Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı
CUMHURİYET – Mine G. Kırıkkanat – 06.07.2025 04:00
Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu. Yaklaşık 500 teğmene Atatürk fotoğrafı ve iğne dağıtıldı. Teğmenler içtima alanındaydı. Arka sıralardan bir ses yükseldi. Teğmenlerden biri, Atatürk fotoğrafını takmayacağını söyledi. İçtima alanındaki teğmenlerden büyük tepki aldı.
13 Kasım’da o sesin sahibi Abdülaziz Altun, arkadaşı Nurcu tarikat üyesi Furkan Akyüz ve Furkan Şahin’in kaldığı koğuşta bir arbede yaşandı.
Soruşturma sonucunda 7 teğmen ihraç edildi. 4’ü Atatürkçüydü. Onlardan biri olan Recep Ayar, orduya geri dönüş davasını geri çektikten sonra Ersin Eroğlu’nun röportaj önerisini kabul etti.
Recep Ayar, Kara Harp Okulu’nda azınlık da olsa bir yapının varlığını ve bu durumu üstlerine bildirmesine rağmen işlem yapılmadığı vurguladığı konuşmasında, şöyle diyordu:
DEVLET Mİ KESTİ TARİKAT MI?
“Devletin kestiği kol acımaz. Ancak bizim kolumuzu devlet mi kesti, emin değilim. İnandığım bir değer uğruna, çocukluk hayalim olan yıldızlarımla diyet ödedim. Bir daha olsa, yine öderim. Ömrünü devlet için harcayan bir önderin yanında, ben çocukluk hayalimden olmuşum, önemli değil.
Yaşadığımı ancak yaşayan bilir. Süreç sırasında fark ettim ki bizler için mücadele eden insanlar hep bu devlete gönülden bağlı sivil kimseler ya da yüksek karakterli emekli, Ergenekon, Balyoz, Atabeyler gibi FETÖ operasyonlarının hedefi olmuş komutanlarım oldu…”1
YIKILAN HAYALLER, KIRILAN HAYATLAR
Ersin Eroğlu’nun Teğmenler1 kitabı, Cumhuriyetçi askerlerin karşıdevrimin yobaz askerleri tarafından ordudan tasfiyesinin makus tarihçesi olduğunca; gencecik hayatların ve hayallerin de hoyratça kırılış öyküsü.
Şehit Kubilay’dan başlayarak 30 Ağustos 2024’teki mezuniyet töreninde “Atatürk’ün askerleriyiz” dedikleri için linç ve ordudan ihraç edilen Kara Harp Okulu’nun en başarılı teğmenlerinin hazin buruluşu…
KULLANIŞLI DİYANET
Laik Cumhuriyeti yıkmak ve Türkiye’yi coğrafyasından demografyasına işgal, talan, yerle yeksan etmek için önce TSK’yi bitirmek gerekiyordu, sonra eğitimi. Dini kullandılar. Dini kullanmak Diyanet’i yozlaştırmakla mümkündü. Öyle de oldu.
Aklı başında insanların her gün adım adım, şaşkınlıkla izlediği Erbaş’ın Diyaneti’ni2, yozlaşmanın nasılını, niçinini de iki araştırmacı gazeteci, Sefa Uyar ve Mustafa Mert Bildircin yazdılar.
Yazarların kitaba sonsöz yerine yayımladıkları metin, 230 sayfada belgeleriyle ortaya koydukları yozluğun, yalanın ve demokrasi düşmanı monarşik iktidarların dayanağı, meşruiyet aracı olarak pek kullanışlı dinciliğin özeti zaten:
ERBAŞ’IN KILICI VE KALKANI
“Laiklikten verilen tavizler; soldan sağa hızlı bir kayışla, emekten sermaye tarafına geçişe, sömürünün ağırlaşmasına, başta eğitim olmak üzere toplumun dinselleştirilmesine ve bu sayede itiraz etmeyen, yalnızca şükreden, itaat eden bir toplum yaratılmasına yol açtı. Türkiye’nin yakın tarihi, bu savın altını doldurabilecek yüzlerce örnek dolu.
Vicdanlarda özgürce yaşanması gereken dinin siyasete alet edilmesini engellemek, doğru din bilgisini sağlayarak toplumu sahte hacı-hocalara, tarikat ve cemaatlere muhtaç bırakmamak amacıyla kurulan Diyanet, bugün kuruluş amacından tamamen sapmış durumda.
Cemaat ve tarikatlar, Diyanet eliyle meşrulaştırılıyor. Kuran kurslarına verilen ayrıcalıklar, doğrudan Diyanet’in bünyesinde cemaat ve tarikat üyelerinin bulunmasına yol açıyor. Diyanet, en küçük toplumsal itirazda iktidara kalkan oluyor.
İKTİDAR BORAZANI
Cumhurbaşkanı ‘Şükredin’ dediğinde, hemen şükür temalı hutbe veriyor. Kriz mi var? Derhal bir fetva dolaşıma sokuluyor. Siyasette işler kötü mü gidiyor? Diyanet İşleri başkanı bir programda cumhurbaşkanı ile birlikte dua ediyor…
Türkiye’nin daha iyi bir geleceğe erişmesi için değişmesi gereken şeylerin başında belki de Diyanet’in şu anki durumu geliyor. Eleştirel ve özgür düşünceyi baskı ve denetim altına almak isteyen yapılara karşı Diyanet, kuruluş amacına geri dönmeli.”2
(1) Teğmenler/ Kırmızı Kedi Yayınevi, 2025
(2) Erbaş’ın Diyaneti/ Kırmızı Kedi Yayınevi, 2025