HAYATIN İÇİNDEN * ERDEMLİ İNSANDAN

ERDEMLİ İNSANDAN

Bedrettin KELEŞTİMUR

Bizim ideal düşüncemizde, “Erdemli insandan Erdemli Topluma…” yolculuk yer alır. Erdem sözlükte, “Ahlakın övdüğü iyi olma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk vb. niteliklerin genel adı insanın ruhsal olgunluğu!”
İnsanlık âleminin yakından tanıdığı İbn-i Sina şöyle der;
“Ben erdemden başka zenginlik tanımıyorum!”
Goethe’nin müthiş bir sözü var; “Erdemsiz bir yaşam, erken bir ölümdür!”
Yazımızın başlığına, “Erdemli insandan, Erdemli Topluma…” dedik.
Shaftesbury, “Erdem, güzellik ile iyiliğin buluşmasıdır!”
Toplumda bizler, erdemli insanı bir bakıma ‘hayatın sigortası’ olarak görür ve yorumlarız.
Murat Ertan ne diyorlar; “Erdem; bilgi, çalışma, doğruluk ve sevgi ile güç kazanır!”
Dinimiz, aklımız, örfümüzde bizlerden, “yüksek bir ilim sahibi, moral sahibi, ahlak sahibi, adalet sahibi olmamızı ister.” Rahmetli Paşa Demirbağ’a yıllar önce, “Palu İlçesinde ihtiyaç olmasına rağmen otel neden yapılmamış!” Bizlere çocukluk yıllarından hafızalarında yer eden bir hatırasından bahsettiler.
1930’lu yıllar… Batı Trakya’dan göçmen aileler geldiler. Devlet onlara iskânlarını tedarik edinceye kadar, Palu İlçemizde hâli vakti yerinde olan ailelerin yanlarında yerleştirdiler. O zamanlarda, dışarıdan gelen misafirleri ağırlamak için, “selamlıklar vardı!” Paşa Demirbağ’ın evlerinde de belli bir müddet içerisinde bir ailenin kaldığını bizlere Paşa Bey anlattılar. Selâmlık denilen mekânlar sadece dışarıdan gelecek misafirler için tahsis edilirdi.
Ağın Saraycık- Konak mezrasında da, atalarımız; “iki katlı selamlık…” yapmışlardı. Burası sadece misafirlerin kalması için dayalı-döşeli halde kullanılagelmiştir. Asıl, “Ensar ve Muhacirin kültürünü…” günümüzden 70-80 yıl öncesine kadar Anadolu insanı büyük bir şuurla yaşamıştır. Bu millet, “Milli Mücadeleyi…” rahmetli Ahmet Kabaklı Hocanın da ifadesiyle Alperen şuuruyla yaşadı/ ve kazandı.
O şuur günümüzde yaşıyor mu? Toplumun sinir uçlarına doğru uzandığınızda bunu rahatlıkla görebilirsiniz. Ben bunu Muş İlimizde de, Elâzığ İlimizde de farklı versiyonlarla yaşadığımı söyleyebilirim. Muş İlimizden üç önemli hadiseden bahsetmek isteyeceğim. Birgün esnafa uğradık. Alış verişimizi yaparken de sohbetlerde bulunduk. Bizim yabancı olduğumuzu öğrenince bu işyeri sahibi esnafımız, “ısrarla evine buyur etti. Misafir edebileceklerini ifade ettiler.” Teşekkür ederek ayrıldık.
Burada Anadolu insanının yaşayan bir kültürü vardır. Bu kültürün adına bizler, “iyilik yapmak, hayırda yarışmak…” olarak nitelendiriyoruz. Muş İlimizde, ‘sattığı malın ayıbını söyleyen esnaf…’ o kadar çok hoşumuza gitmişti ki, “İstanbul’u fetheden şuur…” veya ahlak budur işte! Şu toplumda yaşadığımız güzellikleri/ erdemlikleri yazmalıyız. Ve yüksek sesle de haykırmalıyız; “insanlık ölmedi…”
Birgün yine bir alışverişte bir esnaf, “beğenmediğiniz zaman ürünü geri getirebilirsiniz!” O esnafın bakış tarzında, ‘önce insan…’ diyor Şeyh Edebali o kadar yürekten söylemişler ki, “insanı yaşat ki, devlet yaşasın!” Bir şiirimizde şöyle sesleniriz;
“Bir yerde vefa varsa, sefa vardır
Bir yerde eza varsa cefa vardır
Hayatın iki boyası; ak ve kara
Bir yerde gönül varsa deva vardır
Vefasız dünya değil, insan meğer!
İyilik yükü taşımaya değer”
Rahmetli Babam Hacı Selahattin Keleştimur anlatıyorlar. İlk tayin yerim Malatya İlinin Pötürge İlçesi… Yıl, 1956… Bizim doğduğumuz yıl… Şimdiki gibi, yollar günümüz gibi muntazam değil… Büyük sıkıntılar içerisinde gidiyorsunuz. Rahmetli Amcam, Hacı Osman Efendi, Pütürge’den bir zata mektup yazıyorlar. Rahmetli Babam, amcamın yazdığı mektubu; Pötürge ’nin köylerinde oturan o zata ulaştırdım. Niyetim de, müsait bir zamanda gidip o zatı ziyaret etmek/ onunla sohbet etmekti.
Birgün baktım katırla birlikte, o muhterem insan bir de hediyelerle birlikte çıkıp gelmişler. Ona karşı çok mahcup olmuştum. Özetle, “eskiler kâh birbirlerine omuz veren yürekli birer dağlar gibiymiş! Kâh birbirlerine gönül veren bağlar gibiymiş!” Sevdalarında sadece Allah rızası olunca, bütün müşküller rahatlıkla çözülürmüş…
Erdem kelimesinin kökünde, “yiğitlik” olduğunu da ifade etmeliyim!
Erdem, “ahlak olarak doğru olan şeyi yapıp yanlış olanı yapmamaktır.”
İsterseniz şöyle bir soru solarım, “insan olarak yaşamanın anlamı nedir?”
Bir ağacı düşünün/ üzerinde tefekkür ediniz;
“Ağaç, çiçekle bize selâm verir
Her selâmıyla, “rahmet ola” der
Şu sofrayı bize haktan âlem verir
Her lokmasıyla, “ihlas ola” der
İlham düşer gönlüme kâlem yazar
Kâlem, “şehadete kefil ola” der”
Selam ve muhabbetle
This entry was posted in HAYATIN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *