TARİHİN İÇİNDEN * Vahdettin tartışmasının hukuksal yönü

Sultan Vahdettin’in Malaga zırhlısı ile kaçtığı Malta Adasında İngiliz botundan karaya çıkışı

Vahdettin tartışmasının hukuksal yönü

CUMHURİYET – Av. Murat Fatih ÜLKÜ – 28 Eylül 2022

Son Osmanlı Padişahı Vahdettin’i tartışıyoruz bir süredir. Haindi, değildi, zavallıydı, kendi iyi, çevresi kötüydü… Fitili 9 Eylül’de İzmir’in 100. kurtuluş yıldönümünde Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ndeki sözlerini, güzel bir hitabetle yineleyen Tunç Soyer ateşledi. Merdan Yanardağ da 16. yüzyıldaki anonim halk deyişini söyleyince, cumhurbaşkanı, yargıya talimat verircesine, ikisini de doğrudan hedef gösterdi.
Konunun cumhurbaşkanının, bir belediye başkanı ile bir gazeteciyi ifade özgürlüğü kapsamında kalan açıklamaları nedeniyle hedef göstermesinin hukuk devletinde kabul edilemez oluşunu aşan yönleri var: Padişahlığı Kurtuluş Savaşı dönemine denk gelen son Osmanlı Padişahı Vahdettin ve diğer Osmanlı yöneticilerinin hainliği tartışmasının içeriği ve hukuksal yanı.
308 SAYILI TBMM KARARI
Vahdettin 17 Kasım 1922 tarihinde İngiliz savaş gemisi ile Malta’ya kaçtı. Burada Vahdettin’in “beş parasız” gittiği yönündeki acındırmanın yalan olduğunu, bu acındırmanın artık tarihin çöplüğüne atıldığını belirtmeden geçemeyeceğiz. 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılması ile Vahdettin’in artık kaçacak yer aramaya başladığını da biliyoruz. Tam da burada, (307 sayılı TBMM kararı ile birlikte) saltanatı kaldıran “TBMM’nin, hukuku hâkimiyet ve hükümraninin mümessili” (egemenliğin ve hükmetme gücünün temsilcisi) olduğuna dair 308 sayılı TBMM kararının içeriğine bakmak, Vahdettin tartışmasına hukuksal bir boyut kazandıracaktır.
Saltanatı kaldıran 308 sayılı TBMM kararında kullanılan ifadelerden bazı örnekler:
“… Türk milleti Anadolu’da hem harici düşmanlara karşı kıyam etmiş hem de o düşmanlarla birleşip millet aleyhine harekete gelmiş olan Saray ve Babıali aleyhine mücahedeye (girişime) atılarak, Türkiye’de Büyük Millet Meclisi ve onun hükümeti ve ordularını bitteşkil (oluşturarak) harici düşmanlar, Saray ve Babıâli ile fiilen ve müsellehan (silahlı)… cidale (savaşa) girişmiş…”
“… Türk milleti Saray ve Babıâli’nin hıyanetini gördüğü zaman…”
1 Kasım 1922’de, Cumhuriyet karşıtlarının yere göğe koyamadığı Birinci Meclis’te oybirliği ile kabul edilen, siyasal İslamcıların büyük sempati duydukları (Mustafa Kemal Paşa’ya muhalif) İkinci Grup’un, kabul edilmesi için Birinci Grup ile yarıştığı saltanatın kaldırılmasına ilişkin karar metni, Vahdettin hakkında nitelendirmenin, o dönemde siyaseten oybirliği ile yapıldığını gösteriyor. 308 sayılı TBMM kararı bugün de yürürlükte olduğuna göre, konunun hukuken çok fazla tartışılacak bir yanı kalmamış görünüyor.
MİLLİ MÜCADELE KARŞITIYDI
Mustafa Kemal Paşa’yı 19 Mayıs 1919’da başladığı görevinden, sadece 50 gün sonra azleden, Mustafa Kemal Paşa hakkındaki idam kararını imzalayan, İngiliz Muhipleri (Dostları) Derneği üyesi, Kuvayı Milliye’nin karşısında Kuvayı İnzibatiye adında bir ordu kurulmasına onay veren, Mustafa Kemal Paşa, destekçileri ve muhalifleri tarafından hakkındaki nitelendirme TBMM kararına yansıyan Vahdettin’in, azılı bir Milli Mücadele karşıtı olduğunun, siyaseten, hukuken ve tarihsel olarak altını çizelim de halen Vahdettin’e ecdadımız diyenleri kendi hallerine bırakalım. Yalnız ellerindeki güce dayanıp yargıya talimat vermesinler.

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/vahdettin-tartismasinin-hukuksal-yonu-av-murat-fatih-ulku-1986043
This entry was posted in İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, Tarih. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *