GÜLÜMSE * Türk milletine dair süper bilimsel sosyolojik seçme saçmalar.

Türk milletine dair süper bilimsel sosyolojik seçme saçmalar.
Bildiğimiz ama hep güldüğümüz gerçeklerden bir demet.


Haydi biraz gülümseyelim;

Misafirin yanında dayak yemeyeceğini bildiği için sınırları zorlayan çocuktaki cesaret kimsede yok.
İngilizcenizi ne kadar geliştirirseniz geliştirin, 30 years’ı içinizden otuz years diye okumaya mahkumsunuz.
Kavgaların en çok ‘ne bakıyon len’ diye çıktığı bir ülkede, otobüslere karşılıklı koltuk yapmak çok mantıklı gerçekten.
Dişini fırçalayan erkeği bulmuş da, macunu ortadan sıkmayanını istiyor. Bak bak lükse bak.
Arabada kemer takmak zorunluyken otobüslerde milletin ayakta gidebilmesini bana bir anlatın.
Misafirin çocuğu abi bilgisayar çalışıyor mu diye sordu. Yok ev hanımı dedim. Hala yüzüme bakıyor.
Türklere özgü ikna şekli, ölümü gör.
Bazen başımı alıp gidesim geliyor ama Müge Anlı dan korkuyorum beni de bulur diye.
Asansör çağırma tuşuna defalarca basarak daha hızlı geleceğini zanneden tek milletiz.
Annem beni ders çalışırken gördü, gözleri yaşardı, bıraktım ders falan çalışmıyorum. Ondan değerli mi, kıyamam ben ona.
2’nin üç, 3’ün iki harfli olması çok canımı sıkıyor
Elini öptürmek istemeyip de elini iyice aşağı indirip beni yerlerde süründüren orta yaşlı akraba seni bıçaklarım.
Puding yapmak için tıp okuyan tek mal Dr. Oetker.
Kulağımda kulaklık var, dürtüp müzik mi dinliyorsun diyor. Yok kuleden iniş izni istiyorum. Pilotum ben.
Pizzayı yuvarlak yapıp üçgen kesip kare kutuya koyanla, evleri kare ve dikdörtgen yapıp adını daire koyan kişi aynı kişi olmalı.
Eve gelen misafirin tuvalet var mı diye soruşuna ayar oluyorum. Yok biz poşete yapıp karşı apartmanın damına atıyoruz.
Anneme, anne ben evlatlık mıyım dedim. Öyle bişey olsa seni mi seçerdik dedi. Haklı kadın.
Yan yana kelimesi ayrı yazılırken, apayrı kelimesinin birleşik yazılması ne kadar hoş.
Gözleri aşka gülen en taze söğüt dalsın diyor şarkıda. Bu hayatımda duyduğum en kibar, en naif ODUNSUN deme şekli.
Her “ne yapıyorsun” diye sorduğumda “napiim sen napıyorsun?” diyen bir arkadaşım var. Yıllardır ne yaptığını bilmiyorum.
27653941 keredir diyorum size, şu sayıları okumuş gibi yapıp geçmeyin diye.
Sadece Türklere özel bir ağırlık birimi ‘gavur ölüsü gibi’
Fırıncı bana sıcak ekmek veriyorum dedi. Abi nasıl olsa eve gidince annem bayatları yedirecek dedim. Sarıldık ağlaştık.
Bizler “arkası gelmez dertlerimin” şarkısını söylerken göbek atan bir toplumuz. Kimse bana normal olduğumuzu söylemesin. Yemem.
İnsanımız gariptir. Camı siler ayna gibi oldu der, aynayı siler cam gibi oldu der.
En iyi tedavi şekillerimizden biri, git bir elini yüzünü yıka.
Pazarda çocuğunu kaybedince feryat figan ağlayan, bulunca da öldüresiye döven anne Türk annesidir.

Birol Akkerman’a teşekkürler
This entry was posted in HAYATIN İÇİNDEN, MİZAH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *