TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ? * Asya ile Avrupa arasında bir köprüydü, Türkiye. Köprüydü, ama bizim köprümüzdü. Bir yolsuz iktidar ve bir çapsız muhalefet cephesi sayesinde, devletsiz bir “no man’s land” olmaya aday artık. O da uzun sürmez. Çünkü böylesine stratejik bir bölge sahipsiz kalmaz, doğan boşluğu küresel güçler doldurur.

Yılgınlık

CUMHURİYET – Mine G. Kırıkkanat – 08 Ocak 2023 Pazar

Bıktım.

Türkiye’yi yönetenlerin tamamının avam yozluğundan, yönetmeye talip olanların da kendi burnundan ötesini göremeyen çapsızlığından bıktım.

Hukuksuzluğun torba torba bohçalanarak hukuk diye yutturulduğu, eşi benzeri görülmemiş gariplikte ve asla düzeltilemeyecek, içinden çıkılamayacak kanısı uyandıran çaresiz zamanlardan geçiyoruz.
Bu karışıklığa karşı, belki de çok geciken bazı hamleler, evet, var. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, nihayet bir direnişin, örneğin Ekrem İmamaoğlu’nu görevden almaya yönelik abuk plana teslim olmayacağının işaretini verdi. Ama Kılıçdaroğlu’nun bugüne değin yaptığı yanlışlar, zamanında ses çıkarmadığı hileli seçimler, devleti paramparça eden AKP/MHP iktidarına çok yakın zamanda bile verdiği gol fırsatları, direniş sözüne de güvenmemizi engelliyor.
Artık şu çok açık: Başkanlık sistemi diye bir sistem yok. Aklı başında herkesin “ucube” diye tanımladığı bir sistem bile yok, kurulamadı. Sistemsiz yönetiliyor, daha doğrusu güdülüyor, Türkiye.
ÇOBANLAR DEVLET YIKTI
Bir devleti devlet yapan tüm kurallar yıkıldı. Anayasal düzen yok edildi. Çünkü bunca haksızlığı, yolsuzluğu ve zulmü, uyduruk kurallara bile dayandırarak sürdüremezlerdi…
Ülkeye ben dedim oldu keyfiliği egemen. Ellerinde kanunsuz bıraktıkları devletin zaptiye sopası, ev bark yanıyor, yurt soyuluyor. Nereye kadar düşecek Türkiye, hangi noktada tutunacak bir dala?
Muhalefet cephesinin anakarasını oluşturan Millet İttifakı’nın tek gündemi, altılı masada konuşulan biricik konu, kimin hangi makama oturacağı, hangi bakanlığı hangi partinin alacağı…
Bakanlıklar, TBMM falan Ankara’da, memurlar her gün işe gelip gidiyor ya; bazen başkentten Türkiye’nin ne halde olduğunun görülmediğini, oradan ahkâm kesen zaten hepsi vasat zekâda politikacıların hâlâ bir devlet var, bir geleceği var sandıklarını düşünüyorum…
Farkında bile değiller ki bu ülkede bugün olmazsa yarın diye bir lüks yok artık, zaten onların da yarını yok!
TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?
Farkında bile değiller ki önümüzdeki tek dalı, 2023’teki seçimleri kaybederlerse bu iktidarın ilk işlerinden biri Ankara’yı nadasa bırakıp İstanbul’u başkent yapmak olacak! Bazı bakanlıkları ve Merkez Bankası’nı boşuna taşımadılar İstanbul’a…
Türkiye’de devlet gibi bir devleti yeniden tesis etmek iddiasında olanların, iktidar payı hesaplarıyla zaman kaybetmek lüksü yok, artık.
Ortak CB adayını yıpratmamak için erken açıklamamak, başlangıçta iyi bir taktikdi. Ama şimdi gecikiliyor. Millet İttifakı farkında mı? İnsanlar umudunu yitiriyor ve “Seçimden sonra açıklarsınız” diye alay etmeye başladı kimileri…
Benlikler, senlikler bir yana bırakılmalı. Yoksa yedi düvelin küreselci baronları, siyasal İslamcı taşeronları bize Konya kadar bir yurt da bırakmayacaklar, bu kez.
Her şeyi kaybedeceğiz, her şeyi.
YURDUMUZDAN KOVULUYORUZ
İki yılda 6’ya katlanan ev kiraları başta, yaşam pahası daha şimdiden bizim gibi orta halli insanları kovuyor, büyük kentlerden.
Dış politikasını NATO’ya ağam, Rusya’ya paşam yalakalığına bağlayan AKP/MHP iktidarı, yolsuzluk dosyaları yüzünden kimseye hayır diyemiyor. Ağa ile paşanın itişmesinde Türkiye’ye 10 yılda 12 milyondan fazla yabancı dolduruldu. Şimdi onlara Rusya’dan Ukrayna’dan gelenler ekleniyor. İktidarın niyeti Türkiye’yi Araplaştırmaktı, ama Slavlar lokmayı yedireceğe benzemiyor…
Ben bu geleceği 2003’te ve 2006’da öngörüp yazmıştım. Bir Gün Gece*’de beklenen (ve çok yaklaşan) Marmara depreminden sonra Türkiye egemenliğini kaybeder. Destina*da İstanbul açık şehir ilan edilerek Küresel Yönetişim’e geçer, tüm ülke işgal edilir ve işgalciyle işbirliğini reddeden Türkler, Türk sözünün, Türkçenin yasaklandığı topraklardan giderler…
Siyasal İslamcı iktidar ve yerli Arap tarikatların nihai amacının Türkiye’yi küresel bir İslam konfederasyonuna (ASRİKA) dönüştürmek ve başkent İstanbul’u Kanal İstanbul’a yerleşecek muktedir Araplarla paylaşmak olduğunu artık biliyoruz.
DEVA KİMİN DERDİNE DEVA?
Peki 6’lı masada yer alan DEVA partisinin “Türk ifadesini anayasadan çıkarmak” projesi siyasal İslamcı iktidarın nesine muhalif ve kime, neye hizmet ediyor? Kürtleri hoşnut etmek için yola çıkıp tam da iktidarın istediği kimliksizlik taşlarını döşemiyorlar mı?
Göç ülkesi Almanya, Alman ifadesini çıkardı mı anayasasından? Fransa çıkardı mı? Ya yetmiş iki milletin oluşturduğu ABD’de herkese Amerikan denilmiyor mu?
Asya ile Avrupa arasında bir köprüydü, Türkiye. Köprüydü, ama bizim köprümüzdü.
Bir yolsuz iktidar ve bir çapsız muhalefet cephesi sayesinde, devletsiz bir “no man’s land” olmaya aday artık. O da uzun sürmez. Çünkü böylesine stratejik bir bölge sahipsiz kalmaz, doğan boşluğu küresel güçler doldurur.
On yedi devletin gömüldüğü Anadolu toprakları, on sekizinciyi de yutmaya hazır.

* Roman/Kırmızı Kedi, 2022
** Roman/Kırmızı Kedi, 2021
This entry was posted in MİNE KIRIKKANAT, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *