
Zafer ve komutan
CUMHURİYET – HAKAN ERCAN – 29.08.2025
30 Ağustos’ta Anadolu topraklarına zafer mührü vuran kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ebedi başkomutanı Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk, askerliği “insanların sevk ve idaresi sanatı” olarak tanımlar. Bu sade ancak derin tanım, komutan olmanın özünü ve zaferin kaynağını ortaya koyar.
İnsanların sevk ve idaresi kudrete ve kabiliyete dayalı komuta fonksiyonudur. O takdirde, komutanın askerlik sanatını icrasından ortaya çıkacak büyük eser “zafer”dir. Tarihsel ve teorik çerçevede söylenebilir ki komutan, yüksek askerlik bilgisini “adalet, disiplin, muhakeme, öngörü ve sorumluluk bilinci” nitelikleriyle bütünleştirebilmişse, zafer de ufuktan doğmaya başlamıştır.
ZAFERE GÖTÜREN İLKELER
Sun Tzu adalet ve disiplinin önemini şöyle vurgular: “Askerin komutanına inanmasını sağlamak için ayırım göstermeden bir yandan adil davranıp diğer yandan çelik gibi disiplin altında tutmalıyız. Bu, zafere giden en kesin yoldur.” Disiplinin tesisinde önemli dayanaklardan biri emirlerin niteliğidir.
Emirlerde “kesinlik, zamanlama ve yerindelik” zafere götüren ilkelerdir. Ulu önderin Conkbayırı’ndaki “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölene kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar gelebilir” emri Çanakkale Savaşı’nda; “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; o satıh bütün vatandır” emri (ve stratejisi) de Sakarya Savaşı’nda tarihin akışını değiştirmiş, Türk ulusunun kaderine olumlu yön vermiştir.
Komutan; sürekli muhakeme ve öngörü kabiliyetiyle gelişmeleri, risk ve tehditleri sürekli kıymetlendirir, önlemlerini her zaman hazır tutar. Hiç kuşku yok ki muhakeme ve öngörü, gerçeklikler üzerine gerçekçi şekilde inşa edildiğinde değer taşır, fayda üretebilir. Ebedi başkomutanın ifade ettiği gibi “Durumu gözden geçirirken ve önlem düşünürken acı olsa da gerçeği görmekten bir an uzaklaşmamak gerekir. Kendimizi ve birbirimizi aldatmak için gerek ve zorunluluk yoktur.”
KOMUTANIN AĞIR YÜKÜ
Büyük Atatürk’ün; manevi baskılar olacağını bildiği halde, İnönü Muharebeleri’ni kazanmış muzaffer orduyu yıpratmamak ve daha büyük zafer için hazırlık yapmak üzere Sakarya Nehri’nin doğusuna geri çekme öngörüsü ve planı, tarihi Sakarya Zaferi’ni hazırlayan temel faktör olmuştur.
Ulu önderin “Sorumluluk yükü her şeyden, ölümden de ağırdır” vecizinden hareketle sorumluluk duygusu ve bilinci, komutanın en ağır yükü ancak ayırt edici niteliğidir. Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni müjdeleyen Sakarya ve Dumlupınar Muharebeleri’ni “başkomutan” sorumluluğuyla üstlenen büyük Atatürk’ün ifadesiyle “Bir komutan ancak sorumluluğu üstlenmek cesareti sayesinde büyük işler görebilir. Bu özellik komutanı, herkesten üstün yapar.”
Komutanın arkasında yalnızca kahraman bir ordu değil, iç cephe de varsa, o zaman zafer, olağanüstü bir esere dönüşebilir. 30 Ağustos işte böyle bir zaferdir; yalnızca bir askeri başarı değil, Türk ulusunun özgürlüğünün ve bağımsızlığının ölümsüz simgesidir.
HAKAN ERCAN – (E) TUĞAMİRAL