UZAY KEŞİF, BİLİM * NASA Mars’ta Su buldu ve Gelecek…

Bu illüstrasyon, NASA’nın Perseverance gezgininin Mars yüzeyinde çalıştığını gösteriyor.

NASA Mars’ta Su buldu ve Gelecek…

Orhan Özkaya (Arş-Yazar)


Gezegenlerde yaşamın ilk belirtisi su…
NASA Mars’ta su olduğunu Jezero krateri ile kanıtlayarak, yaptığı çalışmaların verimini elde ettiği imajını vermiş oldu. Yapılan keşifle söz konusu kraterde yüksek çözünürlüklü birçok fotoğraf elde etmek suretiyle ileri sürdüğü savlara destek sağlamış bulunuyor. Fotoğraflar sayesinde Mars’ta suyun milyarlarca yıl önce bulunduğuna dair ihtimal paylaşımı yapması önemli bir gelişme.

Gezegenler üzerinde yapılan araştırmalarda öncelikli konunun su olduğu artık kesin bir hüküm. Suyun bulunması gezegende yaşamın olup olmadığı kanaatine varmak ve bunun üzerinde yoğunlaşmak oluyor. Samanyolu Galaksisi’ nde ne yazık ki böyle bir gezegenin olmadığını biliyoruz. Sadece dünyamızın suya sahip olduğu biliniyor. NASA tarafından yapılan araştırmalar sonucunda Jezero kraterinde bir dönem su olduğu ortaya çıkartıldı, Şubat ayında keşfedilen fotoğraflar değerlendirmeye alındığında, sonunda adı geçen bölgede şiddetli bir sel felaketinin yaşandığı tespiti yapıldı.

NASA astrobiyoloğu Amy Williams tarafından yapılan araştırmalara ekibinin de katılması bu verilerin somutlaşmasına katkı koymuş oldu. Antik dönemde bir su varlığının olduğu tespiti yapılarak, suyun sürekli olarak akış içerisinde olduğu görüldü. Aşağı yukarı 3,7 milyar yıl önce Mars’ın hidrolojik döngüyü besleyecek derecede sıcak ve nemli olduğu sonucuna varılması NASA’nın çalışmalarının hız kazanmasına neden olmuş. Mars’ın yapısında suyun bulunduğu konusu da kanıtlanmış hale gelmiş oluyor. Tarihin en derin keşiflerinden birisi olan bu keşifle büyük bir heyecan yaşanmış oluyor. Bilim dünyası ortaya çıkan sonuçlar karşısında yapılacak daha çok çalışmanın özgüvenine sahip bulunuyor.

Uzayda mutlaka yaşam olan gezegen vardır
Henüz ışık hızına ulaşılamaması nedeniyle, daha uzak gezegenleri keşfetmek olanağı mevcut bulunmuyor. Bilim bu araştırmayı bugünkü verileriyle yürütmeye çalışıyor, bütün ülkeler bu konuda sınır tanımadan çalışıyor. Önemli olan bilimsel kazanımların çok daha hızla ilerlemesi ve uzay çalışmalarıyla savaşları aşarak, insanlığı barış denizinde buluşturmak, bilimi en önemli seçenek haline getirerek, yenidünyalara yelken açmak. Bizden daha gelişmiş medeniyetlerle, teknolojilerle tanışarak tüm ezberleri bozmak. Şimdilik en elverişli incelenmesi gereken gezegen Mars öne çıkmış durumda. Ay’daki çalışmalar bir anlamda hızlı ilerliyor… Çinliler, yapay Ay ışığıyla üretimi geliştirmeyi ve bu çabalara yoğun katılmayı öngörüyorlar. Bu nedenle Ay’da Koloni kurma çalışmalarına NASA ile birlikte katılım sağlamak istemleri biliniyor.

Her yönden “pozitif” bir insan türü yaratılabilir mi?
Artık Ay, daha da yakınlaşmış bir merkez haline geldi. İnsanlık çeşitli düşüncelerle, buluşlarla ve bilimsel seçeneklerle onu fethetmeyi sürdürüyor. Ancak dünyadaki çelişkilerin bu araştırmalara yansıması söz konusu olacak mı, bilinmez. Burada kurulacak ekonomik, sosyal ve siyasal yapı birlikte oluşturulabilecek mi? Yoksa dünya üzerindeki ayrışmalar, çekişmeler ve kıyımlar kör bir inatla ve egemenlik hırsıyla, Ay ya da Mars’ta kapitalist emperyalist sistemin ömrünü uzatmanın formülü mü aranacak?

Oysa emek ve sermaye çelişkisinin ortadan kaldırılabilmesi, ancak emeğin sermaye karşısında elde edeceği egemenlik, hükümranlık ve olağanüstü güçle mümkün olduğu çok açık bir gerçek… Sistemin yaşatılması için bilimin küresel finans elitleri tarafından tutsak alınması, ya da onlar tarafından finanse edilmesi, oluşturulması mutlaka kabul edilemez bir sonuç doğuracaktır. Öyleyse insanlık, kendisine alternatif, her yönden pozitif özellikler taşıyan bir varlığa ulaşabilir mi? Önce bunun için kendi dünyasında barışı ve özgürlüğü öne çıkaran sistemi inşa etmesi gerekir. Belki de bu aşırı silahlanmalar, yığınaklar ve küresel vahşetler yeni arayışların sancılarını, insan beynine taşıyacak ütopyalara gebe olabilir. Atom sicimlerine ulaşan insan aklı, böyle bir imza anlaşması zekâsına da yaklaşabilir, yaklaşmak zorundadır.

This entry was posted in Bilim ve Teknoloji. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *