Bölünme planına sevinç çığlığı

Naim Babüroğlu

2014… İsrail ve Suudi Arabistan’ın, yeni bir Orta Doğu planı üzerinde çalıştığı ortaya çıkar. Plan için, iki ülke, 17 ayda beş kez gizlice masaya otururlar.

Yıl 2015… İsrail ve Suudi Arabistan, yedi maddelik plan üzerinde uzlaşırlar.

4 Haziran 2015… Meşhur planı, iki ülkenin kritik isimleri açıklarlar.

Dönemin İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Dışişleri Bakanlığı Genel Direktörü Dore Gold ve Suudi Arabistan Kralı Selman’ın danışmanı Enver Macid Eşki.

Planı açıkladıkları toplantının yeri de dikkat çekicidir. ABD’de Washington’da, CFR (Council on Foreign Relations-Dış İlişkiler Konseyi) toplantısında. CFR deyip geçmeyin. 1921’de kurulur. ABD stratejilerini belirlemede en güçlü aktördür.

Dünyanın en güçlü bankeri Soros, ABD dış politika yapıcılarından Kissinger, ABD’nin dünyayı yöneten stratejilerini yazan Brzezinski CFR üyelerinden sadece bazıları. Toplantının CFR’de yapılması, iki ülke planının ABD tarafından da desteklenmesi demektir.

Meşhur, ama Türk basınında yer bulmayan yedi maddelik plan şudur:

1. Türkiye sınırında bağımsız bir Kürt devletinin kurulması,
2. Ortak bir Arap ordusunun oluşturulması,
3. İran’da rejim değişikliğinin yapılması,
4. İsrail ve Araplar arasında bir barış planının yapılması,
5. Körfez ülkelerinin birlikte hareket etmesi,
6. Yemen’de barış sağlanması,
7. Arap dünyasındaki demokratik hareketlerin desteklenmesi.

4 Haziran 2015’te, ortak açıklamada şunlar yer alır:

“Suudi Arabistan ve İsrail, bağımsız bir ‘Büyük Kürdistan’ projesini desteklemektedir. Kurulacak bir Kürdistan, bölgede İsrail ve Suudi Arabistan’ın ortak hasmı İran’dan, Türkiye’den ve Suriye’den alınacak topraklar üzerinde kurulacağı için, iki ülke de (İsrail ve Suudi Arabistan) bundan memnuniyet duyacaktır…”

Planın 1’inci maddesi, Suriye ve Irak halkaları tamamlanmak üzere…
İran ve Türkiye halkaları kaldı.

3’üncü maddeye gelelim… Gazze işgal edildi, Güney Lübnan’da Hizbullah etkisizleştirildi. Suriye kalıcı parçalandı. Yeni Şam yönetimi, ABD ve İsrail güdümünde. Ve şimdi, sıra İran’da. Ardından Türkiye…

4 ve 5’inci maddeler, ABD Başkanı Trump’ın 2020’de birinci başkanlık döneminde imzalanan İbrahim Anlaşmaları ile başladı. İkinci başkanlık döneminde, yarım kalan bu işi tamamlayacak.

İsrail ile Suudi Arabistan’ın çıkarları, Türkiye’nin bütünlüğünü yok edecek bu planda örtüşür. Türkiye ne yapar?.. 24 Ocak 2015’te, ölen Suudi Kralı için bir günlük yas ilan eder.

İsrail ve Suudi Arabistan’ın uzlaştıkları plan aslında, Büyük Orta Doğu Projesi’nin bir parçasıydı.

9 Ekim 2019… Türkiye, Suriye’de PKK/PYD terör örgütüne “Barış Pınarı Harekatı”nı başlatır. ABD Başkanı Trump, Cumhurbaşkanı’na diplomatik kurallara uymayan bir mektup gönderir. Ve, başlatılan operasyon 17 Ekim 2019’da durdurulur. Trump, plana sadık kalır.

Türkiye, 2019’dan bugüne beş yıldır, PKK/PYD terör örgütüne kapsamlı operasyon yapamaz. Çünkü, Türkiye’nin operasyonu, İsrail ve Suudi Arabistan’ın anlaştıkları bu planı engeller. ABD, plana sadık kalır ve operasyon yaptırmaz.

Esad’ın devrilme sürecinde, atmosfer operasyona uygundu. Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna, PKK/PYD bölgesine operasyon yapacağı açıklamaları yapıldı.

Ne oldu?..
ABD, Ayn el Arap’a tanklarını getirdi, bayrağını dikti.
Esad devrildikten sonra da, ABD plana sadık kaldı.

8 Aralık 2024… ABD’nin, İsrail’in, İngiltere’nin ve Fransa’nın desteklediği HTŞ (Hey’et Tahrir el-Şam) Esad’ı devirir. Türkiye’de, “fetih” ve “devrim” sözcükleri, zafer coşkusuna karışır.

En kazançlı ve en mutlu ülke, İsrail’dir. İsrail, Şam’ın güneybatısını işgal eder.Ürdün, Suriye ve Lübnan’ın su kaynaklarının büyük bölümünü ele geçirir. Daha ne olsun!.. 2015’te, Suudi Arabistan’la uzlaştığı plana sadık kalınmıştır.

“Devrim” ve “fetih” coşkusu devam ederken…Yeni Şam yönetimi, Suriye’de yetki devri için 4-5 Ocak 2025’te, Genel Ulusal Diyalog toplantısı planlar. Toplantıya, Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) davet edilmez.

SMO’ya, yeni Suriye hükümet ve yönetiminde de yer verilmez. Suriye’de HTŞ’nin Dışişleri Bakanı, ilk dış ziyaretini Suudi Arabistan’a yapacağını bildirir. Türkiye’ye değil…

“Devrim” ve “fetih” rüzgarının ardında kalan…Hezimettir aslında… Bölünme planına sevinç çığlığı atan, bir ülke var mı diye sorarsanız?..

Türkiye derim…“Çözüm Süreci” ve “Yeni Anayasa” rüzgarının estirildiği Türkiye…Öyle bir rüzgâr ki… Fırtınaya değil, depreme dönüşecek bir rüzgâr….