TÜRK DİL BAYRAMIMIZIN 89. YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN

Kurtuluş   Savaşı  Sürecindeki   unvanıyla “HALÂSKÂR  (KURTARICI)  GAZİ “ MUSTAFA KEMAL PAŞA önderliğinde 1932 yılında düzenlen 1. Türk Dil Kurultay’ın açılış günü olan 26 Eylül,  Türk Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır.

ARAPÇA BİR YAZI

      Yukarıda yer alan “arapça yazıya” lütfen dikkatlice bakınız; bir Türk olarak bu yazıya bakmak bile içimi karartmakta ve sıkıntı vermektedir. Arapça harfleri ve yazıları her gördüğümde,  iyi ki bu korkunç dil zulmünden Büyük Atatürk bizleri kurtarmış diye çok mutlu oluyorum, şükrediyorum ve Onun aziz ruhuna sonsuz minnet duyarak,  rahmet diliyorum.

Söz konusu  arapça  alfabe ve dil,  biz Türk Milletine tamamen  yabancı olup,  dil uzmanlarının ifadesiyle öğrenilmesi son derece zor, karmaşık ve uzun yıllar alan (5 yıl) bir dildir. Bir insan uzman olmasa da,  arap alfabesinin zorluğunu zaten açıkça görebilir. 1938 sonrası arapça hususunda Türklere şöyle bir tuzak kurulmuştur;  arapça yazı ve metinlere “Eski Türkçe – Osmanlıca” denilmiştir!  (arapça sözcüğünü bilhassa gizlemek için! ) Bu kesinlikle doğru değildir; şöyle ki arapçanın eski, ya da yeni Türkçe ile hiçbir ilgisi veya  alâkası yoktur.

Bir ara bilgi edinmek üzere üniversitenin sözde “Osmanlı Dersi” adı altında verilen derslerine  katılmıştım;  sözde “Osmanlı” diyorum, çünkü Osmanlıca diye bir alfabe ve dil yoktur; yani Osmanlıca “ dedikleri  veya “Eski Türkçe” dedikleri resmen arapçadır.  Yani üniversitedeki Osmanlıca Dersi resmen arapça dil  kursu  idi!   Tıpkı Kuran Kursu kisvesi altında (Kuran Âyetlerinin Türkçe anlamı ve açıklamalarının yapılmadığı gibi…)  arapça alfabe öğretilip, papağan misali ezberletildiği gibi!  Zaten bu Kuran Kurslarının amacı da Kuran Âyetlerini açıklayıp, İslâm Dinini halka doğru öğretmek değildir.  Bunun en büyük kanıtı da 1400 yıl önce gelen İslâm Dini ve bu Dinin Tek Kaynak Kitabı Kuran’da yer alan Allah emir ve uyarıları,  21. Yüzyıl Türkiye’sinde bile,  Müslümanlarca genelde bilinmemektedir!

Türklere “Milli Kimlik, Türkçe Dil, Kültür ve Tarih” açısından en büyük darbeleri vuran Osmanlı padişahları ve hanedanı, İslâm Dinine de büyük darbeleri vurmuşlardır: Şöyle ki, Kuran’a göre Allah’ın kesin emri olmasına rağmen, “ İslâm’ın tüm dünya milletlerince doğru anlaşılmasının sağlanması, Âyetlerin açıklanması, Allah emirlerinin duyurulması, öğretilmesi ve yayılması…” Osmanlılarca maalesef ki engellenmiştir!

Osmanlılar bu zulmü yaparken de, “Biz Allah’ın Yeryüzünde  Gölgesiyiz – İslâm’ın Halifesiyiz;   araplar necip (soylu – makbul – üstün) millettir,  arapça kutsaldır – Kuran mutlaka  arapça okunmalıdır – dua Arapça  yapılamalıdır, yoksa haşa  kabul olmaz vs…” diye takiyye yaparak Türk Milletini yüzyıllarca  aldatmışlardır.

      Böylece Osmanlılar,  Türklere  tamamen yabancı  ve  son derece zor bir dil olan arapçayı –  din kisvesi  altında –  ibadet  ve eğitim dili olarak zorla dayatmışlardır! Tarihten günümüze Türklerden başka,  böylesine korkunç bir zulme  maruz kalan dünyada tek bir millet dahi yoktur. Türkiye’de pek çok sözde aydın da “Türkler,  İslâm Dinine geçtikten sonra ilerleyemediler, geri kaldılar vs…” diye ayakları yere basmayan – bilim dışı iddialarda bulunmaktadırlar! Hayır, onların bu iddiaları Tarih ve Kuran açılarından kesinlikle  doğru  değildir.  Emevi  arap dil ve gelenekleri Türklere, İslam dini diye telkin edilmiş, Türklere  kılıç yoluyla – şiddetle benimsetilmiş, Türklerde zamanla sorgulamadan, Kuran’ı okumadan bu telkinlere inanarak, kendi milli kimliklerini, binlerce yıllık  köklü dil,  kültür ve tarihlerini şaşılacak derecede unutmuşlardır!  Türkler, arapça ezberlerle sözde eğitim görerek, ibadet ederek, beyinlerini köreltmişler,  böylece padişahlara  sorgusuz – sualsiz kul ve kölelik ettiklerinden dolayı  geri, cahil ve yoksul kalmışlardır.  Tarihi gerçek budur.

Bir tarihçi olarak şu hususu kesin olarak ifade etmek isterim ki; Türklerin, ya da herhangi başka bir Müslüman milletin çağ dışı – geri kalması ve ilerleyememesinin bir tek nedeni vardır;   o da  özgürlüğünü  ve  bağımsızlığını kaybetmesi, böylece kendi milli benliğini  tanıyamaması, kendi  hak – hukuk ve çıkarlarını koruyamaması yüzündendir. Yani gerileme İslâm Dini yüzünden değildir. Şayet Türkler Kuran’ı anlayarak okusalardı, inandıkları Tanrının uyarılarından ders ve ibret alsalardı, İslam Dininin “akla, aklı çalıştırmaya –  düşünmeye,  sorgulamaya,  dürüstlüğe,  okumaya – gerçeği araştırıp bulmaya –  öğrenmeye – yani bilime, ilerlemeye, adalete, kul hakkına, üretime, paylaşıma, doğaya ve barışa…” ne kadar büyük değer verdiğini de öğrenmiş olacaklardı.

Ayrıca Türkler,  Allah’ın kesin emri olan “Benim adıma zalimlere – zorbalara – hak ve hukuk tanımayan bozgunculara karşı savaşın…” emrini de 1938 sonrasında da yerine getirmiş olacaklardı. Tıpkı Büyük Atatürk’ün Türklerin  ülkesi içinde ve dışında bulunan,  hak ve hukuk tanımaz, Allah, İslâm  ve  insanlık düşmanı, saldırgan – barbar, zalim ve  zorba işgalcilere karşı cesurca savaşmış olduğu gibi…

Büyük  Atatürk’ü  doğru anlamak, Onun yolundan gitmek ve bizlere ne büyük lütuflarda – olağanüstü hizmetlerde bulunduğunu öğrenmek için tarafsız Tarih Kaynaklarından (bilhassa yabancı kaynaklardan)  sürekli okumamız ve öğrenmemiz gerekmektedir. Büyük Atatürk her şeyden önce Türk  Milletine, Türklüğün Kutsal Ruhunu – Özünü hediye etmiştir; yani bizlere Ana Dilimiz Türkçemizi – Derin Köklerimizi – Dünya Medeniyetlerinin Temelinde yer Alan  Asil ve Kahraman Türk Atalarımızı – Saygın ve Görkemli Tarihimizi hediye etmiştir. O, bizi arapça zulmünden kurtarmıştır. Onun sadece bu TÜRKÇE DİL DEVRİMİ  bile bizlere eşsiz – büyük bir lütuftur.  TÜRK  DİL BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN, NİCE BİN YILLAR KUTLAMALARIMIZ DEVAM ETSİN İNŞALLAH…

BÜYÜK ATATÜRK’ÜMÜZE SAYGIMIZ – SEVGİMİZ VE MİNETTARLIĞIMIZ  ELBETTE  SONSUZDUR… ONUN SAYESİNDE BİNLERCE YILLIK  ANA  DİLİMİZİ – TÜRKÇEMİZİ  ÖZGÜRCE – GURURLA  KONUŞUYOR VE YAZIYORUZ.  Unutmayalım ki Türkçemize hassasiyetle  – dikkatle  sahip çıkmak, en birinci vatandaşlık görevimizdir.


Filiz Tuzcu, 26 Eylül 2021 – TÜRK DİL BAYRAMI 89. YIL DÖNÜMÜ


T.C. BURHAN SAVAŞ – 27.09.2021
burhan@superonline.com

Türkçe , Dünya’nın En Mükemmel Dili’dir.
Türk Olmayan İskandinav Türkolog Diyor ki ;

” İngilizce’yi Dünya Dili Olarak Belirleyenler , Türkçe’yi İnceleseler,
Türkçe’yi İngilizce’ye Tercih Ederlerdi ..

Gerçekten ; Hem Edebiyat , Hem Fen Okumuş Biri Olarak , Ülkeleri’nde İngilizce , Almanca Dil Okulları’nda Okuyan Biri Olarak , İskandinavya’nın Dünya Ünlüsü Türkoloğu’na Yürekten Katılıyor , Hak Veriyorum.

Türkçe; Bilim’e , Fen’e ( Matematiğe özellikle ) , Edebiyat’a En Uygun Dünya Dili’dir.

1100 yılı civarında Kaşgarlı Mahmut’un Yazdığı Ünlü Türk Lügatı ; Divan-ı Lügat’üt Türk’ü Asırlarca Ortadan Kaybettiler , GÜNDEM’e Sokmadı Türk , Türkçe Düşmanları. Türkler’i Dayattıkları Kendi Dilleri İle Asimiliye etmeye Çalıştılar. Ancak , Muhteşem Türk Dili’ni Türkler’e Unutturamadılar. Ama , Vazgeçmiyorlar , Vazgeçmezler. Özellikle Arablar ve de İngiliz’ler , ABD’liler , Yani İngilizce Dilliler..

Kaşgarlı Mahmut Bir Hata Yapmıştı , maalesef ;
Yazdığı Lügatı’nı, Bağdat’ta, Arab Halifesi’ne Sunmuştu.

Kaşgarlı Mahmut , Türkçe Lügatı , Türkçe’nin Yabancı Diller’e Başta Arabça’ya Faikiyetini ( üstünlüğünü) Kanıtlamak İçin Kaleme Almış , Sayısız Resimli Tanımlar Kullanmış , Türkçe’nin Güzelliği’ne Dikkati Çekmişti… Atatürk , Türkçemiz’i Yeni Alfabe İle Taçlandırarak , Türkçe’nin Yazı Dili’nde de Halk İçinde , Hızla Yaygınlaşmasını Sağladı.

ANCAK; BİR ANADİL’İ , DİNİ ESERLERİ TÜMÜYLE KENDİ DİLİNDE OKUYABİLME , YAZABİLME , YORUMLAR YAPMAK KADAR , KANATLANDIRIP UÇURACAK HER HANGİ BİR BAŞKACA YOL YOKTUR.

BUGÜN ; ALMANCA ve İNGİLİZCE’NİN KELİME ZENGİNLİĞİ , DİN KİTAPLARI İNCİL’İ KENDİ DİLLERİNDE OKUYUP YAZMALARI DOLAYISIYLADIR , 1550’LERDEN BERİ. DARISI TÜRKÇE’NİN BAŞINA , DİYELİM.

Ruhlarınız Ş’adolsun Büyük Türk Ata Babaları , Kaşgarlı Mahmut ve Atatürk.

T.C. BURHAN SAVAŞ

This entry was posted in ATATURK, DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, TARİHE - AYDINLANMAYA - CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *