Yöneticiler Müslüman mı? * Her şeyden önce Kuran’da, adaletli olmakla, merhametli olmakla, yalan söylememekle, iftira atmamakla, zulüm yapmamakla, hırsızlık yapmamakla ilgili onlarca ayet vardır.

Yöneticiler Müslüman mı?

CUMHURİYET – Örsan K. Öymen – 15.09.2025


Türkiye Cumhuriyeti gibi laik bir ülkede, o ülkeyi yönetenlerin Müslüman olup olmadığını tartışmanın bir anlamı yoktur. Çünkü laiklik dinin devlet, hükümet, yönetim, hukuk, eğitim gibi işlere müdahale etmesine izin vermez ve devletin tüm dinlere, mezheplere ve dinsizlik de içeren felsefi görüşlere eşit mesafede durmasını sağlar.

Ancak Türkiye gibi laikliğin AKP hükümeti tarafından fiilen uygulanmadığı bir ortamda, ülkeyi yönetenlerin Müslüman olup olmadıklarını da sorgulamak önemlidir. Çünkü cumhuriyeti, anayasayı ve yasayı umursamayan; milli değil, ümmetçi bir bakış açısına sahip olan AKP’nin, İslam dininin temel kitabı olan Kuran’a uyup uymadığını, Müslüman olduğunu iddia eden herkes bilmelidir.

Her şeyden önce Kuran’da, adaletli olmakla, merhametli olmakla, yalan söylememekle, iftira atmamakla, zulüm yapmamakla, hırsızlık yapmamakla ilgili onlarca ayet vardır. Bu İslam dininin ahlak anlayışıyla ilgili ayetlerdir. Kadınların başını örtmesiyle ilgili olduğu iddia edilen iki ayeti İslamın esaslarından birisi gibi yorumlayıp, ahlakla ilgili onlarca ayeti yok sayan birisi, kesinlikle Müslüman olamaz.

Namaz kılmakla, oruç tutmakla, içki içmemekle, domuz eti yememekle ilgili birkaç ayeti İslamın esasları arasındaymış gibi yorumlayıp, ahlakla ilgili onlarca ayeti yok sayan birisi de kesinlikle Müslüman olamaz.

Namaz, oruç, içki, domuz eti, örtünme ile ilgili ayetler İslamdaki bazı törelerle veya ritüellerle ilgilidir. Bunların ahlak ve erdem bağlamındaki eylem ve seçim alanıyla bir ilgisi yoktur.

Müslüman olmak için Allah’ın varlığını ve Muhammed’in onun peygamberi olduğunu kabul etmek ve bununla birlikte Allah’ın ortaya koyduğu ahlak ve erdem anlayışına göre yaşamak gerekir. Başka bir deyişle Kuran’ın kozmolojik ve ahlaki boyutu yok sayılarak Müslüman olunmaz.

Ahlak ve erdem elbette dinin tekelinde değildir ve bir ateist, agnostik, deist de ahlaklı ve erdemli olabilir. Ancak her dinin ve İslam dininin de bir ahlak ve erdem anlayışı vardır ve her dindar insan bu ahlaka uygun bir biçimde yaşamak zorundadır. Aksi durum Allah’ın iradesine ve buyruklarına karşı gelmek anlamına gelir.

Bu temel gerçeklerden yola çıkılacak olursa, Türkiye’yi yönetenlerin Müslüman olduğu söylenebilir mi?

İktidara muhalefet eden yüzlerce masum insanın hapishaneye atıldığı, bu insanlara ve ailelerine karşı hiçbir merhamet duygusunun var olmadığı, zulüm uygulandığı, iftira atıldığı bir ortamda hangi müslümanlıktan söz edilebilir, hangi İslam dininden söz edilebilir?!

Türkiye’yi yönetenler gerçekten Müslüman olsalardı, günümüzde yaşanan korkunç olayların birçoğu yaşanır mıydı?

Türkiye’yi yönetenlerin Müslüman olup olmadıklarının sorgulanmasına yol açan bir boyut insan ve toplum ile ilgiliyse, bir başka boyut da doğa ile ilgili olanıdır. İslam dinine göre evreni, doğayı, dünyayı, yerleri ve gökleri Allah yaratmıştır. Oysa AKP iktidarında, Allah’ın yarattığı söylenen doğa, cumhuriyet tarihindeki en büyük talana maruz kalmıştır.

Allah’ın yarattığı doğayı sevmek ve korumak yerine, Allah’ın yarattığı doğayı yok etmek; rant için ormanları, yeşil alanları ortadan kaldırmak ve ağaçları kesmek; orman yangınlarına karşı yeterli önlemleri almamak; tepeleri, dağları madencilerin ve sermaye odaklarının delik deşik etmesine izin vermek; orantısız bir imarlaşmaya ve betonlaşmaya yol açmak; havayı kirletmek; dereleri, denizleri, gölleri kirletmek, kurutmak, Müslümanlıkla ve İslam ile açıklanabilir mi?

Allah doğayı insanın yok etmesi için mi yaratmıştır?!

AKP döneminde yaşananlar, dinle ilgisi olmayan insanların bile, “Keşke Müslüman olsalardı” diye düşünmelerine yol açmaktadır!



YORUM;

Gerçekleri eksiksiz yansıtan yukarıdaki yararlı yazıya (huyumu değiştiremediğim için) ben de ufak bir katkıda bulunmak istedim. Baktım, din konusunda zaten bir hayli yazı üretmişim. Bir yenisini yazarak kendimi tekrarlamak yerine, 2016 tarihli bir eskisini paylaşmayı uygun buldum. 9 Yılda değişen bir durum pek olmasa da, AKP’nin kötü yönetimi yüzünden canı yanan halk artık sesini çıkarmaya başlıyor, CHP’nin düzenlediği mitinglere büyük kitleler halinde katılıyor. Bu olumlu gelişmeyi hepimiz desteklemeli ve vatanı kurtarmak için mücadeleyi sıkılaştırmalıyız.

18.09.2925 Kemal Rastgeldi
——————————————————————–
Dinsizlikle suçlanmaktan korkmamız yüzünden yıllardır meydanı azgın dincilere bırakmış bulunuyoruz ve bunun gittikçe ağırlaşan bedelini ödemeye devam ediyoruz. Suriye savaşı, başta FETÖ’den kaynaklanan darbe girişimi, IŞİD vahşeti gibi belalar canımızı artık dayanılmaz derecede yakmakta olsa da, biz muhalif yurtseverler toparlanıp birleşemiyoruz, örgütlenemiyoruz, suçlulardan hesap soramıyoruz, sadece eleştirmekle, sızlanmakla yetiniyoruz.

Artık silkinmemiz, sesimizi yükseltmemiz, eyleme geçmemiz gerekiyor. Aslında, “yüce dinimiz” diyerek halkımızın dört elle sarıldığı Arap emperyalizminin yayılmacı, çağdışı ideolojisi tüm sıkıntılarımızın başlıca sebebidir; çaresi, tedavisi bulunmayan sinsi, bulaşıcı, yaygın bir zihinsel hastalık durumuna kolayca dönüşebilmektedir. Kendini “öbür dünya” hayallerine kaptıranlara her türlü saçmalığı, bazen çılgınlığı kolayca yaptırabilmektedir. Din duygularını sömüren, siyasi amaçlar için kullanan, halkı Allahla kandıran sadece AKP ve başındaki “tek adam” değildir, MHP ve diğer Kemalizm karşıtı partiler de Cumhuriyetimizin temeli olan laikliğe karşı suç işlemektedir. Cumhuriyet Halk Partisi ise Atatürk’ten sonra “halkın partisi” olmaktan uzaklaşmış ve siyasal İslamcılar tarafından pervasızca kandırılan sahipsiz vatandaşları bilinçlendirip onlarla bütünleşememiştir.

22.09.2016 Kemal Rastgeldi

This entry was posted in DİN-İNANÇ, İrtica, SİYASAL İSLAM, YOBAZLIK - GERİCİLİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *