ARŞİVDEN GÜNDEME – FETO ve Opus Dei… Uğur Mumcu uyarmıştı

Cumhuriyet – Nilgün Cerrahoğlu – 31.07.2016
nilgun@cumhuriyet.com.tr
============
=========

FETO ve Opus Dei… Uğur Mumcu uyarmıştı

“Feto-Opus Dei” yazılarıma tarihi boyut katmak isteyen bir okurum, Mumcu’nun 80’ler sonunda Nazlı Ilıcak’la katıldığı bir TV programının videosunu göndermiş. Taha Akyol ve Coşkun Kırca’nın da katıldığı programda, Ilıcak, Mumcu’ya; “Laikliğin tehlikeye girdiği söyleniyor. Bu endişeleri siz de paylaşıyorsunuz. Neden?şeklinde bir soru yöneltiyor.
Mumcu; “Opus Dei bir Katolik örgütünün adıdır” diyerek söze giriyor: “Siyaset, ticaret ve din üçgeni içinde gelişir. Batı’da yayın organlarına, TV kanallarına egemen bir örgüttür. Türkiye’de de buna benzer, Katolik örgütlenmesine benzer yeni bir parasal kaynak bulundu İslamcı ideolojiye” diyor. Ardından “İslamcı bankerler” eklemesini yapıyor: “Bu bankerlere başka hiçbir kuruluşa verilmeyen ayrıcalıklar verilmiştir. İcra iflas kanunu, ticaret kanunu bunlara işlemez. Ya ne işler? Başbakanın takdirleri. Hiçbir yabancı sermayeye sağlanmayan vergi muafiyetleri bunlara sağlanmıştır. Bunlar işte Arap kapitülasyonlarıdır. İslamcı ideoloji ve siyasi hareket böylece mali kaynak bulmuştur.”
“İslamcı kadrolaşmaya” da mim koyan Uğur Mumcu, “Laiklik son on yılda (80’lerde) devlet eliyle yok edildi” sözleriyle son noktayı koyuyor. Türkiye’ye “Opus Dei’vari” bir şablonun getirilmek istendiğini Uğur Mumcu tam çeyrek asır öncesinde görmüş. Ama değerli tespitleri hiçbir işe yaramamış…
Can damarlarına girin
Mumcu’nun somut uyarılarını bırakın… 28 Şubat döneminde Gülen’in TV kanallarına yansıyan açık itiraf mahiyetindeki  görüntüleri vardı… Devlette kadrolaşmanın öneminden bahsederken bizatihi “Esnek olun, can damarları içinde dolanın. Bütün güç merkezlerine ulaşıncaya kadar kimse varlığınızı fark etmeden sistemin ana damarlarında ilerleyin!direktifleri veriyordu Gülen taa o zamanda.
’90’lar sonunda Batı Çalışma Grubu raporlarında, Gülen’in TSK ve emniyete sızmasının tehlikelerinden bahsediliyor; “Grubun TSK’ye sızma girişimlerini planlı, programlı, sinsi, yanıltmacı biçimde sürdürdüğünden” bahsediliyor ve Gülen’i o yıllarda uluslararası aktör haline getiren Papa ile görüşme için “Görüşmenin önemi Hıristiyanların lideri karşısında Gülen’in Müslümanların lideri olarak dünyaya takdimidir” deniyor; “Gülen’in Roma’da Büyükelçilik mensuplarınca karşılanması ve Cumhurbaşkanı’nın mesajını Papa’ya iletmesi de, devletin de bu şahsiyete destek olduğu beyanla bu oyuna alet olduğunu göstermektedir!” eklemesi yapılıyordu.
Gözler önünde cereyan eden filmin son aşamasında Gülen ABD’ye gitti. 2002’de iktidarı devralan AKP, bütün bu bilgilere rağmen Gülen’le işbirliğine devam etti. Pennsylvania’ya gelmeler gitmeler, balkon konuşmalarında selam çakmalar filan siyasi ortamın kanıksanan öğeleri oldu. Ta ki “al gülüm ver gülüm” anlaşması bozulup dev bir iktidar kapışmasına dönüşene dek…
Osmanlı’nın yıkımı sürüyor
15 Temmuz sonrasında ise devlet şimdi bir nevi fetret çalkantısına girdi. Yargıdan orduya tüm devlet kurumları hallaç pamuğu gibiatılıyor. Öyle ki Türkiye’yi dışardan izleyenler ülkemizin giderek bir “Irak, Suriye olma riskinden” bahsediyorlar. Independent’tan Ortadoğu uzmanı Patrick Cockburn örneğin, dün birebir bunu yazdı.
İspanya ve İtalya gibi demokrasilerde FETÖ benzeri Opus Dei oluşumları neden devleti bu radikallikle temelinden sarsmıyor da Türkiye’de işler böyle tüm taşların oynadığı yere dek ilerliyor?
Bu soru üzerinde düşünülmeye değer. “Darbe girişiminin Ortadoğu’da ulus devletin çöküşünden bağımsız olmadığını” beyan eden diğer ünlü Independent yazarı Robert Fisk’in satırlarıyla bitirelim bu yazıyı:
“Türkiye’de olaylar göründüğünden çok daha çarpıcı. AB sınırlarından baktığımızda Türkiye, Suriye, Irak, Mısır’ın Sina Yarımadası’nın büyük bölümü, Libya ve Tunus… Uzun bir hatta anarşi ve çökmüş devletler hâkim. Mark Sykes ve François Georges-Picot, Osmanlı’yı parçalamaya başladı ve süreç günümüze kadar sürüyor!”
Nilgün Cerrahoğlu – 31.07.2016

CEMAAT…

İlkokul mezunu olmayan bir imam nasıl bir düzen kurmuş. Koskoca generaller bu herifin niye peşinden gitmişler. Bu bildik bir şablon. Bu şablon nasıl kurulmuş.?
Jose Maria Escriva Balaguery Albas. Madrit’te sıradan bir papaz. Papaz 1928 yılında bir dini örgüt kuruyor. Örgütün ismi “Allah’ın işi.” Talebelere yardım işlerini örgütlüyor.
İspanya iç savaşında Madrit’te kalamıyor. Savaş sonrası komünist karşıtı duruşundan dolayı işadamı ve sermaye sahipleri, kendisine destek olmaya başladılar.
Kendi Katolik inancını doğrultusunda Gençler yetiştirmeye başlıyor. Hayırseverlerden toplanan paralarla, eğitim kurumları kuruluyor. İlk eğitimi papazdan alan bir nesil ortaya çıkıyor.
1940’lı yıllardan sonra, CIA papazı keşfetti. CİA’nın desteği ile örgüt fonksiyonel hale geldi.
1945 yılında İspanyol şehirlerine yayıldı.Her şehirde okullar açtı. Zaman içinde İspanya’da bir güç olmaya başladı. Cemaat bir çeşit Katolik Mason Locası gibi çalışıyordu. 1947 yılında örgüt merkezi Roma’ya taşındı. 1950 yılında örgüt Papalık tarafından tanındı.
CİA sayesinde diğer ülkelere yayılmaya başladı. Her ülkede kendi okullarını kurdu.
Hedef meslek sahibi ve para sahibi bir cemaat yaratmaktı. Cemaat sayesinde meslek sahibi olanlar, yeni öğrencileri yetiştirmek zorundaydılar. Banka kurup cemaat üyelerinin ticareti teşvik edildi. Cemaat üyeleri arasında ticari işbirliği yaratıldı. Bazı meslek dallarında kendi şirketleri öne çıktı. Her ülkede bir kardinali vardı.
CİA için önemi şuydu:
Farklı ülkelerde Katolik düşünce ile birbirine bağlı bir cemaat yaratılmıştı. Cemaat ülke yönetimlerinin dışında bir güçtü. Milliyetçilikten etkilenmeyen bir cemaat. 1975 yılında Escriva öldü.
Bugün bu tarikat, 90 ülkede faaliyet gösteriyor. 100 milyon müridi olduğu tahmin ediliyor. 2.8 milyar dolar mal varlığı var. 600 medya organı, 15 üniversitesi, 97 teknik okulu, 36 ilköğretim okulu var.
Tarikat dünya siyasetinde de varlık gösterir. İngiltere Milli Eğitim Bakanı, Polonya Hükümeti’nin üç bakanı, Peru Hükümeti’nin iki bakanı, ABD Anayasa Mahkemesi’nin 2 yargıcı, Amerikan Kongresi’nin onlarca üyesi, Eski FBI Başkanı Louis Freeh Mürit olduklarını gizlemiyorlar.
Bu şablon size tanıdık geliyor mu? İlkokul mezunu olan imam bu işi becerebilir mi?
İşin özeti:
CİA bu şablonu tüm dinlerde kurmuş. Kimden mi bahsediyorum? Hristiyan dünyasının en kapalı cemaati. “OPUS DEİ”
Turan Akıncı
This entry was posted in DİN-İNANÇ, Fetullah Gülen, İrtica, İSTİHBARAT KURUMLARI, SİYASİ TARİH, TARİKAT VE CEMAATLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *