TOPLUM SAĞLIĞI – CARGILL -NBŞ/FRUKTOZ * FETÖ’nün zehri * Açtırma bayramlık ağzımı * “NBŞ… Şeker değil şekerimsi! Şekerimsi değil, bilim insanlarına göre ‘zehir’!” * NİŞASTA BAZLI ŞEKER ALARMI

 

YAZI UZUN FAKAT ÖNEMLİDİR 


Değerli okur , Ülkemiz her yönden gizli bir işgal altında.

Bizler gibi sade vatandaşların dahi bildiği bu derin ve çok yönlü işgal eylemlerini ülkemizi 15 senedir yönetmekte olan AKP iktidarının ve özellikle AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilmemesi gibi bir durum olamaz. Ve hatta AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu işgal eylemlerini kolaylaştırdığı dahi iddia edilebilir. Bu idddianın birçok örneği olaylar incelendiğinde görülecektir. Bu olaylardan bir tanesi de PANCAR TARIMINA ve ÜRETİCİSİNE vurulan darbedir.

Bu darbenin gerekçesi ise emperyalizmin Küresel firmalarından birisi olan ve GDO’lu tarım ürünleri üreten CARGILL firması lehine yaptığı uygunsuz yasa değişiklikleriyle CARGILL’in lehine yeni yasalar çıkartmış olması ve yasak olmasına rağmen Bursa’da tarım arazisinde fabrika yapmasına imkan sağlamasıdır. Bundan sonra Cargill Türkiye’de büyürken zamanında belediye reisi olan Erdoğan’ın ortaklarından olduğu ÜLKER de NBŞ/FRUKTOZ üretiminde ve kullanılmasında Cargill’in büyük partneri olmuştur. Bir konuyu gözden kaçırmayınız NBŞ/FRTUKTOZ üretimine yol veren Erdoğan’ın sağ yanında CARGILL sol yanında ÜLKER vardır.

Bir Başbakan neden kendi ülkesinin yasalarını bir başka ülkenin firması için uygun olmamasına rağmen değiştirir ? Üstelik de bu şirket pancar tarımına engel olarak pancar üreticisini de yok edecektir !!! Bu da yetmeyecek GDO’lu mısırdan üretilecek NBŞ/FRUKTOZ Türk Toplumunu zehirleyerek çocuk-bebek-yaşlı demeden hasta edecektir. Hatta şöyle de denilebilir ; 

NBŞ/FRUKTOZ’dan üretilen ucuz çikolata,gofret,çocuk maması, şeker , helva tatlı v.b gıda maddelerini tüketen az gelirli grup genelde AKP seçmenidir. Kilosu 20 TL’ye baklava nasıl yapılabilir ? AKP’ye oy veren kitle bu konudan en çok zarar görenlerdir.

Sürekli olarak değişmekte olan gündem içinde çok ağırlıklı olan Türkiye’nin BEKA sorunu varken bu önemli konuyu da göz ardı etmemek gereklidir.Sayın Soner Yalçın bu konuyu gündeme getirmektedir.Kendisine teşekkür ederim.NBŞ/FRUKTOZ üretimi konusu ne yazık ki iktidar tarafından gözden kaçırılarak desteklenmektedir.Bu tavrın ardında üretici/siyasetçi çıkar grupları olduğunun işaretleri de vardır. Küresel şirketler PARRA PARRA derken ne yazık ki kendi toplumunun sağlığını hiçe sayan bazı ŞİYASETÇİLER de bu koroya katılmışlardır.

Hem konuyu daha derinlemesine gündeme getirmek hem de tehlikenin unutulmamasını sağlamak adına konuya ilişkin yazıları sizlerle bir kez daha paylaşmanın toplum sağlığı açısından önemli ve gerekli olduğunu düşünüyorum.

Naci Kaptan
02.09.2017

Sözcü
SONER YALÇIN
21 Mart 2017

FETÖ’nün zehri

Cargill…
1865’te kurulan ABD şirketi.Fortune dergisine göre, dünyanın en büyük 12. şirketi.Yıllık geliri, 136.7 milyar dolar.Asıl alanı; (genellikle kimyasal-GDO’lu) tarımsal ürünler. 70 ülkede faal. Türkiye’ye yerli ortağı Bramer Ticaret A.Ş. ile 1960’da geldi;
1986’dan itibaren Cargill olarak faaliyet gösteriyor.

Ülkemizde şöyle tanındı:
Nişasta bazlı kimyasal şeker (glikoz-fruktoz) üretimi için 1997’de Bursa’da 213 dönüm toprak aldı.Burası birinci sınıf tarım arazisiydi. Ayrıca…İznik Gölü’nü besleyen suları (yıllık 1 milyon küp) çekip, pis atıklarını göndererek su havzasını bozacaktı.

Cargill’e dört ayrı arazi gösterilmişti; suya çok ihtiyacı olduğu için burayı seçmişti.  (Daha önce 6 Türk şirketi bu arazi için başvuru yapmış reddedilmişti.)Bursalılar konuyu mahkemeye taşındı.Bursa 2. İdare Mahkemesi 1998’de yürütmeyi durdurma kararı verdi.Danıştay 6. Dairesi 2002’de bu kararı onadı.Hukuk böyle diyordu; ama Cargill’in arkasında ABD vardı!

Tarih: 28 Ocak 2004.
Erdoğan ile George W. Bush Beyaz Saray’da buluştu.
Bush, Cargill sorununun çözülmesini rica etti.

5 ay sonra…
5403 sayılı “toprak koruma ve arazi kullanımı yasası” değişikliği 3 Temmuz
2005’te TBMM’de kabul edildi.

İki gün sonra…
Cargill’in isteği ve Bakanlar Kurulu kararıyla bu arazi “özel endüstri bölgesi”ilan edildi.
Danıştay 10. Dairesi 8 Şubat 2006’da bu karara ilişkin yürütmeyi durdurma kararı verdi.

O günlerde…
Emin Çölaşan köşesinde Başbakanlık belgesi yayımladı. 20 Nisan 2006 tarihli 3020 sayılı yazıya göre, Cargill’le ilgili yargı kararlarının hükümsüz kılınması ve tesisin  işletmeyi sürdürmesi için yeni kanun çıkarılması isteniyordu! (16.6.2006 Hürriyet)

Bugünlerde Erdoğan, “biz neler çektik” diyor ya, sanırım benzer yargı kararlarından bahsediyor!

Sonuçta…
AKP oylarıyla, -Anayasa’ya aykırı olmasına rağmen- TBMM’de Cargill’e ayrıcalık tanıyan yasal düzenlemeler yaptı.

BAŞKAN DÜŞÜRÜLDÜ

Geçen hafta elime bir kitap ulaştı:
“Başkan Düşürüldü/FETÖ’nün Belediye İşgali.” Yazarı, CHP Gemlik Belediyesi devrik başkanı Fatih Mehmet Güler idi.1999 ve 2004 yerel seçiminde ANAP’tan, 2009’da ise, CHP’den belediye başkanı seçildi.Hakkında açılmış dava yoktu.Ama odasında “böcek” vardı. “Kalorifer peteğinde böcek bulundu” denilince dinleme cihazı değil, haşere sandı!

Çok sürmedi…
Tarih: 21 Ocak 2011.

Savcı ve hakim karşısına çıkarıldı. Tutuksuz yargılanacaktı. Savcı tutuklanmasında ısrar etti. Mahkeme kararının arkasında durdu. Ardından…İçişleri Bakanlığı kararı geldi; görevden uzaklaştırıldı. Bir daha da koltuğuna oturamadı.Yargılamalardan beraat etmesine rağmen koltuğuna oturtulmadı.

Neler oluyordu?
Ne olduğu 15 Temmuz FETÖ darbesinden sonra ortaya çıktı.Belediye Başkanı Güler’i koltuktan indiren savcılar; Serkan Nogay, Osman Kılıçaslan, Nurettin Canata, Mustafa Öztürk, başsavcı Zekeriya Bayazıt,kaymakam Bilal Çelik, vali Şehabettin Harput FETÖ’cü olduğu iddiasıyla tutuklandı. Mülkiye Başmüfettişleri Sami Pınarakar ve Süleyman Yıldırım görevden alındı.

Devrik Güler’in kitaptaki iddiasına göre, 3 yıl başkan vekilliği yapan ve 2014’te AKP’den belediye başkanı seçilen kişi Cemaatçi! FETÖ, küçük bir ilçe olan Gemlik’te niye “darbe” yaptı? Meselenin dünya devi Cargill ile ilişkisi var mıydı?

İKİ BAKAN GİTTİ
FETÖ’nün, başta ABD olmak üzere küresel şirketlerin çıkarları için Türkiye’de neler yaptığı konusu hâlâ muamma. Örneğin…FETÖ’nün Gemlik’te yaptığı darbenin Cargill ile ilgisi var mıydı?

Tarih: 23 Temmuz 2004.
5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla -kısa bir karmaşanın ardından- Cargill arazisinde imar yapma yetkisi Gemlik Belediyesi’ne ait oldu.“Fuhuş gelir” diye her teklife karşı çıkan RP’li belediye, Cargill’e hemen imar izni verdi. (Gemlikli) AKP Bursa Milletvekili Altan Karapaşaoğlu da Cargill’in işini kolaylaştıracak yasa değişikliği teklifini TBMM’ye veren isimdi.

Cargill arazisinin Gemlik Belediyesi sınırlarına -oldu bittiyle- neden dahil edildiğini anlamışsınızdır! Karapaşaoğlu RP eski il başkanıydı zaten. Belediye ile ilişkileri iyiydi.

Ama… Belediyeyi 2009’da CHP’nin kazanması hesaplarında yoktu!
TBMM’de “Cargill’in sesi” olarak görev yapan AKP Milletvekili Gemlikli Karapaşaoğlu’nun, CHP’li Başkan Güler’i hedef yapması şaşırtıcı değildi. Evet. Gemlik’te FETÖ darbesi oldu.

Ve Cargill, hakkındaki olumsuz yedi mahkeme kararına rağmen işlerine devam etmeyi sürdürdü.Yetmezmiş gibi…Şeker Kanunu değiştirilerek -Türk firmalara kota varken- Cargill’e kota kaldırıldı.

Şaşırmayın; 2011’de Türkiye şeker piyasasını düzenleyen Şeker Kurulu’na Bakanlar Kurulu’nca seçilen üyelerden biri Cargill yöneticisi Mustafa Muzaffer Sayınataç idi.

Bu arada…
MHP’den Hüsnü Yusuf Gökalp (1999-2002) ve ondan sonra Tarım ve Köyişleri Bakanlığı koltuğuna oturan AKP’den Sami Güçlü (2002-2005), nedense politikayı kendi istekleriyle bıraktılar! Bugün…

Cargill, ABD’de ürettiği GDO’lu mısırları Türkiye’ye getirerek elde ettiği “zehirli tatlandırıcıları” herkese yedirmeye devam ediyor…

S Ö Z C Ü
Soner YALÇIN
1 Eylül 2017

Açtırma bayramlık ağzımı

Artık yordunuz…
Yalancılığınız yordu.
Sahteciliğiniz yordu.

Yiğit Bulut, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomi danışmanı.“Defalarca yazdım, üstüme geliyorlar, yazmaya devam edeceğim…” diyor.

Konu ne?
“NBŞ… Şeker değil şekerimsi! Şekerimsi değil, bilim insanlarına göre ‘zehir’!”
Nişasta bazlı şekerden bahsediyor.Peki… Kimmiş üstüne gelenler? Nişasta bazlı şeker lobisi imiş!

Diyor ki:
“Bu zehrin Türkiye’de kullanımını yaymaya çalışan bir yapılanma var. Hepsini açık edeceğim, bana yardım edin! Yaşasın sağlıklı nesiller yetiştiren, tam bağımsız, güçlü, büyük Türkiye…”

Bırak slogan atmayı! Koca ekonomi danışmanısın ne korkuyorsun?
Hepsini açık edecekmiş, hadi et! Ne yardımı yapsın halk sana? Liderinin iki dudağı arasında değil mi, bu zehir sektörüne son vermek…Bu zehri ülkeye sokan kim? Koruyucusu kim? Bilmiyor muyuz biz?

Büyük sırrı açıklayacakmış gibi “hava atmayı” kime yutturuyorsun?
Nişasta bazlı şeker üretiminde dünya devi olan Cargill’e kol-kanat geren senin liderin değil mi? ABD’nin en zengin dördüncü ailesinin taleplerine karşı çıkabildiniz mi?

Diyor ki, “bana yardım edin.” Al edelim:
Nişasta bazlı şeker üreten beş şirket var:

Cargill (ABD), Amylum (İngiliz Tate & Lyle PLC ve ABD’li ADM), PNS Pendik Nişasta (Cargill – Ülker ortaklığı), Tat Nişasta ve Sunar Mısır Entegre.

İşte açıkladım…Hadi… Liderin ile birlikte yapın gerekeni….Üstelik birinin sahibi FETÖ’den tutuklandı. Elinizde fırsat var. Hadi son verin zehir tacirliğine…Ne gezer!

Çıtınız çıkmıyor

Dilinizde kutsal sözler kandırın samimi Müslümanları kandırabildiğiniz kadar!
Sanki çocukları/halkı zehirleyen sizin gıda politikanız değil.Yapsanıza kimi ülkelerin yaptığını…

Kronik hastalıkları salgına dönüştüren nişasta bazlı şeker/mısır şurubu Fransa, Hollanda, Avusturya, İrlanda, İsveç, Yunanistan, Portekiz, Slovenya, Danimarka ve İngiltere’de yasak.

ABD Gıda ve İlaç İdaresi, 2008’de obeziteyi (itibarıyla kanseri) tetiklediğini belirterek yüzde 10’luk kotayı yüzde 8’e düşürdü.Siz ne yaptınız?

Türkiye’de yüzde 10 olan kotayı yüzde 15’e çıkardınız! Aslında… Hiçbir denetim yapmadığınız için kotanın ne kadar aşıldığı konusunda bilgi yok.Resmi rakamlara göre, Türkiye’de 265 bin ton mısır şurubu üretimi yapılıyordu.AKP hükümeti geçen yıl nişasta bazlı şeker kotasını 312 bin 500 tona çıkardı.

Oysa. Bu rakam…
Almanya’da 56 bin ton…
İspanya’da 53 bin ton…
İtalya’da 32 bin ton…

Avrupa’da kişi başına nişasta bazlı şeker tüketimi 1-1.5 kilo…Türkiye’de ise 6 kilo civarında! Ve acı ki sürekli artıyor… Bunu nereden biliyoruz:

2006 yılında 30 bin 506 kilo olan mısır ithali, 2015 yılında 1.7 milyon tona yükseldi.İthal eden şirketler kim? Başta Cargill olmak üzere nişasta bazlı şeker üretenler!

Nişasta bazlı şeker üreten şirketler arasında A kotası üretim kapasitelerine göre, başı tabii ki Cargill çekiyor. İkinci sırada Amylum var. Üçüncü sırada yine Cargill ortaklığı olan PNS bulunuyor. Diğerleriyle aralarında “üretim uçurumu” var.

Çıtınız çıkmıyor!
Neymiş, “bana yardım edin!”
Hadi canım sende…

AKP’li Bakan

Sadece nişasta bazlı şeker mi?
Ya yüksek yoğunluklu tatlandırıcılar?

2001 yılında 23 bin 647 ton olan (büyük çoğunluğu aspartam) yüksek yoğunluklu tatlandırıcı ithalatı…2015 yılında 350 bin tona ulaştı! Bunun yüzde 70’ini Çin’den alıyoruz! (Ne kadar sağlıklı tahmin edin artık!)

Meselenin özü şu: ABD, nişasta bazlı şekere pazar açmak için dedi ki…“Sizin şeker pancarının maliyeti pahalı. Biz nişasta bazlı şekere kol-kanat gereceğiz!”

Bu sebeple…
1998 yılında 500 bin 951 hektar olan şeker pancarı dikim alanı,
2015 yılında 272 bin 990 hektara düştü.
1998 yılında 22 milyon ton olan şeker pancarı üretimi,
2015 yılında 15.8 milyon tona geriledi.
Çiftçi sayısı, 450 binden, 120 bine düştü.
Nasıl düşmesin?

Türkiye 2015 yılında yaklaşık 170 bin ton şeker ithal ettik. Yetmedi… 2016 yılında da gene şeker ithal ettik. Ayrıca…AKP, 8 Nisan 2016 tarihinde sıfır gümrük tarifesi kararı aldı! Bunun anlamı açıktı: Pancar üreticilerini zarar ettirerek üretimi bırakmalarını zorlamaya devam etmek!

Aslında…
İthalin başladığı yıl, kamu şeker fabrikaları, kooperatif fabrikaları, özel sektör fabrikaları ile pazarlama şirketleri stoklarında tüketime hazır 498 bin 858 ton şeker vardı. Yani…Türkiye’nin şeker ithalatını gerektirecek bir durum yoktu.

İthalat için ısrar etmesinin sebebi neydi?
Önce siz bunun hesabını verin?

Danışman! Gücün yetiyorsa nişasta bazlı şeker şirketlerinin arkasında hangi AKP’li bakanlar var bunu açıkla?

Kendine esrarengiz ilişkileri açıklayacakmış gibi rol biçme, yemezler!
Açtırma benim bayramlık ağzımı! Mazinin hatırı var…

BİANET
Nilay Vardar
02.09.2017

Nişasta Bazlı Şeker Hem Tarıma Hem Sağlığa Zararlı

Şişmanlığa neden olan ve şeker pancarı üretiminin azalmasına neden olan nişasta bazlı şeker üretimi kotası yüzde 30 arttırıldı.

Bakanlar Kurulu kararı ile Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üretimi için 250 bin ton olarak belirlenen kota yüzde 30 oranında artırıldı.Uzmanlar, hem şişmanlığı arttırarak sağlığı olumsuz etkileyecek hem de şeker pancarı üretimini düşürecek bu uygulamaya tepkili.

Nişasta bazlı şeker (NŞB), mısırda bulunan nişastanın işlenmesiyle elde edilen glukoz ve fruktoz içeren şekerler olarak tanımlanıyor. Mısırdan üretildiği için “mısır şekeri” veya “mısır şurubu”olarak da adlandırılıyor.

Yediğimiz içtiğimiz neredeyse tüm ürünlerde yer alan nişasta bazlı şekerin üretiminin kotası Türkiye’de 2001’de çıkarılan Şeker Yasası ile yüzde 10 olarak belirlendi. Bakanlığın her yıl bu kotayı yüzde 50 oranında arttırma yetkisi var.

Zaten AB kotasının 3 katı üstünde

Rakamlarla şeker pancarı:

Türkiye şeker üretiminde yüzde 1,3’lük payla 15. sırada yer alıyor. Türkiye`de 300.000 hektar alanda şekerpancarı ekiliyor. 1998 yılında 22 milyon ton olan şeker pancarı üretimi 2014 yılında 17 milyon tona gerilerken, çiftçi sayısı da 450 binden 130 binlere düştü.

Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Özden Güngör, hali hazırda AB ortalamasının yaklaşık 3 katında kota verilen NBŞ üretimi kotasını daha da arttırılmasının pancar şekeri sanayi ve pancar üreticilerini olumsuz yönde etkileyeceğini belirtti.

“Şekerpancarı tarımı ve şeker üretimi milyonlarca kişinin geçim kaynağı. Şeker sanayi, hayvancılık ve yem girdisi başta olmak üzere şekerpancarı Türkiye’nin stratejik ürünlerinden.

Şeker pancarı 12 yılda 2,5 milyon ton daraldı

“Tüm güçleri ile şekerpancarından yapılan şekerin yerini glikoz, izoglikoz ve fruktoz şurubuna bıraktırmak isteyen lobiler var güçleriyle çalışıyor. Burada amaç, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi.

“Şeker pancarında son 10-12 yıl içerisinde yaşanan 2,5 milyon tonluk üretim daralmasının hayvancılığa yansıması, 6,5 milyon ton yaş pancar küspesi ve 900 bin ton melasın kullanılamaması şeklinde oldu.

“Ülkemizde pancar çiftçisinden esirgenen kaynaklar AB`nin pancar, ABD ve Arjantin`in mısır üreticilerine ve çokuluslu agro-sanayi tekellerine aktarılacak.”

Güngör, kota arttırımından vazgeçilerek AB seviyesine indirilmesini şeker pancarı tarımının desteklenmesi gerektiğini ifade etti.

Früktoz miktarı yüksek, şişmanlatıyor

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Hatun, mısırdan üretilen nişasta bazlı şekerin diğer şekerlere oranla şişmanlığı artırdığını ve karaciğerde yağlanmaya neden olduğunu belirtti.

“Mısır bazlı şekerin en önemli özelliği sıvı ve ucuz olması. Kristalize olmuyor. Bu yüzden içecek sektörü ve besin sektöründe daha çok kullanıyor. Fruktoz miktarı diğer şekerlere göre daha yüksek. En önemli sorun diğer şekerlerden farklı olarak karaciğere girerken insülin hormonuna ihtiyaç duymuyor ve karaciğere daha fazla giriyor.

“Yani hem şişmanlığa neden oluyor hem de karaciğerde yağlanmaya. Özellikle Amerika’daki obezitenin (şişmanlık) fruktozdan kaynaklı olduğunu iddia ediyorlar. Orada çok ciddi bir fruktoz karşıtı hareket var. Kansere etki etmesi konusunda da tartışmalar var ancak bu konuda kanıtlar henüz zayıf. Tabii şunu da asla unutmamak lazım, fruktoz dışındaki diğer şekerler de masum değil ve şişmanlığa neden oluyor. Hükümetin nişasta bazlı şeker üretimi kotasını arttırmasında tabii ki besin endüstrisinin baskısı etkili oldu. Çünkü çok ucuz bir şeker.” (NV)

Nilay Vardar

Şükran ÖZÇAKMAK / HT GAZETE
sozcakmak@htgazete.com.tr

NİŞASTA BAZLI ŞEKER ALARMI

Üç tehlikeli beyaz olarak bilinen ‘un, şeker ve tuz’un insan sağlığına etkisi tartışılırken, daha az maliyetle elde edilen ve gazozdan çikolataya pek çok üründe kullanılan nişasta bazlı şeker (NBŞ), bazı AB ülkelerinde yasaklandı. Türkiye, dünyanın en büyük 4. şeker pancarı üreticisiyken, ton başına 250-300 dolar daha ucuz olan “mısır şurubu” üretmek için sadece 2010’da 500 bin ton mısır ithal etti. Ancak içeriğinde fruktoz olan mısır şurubu ile yapılan gıdalar, doktorlara göre kronik hastalıkları salgına dönüştürüyor. Fransa, Hollanda ve İngiltere, bu nedenlerle Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) olarak da adlandırılan mısır şurubu üretimini yasakladı. En büyük üretici ABD, üretim kotasını düşürdü. Türkiye’de ise Danıştay’ın kesinleşmiş kararına rağmen Bakanlar Kurulu kotayı düşürmemekte ısrar ediyor. NBŞ artık kotalı, kotasız ve merdiven altı olarak; alkollü, gazlı, kolalı içeceklerde, baklava, bisküvi ve her türlü unlu mamul sanayiinde kullanılıyor. Üstelik yalnızca tat verici olarak değil fermantasyon, raf ömrünü uzatma, nem dengesini koruma amacıyla da… İnsan sağlığına etkisi nedeniyle tartışılan mısır şurubunu, sağlık ve ticari yönüyle inceledik.

Nişasta bazlı şeker alarmı!
TOKLUK hissi vermeyen ve kanserden kalp hastalıklarına ve karaciğer yetmezliğine kadar birçok kronik hastalığa yol açtığı ileri sürülen nişasta bazlı şeker (NBŞ), Fransa, Hollanda ve İngiltere’de yasaklandı. Bağımsız bilim adamlarının, “Mısırdan elde edilen NBŞ’de yüksek oranda fruktoz (meyve şekeri) var. Fruktoz, tokluk hissi uyandırmaz aksine yedikçe yedirir. Kronik hastalıklar salgına dönüşmeden önlem alınmalı” dediği NBŞ için Türkiye bir cennet durumunda. Türkiye’demahkemeler, şirketlere ‘kotayı düşür’ dese de Bakanlar Kurulu yetkisini, kotayı artırma yönünde kullanıyor. NBŞ artık kotalı, kotasız vemerdiven altı olarak tümgıdamaddelerinde kullanılıyor. En büyük üretici konumundaki ABD’nin Gıda ve İlaç İdaresi FDA, Nisan 2008’de “içeriğinde yüksek fruktoz olan NBŞ suni tatlandırıcıdır” açıklaması yaptı. ABD’de bilim adamları, obezite ve obeziteye bağlı hastalıkların artışını NBŞ’ye bağlayınca, yüzde 10 olan ABD üretim kotası, yüzde 2’lere düşürüldü. Bu gelişmeler yaşanırken Türkiye, yüzde 10 olan NBŞ üretimkotasını yüzde 15’e çıkardı. Bunun tek nedeni ise nişasta bazlı şekerin, pancardan elde edilen şekere oranla ton başına 250-300 dolar daha ucuz olmasıydı. Şeker pancarında dünyanın 4’üncü büyük üreticisi olan Türkiye, yeterli orandamısır üretiliyor olmasına rağmen dışarıdan ithal ettiğimısırla NBŞ üretiyor. Türkiye’de gıdamaddelerinde kullanımoranı ise bazı verilere göre yüzde 30 ancak yüzde 50- 80’lere vardığı iddia ediliyor.

MISIR GDO’LU
Avrupa’da kişi başına NBŞ tüketiminin 1-1.5 kilo, Türkiye’de ise 6 kilo civarında olduğunu söyleyen Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, NBŞ üretimiyle ticari açıdan Türkiye’nin kâr etmediğini, buna rağmen halk sağlığının bozulmasına göz yumulduğunu şu verilerle açıklıyor: “Fransa, İngiltere, Hollanda, Almanya gibi ülkelerde de pancardan şeker elde ediliyor. Ama bu ülkelerden Fransa, Hollanda ve İngiltere NBŞ bazlı şeker üretimini yasakladı. 25 Avrupa ülkesi 1milyon 200 bin ton NBŞ üretirken Türkiye tek başına 500 bin ton üretiyor. Türkiye 2008 yılında 1milyon 151 bin 490 tonmısır ithal etmiş, 2009 yılında 485 bin 130, 2010 Eylül ayı itibarıyla 425 bin 646 ton mısır ithalatı yapmışız. Bir tarafta GDO’lumısır tüketip halkın sağlığını bozuyoruz diğer taraftan Türkiye’deki çiftçiyi değil başka ülkeleri desteklemiş oluyoruz.

PROF. YALÇIN: DEVLET TAKİP ETMELİ
Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şuayip Yalçın: “Bu konu üzerinden direkt yapılmış bir çalışma yok ancak ilişki şişmanlık üzerinden kuruluyor. Bu iddiaların klinik temelini çoğu zaman göremiyoruz ancak kullanımı sınırlandırılmış bir ürün olması nedeniyle Devletin kurumları bunu takip etmeli.”

OBAMA’NIN EŞİ HALKINI UYARMIŞTI
ABD Başkanı Barack Obama’nın eşi Michelle Obama’nın, ‘İçerisinde mısır şurubu ihtiva eden ürünleri tüketmeyeceği ve çocuklarına vermeyeceği’ yönündeki açıklamasını hatırlatan Gök, “Türkiye’de NBŞ lobisi çok iyi çalışıyor. ABD’nin NBŞ fiyatları bizden yüzde 40 daha ucuz. Neden AB’ye satmıyorlar veya niye bizden almıyorlar? Fruktoz, şeker muadili olduğu için ve de insan sağlığı üzerindeki etkisi nedeniyle karşı çıkıyorum. Sendika olarak kotanın düşürülmesi için her yıl dava açıyoruz, mahkeme bizi haklı buluyor ama Bakanlar Kurulu kararı uygulamıyor” dedi. “Avrupa ve ABD, NBŞ bazlı şeker tüketilmemesi için halkı bilinçlendiriyor” diyen Gök, Türkiye’de NBŞ ile üretilen gıda maddeleri üzerindeki etiketlerde uyarı bulunmuyor. Hangi gıdada ne kadar NBŞ kullanıldığı belirtilmiyor. ‘Sigara sağlığa zararlıdır’ gibi etiket bulunmalı. Etiket üzerinde bir insanın günde en fazla tüketeceği miktarın belirtilip uyarının da bulunması gerekiyor. Tedbir alınmayınca ‘Çocuklarınızı NBŞ’den uzak tutun’ kampanyası başlattık” diye konuştu.

En büyük üretici Cargill-Ülker
Türkiye’de NBŞ üreten  5 şirket var!

TÜRKİYE’de NBŞ üreten 5 tesis var. Bunlardan Cargill’ın kapasitesi 400 bin ton, Adana’da bulunan Amylum’un kapasitesi 250 bin ton, Ülker- Cargill ortaklığındaki Pendik Nişasta’nın kapasitesi 110 bin ton, Tat firmasının kapasitesi 70 bin ton ve Sunar’ın kapasitesi 55 bin ton mısır.

Bu 5 tesisten biri olan Pendik Nişasta Sanayi, Ülker Grubu’na ait. Ülker Grubu, Pendik Nişasta Sanayi tesisinde Cargill ile ortak olarak mısır şurubu üretiyor. DAHA UCUZ KOLA, DAHA ÇOK NBŞ Üç büyük kola üreticisi (Coca-Cola, Pepsi-Cola ve Cola Turka), içeceklerini tatlandırmak için pancar şekeri yerine, ton başına 250-300 dolar daha ucuz olan “mısır şurubu” kullanmayı tercih ediyor. NBŞ üreten 5 firma arasında yer alan Ülker, piyasanın en büyük şirketi olan Cargill’a ortak ve neredeyse tekel konumunda. Ülker aynı zamanda NBŞ’yi en çok kullanan gıda üreticisi olduğu için de bu üretimden en çok kâr eden firma konumunda. Üstelik Ülker daha önce Bakanlar Kurulu’nun üretim kotasını aşmayı da başarmıştı.

PROF. DEMİRKOL: KALP HASTASI YAPIYOR
Fruktozun şişmanlığa, şişmanlığın da başta kalp damar hastalığından kaynaklı inmeye ve birçok kronik hastalığa yol açtığını söyleyen Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Kenan Demirkol, “AB ülkelerinde bu ürünlerin tüketimi ve gıda ürünlerinde kullanımı azaltılırken Türkiye’de durum vahim. Denetim yok. Piyasada kayıt dışı fruktoz var. Türkiye’deki 5 ayrı üretici firma, piyasadaki kayıt dışı fruktoz olduğunu kabul ediyor ancak bu veriyi de kotayı yükseltmek amacıyla kullanmak istiyorlar. Etiketlerin üzerinde ne kadar fruktoz kullanıldığı belirtilmiyor.

ÜRETİP GIDAYA DÖNÜŞTÜREN TEK ŞİRKET
CARGİLL şirketi, mısırı işleyip elde ettiği nişasta sütünü 2004 yılının temmuz ayından itibaren Ülker ile birlikte ortak olduğu PNS’ye (Pendik Nişasta Sanayi) satıyordu. Ülker, PNS’den aldığı bu ara maddeyi Akyazı’daki Cola Turka tesisinde kurduğu ilave tesiste, nişasta bazlı şekere dönüştürüyor ve üretimde kullanıyordu. Ülker böylece Bakanlar Kurulu’nun NBŞ için belirlediği kotayı aşan tek firma olmuştu. Coca-Cola ve Pepsi-Cola, Ülker’i emsal gösterip aynı tesisi kurmak istedi ancak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, talebi yerinde bulmadı. 4 Nisan 2001 tarihinde yürürlüğe giren Şeker Kanunu, ürettiği mısır şurubunu aynı tesiste kullanan şirketleri kota dışında tutuyordu; ancak Sanayi Bakanlığı, bundan haberdar değildi. Şikâyet üzerine Şeker Kurulu, üretim yapan Cargill ve Amylum şirketine bir yazı gönderdi ve Şubat 2005’ten itibaren aylık üretim ve satış bilgilerini istedi. Kurul, Cola Turka üretiminde kullandığı nişasta bazlı şekerin `kendi üretimi olmasa da` kota fazlası ürün olduğu gerekçesiyle Ülker’e 32 milyon TL ceza kesti. Bu tarihten sonra Cargill, Ülker’e PNS üzerinden nişasta sütü satışını durdurdu. 2005 yılında Ülker, nişasta NBŞ üretiminin durduğunu, cezaya itiraz etmek için mahkemeye başvurduklarını açıkladı. Ülker grubu, mahkeme sonucu konusundaki sorularımızı yanıtsız bıraktı.

SAĞLIK BAKANI AKDAĞ AÇIKLADI: HER 3 KİŞİDEN BİRİ ŞİŞMAN!

Gofretten bisküviye, meşrubattan unlu gıda mamüllerine varana kadar tükettiğimiz bir çoK gıda malzemesinin içinde yer alan Nişasta Bazlı Şeker (NŞB) maddesi Türkiye’yi obezitede ABD ve Meksika’ya yaklaştırdı.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kendisinin de normalden kilolu olduğunu, kendisi için önlem almaya başladığını söyledi. Akdağ, Sağlık Bakanlığı’nın başlattığı şişmanlıkla mücadele eylem planının da detaylarını anlattı.

Bakan Akdağ, “İnsanımızın 3’te biri normal kilolu, 3’te biri obez, 3’te biri de kilolu ki ben de bu gruba dahilim” dedi, kendi adına önlem almaya başladığını anlattı.

Akdağ, “Sofradan tam doymadan kalkmayı öğrenmemiz lazım. Acıkmadan sofraya oturulmamalı. Ama Sağlık Bakanlığı’nın yapabilecekleri sınırlı, bireylerin yaşam biçimlerini değiştirmeleri gerek” şeklinde konuştu.

Hastalıklar salgına dönüşüyor

Pancar şekerinin yerini almaya çalışan mısır şurubu yani NBŞ’nin (nişasta bazlı şeker) insan sağlığını tehdit ettiğini söyleyen doktorlar, “kronik hastalıklar ve kanser salgına dönüşür” diyerek uyarıyor

BİLİMSEL verilere göre çay şekeri olarak bilinen sakkaroz 74 birim, mısır şurubu olarak bilinen fruktoz ise 173 birim tatlılığa sahip. Son araştırmalar, ‘şekerli gıdalara olan bağımlılığın, uyuşturucu veya uyarıcılara oranla daha fazla olduğu’ tartışmalarını gündeme getirdi. Bu da ‘Şeker uyuşturucu gibi yasaklansın mı’ tartışmasını doğurdu. Normal şekere oranla daha tatlı olan fruktozun, bilinen ve tartışmasız kabul edilen en önemli etkisi, beyinde tokluk hissini uyarmıyor olması. Tıp otoriteleri, fruktozlu gıda ürünlerinin şişmanlatıcı etkisi üzerinde hemfikir. Bağımsız bilim adamları, fruktozun obeziteye ve metabolik sendroma yol açtığını ileri sürüyor.

GIDA GÜVENLİĞİ DERNEĞİ: ELİMİZDE VERİ YOK
Özellikle kanser uzmanları ve cerrahlar, karşılaştıkları vakalar karşısında, “Glikoz, vücudun tüm hücrelerinde kullanılırken fruktoz sadece karaciğer için gereklidir ve bu miktar 15 gram kadardır. Fazlası, ürik asit düzeyini yükseltir, obezliğe, karaciğerde yağlanmaya ve devamında pankreas kanseri, kalp hastalıklarına, diş çürümesi, depresyon, böbrek, gut, tansiyon, migren, varis gibi hastalıklara yol açıyor. Mısır şurubunun gıda maddelerinde yoğun kullanımının önüne geçilmeli” diyerek tepkilerini dile getiriyor.
75 kadar gıda firmasının üyesi olduğu Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, “Biz, uluslararası sağlık otoritelerinin verisini baz alırız. Bugüne dek NBŞ’nin zararlı olduğuna dair bir veri elimize ulaşmadı” dedi. Şekerin insan sağlığı üzerine etkisi üzerindeki sorumuzu ise, “Şişmanlatıcı etkisi biliniyor. Şişmanlığa bağlı sağlık sorunlarına da yol açıyor olabilir ancak bu bizim değil gıdacıların yanıtlayacağı bir soru. 20’si öğretim üyelerinden oluşan danışma kurulumuz var, onların da NBŞ’nin gıda güvenliği açısından sakıncalı olduğunu belirten bir beyanı olmadı” şeklinde yanıtladı.

İNSAN YAPISIYLA UYUMLU DEĞİL
Nişasta bazlı fruktozun insan sağlığına etkisini, hızla artan kanser ve özellikle pankreas kanseriyle ilişkilendiren İstanbul Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü’nden Dr. Yavuz Dizdar, “Son yıllarda yapılan araştırmalar, nişasta bazlı şekerin insan metabolizmasıyla uyumlu olmadığını ortaya koydu. Ülkemizdeki yüzde 15’lik NBŞ kotası en az yüzde 1 seviyesine indirilmeli. Mısırdan elde edilen NBŞ, genzinizde yanma tadı bırakır ve mide ekşimesine neden olur. Akışkandır ve soğukta şekerlenmeye neden olmaz. Mısır şurubu elde edilen mısırın da GDO’lu mısır olma olasılığı yüksektir” diyor.

NEDEN MISIR ŞURUBU?
Mısırdan yüksek fruktoz içerikli mısır şurubu yapımına 1970’lerde başlandı. 1980’lerde yılda 3 milyon ton olan üretim, günümüzde 20-30 milyon tonun üzerine çıktı Nişasta glikoz moleküllerinden oluşan birleşik bir şeker. Mısır şurubu, mısır nişastasının kimyasal işlemden geçirilmesiyle elde ediliyor. Nişasta parçalanarak glikoza, ardından glikoz fruktoza dönüştürülüyor. Bazı ürün paketlerinde mısır şurubuna “nişasta bazlı sıvı şeker” adı veriliyor; kısaca “NBSŞ” dendiği de oluyor. ABD’de HFCS olarak isimlendiriliyor.
Mısır şurubu, şeker pancarından elde edilen şekerden daha tatlı ama daha ucuz ve taşınması daha kolay. Bu da gıda üreticileri için daha düşük maliyet ve daha yüksek kâr anlamına geliyor. Mısır şurubunun içinde yüzde 90’lara varan fruktoz (meyve şekeri) bulunur. Şeker pancarından elde edilen sakkaroz (çay şekeri) yarı yarıya fruktoz ve glikoz içerir. Sakkaroz: 100 birim, glikoz 74 birim, fruktoz 173 birim tatlılığa sahiptir.

KARIN İÇİ YAĞLANMAYA DİKKAT EDİLMELİ
DİZDAR, NBŞ ile ilgili bilimsel araştırmaları da şöyle anlattı: “Mısır şurubunda elde edilen yüksek fruktoz içerikli şeker, iç organlarda ve karın içinde yağlanmanın en önemli nedenlerinden birisidir. Yağlanma sonucu oluşan metabolik sendromla; siroz, karaciğer kanseri, karaciğer rezeksiyonu (karaciğerin bir kısmının ameliyatla alınması) ve transplantasyonu gereken hasta sayısı da artmaktadır. ‘Steatozis’ olarak adlandırılan yağlanma, özellikle son 10 yıl içerisinde artış göstermiştir. Alkolik olmayan insanlarda da karaciğer yağlanması sık görülür oldu. Bu yağlanmayla diyabet ve kanser gelişmesi olasılığı artmakta. Taşsız safra kesesi iltihabı, akut pankreatit tablolarındaki artış yüzlerce cerrahi ve dahili tedavi girişimi ile sonuçlanıyor.”

GIDALARI TATLANDIRIYOR RAF ÖMRÜNÜ UZATIYOR
Fruktoz şurubu, yalnızca tatlandırıcı değil nemi çekme özelliği yanında gıda aktivitesini düşürmekte ve gıdaların raf ömrünü uzatmaktadır. Alkollü, gazlı, kolalı içeceklerde, tat verici olarak meyve suyu sanayiinde, tadı artırma ve fermante edilebilirlik için de çikolata şekerleme, tatlılar, bisküvi, unlu mamuller sanayiinde kullanılır. Raf ömrünü uzatma, nem dengesini koruma amacıyla da kullanılan NBŞ, süt ürünleri, ketçap, mayonez, hazır çorba gibi işlenmiş gıdalarda ve meyve sebze ürünlerinin salamurasında da kullanılıyor.

Obezite ve depresyona yol açıyor
CERRAHPAŞA Tıp Fakültesi Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkan Prof. Dr. Mehmet Aydın da, bilimsel çalışmaları şöyle anlattı: “Fazla fruktoz tüketen deney hayvanları üzerinde çalışmalar yapıldı. Fruktozun, diyabet, koroner kalp hastalığı, karaciğer yağlanması ve hipertansiyona yol açtığı görüldü. Son 30-40 yıldır çay şekeri yerine mısır şurubunun kullanılması, şişmanlığın ve şişmanlıkla ilgili hastalıkların bir salgın haline dönüşmesini kolaylaştırdı. Ayrıca obezite, hipertansiyon, diyabet, karaciğer yağlanması, depresyon ve böbrek yetersizliği olan hastalar üzerinde yapılan incelemede, kanlarındaki ürik asit oranınının yüksek olduğu belirlenmiş. Deney hayvanlarına fruktoza eşdeğer miktarda glikoz ya da laktoz (süt şekeri = Glukoz + galaktoz) verildiğinde ise bu hastalıklar görülmüyor.

GAZLI İÇECEKLER UYUŞTURUCU GİBİ
Gazlı içeceklerin en görünür zararı şişmanlık. Çünkü çok miktarda hızlı emilen şeker içeriyorlar. Bu nedenle diğer uyuşturucular gibi bağımlılık yapıyor ve haz duygusuyla birlikte vücuda zarar veriyor. Son yıllarda normal şeker yerine çok daha ucuz olan mısır şurubu (fruktoz) kullanılıyor ki şişmanlık salgınının en önemli etkeni bu tip şekerler. Mısır şurubu şişmanlık, hipertansiyon, şeker hastalığı, gut, karaciğer sirozu ve depresyon gibi hastalıkların ana nedeni.”

Şekersiz kola reklamı yasak ama karara uyan yok
Türkiye Şeker-İş Sendikası, Nisan 2008’de; Coca-Cola ve Pepsi firmaları tarafından piyasaya sürülen ve ‘zero sıfır şeker’ ile ‘şekersiz maksimum tat’ sloganlarıyla tanıtılan “Coca Cola Zero” ve “Pepsi Max” isimli ürün reklamlarının durdurulması için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu Başkanlığı’na şikâyet başvurusunda bulundu. 12 Ağustos 2008’de karara varan Reklam Kurulu, “söz konusu ürünlerde hiç şeker bulunmadığı izleniminin yaratıldığına ve reklamların tüketicileri yanıltıcı ve aldatıcı nitelikte olduğuna” karar verdi. Kurul, reklamları veren Coca-Cola ve Pepsi-Cola şirketlerini 60 bin TL idari para cezası ile cezalandırdı ve reklamların durdurulmasına hükmetti. 31 Aralık 2008’de de sendika, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’ne yazılı başvuru yapılarak, kararın uygulanmasını istedi. Ancak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, süresi içinde (3 Mart 2009’a kadar) herhangi bir cevap vermediği gibi kararı uygulamadı. Sendika, Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne başvurarak, Bakanlığın bu kararının yürütmesinin durdurulması ve iptalini istedi.

Kanser hücrelerinin büyümesini hızlandırıyor
Bugüne kadar yapılan pek çok araştırma, doğalın dışına taşmış şeker metabolizmasının pankreas kanserine neden olduğunu gösterdi. ABD’de 88 bin 802 kadının katılımıyla gerçekleştirilen ‘Nurses Health Study’ adlı araştırmada, 18 yıllık takip süresinde 180 kişide pankreas kanseri saptandı. Bu çalışmaya göre çay şekeri (sükroz) pankreas kanseriyle ilişkili bulunmadı.

Buna karşılık özellikle vücut kitle indeksi yüksek olan ve artmış ensülin direnci bulunan bireylerde, yüksek glisemik yük ve fruktozdan (mısır şurubu şekeri) zengin diyet, pankreas kanseri olasılığını istatistiksel anlamlı bir biçimde artırdığı görüldü. Multiethnic Cohort adlı çalışmada ise diyetteki glisemik yük (bir yiyeceğin bir porsiyondaki gerçek karbonhidrat miktarı), eklenen şekerler ve karbohidratların pankreas kanseri oluşturma riski araştırıldı. 8 yıl izlenen 162 bin denekten 434’ünde pankreas kanseri ortaya çıktı. Analiz sonucunda nişasta bazlı şekerde bol miktarda bulunan fruktozun pankreas kanseri ile istatistiksel anlamlı ilişkili olduğu gösterildi.

ABD KOTA KOYDU
Los Angeles Üniversitesi araştırmacıları geçtiğimiz ağustos ayında yayınladıkları çalışmalarında, fruktozun pankreas kanseri hücrelerinin çoğalmasını hızlandırdığını ortaya koymuştu. Pankreas hücre soylarında yapılan bu araştırmaya göre, fruktoz kanser hücreleri tarafından enerji kaynağı olarak kullanılabilmektedir. Araştırma ABD’de Ağustos 2010’da ciddi tartışmalara neden oldu. ABD, nişasta bazlı şeker için kendi ülkesinde yüzde 2 kota koydu.

http://www.sakaryaziraatodasi.com/sayfa.php?kod=53

This entry was posted in GDO, Saglik, SONER YALÇIN yazıları, TARIM - EKOLOJİ, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *