Hukuk fakültelerinde “hile yapma” dersi mi okutuyorlar? * Ey savcı, neden çağlardan beri yazıyı-şiiri-düşünceyi suçlu sayarsın; neden?

Ey savcı, neden çağlardan beri
yazıyı-şiiri-düşünceyi suçlu sayarsın; neden?

Aydınlar, akıl ve cesaretle cehalete, haksızlığa karşı savaş açmışlardır. En eski çağlardan beri işte bu yüzden bir milletin yazarları ,şairleri , gerçek gazetecileri,  sanatçıları , düşünürleri yasalarını yapanlardan ve yönetenlerden daha güçlüdür. Daha kalıcıdırlar.

SAVCIYA ŞİİR 

Savcı, nedir düşündün mü, 
Dağları sorguçlu kılan? 
Onlar susmaz, gece gündüz, onlar haykırır yüceden. 
Gelmiş dağlardan yalnayak, durmuş kapına bir ıssız, 
Seni bile içli kılan.

Savcı, nedir hiç düşündün mü, 
Bıçakları uçlu kılan? 
Bir eski hak alınmamış, bir dere kan sorulmamış, 
Şunun bunun alın teri, 
Alınları taçlı kılan.

Savcı, nedir düşündün mü? 
Yazıları suçlu kılan? 
Usla, yürekle büyümüş, gündüzler geceye karşı, 
Ama nedir çağlar üzre, 
Beni senden güçlü kılan.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

NECATİ DOĞRU
13 Aralık 2018

Hukuk fakültelerinde
“hile yapma” dersi mi okutuyorlar?

Gazetecilerin tek işi başkalarının başına gelenleri takip edip, haber yazmaktır.Bu kez, hiç istemediğim halde, ben de haber oldum. Gazetelerde, TV’lerde birinci haberler arasına girdim. Bu yüzden izin verin ve bağışlayın, kendimden bahsedeyim.

Besmele çekmeyi bilirim.
Ama camiye gitmem.
Beş vakit namaz kılmam.
Oruç tutmam.

Hacca gitmeyi hiç düşünmedim. Fitre zekat vermem. Tek kuruş vergi kaçırmam. Ahlakımı ve vicdanımı yüksek tutmaya çalışırım. Param var, çalıştığım gazetelerde (9 patron değiştirdim) maaşım hep iyi oldu ama bir paltoyu 6 yıl giyer, bir takım elbiseyi 4 yılda eskitirim.

Isıtma masrafı az olsun diye oturduğum evleri hep küçük tutarım. Kumar bilmem. Meyhaneye üç-beş ayda bir dostlarımla giderim. Nefsimin köpeği olmamaya çalışırım. Egomu tamamen sıfırlamak istiyorum ama tam başaramıyorum. Yazılarımda haksızlığa uğrayanı, emeği, emekçiyi, çalışanı savunurum. Emeğin hakkını sermayenin hakkından çok üstte görürüm.

Türk Bayrağı’na bağlıyım. Ben Türk anadan ve Türk babadan Ağrı doğumluyum, Adana’da büyüdüm, İstanbul’da üniversite bitirdim. Vatanın bölünmesini hiç içime sindiremem. Türk ile Kürt’ün ebediyen kardeş kalmasını isterim. Ayrılıkçı Kürtlerin ABD’nin ve AB’nin kucağına itilmesine bakar üzülürüm.

Yeşile, ağaca, çiçeğe saygılıyım. Doğanın üç kuruş servet uğuruna ve insan egosunu tatmin yolunda yok edilmesine çok hayıflanırım. İstanbul’dan otomobille 2 saat uzaklıkta 4 dönüm bahçem var, içinde her çeşitten 102 ağaç,hepsini ben diktim, yetiştirdim, bahçede her gün 1 saat mutlaka çalışırım; bel bellerim, çim biçerim, fidan dikerim, ağaç budarım, çiçekleri sularım. Her mevsim kendi meyvemi yiyorum. Hayvanların, börtü böceğin, arının ve kuşların,yılanın ve solucanın tabiatta insan kadar yaşama hakları olduğuna inanırım. Bir köpeğim bile var. Sokaktan geldi, benim bahçeye sığındı. Adı Şirin. Kızımın da iki
kedisi birden var. Onların adı ise Nokta ile Virgül.

Şimdi biri çıksa!
Yukardaki özet biyografiye baksa,
“Necati ateisttir” dese. Bu damga
bana yapışır. İnsanlar inanabilir.
“Necati deisttir” dese.
Bu damga da bana yapışır.
İnsanlar inanır.
Necati, solcudur dese.
Necati, komünisttir.
Necati, laiktir.
Necati, Atatürk’ü tutar,
Cumhuriyeti savunur dese.

Bu damgaların hepsi bana yapışır. İnsanlar inanır. Ama biri çıkar da Necati hırsızdır,Necati hortumcudur, Necati tetikçidir, Necati egemene boyun eğer, Necati iktidarın düdüğünü çalar dese bu çamurlar bana yapışmaz. Hele hele bir savcı çıkar, bir iddianame yazar “Necati FETÖ’cüdür” derse bu iftira bana vız gelir,tırıs gider.

Tutkalla yapıştırsan.
404 kullansan.
Japon yapıştırıcı sürsen.
İnsanlar yine de inanmaz.
Necati’ye FETÖ vidası tutmaz.

Hukuk fakültelerinde okuyan çocuklarımıza “adaletin tam ve eksiksiz tecelli tmesini” öğretmiyorlar da “desise ve hile yapma” dersi mi okutuyorlar? Savcı, benim üç yazımı (Naylon Darbe- 12 Gün- Ankara’da İne Girme Manzaraları) seçmiş bu yazılardan hareketle “FETÖ örgütü üyesi değil ama bilerek ve isteyerek yardımcı oldu” damgasını vuruyor. Ve en çok da darbe teşebbüsü gecesi, henüz ne olduğu net anlaşılmamış saatlerde, yazılmış ve ertesi günün gazetesine ucu ucuna yetiştirilmiş “Naylon Darbe” başlıklı yazımı delil olarak gösteriyor.

Yazı arşivde duruyor. Herkesin bilgisayarı var.“Naylon Darbe- Necati Doğru” yazın önünüze gelir, okuyun, görün. Yazının tamamı; darbeye kalkışanları yerden yere vuran, darbeye karşı direnen halkı yücelten, öven bir anlatım. Savcı, yazının ana fikri olan “darbeciyi kınama darbeye karşı duran halkı yüceltme” kurgusunu görmüyor. Tıpkı filmlerde istenmeyen karelerin buzlandırılıp (örneğin içilen sigara) gizlenmesi gibi buzlama yapıyor.

Yazının içinde o lanet geceyi anlatan ve “Halkın gücü sinmedi.Tankların üstüne çıktı. Demokrasi kazandı” cümlelerini kapatıyor, gizliyor, saklıyor, buzlandırıyor. “Bu darbe girişimi naylona benziyor, sen kalk TRT’de bildiri okut. Sen kalk tankla TOMA’ yı tokuştur. Başarısız darbe yap. Kabak gibi tutuklan” türünden anlatımları ise cımbızlıyor, iddianameye cımbızladığını yazıyor. Yazımdan cımbızlama cümle çıkartarak bana karşı ve mahkemenin hakimine karşı hile kuruyor. Hukuk fakültelerinde çocuklarımıza “hile yapma dersi” mi öğretiliyor?

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/necati-dogru/hukuk-fakultelerinde-hile-yapma-dersi-mi-okutuyorlar-2792366/
This entry was posted in FAŞİZM, Fetullah Gülen, HUKUK-YARGI-ADALET, NECATİ DOĞRU YAZILARI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *