Sevgili okuyucularım, adı MHP olan, uzun yıllardan beri Devlet Bahçeli ve değişmez ekibi tarafından yönetilen bir parti var!..Yeterli oy alsa bile iktidara gelme niyeti asla olmayan bir parti.Oy sayısı ve oy oranı açısından AKP ve CHP‘den sonra Türkiye’nin bazen üçüncü, bazen dördüncü partisi.

Bu partiyi yönetenler her açıdan incelenmeli ve irdelenmeli.Bir siyasi parti düşünün, seçimde iktidar ortağı olma şansını yakalamış…Ve bir siyasi parti düşünün, kendisine Türk Milleti tarafından ikram edilen bu şansı elinin tersiyle itmiş, her zaman olduğu gibi mızıkçılık yapmış, muhalefette kalmayı ve AKP iktidarının yeniden başımıza gelmesini sağlamış! Burada 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinden söz ettiğimi elbette anlamışsınızdır.

Türkiye beş ay arayla iki önemli seçim yaşadı. 7 Haziran’da AKP ağır bir darbe aldı ve Meclis’teki çoğunluğunu ilk kez yitirdi.O seçimde MHP 80 milletvekili çıkarmıştı.
Ancak yapılan bütün önerileri her zaman olduğu gibi reddetmeyi seçti.İktidar olmak işine gelmiyordu. İktidar ortağı olmaktan korkuyordu zira muhalefet olmak kolaydı…Ve Devlet Bahçeli bu tavırlarıyla yine AKP’nin kucağına düştü. O kadar ki, Recep Tayyip’in adayını partisinin oylarıyla Meclis Başkanı seçtirmeyi bile içine sindirdi. Mızıkçılığı ve iktidar yandaşlığı arşa yükselmişti.

Bu partiye oy veren ülkücüler tepkiliydi. Beş ay sonra yapılan 1 Kasım seçimlerinde MHP’nin milletvekili sayısı 80’den 40’a, oy oranı ise yüzde 16’dan yüzde 11.9’a düştü. Devlet Bahçeli bu hezimeti bile umursamadı. O ve yönettiği parti için önemli olan iktidar olmak değil, kendi koltuklarını korumaktı. Ne Onu hep AKP’nin kucağında gördük.

Bazen dedik ki “Gün gelir yanlışlarını anlar ve bu tavrını değiştirir!..” Ama biz hayal aleminde yaşıyormuşuz! Böyle bir niyetinin hiç olmadığını yüzlerce örnekle anladık. Kesinlikle inanıyorum, bugün seçim olsa bu parti yüzde 10 barajının altında kalır ve Meclis’e giremez.Bahçeli de böyle bir sonuçtan sonra “Kendim ettim kendim buldum” diye türkü çığırır!

Partisindeki muhalifler, şimdi anlaşıldığı kadarıyla delege çoğunluğunu sağlamış durumda. Bugün kongre yapılsa Bahçeli yönetimi partililer tarafından alaşağı edilecek.Sadece bunu önlemek için çaba harcıyorlar…Ve bunu yaparken yine AKP’ye sığınmış durumdalar.

Kongre yapılmasına ilişkin mahkeme kararı Yargıtay’da… Yarım saatte karara bağlanacak basit bir hukuk dosyası…Ancak Yargıtay kararını bir türlü vermiyor, açıklaması geciktiriliyor. Böylece, geçen süre Bahçeli yönetiminin lehine işlemiş oluyor.
Hükümet, aynen MHP yönetimi gibi, bu kongrenin yapılmasını istemiyor. O yüzden valilik yasağı getirildi, kongre salonu pazar günü polis ablukasına alındı. Hükümet açıktan söyleyemiyor ama “Bahçeli devrilirse ne yaparız, karşımıza adam gibi bir MHP muhalefeti çıkarsa zor durumda kalırız” diyor.

Şimdi size bu konudaki kişisel tahminimi açıklamak isterim:
Bence Yargıtay kararı muhalifler açısından olumsuz, MHP yönetimi açısından olumlu çıkacak. Başka bir deyişle mahkeme kararı bozulacak, kongre şu veya bu gerekçeyle (ve Yargıtay kararı uyarınca) yapılmayacak.
İktidarın elinin bu kadar uzun olup olmadığını, yüksek yargıya bile uzanıp uzanmadığını hep birlikte görmüş olacağız. Bu sadece bir tahmindir, yanılmayı dilerim.

Türkiye’de siyasi yelpazenin önemli bir boşluğunu doldurması gereken MHP, bu işlevini ne yazık ki yitirmiş durumda.MHP uzun süredir bir muhalefet partisi değil, AKP’nin koltuk değneği ve her zora düştüğünde kurtarıcı meleği olma işlevini sürdürüyor… Sırf Devlet Bahçeli ve ekibi koltuklarını ve unvanlarını korusun diye.

Bütün bunlar olurken MHP‘nin adının da değişmesi gerçekçi ve uygun olacak ve yakışacaktır. Nasıl olsa aralarında herhangi bir fark kalmadı: AKMHP.

Sevgili okuyucularım yarın 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı.Dört ulusal bayramımızdan biri.23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim. Bu iktidar ulusal bayramlarımıza karşı… Millet değil ümmetiz, ulusallık yoktur anlayışı içerisinde.Bu doğrultuda ulusal bayramlarımızın kutlanması çeşitli komik ve utanç verici gerekçelerle yasaklanıyor, bu kavramlar Türk Milleti’ne unutturulmak isteniyor.
Şimdi merak ediyorum, 19 Mayıs yarın kutlanacak mı, yoksa hiçbir kutlama yapılmayacak mı?..

Ya da büyük kentlerde birkaç göstermelik, sıradan kutlama ile mi yetinilecek?

21. yüzyılda şu yaşadıklarımıza, şu yüz kızartıcı olaylara bakar mısınız!
Genelkurmay açıkladı, IŞİD tehdidi varmış ama Anıtkabir yarın bütün gün açık olacakmış!

Yok yani, bir de kapatsaydınız!
Çok teşekkür ederiz!