BİLİM – BİLİŞİM * YAPAY ZEKA İLE 100 KİTAP YAZDI

ABD’li yazar yapay zeka yardımıyla bir yıldan kısa sürede 100’e yakın kitap yazdı. Tim Boucher, yapay zekanın insan yaratıcılığını artırmak için fırsat olduğunu söyledi

Salı 23 Mayıs 2023

ABD’li yazar her biri 5 bin kelime ve 40-140 görsel içeren kitapların yazım sürecinde ChatGPT ve Anthropic’s Claude gibi yapay zeka botlarıyla, yapay zeka temelli görsel üreticisi MidJourney’i kullandığını belirtti.
“AI Lore” ismini verdiği serideki kitapların birbirine gönderme yaptığı ve bağlantılı hikayeler anlattığını belirten Boucher, bu yaklaşımın başarılı olduğunu ve okuyucuların farklı kitapları satın aldıklarını vurguladı.
Ağustosla mayıs arasında 500’den fazla kopya sattığını söyleyen Boucher toplam kazancınınsa 2 bin dolardan fazla olduğunu ifade etti.
Diğer yazarların aksine mini romanlarını ortalama 8 saatte yazdığını belirten Boucher, “Yapay zekanın yaratıcı işlerin yerine geçeceğine yönelik popüler düşüncenin aksine, yapay zekayı yeteneklerimizi ve kapasitemizi artıracak güçlü bir araç olarak görüyorum” diye konuştu.
Boucher, “Tüm sanatçıların belli ölçüde yapay zekayı kullanması kaçınılmaz olacak. Bu sadece sizin çalışmalarınıza hizmet edecek doğru kombinasyonu bulmakla ilgili” dedi.

Independent Türkçe, NY Post, Newsweek
Posted in Bilim ve Teknoloji, BİLİŞİM - İNTERNET - | Leave a comment

S(oğan) TOPAÇ KOLEKSİYONUNA BİR PARÇA DAHA GELDİ

Posted in KARİKATÜR | Leave a comment

O’NUN İSTİKRARI HALKA ZULÜMDUR

Posted in MEDYA | Leave a comment

MÜLTECİLER VE SIĞINMACILAR KONUSU * Bir ülke daha nasıl işgal edilebilir

Bir ülke daha nasıl işgal edilebilir

Murat Ağırel- Cumhuriyet.com.tr – 23 Mayıs 2023 Salı

Türkiye ikinci tur cumhurbaşkanı seçimleri için pazar günü sandığa gidecek. Gidecek ama Twitter’dan son paylaştığım görüntüler toplumda ne kadar büyük bir rahatsızlık olduğunu ortaya koydu.
Katar’da oy kullanan Araplardan bahsediyorum. Orada oy kullananlar arasında mutlaka Türk devlet görevlileri, iş insanları, turistler de vardır. Zaten tutup da “Herkes Arap sadece Araplar oy kullanıyor” gibi bir şey demiyorum.
Fakat sorun şu ki Katar “emirlik” ile yönetilen petrol şirketi tarzında bir ülke. Cumhurbaşkanları filan yok. Bir tane meclis gibi “şûraları” var. 45 kişiden oluşuyor ve sadece 35’ini seçiyorlar. Onları da seçmeye yeni başladılar yani öyle genel bir seçimleri de yoktu.
Yani ülke desen ülke değil, millet desen millet değil.
Paylaştığım görüntülerde birçok Katarlı Arapların olması -ki diğer Arap ülkelerinde de benzer tablolar vardı, zoruma gitti. Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderini belirlemeye hak sahibi olan insanların ana vatanlarında daha iki sene önceye kadar seçim bile yapılmıyordu.
Bu durum milli egemenliğimizi bir ev satın alanlar uğruna satmak demekten başka bir şey değil.
Kurtuluş Savaşı döneminde kanla kazandığımız, Lozan’da bilek güreşiyle aldığımız egemenliğimizden bahsediyoruz.
Gelişmiş ülkelerdeki vatandaşlık alma şartlarına baktım. Uzun çalışma dönemleri, akıcı konuşma dili, oturma şartları, çeşitli ödemeler, vergi yükümlülükleri bir dünya şey isteniyor sizden. Bizde ise “iyi ahlak sahibi olmak” şartı aranıyor.
Gururuma dokunuyor. Şu olayın fazladan altı üstü 1 milyon almak için yapılması acı veriyor. Ha bir de tabi Kanal İstanbul diye hiçbir zaman yapılmayacak bir proje üzerinden arsa spekülasyonu yaparak bunu gerçekleştirdiler. Düşünsenize “winwin” (kazan-kazan) resmen. Arazileri olduğundan çok yüksek değerlere Araplara sattılar. Bunun karşılığında hem para hem de oy kazandılar.
Katar’daki Arap’ın Kılıçdaroğlu’na oy vereceğini düşünmüyorsunuz herhalde.
Kanal İstanbul’da arazi alanları isim isim yazmıştım. Şirketler, 2009-2013 yılları arasında 656 bin metrekare arazi ve 65 tapu ile alım satım hareketinde bulunmuş. Fakat 2014-2018 tarihleri arasında bu veriler 7 kat artıyor ve 476 tapu 4 milyon 800 bin metrekare gibi inanılmaz bir artış sergilemiş.
Toplamda 26.7 milyon metrekare arazi el değiştirmiş. 2018’den sonraki satışlar buna dahil değil.
Suudi Arabistanlı işadamı Sulaiman Almuhaidib, Shurak Al Ajdad Gayrimenkul Turizm İnşaat ve Ticaret AŞ’nin sahibi Mohammad Almarzouq ile Khales Issam Almarzooq, Binsheikh İnşaat Turizm ve Dış Ticaret Limited Şirketi sahibi Nagi Binshakh, CANALHILL Gayrimenkul AŞ’nin sahibi Ahmad Nasser Alswaidan, Datum Turkey İnş. AŞ’nin kurucusu Masood Gheyath Mohammad Gyeyath, Noora Gayrimenkul sahibi Ahmed Humaid Matar Altayer, HAYA Gayrimenkul şirketinin kurucusu Bandar Abdulmohsen Alknaway…
Tüm bu isimler Kanal İstanbul arazilerini kapatan para babaları.
Üstelik Kanal İstanbul ayağına yeni bir dolap daha çevirmeye başladılar. Ocak ayındaki yazımda sormuştum “400 bin dolara kaç vatandaşlık alınır?” diye.
Biliyorsunuz Türk vatandaşlığına başvuru için satın alınması gereken gayrimenkulün değeri 250 bin dolardan 400 bin dolara yükseltilmişti. Trakya’dan toprak alan Araplar değerleme şirketlerine verdikleri rüşvetlerle arazi değerlerini bazı tapularda 244 kat artırarak 400 bin dolara denk getirmeye başladı. Yani 400 bin dolarlık olmayan bir tarla parçasını gösterip aslında 400 bin dolardan çok daha ucuza Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldular.
Çok uzatmayayım. Yani hani bunlar milliyetçi ya. İnsanların uğruna şehit oldukları arazileri böyle karaborsaya düşürüp uğruna dünyayla boğuştuğumuz vatandaşlığımızı, oy hakkımızı, egemenliğimizi üç beş kuruşa sattılar.
Hadi MHP senelerdir buna ses çıkarmıyor. Muhalefetin, seçim dışında bile ortalığı ayağa kaldırması gereken bu konuya, bu kadar eğilememesine anlam veremiyorum.
Bir yanda Araplara satılan topraklar diğer yanda buna karşılık satılan egemenlik haklarımız, diğer yanda Arap, Afgan ve Pakistanlı işgaline uğrayan şehirlerimiz.
Bir ülke daha nasıl işgal edilebilir?

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/murat-agirel/bir-ulke-daha-nasil-isgal-edilebilir-2083812
Posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, BOP, GÖÇLER-GÖÇMENLER, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, Politika ve Gundem, SEÇİM - SEÇSİS, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

HATIRLATMA

Posted in SEÇİM - SEÇSİS | Leave a comment

28 Mayıs’ta Neyin Seçimini Yapacağız?

Prof. Dr. Hakkı Keskin, Siyaset Bilimci – 21.5.2023
Almanya Parlamentosu ve Avrupa Parlamenterler Meclisi Eski Üyesi

28 Mayıs’ta Neyin Seçimini Yapacağız?

Bu tarihi seçimde, Türkiye Cumhuriyeti`nde nasıl bir düzeni veya sistemi istediğimize karar vereceğiz. Türkiye`nin 100.cü yılında yapacağımız bu seçim, nasıl bir Türkiye istediğimizin oylanacağı bir referandum olacaktır. İkinci yüzyıla girerken oylarımızla nasıl bir Türkiye istediğimize karar vereceğiz!


1. Atatürk`ün deyimiyle kalkınmış muasır (çağdaş) ülkeler arasında saygın bir yeri olan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletini mi istiyoruz, yoksa İran ve Afganistan`da örneğini gördüğümüz bir şeriat devletini mi istiyoruzu oylayacağız.

2. Kadınlarımızı, genç kızlarımızı daha iyi korumayı amaçlayan ve onlara uygulanan şiddeti, cinayetleri, tacizi önlemek amacıyla yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesini kaldıranlarımı, yoksa bu sözleşmenin derhal yürürlüğe girmesini mi oylayacağız.

3. Tüm siyasi, ekonomik kararların otoriter bir kişinin emriyle verildiği bir siyasi düzeni ve güdümlü bir yargıyı mi, yoksa demokratik hukuk devletinin temeli olan tam bağımsız bir yargımı istiyoruzu oylayacağız.

4. İnsanların dini inançlarının siyasetin aracı olarak kullanıldığı, Cuma namazlarından sonra cami çıkışlarında Cumhurbaşkanı tarafından basın konferansların verildiği bir Türkiye’mi, yoksa dinin ve caminin siyasetin aracı olarak kullanmadığı laik bir Türkiye`yi mi istiyoruzu oyalayacağız.

5. Sosyal devletin görevi olarak yapılması gereken sosyal yardımların, hükümet tarafından kendi yatımlaraymış gibi kullanılmasını mı istiyoruz, yoksa sosyal devletin asli görevi olarak bu sosyal yardımların yapılmak zorunda olduğunu oylayacağız.

6. Tüm halkın vergileriyle oluşan devlet bütçesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi onayı ve Kararı olmaksızın tek kişi kararlarıyla istendiği gibi harcanmasını mı, yoksa bu harcamaların meclisin asli görevi olan ve demokratik hukuk devletlerinde olduğu gibi, en şeffaf biçimde Meclis onayı ve kararıyla yapılmasını oylayacağız.

7. Halktan toplanan aşırı vergilerin “itibar” gerekçesiyle en kalkınmış ülkelerde bile olmayan düzeyde Cumhurbaşkanının emrinde birkaç köşkün ve 1050 odalı bir sarayın, 12 uçağının ve onlarca araç konvoyuyla geziler yapılsın mı, yoksa halkın vergileriyle bu aşırı israfı asla doğru bulmadığımızı oylayacağız.

8. Saraydan gelen talimatla, Türkiye İstatistik kurumunun enflasyon verilerini, gerçek fiyat artışlarını yarıdan da aşağıya indirerek asgari ücretler belirlensin mi, yoksa gerçek fiyat artışlarına göre ücretlerin artışı yapılmasını oylayacağız.

9. Tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi, devlet radyo-televizyon kurumunun ve tüm basın yayın kurumlarının bir kişinin talimatıyla yayın yapmalarını mi, ya da tüm basın yayın kurumlarının demokrasinin gereği olarak tamamen özgürce yayın yapabilmelerini oylayacağız.

10. Halktan toplanan yüzlerce milyarlık vergilerin meclis denetimi, bağımsız yargı ve özgür basın kontrolü olmadan harcanmasını mı, ya da kim tarafından yapılırsa yapılsın, yolsuzlukların ve yasa dışı uygulamaların Büyük Millet Meclisi, bağımsız yargı ve özgür medya tarafından kovuşturulmasını oylayacağız.

11. Onlarca ve hatta yüzlerce milyarlık devlet yatırımlarının birkaç firmaya öncelik tanınarak verilmesini mi, ya da yasaların öngördüğü gibi isteyen tüm yatırımcıların katılabilecekleri, açık ve şeffaf ihalelerin yapılabileceği ve her türlü yolsuzluğun engellenebileceği ve de kovuşturulabileceği bir düzeni oylayacağız.

12. Yeni kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’ne 1924 yılında, İngiltere emperyalizminin güdümünde isyan ederek yüzlerce askerimizi ve sivili katleden, Şeyh Said`e övgüler düzen şeriatçı Hüdapar terör örgütünün mecliste bulunma sini, yoksa bunu asla doğru bulmayarak kınadığımızı oylayacağız.

13. ABD Emperyalizmin güdümünde Büyük Orta Doğu Projesini mi destekleyeceğiz, yoksa Atatürk’ümüzün “Yurtta Barış Dünya`da Barış” ilkesini uygulayarak tüm komşu ülkelerle bozulan ilişkilerimizi yeniden iyi komşuluk ve dostluk ilişkilerine mi çevireceğiz.

Türkiye Cumhuriyeti`nin geleceğine karar verilecek olan bu tarihi referandumda oyumuzu mutlaka kullanalım ve tam bağımsız, özgür, demokratik, laik hukuk devletinden yana politikaları savunan Kemal Kılıçdaroğlu’na verelim lütfen!

Posted in CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ, Politika ve Gundem, SEÇİM - SEÇSİS | Leave a comment

FEYM BÜLTENİ – 116/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 22 Mayıs 2023

FANATİK ERMENİ YALANLARINA KARŞI
FEYM BÜLTENİ – 116/2023 *
Ermeni Faaliyetleri – 22 Mayıs 2023


1.. Ermenistan ikinci kez BM Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdu…Ermenistan-Artsakh (sözde Karabağ Ermeni devleti) yoluna Azerbaycan tarafından yasadışı olarak bir kontrol noktası kurulması nedeniyle ikinci kez BM Uluslararası Adalet Divanı’na başvuruyor. Konuyla ilgili Ermenistan’ın Uluslararası hukuk temsilciliği ofisinden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Erivan, Lahey’den, davamızla ilgili nihai karara kadar, Laçin Koridoru’ndan kesintisiz hareketinin sağlanmasını talep ederek Bakü’ye geçici bir tedbir uygulamasını bekliyor. Azerbaycan’ın sorumsuzluğu konusunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de gündeme getirdi.” https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/05/22/Ermenistan-ikinci-kez-BM-Uluslararas%C4%B1-Adalet-Divan%C4%B1/248789

2. Paşinyan ile şüpheli anlaşma yapan Roman Trotsenko İslami Foruma katıldı… GeoProMining grubunun sahibi Rus milyarder Roman Trotsenko, Nisan ayı sonlarında sızan bir telefon görüşmesiyle ilgili skandaldan bu yana ilk kez kamuoyu önüne çıktı. Medya kuruluşu, “Tataristan Devlet Başkanı Rustam Minnikhanov’dan destek almak için İslami bir foruma katıldı” dedi. KazanForum’un oturum aralarında, Trotsenko’nun BAE’nin ilk kumarhanesinin inşası nedeniyle yakında bir turizm artışının beklendiği Ras Al Khaimah’ta gelecek vaat eden bir havaalanını satın alması tartışılacak. Trotsenko’nun havalimanını geliştirmesi için yatırım şartı 1 milyar dolardı. https://www.panorama.am/en/news/2023/05/20/Roman-Trotsenko/2839162

3. Paşinyan: “Ermenistan-Azerbaycan birliklerinin eşzamanlı olarak geri çekilmesi, sınır belirleme işini önceden belirlemez”… Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan Pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “ Konumumuz aynı kalıyor, yaklaşımımızı yeniden teyit ediyoruz: SSCB Genelkurmay Başkanlığı’nın 1975 haritalarında kaydedilen sınır hattından eş zamanlı olarak birliklerin çekilmesi, bu da bu durumda istikrarın sağlanması anlamına gelecektir.” Paşinyan, söz konusu haritaların Rusya’nın bahsettiği haritalar olduğunu ekledi. Azerbaycan’ın bu konudaki tutumuna atıfta bulunan Ermenistan Başbakanı, “Azerbaycan’ın pozisyonunda bir değişiklik kaydedemem, aynı zamanda belirli sınır güvenliğinin sağlanmasının müzakere sürecinin en önemli parçası olduğunu vurguluyorum” dedi. https://news.am/eng/news/761204.html

4. Başbakan Paşinyan, CSTO’nun Ermenistan’da misyon yürütmemesinin nedenine işaret ediyor… Başbakan Nikol Paşinyan, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (CSTO) Misyonunun Ermenistan’da bulunmamasının nedenlerine değindi. Başbakan, “CSTO’ nun Ermenistan’da misyon yürütmemesinin basit bir nedeni var, çünkü aslında Ermenistan topraklarının ne olduğunu kendi görüşüne göre belirtmiyor” dedi. https://en.armradio.am/2023/05/22/armenian-pm-points-to-the-reason-why-csto-is-not-carrying-out-mission-in-armenia/

5. Konu basit değil…Ermenistan’ın, Artsakh’ı Azerbaycan’ın bir parçası olarak tanıdığını iddia etmek için yeterli gerekçe yok…. Başbakan Paşinyan, Erivan ve Bakü’nün birbirlerinin toprak bütünlüğünü tanımasının ileri bir adım olduğunu söylerken ne demek istiyor? Azerbaycan’ın, Ermenistan’ın 29.800 kilometrekarelik alanını tanıması, Ermenistan’ın egemenlik bölgesini işgal ettiğini kabul ettiği anlamına mı geliyor? Siyasi yorumcu Hakob Badalyan’a göre, bu ileri adımın ne anlama geldiği netleşene kadar, Ermenistan ve Azerbaycan dışişleri bakanlarının Moskova’da yapılacak toplantısından ne beklenebileceğini söylemek zor. Badalyan, “Ermenistan ve Azerbaycan tanımayı kabul etti. Nasıl tanınacaklar, bu süreç ne anlama geliyor, bu süreç Erivan’ın bahsettiği şimdiye kadarki ihlallerle nasıl ilişkilendirilecek, bu şartlara dair net bir anlayış yok ve bu nedenle şimdiye kadar olan somut ilerlemenin nasıl olduğu ve örneğin Moskova toplantısında nasıl gelişeceğini söylemek zor” dedi. https://tr.armradio.am/2023/05/22/konu-basit-degil/

6. Ermenistan, Azerbaycan ile müzakerelerin hızla barış anlaşmasına varmasını umuyor… Başbakan Nikol Paşinyan ,22 Mayıs’ta düzenlediği basın toplantısında, “Ermenistan’ın Azerbaycan ile hızla bir anlaşmaya varmayı ve barış ve ilişkilerin kurulmasına ilişkin bir anlaşma imzalamayı umduğunu” söyledi. https://www.armenpress.am/eng/news/1111443.html
Posted in FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI | Leave a comment

ATATÜRK’ten DERİN ÖNGÖRÜ; DİKTATÖR

Posted in AFORİZMALAR, ATATURK | Leave a comment

KULLAR İLE YURTTAŞLARIN SAVAŞI  * Küllerinden doğmak * Türkiye’de “Allah’ın vekili sultan kulluğuna” dayalı siyasal İslama örnek olarak düşündüğüm….

Küllerinden doğmak

CUMHURİYET – 21 Mayıs 2023
Mine G. Kırıkkanat

KARDEŞ KARDEŞE KIYAR MI KIYAR

Bir yanda despotun ulufesinden hoşnut kullar; öte yanda despotluğa karşı demokrasi, hak, hukuk vb. isteyen yurttaşlar…Siyasal İslamın ülkemizde iktidara geldiği 2002 yılından beri, kafamda hep İspanya örneği dolanır durur. 

Uzun tarihinde 17 özerk prensliğin (bugünkü özerk bölgeler) bir krala bağlı olduğu mutlak monarşiyle yönetilen İspanya’da, toplumun kulluğa karşı yurttaşlık mücadelesi 1800’lerde başlamıştır. İlk İspanyol cumhuriyeti 1873’te kurulup bir yıl sürebilmiş; onlarca isyan ve savaştan sonra 1931’de ilan edilen ikinci cumhuriyet rejimi, 1939’da krala kulluğu savunan Frankistler tarafından yıkılmıştır.
Türkiye’de “Allah’ın vekili sultan kulluğuna” dayalı siyasal İslama örnek olarak düşündüğüm İspanya’da olanları, ta 2005’te “Küllerinden doğmak” başlıklı yazımda şu satırlarla anlatmıştım:

KULLAR İLE YURTTAŞLARIN SAVAŞI  

Franko, II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da faşizmi sürdüren tek ülkenin, İspanya’nın biricik faşist lideriydi. Kısaca Caudillo, yani “Reis” diye anılırdı…
1936’da, Franko’ya bağlı askeri birlikler genç İspanya Cumhuriyeti’ne karşı ayaklandı. İspanyollar, mümin muhafazakâr ve kralcı faşistlerle; din, iman ve kral tanımayan cumhuriyetçiler arasında ikiye bölündü. İnsanlık tarihinin en etkileyici, çünkü her şeyiyle en aşırı, en kahramanca, en dehşetengiz, en acımasız iç savaşı yaşandı. Üç yıl süren kanlı hesaplaşmada, iki taraftan 200 binden fazla insan öldü. 1939’da Franko ve adı meşum “Falange” tümenlerinin zaferiyle sonuçlandı. 
Yenik cumhuriyetçilerin çoğu, ülkeden kaçmak ya da göçmek zorunda kaldı.
İspanya tam 36 yıl boyunca Franko ve Katolik Kilisesi’nin “Tanrısal” faşizmi altında, gözünün üstünde kaşın var diyebilme özgürlüğü olmadan yaşadı. Politikadan söz etmek ancak rejimi övmekle mümkün, muhalefet yasak, basın sansürlüydü. 

DİNLER AYRI, LGBT DÜŞMANLIĞI AYNI

Eşcinseller gizlenmek, dinsizler çenelerini kapamak durumundaydı. Taç giydirdikleri genç Kral Juan Carlos, rejimin kuklasından başka bir şey değildi. 
Dönemin İspanyol sineması ancak aşktan söz edebilen, en az bir bölümü mutlaka kilisede geçmek zorunda olan, iyinin kiliseye sığınıp kötünün sonunda mutlaka günah çıkardığı müzikallerden oluşuyordu. 
Eli kolu bağlı, kulakları tıkalı, ağzı bantlı yaşadı bütün bu yılları İspanya.
Ama Franko’nun ölümünü izleyen yıllarda, inanılmaz bir hız ve vakurla faşizmden parlamenter monarşiye geçti. Sanki sihirli bir değnek değmişcesine kökten değişti. Sağcıların ve solcuların kral ile el ele gerçekleştirdikleri on yıllık demokratikleşme süreci, İspanya’yı kozasından çıkan bir kelebek gibi açtı dünyaya. İngiltere’de olduğu gibi kral kaldı ama yetkileri kısıtlandı ve kulları yurttaşlığa geçtiler. 

RUHBAN İLE FAŞİST EL ELE, KADINLAR EVLERE

Franko’nun ölümünden sadece 11 yıl sonra AB üyeliğini kazanan İspanya’da, despot yaşarken kilise nikâhı zorunluydu, bugün eşcinseller de belediye nikâhı kıydırabiliyor. 
Kadınlar, baba ya da kocalarından izin almadan çalışamıyorlardı, bugün çalışan nüfusun yüzde 43’ünü kadınlar oluşturuyor. Frankist iktidar sürecinde evlerin yüzde 57’sinde su tesisatı olmayan İspanya, bugün AB’nin yaşam düzeyi en yüksek, ekonomisi en dinamik ülkelerinden biri.

OKUYA OKUYA YA DA VURA VURA

İnsanlar sözcüklerle düşünür ve ne kadar çok sözcük bilirlerse düşünceleri o kadar genişler. Sözcük zenginleştiren tek eylem, okumaktır.
İspanyollar, Frankist dikta altında TV’ler sansürlü, filmler kabak tadında ve henüz cep telefonu olmadığından bol bol kitap okudular. Franko öldüğünde hepsi özgürlük için gereken demokrasiyi içselleştirmişti.
Yeterince kitap okumayan ve ortalama 300 sözcükle düşünen Türkiye’de, yurttaşlık bilinci çok zaman alacak ve eğitim modeli, kafayı duvara vura vura öğrenmek olacak!

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mine-g-kirikkanat/kullerinden-dogmak-2083286
Posted in DİN-İNANÇ, FAŞİZM, İrtica, MİNE KIRIKKANAT, SAVAŞLAR-ÇATIŞMALAR, SİYASAL İSLAM, SİYASİ TARİH, YOBAZLIK - GERİCİLİK | 1 Comment

19 Mayıs 2023’te Kemal Kılıçdaroğlu’na açık mektup

19 Mayıs 2023’te Kemal Kılıçdaroğlu’na açık mektup

CUMHURİYET – Emre Kongar – 19 Mayıs 2023

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu,
Atatürk’ün kurduğu, İsmet İnönü’nün Çok Partili Düzene geçirdiği Türkiye Cumhuriyeti’ni, yeniden Demokrasiyle buluşturma çabasının liderliğini yapıyorsunuz:
Bu mücadelenizde, toplumsal ve siyasal yapıdan kaynaklanan sorunlarla olduğu kadar, otoriter iktidarın baskılarından gelen önemli sınırlama ve kısıtlama engelleriyle karşılaştığınızı ve bunları elinizden geldiğince aşmaya çaba gösterdiğinizi görüyoruz, biliyoruz.
Sayın Kılıçdaroğlu,
Ya bu çabalarınızın son meyvesini 28 Mayıs günü yapılacak olan seçimde alabileceğiz ve Demokratik Rejimin aydınlığı içinde sorunlarımızı çözmeye çalışacağız…
Ya da Otoriter Rejimin karanlığında kaybolacağız ve baskının, adaletsizliğin, emperyalizmin, terörün, yoksulluğun, yasakların, yolsuzlukların, çetelerin yarattığı karabasanda boğulacağız.
***
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu,
Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devletini yeniden kurmak için yaptığınız bu mücadelede size sürekli destek verdiğimi biliyorsunuz.
Şimdi bu son dönemeçte, yine size destek olabilmek amacıyla, Cumhuriyet’in kuruluş dönemindeki koşulları ve Mustafa Kemal Atatürk’ün bazı sözlerini anımsatmak istiyorum.
***
Sayın Kılıçdaroğlu,
Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, insanlık tarihi, insanın insanı sömürmesi ve sömürülen insanın buna başkaldırması ile yazılır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının 19 Mayıs 1919’da başlattığı savaş emperyalizme ve Saray’a karşı bir başkaldırı savaşıdır:
Mustafa Kemal ve arkadaşları, milleti sömüren Osmanlı Ailesine ve bu sömürüden pay aldıkları için onu destekleyen iç ve dış güçlere karşı ayaklanmış ve onları yenerek yeni bir devlet kurmuşlardır.
Sayın Kılıçdaroğlu,
Şimdi 19 Mayıs 2023’te, Türkiye’nin önündeki mesele yine benzer bir sorundur:
Atatürk ve arkadaşlarının eseri olan Parlamenter Demokratik Rejimi yıkarak onun yerine padişahlığı andıran bir “Saray Yönetimi” kuran, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” denilen “Şahsım Devleti”nin, toplumu sömürmesine karşı çıkmak!
***
Sayın Kılıçdaroğlu,
Atatürk NUTUK’ta, Osmanlı’nın çöküşünü anlattıktan sonra şöyle diyor:
“Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı.
O da milli egemenliğe dayalı, kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak!
İşte, daha İstanbul’dan çıkmadan evvel düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar, bu karar olmuştur.
Ya İstiklal Ya Ölüm!”
(Emre Kongar Seçkisiyle, ATATÜRK, NUTUK, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2018, s. 34)
***
Sayın Kılıçdaroğlu,
Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, insanın insanı sömürme süreci hiç kuşkusuz kaba kuvvete ve ideolojik beyin yıkamaya dayalı bir düzen gerektirir:
İnsanların kabileler biçiminde yaşadıkları dönemde en güçlü olan ailenin/aşiretin ve o ailenin/aşiretin reisinin egemenliği kabul edilmiştir.
Daha sonra tektanrılı dinler döneminde, krallar, imparatorlar, şahlar, padişahlar, halkı, milleti sömürme eylemlerini kaba kuvvetle birlikte dini inançlara dayalı olarak sürdürmüşlerdir.
İnsanlar bilinçlendikçe bu sömürüye karşı çıkmış, devlet gücünü kullanarak din adına halkı/milleti sömüren ve sadece kendilerine, ailelerine ve yakın çevrelerine çıkar sağlayan yöneticilerin boyunduruğundan kurtulmuşlardır.
İşte Atatürk ve arkadaşlarının yaptığı da budur:
“…Osmanlı hanedan ve Saltanatı’nın devam ettirilmesine çalışmak, elbette, Türk milletine karşı en büyük kötülüğü yapmaktı.
Çünkü millet her türlü fedakârlığı sarf ederek bağımsızlığını sağlasa da Saltanat devam ettiği takdirde, bu bağımsızlığa güvence altına alınmış gözüyle bakılamazdı.
Artık vatanla, milletle hiçbir vicdani ve fikri alakası kalmamış bir sürü delinin, devlet ve milletin bağımsızlık ve haysiyetinin koruyucusu makamında bulundurulması nasıl haklı görülebilirdi?”
(NUTUK, ss. 35-36)
Sayın Kılıçdaroğlu,
19 Mayıs 2023 Türkiye’sinde de sizin liderliğinizdeki siyasal hareketin hedefi aynıdır:
Tek kişinin “Saray Rejimi”nin “Şahsım Devleti” vasıtasıyla topluma vurduğu boyunduruğu, Milli Egemenlik, Cumhuriyet ve Demokrasi adına kırmak!
***
Sayın Kılıçdaroğlu,
Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi her sömürü düzeni hem iç hem de dış müttefikler arar, böylece tiranlar, faşistler, diktatörler, bir yandan dini istismar ederken öte yandan emperyalistlerin uşaklığına soyunurlar.
Bakın Atatürk, İstiklal Savaşı ile milli irade yani Cumhuriyet ilişkisini nasıl kuruyor:
“Ortaya çıkan milli mücadele, dıştan gelen işgale karşı vatanın kurtuluşunu tek hedef saydığı için, bu milli mücadele başarıya yaklaştıkça, milli irade idaresinin bütün esaslarını ve biçimlerini aşama aşama gerçekleştirmesi, tabii ve kaçınılmaz bir tarihi süreçti.”
(NUTUK, s. 37)
***
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu,
Bugünkü Türkiye’de de siyasal görev, böyle bir kaçınılmaz tarihsel süreç bağlamında, Mustafa Kemal Atatürk ruhuyla, “Demokratik Rejim” için bir “Milli Mücadele” gerçekleştirmektir!
Sayın Kılıçdaroğlu,
Size bu “Demokratik Cumhuriyet Mücadeleniz”de, 28 Mayıs seçiminde, Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda, başarılar diliyorum!

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/emre-kongar/19-mayis-2023te-kemal-kilicdarogluna-acik-mektup-2082688
Posted in CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ, LAİKLİK - CUMHURİYET - DEMOKRASİ, Politika ve Gundem, SEÇİM - SEÇSİS | Leave a comment