PENCERELERDEN DÜĞME YAĞMAYA BAŞLADI * BEN SENDEN SONRA BİR EKSİĞİM…

BEN SENDEN SONRA BİR EKSİĞİM


“Ulu Önderimiz, Türkiye’nin kurucusu, ilk cumhurbaşkanı ve sonsuza dek minnet duyacağımız tek insan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK…
Yorgun bir milleti ayağa kaldırdı, batmış bir ülkeyi kalkındırdı ve bu ülkenin evlatlarına “Benim naçiz vücudumu bir gün elbet toprak alacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” diyerek bu vatanı emanet etti.
10 Kasım 1938 yılında ebedi yolcuğuna çıktı ama kalplerimizde her zaman yerini aldı.
Naaşının İstanbul’dan ayrılarak Ankara’ya getirildiği 19 Kasım 1938 günü sokaklarda insan seli vardı..

Tarih: 10 Kasım 1938
Yer : Dolmabahçe Sarayı/ İstanbul
Zaman: 09:05
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk bu tarihte gözlerini sonsuzluğa kapadı. O gün hızla ülkeye yayılan bu acı haber tüm ülkeyi yasa boğdu. 11 Kasım 1938 tarihli Cumhuriyet gazetesinin ilk sayfasına bu haber, “Büyük Milli Matemimiz” olarak yansıdı.
Bugün ise bu dünyaya veda edişinin 84. yılında, Atatürk’ü tüm ülkede büyük bir matem ve özlemle anmaya devam ediyoruz.
Atatürk ile ilgili anıların yazıldığı kitaplarda da geçen “düğme hikayesi”ni belki hatırlarsınız. Bu olay 10 Kasım 1938 günü, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının ardından 19 Kasım’da yapılan cenaze töreninde, herkesi duygulandıran ve yıllardır hafızalardan silinmeyen bir olaydır.
Gökten Yağan Düğmelerin Hikayesi
Düğmeyi ve kullanım alanlarını hepimiz az çok biliriz. Bunlar, giyecek ya da benzeri eşyalara ilikleyici olarak ya da süs olsun diye dikilmiş nesnelerdir. Bir giysinin önünü, yakasını ya da bileklerini iliklemek için kullanılan basit bir yöntemdir. Erkek gömleklerinde düğmeler sağdan sola, kadın gömleklerinde de tam tersi şeklinde ilikleme şekli kullanılır. Düğme, giyim konusunda kullanım ve işlev açısından basit fakat önemli bir detaydır. Ancak 19 Kasım 1938 tarihine kadar bu küçük detay bu derece anlam ve önem kazanmamıştır.
19 Kasım 1938 günü, Türk bayrağına sarılı Atatürk’ün tabutuna yağan binlerce rengarenk ve çeşit çeşit düğmelerin oluşturduğu görsel bir şöleni hayal edin. Genç yaşlı, kadın erkek, Musevi asıllı Türk vatandaşlar, giysilerinden bir düğme kopartarak Ulu Önder Atatürk’ün tabutuna atıyorlar.
Bu özel günü, Yazar Sunay Akın şöyle anlatıyor:
“Cenaze töreni, vefatından dokuz gün sonra yapılabiliyor çünkü Atatürk’ün nereye defnedileceği uzun bir süre netleşmiyor. Tüm dünyada parmakla gösterilen bir liderin 19 Kasım 1938 Cumartesi günü sabahı, Dolmabahçe Sarayı tören salonunda cenaze namazı kılınıyor. Cenaze alayı, gözleri yaşlı Türk halkının eşliğiyle Gülhane Parkı’na geliyor.
Ülke şaşkın durumda. Tüm askeri ve bürokratik nizamlar hazır, naaş İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’ndan alınarak, şehirle vedalaşacak ve Ankara’ya nakledilecek.
19 Kasım 1938 Dolmabahçe Sarayı Cenaze Töreni.
Herkes bir köşede ağlıyordu.
Hiç şüphesiz ki her yerde hüzün vardı.
MUSTAFA KEMAL’İN naaşı…
Ve ATATÜRK, İstanbul’dan ayrılıyor Ankara’ya götürülecek.
İnsanlar üzüntülü, hüzün var her yerde…
Karaköy’den geçerken birdenbire,
‘Çıt’ diye bir ses..
Çıt! Çıt! Çıt!
Aa!
Gökyüzünden düğme yağdı biliyor musunuz?
Düğme yağdı gökyüzünden!
ATATÜRK’ÜN o bayrağa sarılı tabutuna düğme yağdı.
Rengarenk düğmeler!
Çıt!
Çıt! Düğme yağıyor!
Herkes yukarı baktı!
O caddedeki dükkanlardan, bürolarda Türkiye Cumhuriyeti’nin Yahudi vatandaşları var (pencerelerde)… Ve bu ülkenin Yahudi vatandaşları;
Liderlerini, bu güzel insanı, Atatürk’ü kendi (matem) geleneklerine göre ‘gömleklerinin ceketlerinin düğmelerini kopararak’ uğurluyorlardı..
Cenaze alayı Karaköy’den geçtiği sırada kalabalıklar içinden çıt diye bir ses duyuluyor. Çıt sesi, dakikalar içinde artarak devam ediyor. Atatürk’ü sonsuzluğa uğurlayan kalabalık arasından birileri yas içinde giysilerinden kopardıkları bir düğmeyi tabuta doğru atıyorlar.
Anlamı ortaya çıkana kadar sebebi bilinmeyen bir efsane olarak yıllardır anlatılan bu olay, Karaköy esnafının ortasından geçerken başlıyor.
“Gökyüzünden düğme yağdı biliyor musunuz?
O ana tanıklık edenler, her renkten düğmenin yokuşun iki yanından rengarenk dolu taneleri gibi tabutun üstüne düğme yağdığını anlatıyor. Bu yağmurun sebebi ne peki?
Sebebi aslında çok basit. Düğme kadar basit. Atatürk herkesindi ve herkes ona veda etmek istiyordu. Ülkenin Yahudi vatandaşları, önderlerini, kendi matem geleneklerine göre “gömleklerinin, ceketlerinin düğmelerini kopararak” uğurluyorlardı. Atların çektiği top arabasında Mustafa Kemal Atatürk’ün tabutu ve üstüne pencerelerden rengarenk düğmeler yağıyor, pencerelerde gözü yaşlı insanlar…”
Giysilerden Eksiltilen Düğmelerin Anlamı
Atatürk ile ilgili anıların kayıtlarına, tarihe bu şekilde geçen bu olaydaki durumun, gömleklerin ceketlerin düğmeleri kopartılarak gerçekleştirilen uğurlama ne anlama geliyormuş biliyor musunuz?
“Ben senden sonra eksiğim”

Ve bugün Tarih: 10 Kasım 2022.
En büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti ile yaşayan bir lider olan Atatürk’ü, bugün de ölümünün 84. yılında azalmayan ve yıllar geçtikçe artan bir saygı ve özlemle anmaya devam ediyoruz.
Atatürk’ün emanet ettiği bayrağı ve Gençliğe Hitabe’deki birinci vazifemizi hiç aklımızdan çıkarmayarak;

“Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir.”

“ Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”

Mustafa Kemal Atatürk

This entry was posted in ATATURK, TARİHE - AYDINLANMAYA - CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *