İstanbul’un işgali ve ulusun egemenliği 26 Nisan 2025


Cumhuriyet – Örsan K. Öymen

İstanbul’un işgali ve ulusun
egemenliği 26 Nisan 2025

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İstanbul İngilizler tarafından işgal edildiğinde, Mustafa Kemal Atatürk, işgal kuvvetleri için, “Geldikleri gibi giderler” ifadesini kullanmıştı.

Atatürk, Samsun’da başlattığı Kurtuluş Savaşı’nın altyapısını İstanbul’da hazırladı; işgal altındaki İstanbul’da aylarca dava arkadaşlarını örgütledikten sonra, 1919’da Samsun’a ayak bastı; oradan Havza’ya, Amasya’ya, Erzurum’a ve Sivas’a geçerek mücadelesini Anadolu’da büyüttü ve son olarak Ankara’yı Kurtuluş Savaşı’nın komuta ve idari merkezi olarak seçti.

Mustafa Kemal Atatürk 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kurarak, egemenliğin padişahtan ve halifeden alınıp, halka, millete, ulusa devredilmesi doğrultusundaki ilk büyük adımı attı. Bu aynı zamanda, halk, millet, ulus egemenliğine dayalı yönetim biçimi anlamına gelen cumhuriyetin kurulması doğrultusundaki ilk adımdı.

Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra TBMM kararlarıyla, 1922’de saltanat ve padişahlık düzeni kaldırıldı, 1923’te Cumhuriyet kuruldu, 1924’te halifelik kaldırıldı. Atatürk’ün dediği gibi işgal kuvvetleri gerçekten de geldikleri gibi gittiler!

Ulus devlet aynı zamanda, ulusun, halkın, milletin egemenliğine dayalı bir devlet modelidir.

Ulus devlet, antikçağdaki kent devletleri gibi, ayrıcalıklı bir sınıfın egemenliğine dayanmaz; beyliklerde, prensliklerde olduğu gibi, feodal toprak ağalarının egemenliğine dayanmaz; imparatorluklarda olduğu gibi, bir imparatorun, kralın, kraliçenin, padişahın, çarın egemenliğine dayanmaz.

Ulus devlet, bir dinin, mezhebin, etnik kimliğin egemenliğine de dayanmaz. Çünkü laiklik ve vatandaşlık, ulus devletin temel ilkeleri arasındadır. Ulus devlet, demokratik, laik, sosyal hukuk devletini zorunlu olarak içerir.

Ulus devlette, dini, mezhebi, etnik kimliği, felsefi görüşü ne olursa olsun, herkes, o devletin eşit ve egemen vatandaşıdır. Ulus devlet etnik kimlik temelli bir devlet değildir. Ulusun egemenliğinden bağımsız bir ulus devlet söz konusu değildir.


AKP iktidarı ise onlarca yıldır, ikinci cumhuriyetçi neoliberal kesimlerin de desteğiyle, anayasadaki laiklik ilkesine darbe vurarak, ulus devleti de ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.

AKP için önemli olan ulus değildir, ümmettir. AKP dinci ve ümmetçi bir yaklaşımla, sadece laikliği değil, ulus devleti de yok etmek için mücadele etmektedir.

Bu nedenle, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 23 Nisan ve 29 Ekim gibi ulusal bayramlar ve ulusun egemenliği, AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan’ın ve AKP’nin umrunda değildir.

Bu nedenle Erdoğan yıllardır TBMM’deki ve Anıtkabir’deki 23 Nisan törenlerine katılmamaktadır.

Bu nedenle Erdoğan ve AKP, TBMM’nin yetkilerini sınırlandırıp, Cumhurbaşkanlığı makamını padişahlık makamına çevirmiştir!

Bu nedenle Erdoğan ve AKP, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını hukuka aykırı biçimde iptal ettirmiştir, onu tutuklatmıştır, seçme ve seçilme özgürlüğüne darbe vurmuştur.

Bu nedenle Erdoğan ve AKP, ulus, halk, millet tarafından seçilmiş olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte beş ilçe belediye başkanını tutuklatmıştır; belediye başkanlarıyla birlikte, onlarca belediye ve belediyelere bağlı şirket yöneticisinin mal varlığına el koydurmuştur; bir belediyeye kayyum atamıştır;

belediyelere hizmet veren onlarca şirketin başına kayyum atayarak, Türkiye’nin dört bir yanındaki reklam panolarına el koydurmuştur; İstanbul depreme maruz kalırken, depreme karşı mücadele edecek belediye kadrosunu hapiste tutmuştur; depremle ilgili gerçekleşen toplantıya belediyeden kimseyi davet etmemiştir; İstanbul halkının çoğunluğunun itiraz ettiği Kanal İstanbul’u, yeniden devreye sokmuştur. 16 milyon vatandaşın ve ulusun, halkın, milletin yaklaşık yüzde yirmisinin yaşadığı İstanbul adeta yeniden işgal edilmiştir!

Geldikleri gibi gideceklerdir!
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!

————————————————————————

YAZIYA YORUM

“Geldikleri gibi gitmemek” için AKP ve onun başındaki “tek adam” her çareye baş vurmaktadır; yasaları çiğnemekte, askeri ve polisi sopa olarak kullanarak her tarafta şiddet uygulamaktadır. Hangi partiden olursa olsun, vicdan ve akıl sahibi bütün vatandaşlar artık korku duvarını aşarak, geç de olsa, gerekli tepkiyi, mücadele azmini ortaya koymaktadır. Özellikle de yüce Atatürk’ün Cumhuriyetimizi emanet ettiği gençler, öğrenciler (tutuklanmayı göze alarak) büyük duyarlılık ve cesaret sergilemektedir.

CHP’nin bugün Mersin’de düzenlediği mitinge katılım gurur, iyimserlik, ümit vericiydi. Halkımızın nihayet uyanmaya başlaması ve CHP’nin dinsizlikle suçlanmaktan artık korkmaması AKP’yi daha da hırçınlaştırmakta, daha ağır suçlar işlemesine yol açmaktadır.

Daha önce de belirttiğim gibi, AKP sayesinde halkımız Atatürk’ün büyüklüğünü, değerini ve laiklik ilkesinin önemini kalıcı şekilde anlamaya başlamıştır; ülkemiz layık olduğu ve halkın egemenliğine dayalı demokratik, çağdaş yönetim sistemine nihayet kavuşacaktır. Hedefimiz, ülke daha fazla zarar görmeden bunun bir an önce gerçekleşmesini sağlamak olmalıdır.

26.04.2025 Kemal Rastgeldi

This entry was posted in İrtica, ŞERİAT - İRTİCA - KARANLIĞIN AYAK SESLERİ, SİYASAL İSLAM, YOBAZLIK - GERİCİLİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *