ASLINDA UNUTULAN..* Ülkeyi terk etmesi menfaati icabı olan Erdoğan için en güvenli bölge muhtemelen kendisinin de tespit ettiği Afrika olacaktır. Esasen büyük yatırımlarını da orada boşuna yapmamıştır.

ASLINDA UNUTULAN..

Serendip Altındal – 01.12.2021


Son 20 yılın haksız ve kurucu Anayasaya aykırı uygulamaları ve kararlarına karşı duran bütün adam gibi hukukçularına, milliyetçi askerlerine, bürokratlarına, vatansever aydınlarına dava açmış ve tüm mezalimi uygulamış bir İktidar, artık son siyaset günlerini yaşarken yakında devri sabık olduğunda kendilerini savunacak hukukçuları nasıl bulabileceğini de düşünüyor mu acaba?

Aşırı para sever ve megaloman insandan asla vatansever çıkmaz. Çünkü vatanı sadece paradır bunların. Bir kere bunu asla unutmayalım. O halde faiz düşürülüp Dolar yükseltilirken de ilk bakılması gereken, TL tasarrufçusunun aylık takviye maaşı olan lakin Dolar Devalüasyonuna kurban edilen minimal faizleri değil, aslında Dolar mevduatçılarının kazanç durumudur. Çünkü halklarının ne yiyip içeceği, nasıl yaşayacağı asla umurlarında olmayan bu insanlar, başkalarının en doğal ihtiyaçlarını bile kendi doymak bilmez menfaatlerinin üstüne asla koymazlar.

O halde bu bir, ikincisi de bu gidişatın, artık bu ülkede işinin bittiğini anlayan Erdoğan’ın, erken bir seçim için bile önce kendi şartlarını(avantasını) ortaya koyacağını da teyit etmiş olmasıdır. Peki nedir bu şartlar. Bana göre ilk önce de bütün şahsım Davalarının ve soruşturmalarının düşürülmesi ve engelsiz seyahat ortamının kendisine sağlanmasıdır.

Ekonomiden anlamanıza veya Maliyede görev yapmanıza hiç gerek yoktur. Şöyle bir bakın etrafınıza, Dolar vurgununda kimlerin servetlerini daha da fakirleşen milletin sırtından katladığını, sizde derhal anlarsınız. Buna kapılıp sakın sizde küçük TL tasarruflarınızı Dolara yatırmayın. Zira yaşayabilmek için bile Dolar bozdurmak zorunda kalacağınızdan, var olan minimal varlığınızı da derhal kaybedersiniz. Çünkü örnek aldığınız büyük sermayedarlar, bütün yumurtalarını asla aynı sepete koymazlar. Ve bütün ihtiyaçları için ayırdıkları milli para fonlarını da asla ihmal etmezler.

Yani onlar Doları sadece spekülasyon kazancı olarak görür ve kullanırlar. Altın ve diğer pahalı metaller de aynı görevi görür. Bir farkla ki Altın TL in veya başka bir milli para biriminin değerini korumak için kullanılan uluslararası bir öz nominal değer birimidir. Bunu bilince de Merkez Bankasının altın rezervinin, yabancı – ki mesela alınan yüksek faizli dış borçlar nedeniyle İngiltere gibi- kasalarda tutulmasının bile ne anlama geldiğini artık siz düşünün. Yani hangi noktadan yola çıkarsanız çıkın bütün yolların milletin kanını emen aynı sermayedar sektörler durağında buluştuğunu göreceksiniz.

Şimdilerde bazı AKP eskileri ‘Allah’ın verdikçe verdiği’ dönemden itibaren şimdiye kadar olan bütün yolsuzlukları açıklamaya başladılar. Yoksa artık Allah’ın aldıkça alacağını da görüp günah mı çıkarmaya başladılar. Ki bunların içinde yolsuzluğa başından beri tahammül edemeyip AKP’den ayrılmış olanları tenzih etmeyi de asla göz ardı etmeyelim. Bu durumda ise bize düşen, herhalde en doğrusunu, içinde olmaları nedeniyle yine de bunlar biliyordur mealinde yorum yapmak kalıyor.

Ve aynı paralelde Afrika da birçok farklı yatırımları olan Reislerinin, Türkiye’den ister istemez ayrıldıktan sonra artık Afrika da mesken tutacağı anlaşılıyor. Beraberinde hangi yandaşlarını götüreceği de yakın zamanda netleşir nasıl olsa. Ve bu arada Akşener’le başlayan yeni seçmen buluşmaları, artık seçimlerin yaklaştığının da göstergesi oluyor. Hele de Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ‘helalleşme’ döneminin, bütün taraflarca benimsenmesinin de aynı bağlamda dışarıya göçleri tetikleyeceği anlaşılmaktadır. Öyle ki; belki de seçimler muhtemelen İktidarsız bir ortam da yapılacaktır. Yani İktidarın adı geçenleri, davasız ve kamuya hesap vermeden ülkeyi terk etmiş olacaklardır. Ki bunun nasıl olacağını ben de çok merek ediyorum doğrusu! Hani biz söylememiş olmayalım da!

Ülkeyi terk etmesi menfaati icabı olan Erdoğan için en güvenli bölge muhtemelen kendisinin de tespit ettiği Afrika olacaktır. Esasen büyük yatırımlarını da orada boşuna yapmamıştır. Çünkü artık gücünü yitirmiş ve emperyal yanlı umutları da oldukça hiçleşmiş olan Erdoğan’ın AB veya USA’ya göç edeceğini hiç beklemiyorum. Avrasya bölgesi de kendisine uymaz. Çünkü bu bölgelerde sürekli kaşınacağını ve bütün kara servetine rağmen huzurlu ve bağımsız olamayacağını kendisinin de bildiğini düşünüyorum. O halde nispeten kendisi için en huzurlu ve izole bir bölge olarak Afrika’yı tercih edecektir şüphesiz.

Yani görünen o ki Erdoğan’ın bundan böyle Türkiye de bir son araması, abesle iştigaldir ve sadece kendi sonunu erken getirecektir. Hatta etrafındaki menfaatperest danışmanlarına rağmen bu kadar düşünce yoksunu olabileceğini de düşünemiyorum. Dolayısıyla da bundan böyle kalan geleceğini, rahatsız olmadan Afrika’da ve yeni planlar yapmak doğrultusunda da kullanacağını öngörebiliyorum. Öyleyse solu sağı hiç belli olmayan Türk insanını güvenlik nedeniyle daha fazla tahrik etmeyi bir an önce bırakıp, kendi tayinini hemen Afrika’ya çıkartmalıdır daha da gecikmeden.

Bu arada CHP vesikayla ekmek verdi diyen tarih bilmezlere kısa bir anımsatmayla hatırlatalım. 1939-45 arasında vuku bulan II Dünya harbinin en buhranlı günlerinde ve bütün Avrupa yerle bir olmuş ve bağlamında taraf olan veya olmayan bütün dış güçler açlıkla boğuşurken, hatta bazı kürklü kadınlar bile sokaklardaki at leşlerinden et parçaları kopartırken çekilmiş tarihi fotoğraflar benim arşivimde de bulunuyor. Oysa ancak 1942 yılında harbin en yoğunlaştığı günlerde kısa bir dönem vesikayla ekmek alınabilme zorluğu yaşanan ve yüksek İnönü iradesinin Dünya Harbinden, getirdiği genel açlık ve yokluktan koruduğu Türkiye’mizde dahi bugün yaşanılan ekmek kuyruklarına rastlanılmamıştır.

Bildiğiniz gibi AKP İktidarı yeterinin üstünde uzatmaları her yurttaş protestosuna rağmen oynarken devamlı olarak ‘dış güçler’ lafını kullandı ve hala da kullanıyor. Halbuki dış güçlerle uğraşmaya ne güçleri ne de misyonları yeterli olmadığı için bugüne kadar sadece kendi vatandaşlarıyla mücadelede karar kıldılar. Ve bu bağlamda ‘dış güçler’ lafı akla derhal Saray güçlerini getiriyor. Bu da demek olur ki Vatandaş, asıl dış güç olarak TC TBMM dışında karar alan merci olduğundan yalnız Beştepe Sarayından söz edildiğini düşünüyor artık.

BOP eş Başkanlığı ve 20 yıllık AKP İktidarından sonra daha da bariz hale gelen ülkedeki emperyalist mevcudiyeti, Türkiye’de Atatürkçülüğün tasfiyesi ve yumuşak İslam paradigmasının iflasından sonra şimdilik ve son çıkış yolu olarak mandacı Dolar senaryoları fragmanlarını, Erdoğan gayretiyle pazarlıyor. Lakin ‘dış güçlerin’ daha başından beri Beştepe Sarayında oturduğu gerçeğinden başka da AKP ve Erdoğan’ın elinde bir şey kalmadı artık. O nedenle de zaten yerini yakında dijital paraya terk edecek olan Doları sürekli yükselterek, ülkemizi dibine kadar satmak için sınır kapılarını da kurda kuşa bile açmadı mı?

Her şeyin mihrak, kurgu olduğunu söyleyen Erdoğan’ın aslında unuttuğu, her konuda iflas ettiği ve bütün Putlar, fetişler kırıldığı halde bu kadar süre Türkiye Cumhuriyeti gibi bir ülkenin başında nasıl olup da kalabildiğidir. İşte en büyük kurgu da budur aslında. Ne ki şimdi artık onun için ‘şahsım’ bitti ‘benden sonra tufan’ dönemi başladı artık. O halde sıkı durun! Ya da yukarıdaki öngörü ve tavsiyemizi tutar ve tayinini çıkartır da hem kendisine hem de ülkesine son bir hayır yapar belki, kim bilir!

serendipaltindal.blogspot.com
serendipaltindal@gmail.com

This entry was posted in FAŞİZM, Politika ve Gundem, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *