Şeriatın Gölgesinde Kadın

Şeriatın Gölgesinde Kadın

Zülal Kalkandelen – 17 Ağustos 2021
zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr

Taliban militanları, Afganistan’ın başkenti Kâbil’e girince İslam Emirliği adına sözcü Zabihullah Mücahid açıklama yaptı: “İdam, recm ve hadım gibi cezalar mahkemelere bağlı olacak. Kadın haklarına saygılı olacağız.”

Buna inanan varsa, Taliban, 25 yıl önce Kâbil’e girdiğinde yaşananları hatırlatalım. Aşağıdaki alıntı, 2009’da gazetemizde yayımlanan “Şeriatın Gölgesinde Kadın” başlıklı yazı dizimden:

“1992’de Afganistan Demokratik Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanı Necibullah’ın devrilmesiyle iktidara köktendincilerin gelmesinden sonra, kadınların sahip olduğu sosyal, ekonomik ve kültürel haklar bakımından çok daha geriye gidilen bir dönem başladı. Sonrasında ise 1996-2001 arasında iktidarda kalan köktendinci Taliban döneminde kadınlar, tarihinin en kötü günlerini yaşadı.

Kelime anlamı, ‘öğrenciler’ olan bu grup, şeriat okullarından yetişen ve mülteci kamplarında toplanan askerlerden oluşuyordu. Ülkeyi şeriatla yönettikleri dönemde, Afganistan özellikle kadınlara uygulanan akıl almaz baskılara sahne oldu.

Kız öğrencilerin okula gitmesi, eğitim alması ve kadınların çalışması yasaklandı. Hiçbir kadın yanında erkek olmadan evden çıkamıyor, erkek doktora muayene olamıyor, hatta erkek bir doktorun olduğu bir ekip tarafından ameliyat edilemiyordu.

Tüm kadınlar, başlarından ayak uçlarına kadar bedenlerini bütünüyle örten burka giymek ve gözlerini de kapamak zorundaydı. Mesleği doktorluk ya da öğretmenlik olan kadınlar, artık mesleklerini yapamaz hale geldiklerinden, dilencilikle ya da bedenlerini satarak hayatlarını sürdürmek durumunda kaldı.

Evlerin camlarından kadınların görünmemesi için camların karartılması ya da siyaha boyanması şart koşuldu. Sokakta uygunsuz davranan kadınları cezalandırmak için din polisleri görevlendirildi. Sokakta herkesin önünde coplanıp dövüldü kadınlar…”

Şeriata dayalı anayasal sistemde, kadınları toplumsal hayattan dışlayan Taliban, yüzü görünen kadınları kırbaçlamaya devam etti. Toplu taşıma araçlarındaki aynaların bile kadınlara bakılabileceği gerekçesiyle kaldırıldığı dehşet verici bu karanlık, şimdi yeniden Afganistan’da kontrolü ele geçirdi.

EMPERYALİZMİN YARATTIĞI GÜÇLER ÇATIŞIYOR

İslamcı terörist örgüt El Kaide’nin 11 Eylül 2001’deki saldırılarından sonra, George W. Bush döneminde Afganistan’a giren ABD, 20 yıl boyunca Afgan ordusunu silahlandırmak için yatırım yaptı ama planları başarısız oldu. İşgalin 20. yılında, ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararından sonra Afgan ordusunun çöküşü hızlandı ve Taliban boşluktan faydalanıp hızla ilerledi.

Peki, çok farklı etnik ve dini yapıların bir arada olduğu Afganistan’da El Kaide ve Taliban nasıl ortaya çıktı?

Sovyetler’in 1979’da başlayan ve 10 yıl süren Afganistan işgali, Soğuk Savaş’ın son büyük kanlı çatışmasını yarattı. El Kaide ve Taliban, 1979-1989 arasında Afgan mücahitlerini finanse eden Siklon Operasyonu (Operation Cyclone) ile doğdu. Liderleri de ABD’nin Virginia eyaletindeki kampta yetiştirildi.

1989’da Sovyetler Birliği’nin ülkedeki güçlerini çekmesinin ardından, Afganistan Mücahitleri Birliği, Afganistan Demokratik Cumhuriyeti’ne karşı mücadele edip Afganistan İslam Devleti’ni ilan etti. Laikler kaybetti, İslamcılar kazandı.

1990’larda CIA, Pakistan’ın İstihbarat Servisi ISI ile birlikte bugünkü Taliban canavarını yaratmak için çalıştı; komünizme karşı “Yeşil Kuşak” oluşturmak amacıyla İslamcı grupların güçlenmesi için milyonlarca dolar harcadı.

Afganistan, Özbekistan, Tacikistan, İran ve Türkiye’yi kontrol altına almak için bölgede Pakistan’ın nüfuz alanını genişleten bir plan yapıldı. 1986-1992 arasında yüz binden fazla İslamcı militan, Pakistan’da CIA ve İngiliz İstihbarat Servisi MI6 tarafından yönetilen kamplarda, cihat ordusunu kurmak için yetiştirildi.

Taliban, sadece “medrese öğrencileri” değildi; Pakistan İstihbarat Servisi’nin maaşlı elemanlarıydı.

TÜRKİYE, TALİBAN’IN ‘MÜTTEFİKİ’ Mİ OLDU?

Bugün Afganistan’da güç kazanıp Kâbil’i teslim alanlar, terör üzerinden para kazanan cihatçı militanlardır.

Katliamlar düzenleyen, çocukları ve gençleri zorla silah altına alan, Afgan halkının günlük hayatına kısıtlamalar getiren, kadınların birçok hakkını yok eden ve belirledikleri kurallara uymayanları vahşice cezalandıran Taliban, Batı’nın eseridir.

Ellerindeki silahları verenler ve onları eğitenler emperyalistlerdir.

Afganistan’da bugün yaşanan güç savaşı, ABD’nin eğitip silahlandırdığı iki şeriatçı güç arasındadır. Afganistan İslam Cumhuriyeti’nin hükümeti de şeriatçı ama Taliban ondan daha radikal, IŞİD benzeri bir örgüttür.

Afganistan’da ABD’nin jandarmalığına soyunan Türkiye ise Taliban sözcüleri tarafından “müttefik” olarak açıklanmıştır. Bu ülkede İslamcı radikalizmin güç kazanması, bütünüyle bölge için büyük bir tehdittir.

Ama en büyük tehdit, Şeriatın Gölgesindeki Kadınlar içindir. Film yönetmeni Sahra Karimi’nin dün Taliban’dan kaçarken kaydettiği korku dolu video, laikliğin kadınlar için ne kadar hayati olduğunun son kanıtıdır.

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, BOP, İrtica, ORTADOĞU ÜLKELERİ, RADİKAL İSLAM, SİYASAL İSLAM, TERÖR, YOBAZLIK - GERİCİLİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *