ANMA VE HATIRLATMA ; RAUF DENKTAŞ NASIL TASFİYE EDİLDİ ? * TİMSAH GÖZYAŞLARI

Naci KAPTAN – 14 Ocak 2011 – 14.Ocak 2015 / 13 Ocak 2023 güncellendi

ANMA VE HATIRLATMA ; RAUF DENKTAŞ NASIL TASFİYE EDİLDİ ?

Olayı anlatan bir ameliyatta vefat etmiş olan Mehmet Ali Birand’ın kendisidir ;
Uluslararası bir toplantıda rahmetli Rauf Denktaş’a şöyle der ;
* Efendim bize Karen Fogg’un çocuklaı diyorsunuz,çok gücümüze gidiyor,
sanki O….. Çocukları diyorsunuz gibi geliyor.
*İyi ya Mehmet Ali bey,biz de zaten öyle diyemediğimiz için Karen Fogg’un çocukları diyoruz…….
Herkes hak ettiğince anılır diyerek yazımıza başlayalım ;
Değerli okur,
Türkiye ve Kıbrıs Türk Devletine büyük hizmetlerde bulunmuş olan yılmaz savaşçı ve Kıbrıs’ın elden çıkmasını önleyen büyük müzakereci ,Devlet adamı Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Rauf DENKTAŞ ile Türk futbolunun duayeni Fenerbahçe’li Lefter Küçükandonyadis’ aynı gün vefat ettiler.Sayın Rauf Denktaş’ın vefatı ile yakın dönemin önemli liderlerinden ve Devlet adamlarından birisi Dünya tarihinde yer almıştır.
Değerli futbolcu , devşirilmiş işbirlikçi ve Türk olduğunu söyleyenlerden çok daha has Türk olan Lefter de ardında “Ver lefter’e yaz Deftere” tekerlemesini bırakarak ebediyete gitmiştir.
Ölümlerinin 3. yılında Denktaş ve Lefter’i rahmetle analım

Değerli Devlet adamı Rauf Denktaş’a hayatta iken büyük engeller çıkartarak tasfiye etmeye çalışanlar ardından timsah gözyaşları dökerek demeçler verdiler. Yetmedi daha sonraları Yüzyılın en büyük hukuk skandalı olan ve içinde sahte hukukçuların , cemaat polislerinin , devşirilmiş siyasetçilerin bulunduğu Ergenekon davasıyla ilintilemeye çalıştılar.
Rauf Denktaş 1955’te terörist bir yapıya dönüşen Enosisle mücadelede , EOKA karşısında Kıbrıs Türklerinin direnişine yön verdi. 1 Ağustos 1958’de Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) kurdu.Adada Türk direnişini örgütledi.
Rauf Denktaş’ın Kıbrıs’a sahip çıkmak için 1948 de başlayan siyasi mücadelesi,vefat edinceye kadar 64 yıl kesintisiz devam etmiştir.Böylesi yılmaz bir mücadeleci bir öndere ve Devlet adamına sahip çıkılması gerekirken,AKP iktidarı ,AB yandaşı bir hükümeti işbaşına getirebilmek için Rauf Denktaş’ı siyasi bir ayak oyunuyla tasfiye etmiştir.

17 Ekim 2009 tarihli Aydınlık Dergisinden ;
ERDOĞAN VE TALAT’IN KARANLIK TELEFON GÖRÜŞMESİ ;
İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, bugün (17 Ekim 2009) Ankara’da bir basın toplantısı düzenleyerek Tayyip Erdoğan ile M. Ali Talat arasında yapılan telefon görüşmesinde geçen konuşmaları değerlendirdi. Gültekin özetle şunları söyledi;
İçeriğinden, 24 Nisan 2004 tarihindeki “Annan Planı” referandumundan hemen sonra, Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat arasında yapıldığı anlaşılan bir telefon konuşmasının metni, e posta yoluyla Partimize ulaştı.Konuşmanın ilgili bölümü şöyledir:
Tayyip Erdoğan- Şey noktasında da bence 1 numarayla fazla dalaşma.
Mehmet Ali Talat- Kiminle?
Erdoğan- Yani… 1 numarayla, 1 numarayla…
Talat- Haaa… Yok… Şimdi bakın…
Erdoğan- İlkeyi, ilkeyi koyuyorsun ortaya ya… Bak şimdi bana sordular bu akşam, ben şunu söyledim…
Talat- Dinledim, dinledim.
Erdoğan- Ha dinledin değil mi… Yani o bir şeyi savundu.
Talat- Ama ama… Ama bakın şimdi size bir şey söyleyeyim…
Erdoğan- Halk da yüzde 65’le karşısına dikildi. Olay budur.
Talat- Şimdi benim bütün maksadım şu: Bir kere Denktaş’la bu yeni diplomatik atak süreci sürdüremeyiz.
Erdoğan- Zaten o artık…
Talat- Çünkü o insan orda… O orda olduğu sürece, resmin ortasında, bence kimse bize rağbet etmez.
Erdoğan- Mehmet Ali Bey, ben size bir şey söyleyeyim mi? Artık o bitmiştir.
Talat- İşte onu diyorum… Ben de onu söylüyorum.
Bu konuşma üzerine sorulacak soru şudur: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başbakanı, başka bir devletin Cumhurbaşkanı aleyhinde, o devletin Başbakanı ile bu şekilde konuşabilir mi?
O devletin meşru Cumhurbaşkanı’ndan gizli olarak onu bitirme planları yapabilir mi? Nitekim, Erdoğan görüşmenin başka bir yerinde şöyle konuşuyor: “Şimdi bir süreç başlıyor… Başlayan süreci kendi kontrolümüze getirebilmeliyiz. Yani başkalarının kontrolünden çıkarmamız lazım.”
Türkiye’nin Başbakanı, sürecin KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş’ın kontrolünden çıkarılmasından bahsediyor.Dönem incelendiğinde “Denktaş uzlaşmazdır, Denktaş’ın yerine Talat görüşmeci olsun” biçiminde yoğun bir propagandanın yürütüldüğü görülüyor.
Karen Fogg’un e-postalarında ortaya çıkan; “Bana göre bundan sonra izlenecek yol, Kuzey Kıbrıs’ta Türklerin sesi olan Denktaş’ın itibarını azaltmak ve onun Ankara’daki hiyerarşi ile Askeri teslim ettiğini AB’ye göstermektir” şeklindeki talimatının gereği olarak yandaş basında Denktaş karşıtı bir hava estiriliyordu.
İşte bu süreç içinde Türkiye’nin Başbakanlık koltuğunda oturan Tayyip Erdoğan da, Rauf Denktaş’ın devre dışı bırakılması gerektiğini belirtiyor (1)
Başbakan Erdoğan’ın Kıbrıs’ı VER’ci politikalarına karşı çıkan Rauf Denktaş AKP tarafından nasıl tasfiye edildi ?
Serdar DENKTAŞ anlatıyor ;
Kıbrıs’ta AKP emriyle hükümet darbesi yapılıyor!
KIBRIS konusu AKP iktidarının büyük dertlerinden biri. AB ile olan ilişkilerde onları en çok zorlayan konu. Ellerinden gelse Kıbrıs’ı bugün elden çıkaracaklar. Peki bu nasıl olacak?
Rum tarafı ile birleştirip, Yunan egemenliğine sokacaklar. Bu, uzun vadeli plan ve AB bunu istiyor. Kısa vadelisi ise Türk limanlarını Rum gemilerine, havaalanlarını Rum uçaklarına açmak…Ve Kıbrıs Rum yönetimini devlet olarak tanımamız dayatılıyor!
AB bizden bunları istiyor. Rum yönetimi ile her türlü sorunu gidermemiz gerektiğini de açık açık bildiriyor. AKP hükümeti bunları yapmasına yapacak da, o zaman Türk milleti ayağa kalkacak. Kıbrıs’ı satmak kolay değil! AB bastırır, ABD bastırır, hatta KKTC’deki bizim “Türklerin” bir bölümü bastırır ama faydasız. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş bu olayın farkındaydı ve direndi. Rumlara böyle ödünler vermenin, onlarla birleşmenin ulusal çıkarlarımıza aykırı olduğunu yıllarca savundu.
AKP, sonunda Denktaş’ı safdışı bırakmayı başarıyor!..
Kıbrıs’ta hükümeti oluşturan koalisyonun küçük partisi buna engel oluyordu. AKP hükümeti onun da çözümünü buldu. Koalisyondan bazı milletvekillerini istifa ettirip hükümeti bozdu. Peki bu nasıl oldu? İddialara göre, Kıbrıs’ın bizdeki Diyanet İşleri Başkanlığı’na eşdeğer olan makam devreye sokuldu. Birkaç milletvekiline bir milyon dolardan fazla para verildi, istifa etmeleri sağlandı ve hükümet bozuldu.
Amaç tümüyle AKP güdümünde yeni bir hükümet kurulmasını sağ­lamak ve KKTC’de dikensiz gül bahçesi yaratmak… Ve sonra da bizimkilerin Türkiye’de “evet” diyemeyeceği her AB ödününü yeni KKTC hükümetine verdirmek. . .
Ve karşı çıkanlara, “Bize ne kardeşim, KKTC bağımsız bir devlettir ve bu karar­ları onların hükümeti almıştır” deyip Türk milletini kandırmaya kalkışmak! Oyun bu kadar basit.
Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, kö­şesinde ilginç bir konuya değindi. Bir AKP mil­letvekili defalarca Kıbrıs’a gidip bu “hükümet ayarlamalarını” yapmış ve açığa çıkmamak için otellerde takma isimle kalmıştı.
Cumhuriyet’in manşetinde Bahadır Selim Dilek konuyu belgeledi:
“Gizli operasyon. AKP milletvekili Şaban Dişli, Kıbrıs’taki hükümet darbesini takma isimle kaldığı otelden yönetti. AKP’nin dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dişli, Erdo­ğan’ın talimatının ardından Salamis Bay Oteli’nde karargâh kurdu. Yaz boyunca çeşitli zamanlarda geldiği otelde Şaban Bobel, Şaban Bolek, Şa­ban İpek adlarıyla kayıt yaptırdı. Te­mas kurduğu milletvekillerinden bazı­larıyla otelde, bazılarıyla dışarıda gö­rüştü…”
Böylece hükümeti bozdular. Ortalıkta bugüne kadar yalanlanmayan haberler dolaşıyor. “Bazı KKTC milletvekillerine ahlaksız teklifler yapıldığı, sorumlusunun (aracılık yapanın) müftü olduğu, istifa eden bir milletvekiline 600 bin, bir diğerine 400 bin dolar ve bakanlık teklif edildiği…” Bu işlerde adı geçen müftü Ahmet Yönlüer, Recep Tayyip Bey’in yakın dostu!
KKTC küçücük, dünyada bizden başka hiç kimsenin tanımadığı bir devlet. Bizim yavru vatan! Türkiye için önemi çok büyük. Oraya her yıl oluk oluk para akıtıyoruz. Fakat gelin görün ki, Türkiye’deki siyaset yozlaşmasını, parayla milletvekili transferlerini şimdi yavru vatana, hem de AKP hükümeti eliyle taşıyoruz…
Ve Kıbrıs’ta AKP’ye dikensiz gül bahçesi yaratabilmek için hükümet darbesi yaptırıyoruz! Darbeler ille de silahla olmuyor. Böyle Ankara’dan yönetileni de var!
Oyuna bakın siz! AB uğruna, AB korkusuna, Türk milletini güya kandırıp Kıbrıs ödünlerini kendi adamlarına kurduracakları yeni KKTC hükümetine verdirecekler!
Ağustos ayında İstanbul’da yapılan Formula yarışında kupayı, reklamı olsun ve tanınsın (!) diye Mehmet Ali Talat’a verdirdiler, uluslararası federasyondan anında 5 milyon dolar ceza yediler. Ödül töreninde bile çuvallayanlar, bakalım paralı hükümet darbesi sonrasında ne yapacaklar, AB’ye hangi Kıbrıs ödünlerini kurduracakları yeni hükümet eliyle verdirecekler!
Hiç kuşkum yok… Yunanistan ve Kıbrıs Rum hükümeti, AKP’nin kendilerine altın tepside sunduğu bu olanaktan zevkle, ellerini ovuşturarak izliyor.

İşte böyle sayın okur,
Başbakan Erdoğan’ın yakını olan Kıbrıs müftüsünün bir kaç Kıbrıs milletvekiline verdiği paralarla hükümeti bozarak AB yanlısı bir hükümet kurduran ve sayın Denktaş’ı tasifye edenler şimdi anma mesajları yayımlayarak,timsah gözyaşlarını akıtıyorlar.
Mücadeleci Devlet adamını bir anektod ile anarak tekrar rahmet diliyorum ;
“Gece vakit Kıbrıs’lı bir köylü evine gitmek için yerleşim alanı dışında karanlık bir yolda yürümektedir..Köyü yüksek bir tepede ve uzakçadır.Yanında bir araba durur,sürücü sorar “nereye gidersin” Köylü de yanıtlar.Atla arkaya der.Arabanın içi karanlıktır.Adamın köyüne varırlar,köy meydanında ışık vardır.Köylü sürücünün yüzünü o zaman görür.Onu arabasına alarak köyüne getiren Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’tır.”
(1) http://gizlibelge.wordpress.com/2009/10/17/erdogan-ve-talatin-karanlik-telefon-gorusmesi/#more-822
Ceyhun Balcı
01/14/12
“La Historia me Absolvera” (Tarih beni doğrulayacaktır!) demişti Fidel Castro.
Biz Türkiye’de oldukça şanslıyız. Tarihin yazılmasını beklememize gerek kalmıyor.”Bir Türk’ün Daha Ölümü” başlıklı yazımın sonuna not olarak eklemiştim. Denktaş’ı yaşarken öldürenlerin arkasından dökeceği timsah gözyaşlarına göndermede bulunmuştum.Bağlantıyı incelemenizi dilerim.
Ne yazık ki doğrulandım.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/19681577.asp
Esenlikler.
Ceyhun Balcı
RAUF DENKTAŞ’IN ARKASINDAN SAHTE GÖZYAŞLARI…
Prof. Dr. Suat Çağlayan – Odatv.com – 17.01.2012

O bir ulusal kahramandı.

Sadece Kıbrıslı Türklere yaşam veren, soluk aldıran insan değil, Türkiye için de ulusalcılığın simgesi bir büyük önderdi…Sadece KKTC’de değil, Türkiye’de de hırpalanan ve aşağılanan ulusal değerlerin arkasında bir kale gibi duran kahramandı o…
Bu ulusalcı kimliğiyledir ki hem Kıbrıs’ta M.Ali Talat zihniyeti, hem de Türkiye’de AKP Hükümeti hiçbir zaman sevmedi onu…
Denktaş, sadece Kıbrıs Türkü’nün değil, Anadolu insanının da onurunu korumaya çalıştı…Şimdi, onun arkasından Kıbrıs’a giderek gösteri yapmak isteyenlere inanmayın. Dün, ondan kurtulmak için her çareye başvuranlar, bugün onun arkasından gözyaşı döküyor olabilirler mi?…
Ne Kıbrıs’ın Mehmet Ali Talat’ı ve ne de Türkiye’nin Gül’ü ya da Recep Tayyip Erdoğan’ı…

Orhan Birgit’in anılarını yazdığı, ‘Evvel Zaman İçinde’ adlı kitabında Denktaş’la ilgili de anılar var.Bu yazıyı yazarken bir kez daha o bölümü okudum. Zaten bu kitapta her bölüm ayrı bir ‘hayat bilgisi’ dersi niteliğinde. Denktaş’la ilgili olarak yazılanlardan bir alıntı yapmak istiyorum…
Yıl 1958’dir. Kıbrıs Türkü’nün mücadelesi alevlenmeye başlamış, Kıbrıs’ta ‘Volkan’ adında gizli bir Türk örgütü kurulmuştur.Volkan’ın resmi adı ise TMT yani Türk Mukavemet Teşkilatı’dır…
Genç Denktaş, Kıbrıs’ın tüm köylerini tek tek dolaşarak onlara direnme bilincini aşılamaya çalışmaktadır. Bu arada görevi olan savcı yardımcılığından ayrılmış, Lefkoşa’da avukatlık bürosu açmıştır. O tarihte Türk toplumunun lideri olan Dr. Fazıl Küçük’ün de yardımcısıdır.
İngiltere’de eğitimini aldığı uluslar arası hukuk bilgisi ve güzel İngilizcesi ile aynı zamanda Kıbrıs Türkleri’nin davasını yurtdışı platformlarda savunmaktadır.Onun ilk büyük maçı Newyork’taki bir TV stüdyosunda olmuş.Kıbrıs’ın tartışıldığı programda genç avukat Denktaş’ın karşısında Makarios’un hukuk danışmanı ünlü Rossides çıkmış.
Denktaş bu programda fırtına gibi esmiş, kiliselerdeki cephaneliklerden, silah depolarından söz etmiş ve bunları ad vererek açıklamış. Rossides, Denktaş’a inandırıcı yanıtlar verememiş, susmak zorunda kalmış.
Program sona erdiğinde Rossides yenilginin verdiği gerginlikle kendini tutamamış ve Denktaş’a;  “Söylediklerinizin tamamı yalan!” demiş.Denktaş sakince, “yalan sözünü sahibine iade ediyorum” deyince, Rossides bu kez kızgınlıkla Denktaş’a,
“Sen ne küstah adamsın!” diye bağırmış. Denktaş terbiyesini bozmadan, ona tarihi bir yanıt vermiş.“Konuşmanıza dikkat etmelisiniz. Karşınızda henüz esiriniz olmayan bir toplumun sözcüsü var!”
O günlerden bugüne gelinceye kadar neler geçirdi, Kıbrıs Türklerinin büyük önderi…Ulusunu sevdiği için, onun bağımsızlığı yolunda her şeyi göze aldığı için neler yapılmadı ki kendisine!
Önce Rumlar ve Avrupalılar tarafından…Sonra da, işte bildiğiniz bu zihniyet tarafından… Yine de, onu sevmeyenlerin onun arkasından ağlaması bir umut yaratıyor, Denktaş’ı sevenler arasında…
Keşke, diyorlar…Keşke, onun arkasından söylediklerine biraz olsun inansalar…Keşke, kendileriyle hesaplaşsalar da Denktaş’ın ulus kavramından biraz olsun nasiplerini alsalar…
This entry was posted in DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, Gundem, Haber, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

One Response to ANMA VE HATIRLATMA ; RAUF DENKTAŞ NASIL TASFİYE EDİLDİ ? * TİMSAH GÖZYAŞLARI

  1. Pingback: KKTC DOSYASI : ANMA VE HATIRLATMA ; RAUF DENKTAŞ NASIL TASFİYE EDİLDİ ? * TİMSAH GÖZYAŞLARI – Stratejik Güvenlik

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *