ÇÜRÜME… ÇÖZÜLME… SAHTELİĞİN ANATOMİSİ * olay yalnızca “dolandırıcılık” ya da bir “bilişim suçu” olarak görülemez. Dijital devletin sanal olarak ele geçirilmesidir söz konusu olan. Toplu kimlik üretimi, kamu sistemlerine sızma ve kurumsal bütünlüğün çöküşü ile karşı karşıyayız

Çürüme… Çözülme… Sahteliğin anatomisi

CUMHURİYET – Özlem Yüzak – 08.08.2025


Sahte diplomalar, sahte ehliyetler, sahte sağlık raporları… Şaşırıyor muyuz? Hayır.

Çürüme uzun yıllar önce başlamıştı. Şimdi sıra çözülmede…

Şaşırmıyoruz çünkü son 20 yılda ülkenin üzerinden buldozer geçti. Bırakın ekonomik çöküşü bir kenara; liyakatten uzaklaşmanın, bilimi dışlamanın, tarikat yapılaşmalarının eğitimden yargıya, sağlığa kadar sızmasının da yıkıcı sonuçlarını yaşadık hep birlikte. Yozlaşan değerlerin, fırsatçılığın, kural tanımazlığın egemen olduğu, bunların prim yaptığı bir ülke olduk. Şimdi ekilenler biçiliyor. Tek adam rejiminin; denetimsizliğin bedelleri bunlar… Denetimsizlik boşluklar doğurur; o boşluklar da itina ile birileri daha doğrusu suç çeteleri tarafından doldurulur. Suç çeteleri devlet yetkililerinin e-imzalarını kullanarak para karşılığı unvanlar dağıtır, atamalar yapar… Bu çetelerden hizmet satın alanlar bu yeni durumlarını sınıf atlama, rant sağlama olarak kullanmanın yolunu açarlar…

SINAV SKANDALLARI VE DİJİTAL DEVLETİN KIRILGANLIĞI

Bu tablo yeni değil. Yıllar boyunca KPSS, ÖSS, ALES, askeri lise ve YDS gibi merkezi sınavlarda soruların çalındığı defalarca ortaya çıktı. Yani, yalnızca bugünün sorunu değil, geçmişte de sistemin zayıflıklarından defalarca faydalanıldı. Ve işin en acısı hepsinin üstü kapatıldı; yok sayıldı. Çalışarak hakkı ile sınavlardan başarı elde edenlerin önüne başkalarının geçirilmesine göz yumuldu.

Yanıtlanmayan can acıtıcı sorular ise hep havada kaldı: Neden bu kadar kötülük ortaya çıkarken insani ya da siyasi sorumluluk hissedilmez? Neden kimse özeleştiri yapmaz, istifa etmez? Neden sorumlular cezalandırılmaz.

Elektronik imza sahteciliği dosyasında adı geçen iki önemli şirketin (TÜRKTRUST ve EİMZATR) BTK tarafından denetlenmesi gerekirken ne bu denetimlerin içeriği şeffaf biçimde paylaşılmış ne de kamuoyuna yeterli bilgi sunulmuş durumda. Dijital altyapının göbeğinde böylesine “kocaman sessizlik” endişe verici.

DİJİTAL DEVLETİN ELE GEÇİRİLMESİ: ULUSAL GÜVENLİK SORUNU

Füsun Sarp Nebil’in T24’teki yazısında dikkat çektiği gibi, olay yalnızca “dolandırıcılık” ya da bir “bilişim suçu” olarak görülemez. Dijital devletin sanal olarak ele geçirilmesidir söz konusu olan. Toplu kimlik üretimi, kamu sistemlerine sızma ve kurumsal bütünlüğün çöküşü ile karşı karşıyayız. Peki, bu nasıl bir risk yaratıyor ve bizi neler bekliyor?

– “Yeni vatandaşlar” yaratılabilir: Devletin resmi sistemlerine sızan organize suç yapıları, her alanda “yeni vatandaşlar” yaratabiliyor. Bu, yalnızca bireysel haksızlık veya fırsatçılık değil, seçim sistemlerinden sağlık ve adalet altyapısına kadar devletin temel yapı taşlarının sarsılması anlamına geliyor.

– Kamu sistemlerinde güven erozyonu: Kamu sistemi, yalnızca teknik olarak değil, ahlaken de çöker. Halk, devletin sunduğu belgelerin, atamaların ya da sertifikaların güvenilir olduğuna inanmazsa, devlete duyulan güven geri döndürülemez şekilde zedelenir.

– Uluslararası itibar kaybı: Belgelerin ve sertifikaların dünyada geçerliliği tartışılır hale gelir, yurtdışı eğitim ve iş başvurularında Türk belgelerine şüpheyle bakılır.

– Organize suç ve terör örgütleri için açık kapı: Dijital devletin güvenlik zaaflarından, sadece bireysel dolandırıcılar değil, büyük ölçekli organize suç ve terör yapıları da faydalanabilir. Sahte belgelerle ülkeye sızmak, kamuya iş başvurusu yapmak, hatta kritik kurumlara yerleşmek çok daha kolay hale gelir. Bunun ulusal güvenlikte yaratacağı açıklar, uzun vadede hem kamu düzenini hem de ülke bütünlüğünü tehdit edebilir.

– Devletin bütünlüğünde çöküş tehlikesi: Toplu kimlik, diploma veya belge üretiminin organize suçlara geçmesiyle, ülkenin “resmi hafızası” manipüle edilmiş olur. Yarın bir gün kim gerçek, kim sahte; kim liyakat sahibi, kim değil ayırt etmek neredeyse imkânsızlaşır. Yargıdan sağlık sistemine, eğitimden askeriye ve güvenliğe kadar tüm kamu yapısı güvenilirliğini kaybeder.

NE YAPILMALI?

Yapılacak şey aşikâr: Bu tehditleri ortadan kaldırmak için, denetim ve şeffaflığın artırılması, liyakat ve kamu etik ilkelerinin tekrar hâkim kılınması, dijital altyapının bağımsız ve sürekli denetlenmesi şart. Aksi halde, sahte diplomalar ve sızan sistemler yalnızca bir çürümenin değil, devletin tüm yapısının çözülmesinin habercisi olacak. Ülkeyi bu noktaya getiren 22 yıllık AKP iktidarının bunları yapmasını bekliyor muyuz? Tabii ki hayır…

This entry was posted in YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *