Bu kez bir Rus yazar bunu söylüyor: Sümerce Türkçe’dir

Kelli felli tarihçilerimizin bazıları Türk’lerin Anadolu’ya gelişlerini 1071 Malazgirt Zaferi’ne dayandırırlar. Türk’ler Anadolu’dan hiç çekilmediler ki, Anadolu’ya gelsinler…

Rehan Gündoğmuş


Bu kez bir Rus yazar bunu söylüyor: Sümerce Türkçe’dir

Kaan Arslanoğlu yazdı…- 26 Mart Cumartesi 2022


Geniş makalenin yazarı M. F. Kurmaev. 2019’da Rusça yazmış. Norm Kisamov
Rusçadan yeni çevirerek bana gönderdi. Ben de academia. edu sitesinde yayımladım.
Kurmaev Atatürk’ten bahsetmiyor, olasıdır aynı konuda çalışma yapan bizim bildiğimiz yazarlardan da haberi yok. Fakat aynı sonuçlara ulaşmış. Çok daha kapsamlı ve ayrıntılı bir çalışmayla ulaşmış. Türkçe ve Sümercenin sözcükler, morfoloji ve gramer açısında ortaklığını kanıtlayan en yeni ve en gelişkin çalışma.  Türkçe artık Batı dilleri hapishanesinin “demir maskeli adam”ıolmayacak!
KONUNUN GEÇMİŞİ
“1914-1915 yıllarında Alman Sümerolog Fritz Hommel anlam ve fonetik bakımından uyan 200 Türkçe-Sümerce sözcüğü karşılaştırdı, ‘Sumerce Türkçedir’ diye bir armağan kitabı için makale yazdı. Fakat araya giren 1. Cihan Harbi, belki de sonradan başlayan ırkçılık yüzünden makale yayımlanmadı. Makalenin el yazması kopyası halen bulunmakta…” Muazzez İlmiye Çığ böyle diyor.
Noa hKramer, “Sumerians, Their History, Culture and Character” adlı yayınında 1963 yılında Sümerce Türkçe ilişkisini geniş olarak ele aldı.
Vecihe Hatiboğlu, Osman Nedim Tuna, Olcas Sülaymanov aynı konuda eserler verdiler. Osman Nedim Tuna Sümerce Türkçe ortak 165 sözcük yayınladı. Sonra sözcük sayısını artırdı. Süleymanov yalnızca insan, doğa ve inanç konularında Türkçe-Sümerce ortak 60 sözcük gösterdi.
Muazzez İlmiye Çığ “Sümerliler Türklerin Bir koludur” adlı kitabında bu ilişkiyi geniş olarak ele aldı ve çok sayıda sözcük örneği verdi. Şimdiye dek okuduğum en geniş kapsamlı Sümerce-Türkçe ortak sözcükler listesi İngilizce olarak yayınlanan Polat Kaya’ya ait mini sözlüktür. Academia edu sitesine yazdığım son makalede o listeden de bazı örnekler veriyorum.
BU MAKALE VE ÖNCEKİLER
Önceki yayınlarda verilen ortak sözcük örneklerinin bazıları elbette hatalı olabilir. Bazıları ise tartışmalı ve kuşkuludur. Ancak büyük çoğunluğu birçok yazarın ortak kanısıyla doğrulanmıştır. Bu makalede de bence hatalı ve tartışmalı bazı maddeler bulunabilir. Ama kanımca ezici çoğunluğu uygundur. Bu makalenin ötekilerden bir üstünlüğü de maddeleri daha geniş ve açıklayıcı biçimde ele alması. Morfoloji ve gramere daha çok girmesi, ayrıntılı ve ikna edici kapsamda girmesi. Sözcük sayısı yönünden öncekilere belirgin bir üstünlüğü yok, ama ilk kez ele alınan bazı sözcükler, kavramlarla karşılaşıyoruz.
Sümer alfabesiyle Türk runik alfabesinin ileri derecede benzerliği ele alınıyor…
Pek çok  kutsal kavramın Türkçeliği (parantez içindekiler Türkçe): Arali (Erlik, Aralık); Umal, Umul (Umay); Dengir (Tengri); Utu, Ud (od, ot); Aba (apa, aba, abi); Absu (abasu); IlAba (abi, aba, apa); Ashnan (Aş Ana); Ishkur (işkır – ıslık-); , Inanna, Gasan-anna (Ana, Kızın Ana); Nana, Nanaya (Ana, Ay Ana); Nintur (Anan Toru); Enlil(Yan Yel: kutsal esinti); Ensag(Yan Sugu: savaş ruhu); Enkidu (Yan Kötu); Bilgemes(Gilgamesh) (Bilge Musa, Bilge-Kagan); Humbaba (Kumbaba); Urash (Uras); Ar (yer); Beleth (bilme, bilge); Beleth-hatti(Bilge Kadın); Kaku (gök)…
Başkaları da var. Böyle karşılıklar gösterilince pek çok kişinin aklına yakıştırma, uydurmaca geliyor. Oysa bu kavramlara temsil ettikleri anlamlarla birlikte bakıldığında örtüşme tam bir mantığa, gerçekliğe oturuyor. Hiçbiri şaşmadan: Anaysa ana, babaysa baba, kızsa kız, erlikse erlik, savaşsa savaş, yerse yer, gökse gök, yelse yel, suysa su…
Daha önce Academia sitesine yazdığım aynı temadaki makaleler çok fazla olumsuz tepki, hatta hakaretlerle karşılanıyordu. Giderek bunlar azaldı, ilk zamanlar seyrek gelen destek yorumları hayli fazlalaştı. Birçok yabancı bilim insanı benzer şeyler düşündüklerini ifade etmeye başladılar. Ki bunların içinde alanında çok önemli isimler de var. (1)
O makaleyi okumak isteyenler için buraya tıklayabilirsiniz…

Sümer yazıtlarında Anunnakilerden bahsedilmektedir. Anunnakiler birçok tablette geçmekte
ve bir grup Tanrı olarak bahsedilmektedir. Anunnakilar, Anu, Enlil ve Enki gibi gök Tanrılarıdır. “
Kramer’in “Tarih Sümer’de başlar” kitabında şu sayfalarda geçmektedir:
Anunna (Anunnaki), 112, 124, 126, 142, 143, 197, 203, 205, 357
Sayfa 112:
Eldeki Sümer metinlerini taramam sonucunda bu üç soruya şu yanıtları buldum:
1. Sümer tanrılarının listesini veren bir tablette ilksel “deniz”i gösteren resim-yazısıyla yazılmış olan tanrıça Nammu “gök ile yere yaşam veren ana” olarak betimlenmiştir. Şu halde Sümerler gök ile yeri ilksel denizin yarattığı ürünler olarak kabul ediyorlardı.
2. Sığır ve tahıl tanrılarının gökte doğumlarını, sonra da insanlığa bolluk, bereket getirmek için yeryüzüne gönderilişlerini anlatan “Sığır ve Tahıl” miti (bkn. 14. Bölüm) şu dizelerle başlar:
Gök ile yer dağının ardında,
An, Anunnakiler’i dölledi.
3. Kazmanın, bu değerli tarım aletinin ortaya çıkarılışını ve kutsanmasını anlatan bir şiir şu bölümle başlar:
Efendi, yararlı olanı ortaya çıkarmak için
Kararları değiştirilemeyen Efendi,
Topraktan ülkenin tohumunu filizlendiren Enli!,
Yerden göğü ayırmayı düşündü,
Gökten yeri ayırmayı düşündü.
“Sığır ve Tahıl” şiirinin ilk dizesinden gök ile yerin birliğinin, eteği yerin altı, zirvesi de göğün tepesi olan bir dağ olarak düşünüldüğünü söylemek mantıklıdır. Kazmayla ilgili şiir de, şu soruyu yanıtlar, Göğü yerden kim ayırdı? Bu hava-tanrısı Enlil’di.

Sayfa 124:
Enlil, değerli çoban, her zaman hareket halinde oları,
Bütün soluk alanların başı, yol göstericisi (kral),
Prensliğini var etti,
Kutsal tacı başına koydu…
Gökyüzü – tek prensi odur; yeryüzü – en yücesi odur,
Anunnakiler – ulu tanrısıdır onların;
Tüm haşmetiyle yazgıları belirlediğinde,
Hiçbir tanrı ona bakmaya cesaret edemez.
Yalnızca ulu veziri, mabeyinci Nusku’ya,
Emirlerini, yüreğinden geçeni açtı,
Onu bilgilendirdi,

Sayfa 124:
Efendin kutlu bir efendidir; kral An ile birlikte göksel kürsüde oturur,
Kralın koca dağ, Enlil babadır…
Anunnakiler, büyük tanrılar,
Senin ortanı mesken tuttular,
Yiyeceklerini senin engin koruluklarından sağlarlar.

Sayfa 142-143:
Sümerde insanın yaratılışı düşüncesi açısından önemli olan ve “Sığır ve Tahıl” diye adlandırabileceğimiz ikinci mit, Sümer yazarları arasında çok revaçta olan tartışma tarzında yazılmış yapıtların bir değişkesini sunar. Mitin başkahramanları sığır-tanrısı Lahar ile kız kardeşi, tahıl-tanrıçası Aşnan’dır. Mite göre, bu ikisi, gök tanrısı An’ın çocukları olan Anunnakiler’in yiyecek yemek ve giyecek giysileri olması için tanrıların yaratma odasında yaratılmışlardı. Ancak Anunnakiler, insan yaratılıncaya değin sığır ve tahıldan etkin biçimde yararlanamazlar. Bütün bunlar giriş bölümünde şöyle anlatılır:
Gök ile yer dağından sonra,
An (gök-tanrısı) Anunnaki’lerin (ardılları) doğumuna neden oldu,
Aşnan (tahıl-tanrıçası) adı henüz doğmadığından, henüz biçimlenmediğinden,
Uttu (giysi -tanrıçası) henüz biçimlenmediğinden,
Uttu için hiçbir kutsal alan kurulmadığından,
Hiç koyun yoktu, hiç kuzu inmemişti,
Hiç keçi yoktu, hiç oğlak inmemişti,
Koyun iki kuzusunu yavrulamıyordu,
Keçi üç oğlağını yavrulamıyordu.
Çünkü bilge Aşnan’m ve Lahar’ın (sığır-tanrısı) adını,
Anunnakiler, büyük tanrılar, bilmiyordu,
Otuz günlük şeş tohumu henüz yoktu,
Kırk günlük şeş tohumu henüz yoktu,
Küçük tohumlar, dağ tohumu, saf canlı yaratıkların tohumu henüz yoktu.
Uttu henüz doğmadığından, (bitkilerin?) tacı henüz yetişmediğinden,
. . . efendi henüz doğmadığından,
Ova tanrısı Sumugan henüz onaya çıkmadığından,
İnsanoğlunun ilk yaratıldığı zaman gibi,
Onlar (Anunnakiler) ekmek yemeyi bilmiyorlardı,
Giysi giymeyi bilmiyorlardı,
Koyunlar gibi ağızlarıyla ot yiyorlar,
Arklardan su içiyorlardı.
O günlerde, tanrıların yaratma odasında,
Duku evlerinde, Lahar ve Aşnan biçimlendi;
Lahar ve Aşnan’ın ürünlerini,
Duku’nun Anunnakileri yiyor, ama doymuyorlardı;
Has ağıllanndaki şum-sütünü ve iyi şeyleri,
Duku’nun Anunnakileri içiyor ama kanmıyorlardı;
Has ağıllarındaki iyi şeylerin hatırına,
İnsana soluk verildi.

Sayfa 197:
…Bundan sonra İnanna ölüler diyarına iner ve Ereşkigal’in lapis taşından yapılmış tapınağına yaklaşır. Kapıda, ona kim olduğunu soran ve neden geldiğini öğrenmek isteyen baş kapıcıyla karşılaşır. İnanna bir bahane uydurur ve kapıcı onu, hanımının talimatı üzerine ölüler diyarının yedi kapısından geçirir. Geçtiği her kapıda giysi ve takılarından birisi itirazlarına bakılmaksızın alınır. Sonuncu kapıyı da geçtiğinde çırılçıplaktır ve Ereşkigal ile ölüler diyarının korkunç yargıçları olan Anunnaki’lerin huzurunda diz çöktürülür. “Ölüm bakışlarını” ona dikmeleriyle, İnanna bir cesede döner ve bir kazığa asılır.

Sayfa 203:
Yedinci kapıdan geçince,
Hanımlığın pala-giysisi üstünden alındı.
Dizlerinin üzerinde, çırılçıplak getirildi Ereşkigal’in huzuruna.
Kutsal Ereşkigal tahtında yerini aldı,
Anunnakiler, yedi yargıç, onun huzurunda hükümlerini bildirdiler,
Ereşkigal gözlerini ona dikti, ölüm bakışını,
Ona karşı konuştu, öfkeli sözlerle,
Bir çığlık kopardı, suçladı onu,
Güçsüz kadın bir cesede dönüştü,
Ceset bir kazığa asıldı.

Sayfa 205-206:
İnanna ölüler diyarından çıkacakken,
Anunnaki’ler (şöyle diyerek) onu yakaladılar:
“Ölüler diyarına inip de, ölüler diyarından zarara uğramadan çıkan görülmüş mü!
Eğer İnanna ölüler diyarından çıkacaksa,
Yerine birini bıraksın.”

Sayfa 357:
Yarasalar da benzer bir imgeyi çağrıştırır: “Anunna, büyük tanrılar, yarıklara doğru kanat çırpan yarasalar gibi” İnanna’nın önünden kaçışırlar. barbar-oklarının savaşta “uçan yarasalar gibi” uçtukları söylenir. Oldukça az rastlanan şefkat imgesinin bir örneği henüz tanımlanamayan gamgam-kuşu benzetmesinde görülür: “Onlar (hastalanan kahraman Lugalbanda’nın arkadaşları) , yuvasında oturan tüyleri yeni çıkmış gamgam yavrusu gibi ona yemesi için yiyecek, içmesi için su verdiler.”

(1) Kaan Arslanoğlu – https://odatv4.com/kultur-sanat/bu-kez-bir-rus-yazar-bunu-soyluyor-sumerce-turkce-dir-233519
(2) Fethi Demirhttp://www.felsefetasi.org/anunnakilerin-sumer-tabletlerindeki-gercegi/
This entry was posted in GEÇMİŞİN İÇİNDEN YAŞAM, HAYATIN İÇİNDEN, Tarih. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *