşleri yüzünden ABD’de defalarca yargılandı. ABD pasaportu elinden alındı ve meşhur Amerika Karşıtı Faaliyetler Komitesi önünde ifade vermek zorunda kaldı. Fakat her şeye rağmen yılmadı ve küresel işçi sınıfı için mücadele etmeyi sürdürdü.
Belafonte de Robeson’ın izinden gitti ve dünyanın işçi sınıfı için çalıştı. Bunun için kariyerini ve hatta yaşamını riske attı. Belafonte Güney Afrika’daki apartheid rejimini yerden yere vuruyor, Nelson Mandela’ya desteğini her fırsatta ilan ediyordu. Mandela o sıralar ABD’de “terörist” ilan edilmişti. Belafonte şarkı söyleyerek kazandığı servetini, medeni haklar hareketini desteklemek için kullandı. Öğrenci Pasif Direniş Koordinasyon Komitesi (SNCC)’nin Mississippi Özgürlük Yazı Kampanyasını finanse etti. Bu “bağış toplamak” gibi bir şey değildi. SNCC’ye nakit para sağlamak için bizzat yollara düştü, güneydeki beyaz üstünlükçülerin elindeki bankaları aşmak için büyük çaba sarf etti. Belafonte ve siyah sanatçı Sydney Poitier, Mississippi’de nakit para taşırken Ku Klux Klan üyeleri tarafından silahlarla kovalandı, üzerlerine ateş edildi.
Belafonte Martin Luther King. Jr. ile yakın arkadaştı. 1956 yılında tanıştılar, Belafonte sonraları hayatta olduğu sürece King ile her gün konuştuklarını ve görüşmelerin muhtemelen FBI tarafından dinlendiğini söyleyecekti. FBI o esnada King ve diğer hak savunucuları hakkında sürekli soruşturmalar açıyordu. 1963 yılında Alabama’da tutuklandığında, King’in kefaletini ödeyen  yine Belafonte oldu. King, Medeni Haklar Döneminin önemli metinlerinden biri haline gelen “Birmingham Hapishanesinden Mektup” isimli önemli metni bu esnada yazmıştı.
KARA LİSTEYE EKLENDİ
Belafonte yürüttüğü hak mücadelesinden dolayı meşhur Hollywood kara listesine eklenmişti. Bunun başlıca gerekçesi, Jim Crow Dönemindeki sistematik ırkçılık yüzünden 1954 – 61 yılları arasında ABD Güneyinde sahneye çıkmayı reddetmesiydi.
Devrimci hak savunuculuğunu Medeni Haklar hareketi sonrasında da sürdürdü. Küba ve Venezuela devrimlerine ölene kadar destek verdi. 2006 yılında Venezuela’ya gönderilen bir delegasyona liderlik etti. Yanında işçi hakları lideri Dolores Huerta, akademisyen Cornel West ve oyuncu Donald Glover vardı. Karakas’a vardıklarında Hugo Chavez’e “Dünyadaki en büyük zalim, en büyük terörist George W. Bush ne derse desin, sizinle beraberiz: Devriminizi yüzlerce, binlerce değil, milyonlarca Amerikalı destekliyor.”
Belafonte Fidel Castro ile de birçok defa görüştü ve Küba’yı defalarca ziyaret etti. 1959 devrimine daima destek oldu. 23 Temmuz 2020’de Küba hükümeti tarafından Dostluk Madalyonuna layık görüldü. Küba’nın ABD büyükelçisi Haso Ramon Cabanas, “Bu madalyon, Belafonte’nin Küba ile gösterdiği dayanışma, Küba’nın devrim sürecine gösterdiği saygı ve takdirin tescilidir” dedi.
Belafonte 27 Eylül 2003’te New York Uzlaşma Kilisesi’nde konuşuyor, “Küba Beşlisi” de denen Küba terör-karşıtı savaşçıların serbest bırakılmasını savunuyordu. O gün şu sözleri sarf etti, “Küba’ya karşı izlediğimiz politika, gerçek Amerikan tarzı değil. Amerikan halkının gerçek düşüncesini, tüm halkların özlük ve özgürlük haklarına inanan Amerikalıların gerçek sesini temsil etmiyor.”

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: People’s Dispatch 
Posted in Uncategorized | Leave a comment

AKP NEDEN GİTMELİ?

Posted in Politika ve Gundem, SEÇİM - SEÇSİS | Leave a comment

KISSADAN HİSSELER – HALKIM BU KADAR YOKSULKEN BEN BU LÜKS UÇAĞA BİNMEYE UTANIRIM DİYEN ERDEMLİ DEVLET ADAMLARI DA VAR!

Posted in KISSADAN HİSSELER | Leave a comment

ZAFER BİRLİKTEDİR..

ZAFER BİRLİKTEDİR..

Serendip Altındal – 01. Mayıs. 2023

2023 yılının Mayıs ayının 14. gününde seçime giderken, hangi Partiden olursan ol önce çevrene ve birlikte olduğun insanlara bir bak ki herhalde seçim hakkını kullanacağına göre de aklı başında bir yaşta olmalısın. Kim ve nerede yaşadığını, yaşamdan neler beklediğini, kendin ve senden olanlar için kime, neden, niçin inanmak zorunda olduğunu, geçmişini, geleceğini önce bir düşün. Sonra da lütfen derin bir diyafram nefesi alarak kendi otokritiğini yap ve aklının sesini dinle, birliğin dirlik olduğunu benimseyerek, üstüne de oyunu kullan aziz vatandaşım.
Kuvvetle inanıyorum ki aklın yolunu artık sen de biliyor veya kendi özgüvenini sen de tazelemiş olacaksın. Ve inan ki bu seni mutlu edecektir. Ayrıca bir başka zevkin de seçimden sonra 20 yıldır hiç böylesini yaşamadığın 19 Mayıs gençlik Bayramını, 2. Yüzyıl şerefine eski günlerde olduğundan çok daha büyük bit coşkuyla tekrar yaşayacak olduğundur. Hak, adalet ve demokratik özgürlüğüne 20 yıldır susamış ve bunları artık daha da kapsamlı nasıl elde edebileceğini bilen seçmenlere, ayni bağlamda bundan başka şeylerin söylenmesine de gerek kalmıyor. Çünkü AKP çadır tiyatrosunu ayakta tutan bütün direklerin kırılarak, çadırın üstlerine çökeceği 14 Mayıs gününü, millet ittifakı özlemle bekliyor.
Yalnız hiç unutulmasın ki 21 yaşındaki AKP Hükümetinin yapay güneşinden; verdiği vaatler listesi kenarda dahi bekletilse ve milli İttifak gölge Hükümeti bile kursa, ülkemizin geleceği bileşkesinde çok daha verimli olacaktır. Seçim gösterileri sırasında, karşısındaki desteksiz sallayarak ‘vur de vuralım vs.’ diyen bir guruba, ‘onun da zamanı gelecek’ diyen Bay Hulusi’ye ‘acaba kimi korkutabileceğini düşünüyorsun?’ sorusu daha uygun bir cevap olacaktır. Demek ki salt mekânla yaşayan Akar, aslında zamanın yaşattığının farkında değilmiş. Çünkü zamanda her şey gibi her saltanatın da bir sonu olmak zorunluluğu, olmazsa olmazdır.
‘Bana rey verseniz de vermeseniz de hepinizin hakkını koruyacağım’ diyen Kılıçdaroğlu, daha ne desin ki. Hele bu dediğini yapacağını da adımız gibi biliyorsak. Ayrıca kırmızıçizgilerimiz olan Vatanımız ve Bayrağımız bölünemez birliğimizin de garantörüdür. Ve aynı nedenle de bu seçimin bir vesayeti değil; ama artık kendi kararını kendisi veren bir düşün seçmeninin kararını yansıtacağı için de atı çoktan kapmış ve Üsküdar’a çıkmıştır esasen. Yalnız her şeye rağmen 3-5 oy daha fazla çalabilmek için, milli ittifak ibaresinin seçim pusulalarına konulmaması, 11 ilimizdeki vatandaşlarımızın budala yerine konularak, kafalarının karıştırılmak istendiğinin de bir göstergesidir neticede.
Bu arada Erdoğan’ın, Anayasa Mahkemesinin 61. Kuruluş gününde yapılan siyasi protokolde, herkesin elini sıkarken Kılıçdaroğlu’nun elini sıkmaması, her fırsatta tekrarladığı ayrımcılığının en yeni bir tezahürü, aksi beyanlarının da çok açık bir ikrarıdır. Aynı paralelde İktidarın oy beklemediği Diyarbakır’da acele bir SS kampı uygulamasıyla, bazı gazeteciler, hukukçular, idari yöneticiler ve seçim görevlilerinin toplanması, aslında seçimin kaderini asla değiştirmeyecek bir algı operasyonuydu sadece.
Kılıçdaroğlu, gençlerle yaptığı bir akşam konuşmasında, Aleviyim betiği ile kendisini ifade ederken, aslında sadece tam bağımsız özgürlüğünün peşinde koşan çağdaş gençlik için Aleviliğin, Sünniliğin vs. hiçbir kıymeti harbiyesi olmadığını ya düşünmedi ya da düşünmek istemedi. Hâlbuki hak ve adaleti yaşamlarının hayat felsefesi yapmış, güvenilir insanlar topluluğu olan Aleviliği, aşırı bir tevazu ve yine alevi bir nezaketle dahi özür gibi görmemeliydi. Ayrıca rahmetli Yaşar Nuri’nin de bir zamanlar ifade ettiği gibi gelecek Dünya insanlığının deist olacağı gerçeği, aslında yaşam tünelinin diğer ucunda görünen ve kesinlikle ütopya olmayan Deizmin ışığına doğru da adım adım yaklaşıyor.
Ve işte o zaman, dinlere de ihtiyaç kalmayacağından, güle güle dindarlar diyecektir doğru sözlü, güler yüzlü munis adam! Zafer birliktir, sözü süsleyen sazdır, hele de şölen varsa hepsi bir arada olmalıdır. O halde 15 Mayıs yeni Türkiye şöleninde hep birlikte buluşmak üzere, esenlikle kalın Sayın okurlar. Ki önümüzdeki bütün Bayramlarımızı coşkuyla kutlayabilelim. Mesela 1923 yılının 23 Nisanını bir İstiklal zaferinin üstüne nasıl coşkuyla kutladıysak daha büyük bir coşkuyu 2024 yılının 23 Nisanında da kutlamak istiyorsak, ilk önce de 14 Mayıs seçiminin galibi olarak Kılıçdaroğlu ve Milli İttifakın zaferini kutlamak zorunda olduğumuzu asla unutmamalıyız.
Ülkemizde 14 Mayısta yapılacak genel seçimleri, darbe girişimi olarak vasıflandıran, iç işleri Bakanı olduğu söylenen zat, bu ifadenin kendisi ve Partisi dâhil bütün bireylerini darbeci olarak tanımladığını, şayet ayık kafayla yapmışsa, acilen bir ruh hekimine başvurmalıdır. Çünkü bu vatandaş kendi Partisinin Başkanının dahi Cumhurbaşkanı adayı olarak katıldığı tamamen anayasal bir seçimi darbe seçimi olarak görüyorsa, durumu gerçekten çok vahimdir. Bitirirken bir şeyi daha unutmayalım. Bu da milli ittifak içinde ve Kılıçdaroğlu liderliğinde kümelenen hepsi birbirinden liyakatli bir kadroyu, bir daha bulamayacağınızdır.
Emeğini kiralamış veya kiralamakta olan bütün Dünya insanlarının, evrensel EMEK Bayramları kutlu olsun. Ve bu tarihi seçimin hiç unutulmayacak anayasa maddesini de bilgilerinize sunuyorum:

Madde 101 – (Değişik: 21/1/2017-6771/7 md.)
Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme
yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.(T.C. Anayasası)
Serendip Altındal – serendipaltindal94@gmail.com
Posted in Politika ve Gundem, SEÇİM - SEÇSİS | Leave a comment

İki farklı Türkiye yarattılar * Sürekli ayrıştırıcı bir dil kullanan iktidar ülkeyi 21 yılda ikiye ayırdı. Bir tarafta yoksullaşan, aşağılanan, hakkı yenilen halk kitleleri yaratan AKP iktidarı, ihaleler, teşvikler, hibelerle yeni zenginler ve elitler yarattı.

İki farklı Türkiye yarattılar

BİRGÜN – 30.04.2023

Adalet Bakanı ve AKP Urfa Milletvekili Adayı Bekir Bozdağ tepki çeken, “14 Mayıs akşamı Türkiye’de iki fotoğraftan biriyle karşılaşılır. Ya şampanya patlatıp bunu sabaha kadar kutlayanlar olacak ya da temiz alnını şükür için secdeye koyup Rabb’ine hamdedenler olacak” sözlerini savundu. Bozdağ önceki akşam bir televizyon yayınında “Bizim söylediğimizde ne var? Seçim olduğu gün, akşam seçim sonuçlarını insanların nasıl kutlayacağına dair bir değerlendirme. Birleştiren bir dil kullanıyoruz” iddiasında bulundu.
Bozdağ ayrıştırma yapmadığını söylerken dahi kutuplaştırıcı dil kullandı. Bu durum AKP iktidarının da özeti gibi. Sadece söylemde değil, iktidar her alanda toplumu ayrıştırmayı başardı. Zengin daha zengin, yoksul daha yoksul oldu. İlk yıllarında cumhuriyetçi kesimleri “Elitler, beyaz Türkler” diye topluma ezdirmeye çalışan iktidar 21 yılın sonunda “Ak elitler, Ak Türkler” yarattı. 14 Mayıs’taki seçim de AKP’nin yarattığı elitlerle halkın seçimi olacak.

AKP’nin yarattığı ülkenin özeti şöyle:

Ölüm ve şatafat: Bir tarafta madencileri tekmeleyenlerin bürokrat olduğu, maden ölümlerine ‘fıtrat’ ya da ‘kader’ denilen bir iktidar var. Diğer tarafta ise denetimsizliğe mahkûm edilen maden ocaklarında çalışırken ölen emekçiler var.
Yasak ve teşvikler: Bir tarafta iktidar tarafından hibelerle, teşviklerle, verilen garanti ücretlerle desteklenen patronlar var; diğer tarafta zam istediğinde aşağılanan, greve çıkması defalarca yasaklanan, haklarını araması kolluk tarafından engellenen işçiler var.
Smoothie ve soğan: Bir tarafta şatafatlı saraylarda, evlerde yaşam süren, ejder meyveli smoothie’yle manda yoğurdunu eksik etmeyenler var; bir tarafta soğanı, patatesi taneyle alan, beslenmek için değil karnını doyurabilmek için yaşayan yoksullar var.
Torpil ve mülakat: Bir tarafta iktidarla kurduğu ilişkiler sayesinde torpille, mülakatla kamuya yerleştirenler var; diğer tarafta uzun yıllar çalışıp didinmesine ve KPSS’den yüksek puanlar almasına rağmen mülakatla elenen gençler var.
Kokain çekenler ve atanmayanlar: Bir tarafta çakarlı lüks araçlarında kokain çeken, AKP plakalarıyla yolları kesenler var; diğer tarafta yıllarca okumasına rağmen “Her üniversite mezunu iş bulmak zorunda değil” denilerek hor görülen, iş bulamadığı, ataması yapılmadığı için intihar eden öğretmenler, üniversiteden mezun olduktan sonra aylarca işsiz kalan yüz binlerce genç var.
Tarikatlar ve barınamayanlar: Bir tarafta küçüğün rızası ya da “bir kereden bir şey olmaz” denilerek cinsel istismarı meşrulaştıranlar var; diğer tarafta gelecekleri ellerinden alınan, tarikat yurtlarında cinsel istismara maruz bırakılan çocuklar var. Bir tarafta dinci vakıflara, tarikatlara açılan alanlar var; diğer tarafta barınma hakkı ellerinden alınan, tarikat yurtlarında kalmaya mecbur edilen gençler var.
Baskı ve direnenler: Bir tarafta uygulanan erkek egemen ve gerici politikalarla hakları ellerinden alınan, şiddete baskıya tacize ve cinayete maruz bırakılan kadınlar var; diğer tarafta sokakları AKP’ye dar eden, özgürlüklerinden vazgeçmeyen ve tüm baskıya direnen kadınlar var.
Polisin çifte standardı: Bir tarafta polisleri sıraya dizerek tehdit eden AKP’li vekillerin çocukları var; diğer tarafta her eylemde polis şiddetine uğrayan, ağzını her açtığında gözaltına alınan, dur ihtarına uymadığı bahanesiyle öldürülenler var.
Yandaş ve bağımsız medya: Bir tarafta yandaşlığının ödülünü alarak kamu bankalarından aldığı kredilerle medya patronu olanlar var; diğer tarafta iktidarın politikalarını eleştirdiği için ilan hakları ellerinden alınan açılan davalar ve cezalarla teslim alınmaya çalışılan bağımsız medya var. Bir tarafta kalemini yandaşlık için kullanan Erdoğan’ın uçağından inmeyen, minarelerin mimarisini beğenmeyen gazeteciler var; diğer tarafta yaptıkları haberler nedeniyle hapis cezaları alan, haber takibi sırasında polisten şiddet gören gazeteciler var.
Ödül ve cinayet: Bir tarafta Gezi Direnişi boyunca görev yapan polislere ödül verenler var; diğer tarafta direniş sırasında polis kurşunuyla, biber gazıyla ve dayak yiyerek öldürülen Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Can Cömert, Ahmet Atakan ve Mehmet Ayvalıtaş var.
Çadır satanlar ve enkaz altında kalanlar: Bir tarafta depremlerden sonra çadır satanlar, AFAD’ın malzemelerini seçim propagandası için kullananlar var; diğer tarafta günlerce enkazın altında yardım bekleyen ama gelmediği için hayatını kaybeden insanlar var.
İslamcı politikalar ve Aleviler: Bir tarafta siyasal İslamcı propagandalarla dayatılan politikalar var; diğer tarafta ibadethaneleri bile kabul edilmeyen, cümbüş evi denilerek alay edilen, tüm itirazlara rağmen zorunlu din derslerine mecbur bırakılan Aleviler var.
Gerici eğitim ve gençlerin geleceği: Bir tarafta 4+4+4 sistemiyle eğitimi gericileştiren, dinci vakıfları ve Diyanet’i eğitimin bir unsuru haline getiren, imam hatiplerin sayısını kat be kat artıranlar var; diğer tarafta nitelikli akademik eğitim isteyen, çocuklarının geleceğini düşünen veliler var.
Zenginleşenler ve yoksullaşanlar: Bir tarafta artan dolar kuruyla servetine servet katanlar, kur korumalı mevduata yatırdığı paralarını Hazine desteğiyle katlayanlar var; diğer tarafta enflasyon altında ezilen, her gün markete gittiğinde yeni zamlarla karşılaşan yoksullar var. Hukuksuzluk ve adalet bekleyenler: Bir tarafta hastane basıp insanların ölmesine yol açanları vekil yapanlar var; diğer tarafta aylardır adalet nöbeti tutan, bir iddianame hazırlanması için bile aylarca bekleyen Emine Şenyaşar var.
Atananlar ve bilim: Bir tarafta akademiyi kendine bağlayan, AKP’li rektörleri atayan, akademisyenleri KHK’lerle üniversitelerinden ihraç edenler var; diğer tarafta üniversitelerinin AKP tarafından dönüştürülmesine karşı aylardır nöbet tutan Boğaziçili akademisyenler var.
Kovanlar ve şiddete uğrayanlar: Bir tarafta yurtdışı için iyi hal belgesi alan hekimlere “Giderlerse gitsinler” diyenler var; diğer tarafta her gün şiddete uğrayan, saatlerce çalışmasına rağmen düşük ücretlere mecbur edilen hekimler var.
Rantçılar ve direnenler: Bir tarafta enerji ve maden şirketlerinin doğayı talan etmesinin önünü açanlar var; diğer tarafta Kazdağları’nda Cerattepe’de, İkizköy’de suyu ve toprağı için mücadele edenler var.

Bu kirli dili bırakın
Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidar cephesinin ayrımcı ve kutuplaştırıcı söylemlerine tepki gösterdi. Twitter hesabından yaptığı açıklamada Kılıçdaroğlu, “Bu kirli dile son verilsin. Akla gelmeyecek pis oyunlar ve ithamlarla neye varmak istendiğini insanımız görüyor. Seçime gidiyoruz, savaşa değil. Nice iktidarlar değişti, yola hep devam ettik. Son 10 günde girişilecek en pis işleri biliyorum. Ve onlara diyorum ki: Azıcık sağduyu!” ifadelerini kullandı. “Seçime darbe dediniz” diyen Kılıçdaroğlu, “Kendi halkınıza karşı Uhud Savaşı benzetmesi yaptınız. İşgalciye benzettiniz be halkımızı. Nerede duracaksınız?” ifadelerini kullandı.

https://www.birgun.net/haber/iki-farkli-turkiye-yarattilar-433112
Posted in Politika ve Gundem, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

EMPERYAL FAŞİZM VE DEVRİMCİLER * ŞİŞLİ MEYDANINDA 3 KIZ, BİRİ ÇİĞDEM, BİRİ NERGİS….

BİRGÜN 30 Nisan 2023

Posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, FAŞİZM | Leave a comment

240 BİN AĞAÇ SATILIYOR * AKP İKTİDARINDAN KAMUYA AİT OLAN HERŞEY SATILIK

BİRGÜN 30 Nisan 2023

Posted in YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

SAATSİZ MUHALİF TAKVİM * 29 NİSAN 2023

Posted in TAKVİM | Leave a comment

KİLOSU 30 LİRA OLAN SOĞAN TAHTA OTURDU!

Posted in KARİKATÜR | Leave a comment

FEYM BÜLTENİ – 98/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 29 Nisan 2023

FANATİK ERMENİ YALANLARINA KARŞI
FEYM BÜLTENİ – 98/2023 *
Ermeni Faaliyetleri – 29 Nisan 2023


1.. ŞEHİT DİPLOMATLARIMIZ-;Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) çalışanları, 28 Nisan 1984 tarihinde Ermeni teröristlerce şehit edilen Türkiye’nin Tahran Büyükelçiliği Sözleşmeli Sekreteri Şadiye Yönder’in eşi Işık YÖNDERin aziz hatırası önünde saygıyla eğilir. (Not: FEYM Grubu üyeleri olarak biz de aziz şehidimizi saygı ve rahmetle anıyor, Ermeni teröristleri bu vesile ile bir kez daha protesto ve tel’ in ediyoruz…,o.tan) https://avimbulten.org/tr/Bulten/SEHIT-DIPLOMATLARIMIZ-39

2. Mirzoyan’ın ve Bayramov’un Rusya’da bir araya gelmesi konusunda anlaşmaya varıldı… Rusya Dışişleri Bakanlığı resmi temsilcisi Maria Zakharova, gazetecilere verdiği haftalık brifing sırasında Ermenistan ve Azerbaycan Dışişleri Bakanları’nın bir sonraki buluşmasindan konuştu. Zakharova’ya göre Ararat Mirzoyan’ın ve Ceyhun Bayramov’un Rusya’da bir araya gelmesi konusunda anlaşmaya varıldı. Zakharova, görüşmenin tarihi ve detayları daha sonra duyurulacağını da sözlerine ekledi. https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/04/28/Ararat-Bayramov-Rusya/247789

3. Ermenistan Dışişleri Bakanı Washington’a gidecek…Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, Azerbaycan ile yeni normalleşme müzakereleri için Pazar günü Washington’a çalışma ziyareti yapacak. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “30 Nisan’dan itibaren Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan çalışma ziyareti için Washington DC’de olacak” denildi. Açıklamada, “Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin normal hale gelmesi içinbir sonraki müzakere turu planlanıyor” ifadeleri kullanıldı. https://www.panorama.am/en/news/2023/04/29/Armenian-FM-Washington/2828939

4. KGAÖ Başkanı: “Ermenistan ve Azerbaycan arasında uzun süredir devam eden anlaşmazlıklar nedeniyle Kafkasya gerilimi devam ediyor”… Dünya, çatışma potansiyelini daha da güçlendirme beklentisiyle çatışma zamanlarına dönüyor. TASS’ın bildirdiğine göre, Toplu Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden (KGAÖ) Genel Sekreter Imangali Tasmagambetov, KGAÖ Ortak Karargahının 20. yıldönümüne adanan etkinlikte konuşurken bunu belirtti. KGAÖ Başkanı, “Olumsuz eğilimlerin, sorumluluk bölgemizin tüm çevresi üzerinde doğrudan bir etkisi var” diye ekledi. https://news.am/eng/news/757278.html

5. Azerbaycanlı “eko-aktivistler” Laçin koridorundaki protestoyu bitirecek diyor…TASS, Azerbaycan kaynaklarına atıfta bulunarak Azerbaycanlı sözde “eko-aktivistlerin,” Dağlık Karabağ’da Laçin-Şuşa yolunda 12 Aralık 2022’den beri düzenledikleri protestoyu bitireceklerini” bildiriyor.” Ajansa göre, karar, bir kontrol noktasının kurulmasından kaynaklanan yeni bir durumun ortaya çıkmasıyla bağlantılı olarak protestoları durdurmalarını öneren Azerbaycan makamlarının temsilcileriyle bir grup “protestocu” toplantısının ardından alındı. Açıklamada, şöyle denildi; “Taleplerimizin kısmen karşılanması ve devlet temsilcilerinin tekrarlanan çağrıları nedeniyle, eko-aktivistler ve genç gönüllüler olarak biz, 28 Nisan 2023 saat 18:00’den itibaren protesto eylemini geçici olarak durdurmaya karar verdik.” https://tr.armradio.am/2023/04/28/azerbaijani-eco-activists-to-end-the-protest-in-lachin-corridor/

6. Paşinyan: “GSYİH’mıza kıyasla çok hafif bir kamu borcumuz var.”… Ermenistan Maliye Bakanı Vahe Hovhannisyan, Kabine toplantısında devlet borcunun göstergelerine değindi. Ona göre dramın devlet borcu içindeki payı arttı ve toplam borç içindeki payı yüzde 40’a ulaştı. Hovhannisyan, şöyle konuştu; “ Borç/GSYİH oranının düşürülmesinden bahsedecek olursak, bunun bir kısmı dramın değer kazanmasından kaynaklanıyor, çünkü borcumuzun önemli bir kısmı döviz cinsinden, diğer kısmı ise artan ekonomik büyüme oranlarından kaynaklanıyor. Öte yandan bütçe açığı planladığımızın altında kaldı, bunun da etkisi oldu.”. Başbakan Paşinyan, “ On milyar dolardan fazla borcumuz var diyorlar, ama vatandaşlarımıza GSYİH’mıza kıyasla çok az borcumuz olduğunu göstermemiz gerekiyor. Temel olarak, GSYİH’nın yüzde 46’sına sahip olan Ermenistan, yine borç yükü hafif olan bir ülke olarak kabul ediliyor.” https://tr.armradio.am/2023/04/28/pasinyan-gsyihmiza-kiyasla-cok-hafif-bir-kamu-borcumuz-var/

7. 2022’de Ermenistan’a net doğrudan yabancı yatırım girişi yaklaşık 1 milyar doları buldu… Modex Ekonomik Araştırma Merkezinden açıklandığına göre, 2022’de Ermenistan’a net doğrudan yabancı yatırım girişi neredeyse 1 milyar doları buldu ve bu, tüm Ermenistan tarihinde bir rekor“ (Not: Ermenistan -Türkiye nüfusunu orantılarsak böyle bir dış yatırım ülkemiz için yaklaşık 30 milyar dolar demek olacaktı. Ülkemize doğrudan dış yatırımlar, internetten edinilen bilgiye göre, son yıllarda azalıyor ve ortalama 5 milyar dolar civarında gerçekleşiyor.., o.tan) https://tr.armradio.am/2023/04/28/2022de-ermenistana-net-dogrudan-yabanci-yatirim-girisi-yaklasik-1-milyar-dolari-buldu/

8. Prof. Yaşar Cora, Geç Osmanlı Döneminde SDHP Konusunda Bilgilendirici Bir Ders Verdi… 26 Nisan’da AEBU Merkezi’nde bir araya gelen toplum liderleri, aktivistler ve üyeler, Profesör Yaşar Tolga Cora liderliğindeki “1908 Jön Türk Devrimi’nden sonra Sosyal Demokrat Hınçak Partisi -SDHP” başlıklı bilgilendirici ve düşündürücü bir konferansa katıldı..” Etkinlik, Massis Yayıncılık tarafından düzenlendi. Ermeni <sözde> soykırımı kayıpları için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Dr. Cora, SDHP’nin bilimsel sosyalizme vurgu yaptığı konuşmada Sosyal Demokrat Hınçak Partisi İstanbul Öğrenci Birliği’nin Gaidz Dergisi’nde yaptığı araştırmayla dinleyicileri aydınlattı. Dr. Cora, derginin sayfalarındaki çeşitli teorik ve pratik görüşleri ve karşı argümanları ve bunların Osmanlı İmparatorluğu’ndaki sosyalist hareket üzerindeki etkilerini tartıştı. https://massispost.com/2023/04/prof-yasar-cora-presents-informative-lecture-on-the-sdhp-in-late-ottoman-era/

9. Türkiye, Mayıs seçimleri öncesinde Ermeni <sözde> soykırımı anma törenlerini yasakladı… Türk makamları, organizatörler tarafından “kabul edilemez” olarak nitelendirilen bir kararla Pazartesi günü 1915 Ermeni <sözde> soykırımının anılmasını ikinci kez yasakladı. İstanbul’daki anma etkinliğinin engellenmesi üzerine Organizatörler, etkinliğin “uygun” olmadığı gerekçesiyle İstanbul valiliği tarafından yasaklandığını söylediler. (Not: Bize intikal eden iki bilgi var; Yeşil Sol Parti üyeleri 24 Nisan günü sözde soykırım için bir etkinlik düzenledi. Diyarbakır Barosu sözde soykırımı konu alan ve Ermeni iddialarını haklı gösteren bir bildiri yayımladı..,o.tan) https://mirrorspectator.com/2023/04/27/turkey-bans-armenian-genocide-commemoration-ahead-of-may-elections/

10. Daha önce bir kaç kez bilgi verildiği gibi, Aina web sitesi yorumlarımızı doğrudan kabul ediyor. Bu sitede şu anda aşağıda başlıkları belirtilen haberler yorumlarımızı bekliyor. Bu imkânı kullanmamamızın üç nedeni olabilir; Yorum verilse de bir işe yaramaz (!), Üyelerimiz mücadele heves ve arzularını kaybetti (!), Bültenlerimiz, genel olarak ilgi çekmiyor ve okunmuyor (!)… Hiçbiri arzu edilmeyen nedenlerdir…,o.tan
**Sydney’in Rum, Ermeni ve Süryani Toplumları Adalet Yürüyüşü İçin Birleşiyor… http://www.aina.org/news/20230424073737.htm
**Soykırımın Tanınması Tek Başına Yeterli Değildir http://www.aina.org/news/20230424073556.htm
**Yirminci Yüzyıldaki İlk Soykırımlar…
http://www.aina.org/news/20230423024927.htm

Orhan Tan – FEYM GRUBU adına
Posted in FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI | Leave a comment