Yasal Uyarı
Bu BLOG içinde yer alan yazı ve görseller kişisel kullanım ve/veya bilgi paylaşma amacı ile sınırlıdır, hiç bir ticari amacı yoktur.
Bu BLOG içindeki yazı ve görselleri paylaşırken kaynak göstermeniz rica olunur.
The contents of this BLOG are limited to personal use and/or information sharing, and there is NO COMMERCIAL purpose.
Arama
Takvim
-
Yeni Yazılar
- İSLAM DEVLETİNDE KADIN OLMAK * Taliban, kadını hayattan yasakladı * Yeni konutlarda kadınların kullandığı alanlara bakan yerlere pencere yapılmayacağını, olanın da kapatılacağını açıkladı. Kadınları mutfakta görmek müstehcen eylemlere yol açabilirmiş. İnşaatlar ona göre yapılmalıymış.
- ABD DIŞİŞLERİ BAKANINDAN TÜRKİYE’Yİ AŞAĞILAMA AÇIKLAMASI…
- Trump dostları ve Filistin
- AFORİZMALAR
- DÜNYA SOYKIRIM TARİHİ * Soykırım ve Kızılderililerin Acı Dolu Direnişi
Arşivler
Kategoriler
Who's Online
88 visitors online now16 guests, 72 bots, 0 membersSeçenekler
MÜLTECİLER VE SIĞINMACILAR KONUSU * Bir ülke daha nasıl işgal edilebilir
Bir ülke daha nasıl işgal edilebilir
Murat Ağırel- Cumhuriyet.com.tr – 23 Mayıs 2023 Salı
Türkiye ikinci tur cumhurbaşkanı seçimleri için pazar günü sandığa gidecek. Gidecek ama Twitter’dan son paylaştığım görüntüler toplumda ne kadar büyük bir rahatsızlık olduğunu ortaya koydu.
Katar’da oy kullanan Araplardan bahsediyorum. Orada oy kullananlar arasında mutlaka Türk devlet görevlileri, iş insanları, turistler de vardır. Zaten tutup da “Herkes Arap sadece Araplar oy kullanıyor” gibi bir şey demiyorum.
Fakat sorun şu ki Katar “emirlik” ile yönetilen petrol şirketi tarzında bir ülke. Cumhurbaşkanları filan yok. Bir tane meclis gibi “şûraları” var. 45 kişiden oluşuyor ve sadece 35’ini seçiyorlar. Onları da seçmeye yeni başladılar yani öyle genel bir seçimleri de yoktu.
Yani ülke desen ülke değil, millet desen millet değil.
Paylaştığım görüntülerde birçok Katarlı Arapların olması -ki diğer Arap ülkelerinde de benzer tablolar vardı, zoruma gitti. Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderini belirlemeye hak sahibi olan insanların ana vatanlarında daha iki sene önceye kadar seçim bile yapılmıyordu.
Bu durum milli egemenliğimizi bir ev satın alanlar uğruna satmak demekten başka bir şey değil.
Kurtuluş Savaşı döneminde kanla kazandığımız, Lozan’da bilek güreşiyle aldığımız egemenliğimizden bahsediyoruz.
Gelişmiş ülkelerdeki vatandaşlık alma şartlarına baktım. Uzun çalışma dönemleri, akıcı konuşma dili, oturma şartları, çeşitli ödemeler, vergi yükümlülükleri bir dünya şey isteniyor sizden. Bizde ise “iyi ahlak sahibi olmak” şartı aranıyor.
Gururuma dokunuyor. Şu olayın fazladan altı üstü 1 milyon almak için yapılması acı veriyor. Ha bir de tabi Kanal İstanbul diye hiçbir zaman yapılmayacak bir proje üzerinden arsa spekülasyonu yaparak bunu gerçekleştirdiler. Düşünsenize “winwin” (kazan-kazan) resmen. Arazileri olduğundan çok yüksek değerlere Araplara sattılar. Bunun karşılığında hem para hem de oy kazandılar.
Katar’daki Arap’ın Kılıçdaroğlu’na oy vereceğini düşünmüyorsunuz herhalde.
Kanal İstanbul’da arazi alanları isim isim yazmıştım. Şirketler, 2009-2013 yılları arasında 656 bin metrekare arazi ve 65 tapu ile alım satım hareketinde bulunmuş. Fakat 2014-2018 tarihleri arasında bu veriler 7 kat artıyor ve 476 tapu 4 milyon 800 bin metrekare gibi inanılmaz bir artış sergilemiş.
Toplamda 26.7 milyon metrekare arazi el değiştirmiş. 2018’den sonraki satışlar buna dahil değil.
Suudi Arabistanlı işadamı Sulaiman Almuhaidib, Shurak Al Ajdad Gayrimenkul Turizm İnşaat ve Ticaret AŞ’nin sahibi Mohammad Almarzouq ile Khales Issam Almarzooq, Binsheikh İnşaat Turizm ve Dış Ticaret Limited Şirketi sahibi Nagi Binshakh, CANALHILL Gayrimenkul AŞ’nin sahibi Ahmad Nasser Alswaidan, Datum Turkey İnş. AŞ’nin kurucusu Masood Gheyath Mohammad Gyeyath, Noora Gayrimenkul sahibi Ahmed Humaid Matar Altayer, HAYA Gayrimenkul şirketinin kurucusu Bandar Abdulmohsen Alknaway…
Tüm bu isimler Kanal İstanbul arazilerini kapatan para babaları.
Üstelik Kanal İstanbul ayağına yeni bir dolap daha çevirmeye başladılar. Ocak ayındaki yazımda sormuştum “400 bin dolara kaç vatandaşlık alınır?” diye.
Biliyorsunuz Türk vatandaşlığına başvuru için satın alınması gereken gayrimenkulün değeri 250 bin dolardan 400 bin dolara yükseltilmişti. Trakya’dan toprak alan Araplar değerleme şirketlerine verdikleri rüşvetlerle arazi değerlerini bazı tapularda 244 kat artırarak 400 bin dolara denk getirmeye başladı. Yani 400 bin dolarlık olmayan bir tarla parçasını gösterip aslında 400 bin dolardan çok daha ucuza Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldular.
Çok uzatmayayım. Yani hani bunlar milliyetçi ya. İnsanların uğruna şehit oldukları arazileri böyle karaborsaya düşürüp uğruna dünyayla boğuştuğumuz vatandaşlığımızı, oy hakkımızı, egemenliğimizi üç beş kuruşa sattılar.
Hadi MHP senelerdir buna ses çıkarmıyor. Muhalefetin, seçim dışında bile ortalığı ayağa kaldırması gereken bu konuya, bu kadar eğilememesine anlam veremiyorum.
Bir yanda Araplara satılan topraklar diğer yanda buna karşılık satılan egemenlik haklarımız, diğer yanda Arap, Afgan ve Pakistanlı işgaline uğrayan şehirlerimiz.
Bir ülke daha nasıl işgal edilebilir?
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/murat-agirel/bir-ulke-daha-nasil-isgal-edilebilir-2083812
28 Mayıs’ta Neyin Seçimini Yapacağız?
Prof. Dr. Hakkı Keskin, Siyaset Bilimci – 21.5.2023
Almanya Parlamentosu ve Avrupa Parlamenterler Meclisi Eski Üyesi
28 Mayıs’ta Neyin Seçimini Yapacağız?
Bu tarihi seçimde, Türkiye Cumhuriyeti`nde nasıl bir düzeni veya sistemi istediğimize karar vereceğiz. Türkiye`nin 100.cü yılında yapacağımız bu seçim, nasıl bir Türkiye istediğimizin oylanacağı bir referandum olacaktır. İkinci yüzyıla girerken oylarımızla nasıl bir Türkiye istediğimize karar vereceğiz!
1. Atatürk`ün deyimiyle kalkınmış muasır (çağdaş) ülkeler arasında saygın bir yeri olan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletini mi istiyoruz, yoksa İran ve Afganistan`da örneğini gördüğümüz bir şeriat devletini mi istiyoruzu oylayacağız.
2. Kadınlarımızı, genç kızlarımızı daha iyi korumayı amaçlayan ve onlara uygulanan şiddeti, cinayetleri, tacizi önlemek amacıyla yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesini kaldıranlarımı, yoksa bu sözleşmenin derhal yürürlüğe girmesini mi oylayacağız.
3. Tüm siyasi, ekonomik kararların otoriter bir kişinin emriyle verildiği bir siyasi düzeni ve güdümlü bir yargıyı mi, yoksa demokratik hukuk devletinin temeli olan tam bağımsız bir yargımı istiyoruzu oylayacağız.
4. İnsanların dini inançlarının siyasetin aracı olarak kullanıldığı, Cuma namazlarından sonra cami çıkışlarında Cumhurbaşkanı tarafından basın konferansların verildiği bir Türkiye’mi, yoksa dinin ve caminin siyasetin aracı olarak kullanmadığı laik bir Türkiye`yi mi istiyoruzu oyalayacağız.
5. Sosyal devletin görevi olarak yapılması gereken sosyal yardımların, hükümet tarafından kendi yatımlaraymış gibi kullanılmasını mı istiyoruz, yoksa sosyal devletin asli görevi olarak bu sosyal yardımların yapılmak zorunda olduğunu oylayacağız.
6. Tüm halkın vergileriyle oluşan devlet bütçesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi onayı ve Kararı olmaksızın tek kişi kararlarıyla istendiği gibi harcanmasını mı, yoksa bu harcamaların meclisin asli görevi olan ve demokratik hukuk devletlerinde olduğu gibi, en şeffaf biçimde Meclis onayı ve kararıyla yapılmasını oylayacağız.
7. Halktan toplanan aşırı vergilerin “itibar” gerekçesiyle en kalkınmış ülkelerde bile olmayan düzeyde Cumhurbaşkanının emrinde birkaç köşkün ve 1050 odalı bir sarayın, 12 uçağının ve onlarca araç konvoyuyla geziler yapılsın mı, yoksa halkın vergileriyle bu aşırı israfı asla doğru bulmadığımızı oylayacağız.
8. Saraydan gelen talimatla, Türkiye İstatistik kurumunun enflasyon verilerini, gerçek fiyat artışlarını yarıdan da aşağıya indirerek asgari ücretler belirlensin mi, yoksa gerçek fiyat artışlarına göre ücretlerin artışı yapılmasını oylayacağız.
9. Tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi, devlet radyo-televizyon kurumunun ve tüm basın yayın kurumlarının bir kişinin talimatıyla yayın yapmalarını mi, ya da tüm basın yayın kurumlarının demokrasinin gereği olarak tamamen özgürce yayın yapabilmelerini oylayacağız.
10. Halktan toplanan yüzlerce milyarlık vergilerin meclis denetimi, bağımsız yargı ve özgür basın kontrolü olmadan harcanmasını mı, ya da kim tarafından yapılırsa yapılsın, yolsuzlukların ve yasa dışı uygulamaların Büyük Millet Meclisi, bağımsız yargı ve özgür medya tarafından kovuşturulmasını oylayacağız.
11. Onlarca ve hatta yüzlerce milyarlık devlet yatırımlarının birkaç firmaya öncelik tanınarak verilmesini mi, ya da yasaların öngördüğü gibi isteyen tüm yatırımcıların katılabilecekleri, açık ve şeffaf ihalelerin yapılabileceği ve her türlü yolsuzluğun engellenebileceği ve de kovuşturulabileceği bir düzeni oylayacağız.
12. Yeni kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’ne 1924 yılında, İngiltere emperyalizminin güdümünde isyan ederek yüzlerce askerimizi ve sivili katleden, Şeyh Said`e övgüler düzen şeriatçı Hüdapar terör örgütünün mecliste bulunma sini, yoksa bunu asla doğru bulmayarak kınadığımızı oylayacağız.
13. ABD Emperyalizmin güdümünde Büyük Orta Doğu Projesini mi destekleyeceğiz, yoksa Atatürk’ümüzün “Yurtta Barış Dünya`da Barış” ilkesini uygulayarak tüm komşu ülkelerle bozulan ilişkilerimizi yeniden iyi komşuluk ve dostluk ilişkilerine mi çevireceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti`nin geleceğine karar verilecek olan bu tarihi referandumda oyumuzu mutlaka kullanalım ve tam bağımsız, özgür, demokratik, laik hukuk devletinden yana politikaları savunan Kemal Kılıçdaroğlu’na verelim lütfen!
FEYM BÜLTENİ – 116/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 22 Mayıs 2023
FANATİK ERMENİ YALANLARINA KARŞI
FEYM BÜLTENİ – 116/2023 *
Ermeni Faaliyetleri – 22 Mayıs 2023
1.. Ermenistan ikinci kez BM Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdu…Ermenistan-Artsakh (sözde Karabağ Ermeni devleti) yoluna Azerbaycan tarafından yasadışı olarak bir kontrol noktası kurulması nedeniyle ikinci kez BM Uluslararası Adalet Divanı’na başvuruyor. Konuyla ilgili Ermenistan’ın Uluslararası hukuk temsilciliği ofisinden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Erivan, Lahey’den, davamızla ilgili nihai karara kadar, Laçin Koridoru’ndan kesintisiz hareketinin sağlanmasını talep ederek Bakü’ye geçici bir tedbir uygulamasını bekliyor. Azerbaycan’ın sorumsuzluğu konusunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de gündeme getirdi.” https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/05/22/Ermenistan-ikinci-kez-BM-Uluslararas%C4%B1-Adalet-Divan%C4%B1/248789
2. Paşinyan ile şüpheli anlaşma yapan Roman Trotsenko İslami Foruma katıldı… GeoProMining grubunun sahibi Rus milyarder Roman Trotsenko, Nisan ayı sonlarında sızan bir telefon görüşmesiyle ilgili skandaldan bu yana ilk kez kamuoyu önüne çıktı. Medya kuruluşu, “Tataristan Devlet Başkanı Rustam Minnikhanov’dan destek almak için İslami bir foruma katıldı” dedi. KazanForum’un oturum aralarında, Trotsenko’nun BAE’nin ilk kumarhanesinin inşası nedeniyle yakında bir turizm artışının beklendiği Ras Al Khaimah’ta gelecek vaat eden bir havaalanını satın alması tartışılacak. Trotsenko’nun havalimanını geliştirmesi için yatırım şartı 1 milyar dolardı. https://www.panorama.am/en/news/2023/05/20/Roman-Trotsenko/2839162
3. Paşinyan: “Ermenistan-Azerbaycan birliklerinin eşzamanlı olarak geri çekilmesi, sınır belirleme işini önceden belirlemez”… Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan Pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “ Konumumuz aynı kalıyor, yaklaşımımızı yeniden teyit ediyoruz: SSCB Genelkurmay Başkanlığı’nın 1975 haritalarında kaydedilen sınır hattından eş zamanlı olarak birliklerin çekilmesi, bu da bu durumda istikrarın sağlanması anlamına gelecektir.” Paşinyan, söz konusu haritaların Rusya’nın bahsettiği haritalar olduğunu ekledi. Azerbaycan’ın bu konudaki tutumuna atıfta bulunan Ermenistan Başbakanı, “Azerbaycan’ın pozisyonunda bir değişiklik kaydedemem, aynı zamanda belirli sınır güvenliğinin sağlanmasının müzakere sürecinin en önemli parçası olduğunu vurguluyorum” dedi. https://news.am/eng/news/761204.html
4. Başbakan Paşinyan, CSTO’nun Ermenistan’da misyon yürütmemesinin nedenine işaret ediyor… Başbakan Nikol Paşinyan, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (CSTO) Misyonunun Ermenistan’da bulunmamasının nedenlerine değindi. Başbakan, “CSTO’ nun Ermenistan’da misyon yürütmemesinin basit bir nedeni var, çünkü aslında Ermenistan topraklarının ne olduğunu kendi görüşüne göre belirtmiyor” dedi. https://en.armradio.am/2023/05/22/armenian-pm-points-to-the-reason-why-csto-is-not-carrying-out-mission-in-armenia/
5. Konu basit değil…Ermenistan’ın, Artsakh’ı Azerbaycan’ın bir parçası olarak tanıdığını iddia etmek için yeterli gerekçe yok…. Başbakan Paşinyan, Erivan ve Bakü’nün birbirlerinin toprak bütünlüğünü tanımasının ileri bir adım olduğunu söylerken ne demek istiyor? Azerbaycan’ın, Ermenistan’ın 29.800 kilometrekarelik alanını tanıması, Ermenistan’ın egemenlik bölgesini işgal ettiğini kabul ettiği anlamına mı geliyor? Siyasi yorumcu Hakob Badalyan’a göre, bu ileri adımın ne anlama geldiği netleşene kadar, Ermenistan ve Azerbaycan dışişleri bakanlarının Moskova’da yapılacak toplantısından ne beklenebileceğini söylemek zor. Badalyan, “Ermenistan ve Azerbaycan tanımayı kabul etti. Nasıl tanınacaklar, bu süreç ne anlama geliyor, bu süreç Erivan’ın bahsettiği şimdiye kadarki ihlallerle nasıl ilişkilendirilecek, bu şartlara dair net bir anlayış yok ve bu nedenle şimdiye kadar olan somut ilerlemenin nasıl olduğu ve örneğin Moskova toplantısında nasıl gelişeceğini söylemek zor” dedi. https://tr.armradio.am/2023/05/22/konu-basit-degil/
6. Ermenistan, Azerbaycan ile müzakerelerin hızla barış anlaşmasına varmasını umuyor… Başbakan Nikol Paşinyan ,22 Mayıs’ta düzenlediği basın toplantısında, “Ermenistan’ın Azerbaycan ile hızla bir anlaşmaya varmayı ve barış ve ilişkilerin kurulmasına ilişkin bir anlaşma imzalamayı umduğunu” söyledi. https://www.armenpress.am/eng/news/1111443.html
Posted in FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI
Leave a comment