DEMOKRATİK, PARLAMENTER, LAİK CUMHURİYETE TARAF OLANLARA * Cumhurbaşkanlığı seçimi ve CHP

DEMOKRATİK, PARLAMENTER, LAİK CUMHURİYETE TARAF OLANLARA

Naci Kaptan – 29 Ağustos 2022

Parlamenter rejimi, Güçler ayrılığını, demokrasi ve laikliği, Ata’mızın aydınlanma devrimlerini, Toplumsal barışı, Bağımsız ve ekonomisi güçlü bir Türkiye’yi isteyen/özleyen değerli arkadaşlara;
Türkiye sarayda oluşturulmuş olan paralel bir islam devleti modellemesi tarafından yönetilmektedir. TBMM ve parlamento şeklen var gibi olsa da, kaldırılmıştır. Bu şartlar altında güçler ayrılığını sormak ise anlamsızdır!
Tüm yasalar tek bir adamın aklı, bilgisi, liyakatı, vatanseverliği kadar olup, yasalar ancak bu kişinin karakterine ve liyakatına uygun çıkartılmaktadır. İşte bu nedenle Türkiye batmaya başlamış ve halen de batmaktadır.
Hepimizin çok iyi bildiği gibi ülkemiz her geçen gün daha çok karanlığa sürükleniyor. Dikta rejimine süratle yol alan Erdoğan/AKP iktidarı toplum üzerinde ağır baskı kurmaya başlamıştır. tüm muhalif aydınlar, sanatçılar, yazarlar, gazeteciler, seçkin muhalif akademisyenler iktidarın hedefindedir. Yandaş basın, iktidarın arka bahçesi olanı HSK ve savcılar, yargıçlar iktidarın cezalandırma aracı oldu. Hukuk ve adaletin kaf dağı arkasına gittiği bir dönemdeyiz.
Toplumun düşünen akil insanları ile birlikte şarkıcılar, sanatçılar dahi tutuklanıyor. Her sene yapılmakta olan klasikleşmiş konserler sırf yobaz cemaatlar istedi diye peş peşe  yasaklanıyor. Erdoğan/AKP’nin yol göstermesiyle toplum düşmanlaştırılarak bölünüyor. cehalet, yobazlık, irtica, aydınlanmaya, çağdaşlığa, bilime karşı savaş açmaya yönlendiriliyor.
Diyanet ise kuruluş ilkelerinden uzaklaşarak laiklik ilkesini ayaklar altına aldı. DİB sanki şeyhülislam gibi fetvalar veriyor. Topluma din/islam devleti ve şeriat kuralları dayatılıyor. Yakın geçmişte “mahalle baskısı” diyerek şikayet edenler şimdilerde çok daha ağır baskıyı kılarak;
“Namaz Kılmayanlar katledilmelidir; oruç tutmayanlar sopalanmalıdır, kadınlar evden çıkmamalıdır, çalışmamalıdır, kadınlar kapanmalıdır, v.b onlarca dayatmalarla toplumun yaşam tarzı islam devletine çevrilmeye çalışılıyor.
Ülkemizin ekonomisini, altından kalkılamaz borçlarını, önlenemeyen pahalılık, enflasyon ve her bir gün büyüyen işsizliği, toplumu saran derin karamsarlığı, Yurt dışına göçen doktorlar, mühendisler, aydınlar giderken onların yerine gelen milyonlarca vasıfsız, nitelikleri, geçmişleri bilinmeyen  Suriye’li, Afgan’lı, Afrika’lı, Irak’lı mültecilerden bahsetmeyeceğim.
Değerli dostlar; Ülkemizin ana direği artık çatırdamaktadır. Bu kaos önlenemezse, ekonomisi çökmüş olan ülkemizde laik demokratik Cumhuriyet rejimi de çökecektir.
Aydınlanmadan, çağdaşlıktan,  Atatürk’ten, aklı ve bilimden, bağımsızlık ve demokrasiden, insan haklarından ve eşit yurttaşlık hakkından, Parlamenter rejimden, laiklikten, cumhuriyetten  yana olan değerli yurtseverlerin yaklaşan seçimde tüm güçleri ile,  kırmadan , dökmeden  6’LI MASA’yı destekleyerek seçime katılmalıdır.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çok zor olan bir işi başararak siyasi görüş ve düşünceleri bir birine aykırı olan 6 partiyi bir getirerek bu birliği parlamenter rejime geçiş için bütünleştirmiştir. Bu birliğin oluşması ve pekişmesi, karşı karşıya olduğumuz  tehlikenin büyüklüğüne işaret ediyor.
Aşağıda “Cumhurbaşkanlığı seçimi ve CHP” başlıklı yazıyı okumanıza sunuyorum.
Naci Kaptan – 29 Ağustos 2022

Cumhurbaşkanlığı seçimi ve CHP

CUMHURİYET – Cezmi DOĞANER – 25 Ağustos 2022 Perşembe
Tarih önünde yurdumuza karşı sorumluyuz. Doğru siyasetin oluşturulmasına katkı vermeliyiz. Mücadele edenler her zaman kazanamaz ama kazananlar her zaman mücadele etmiştir. Bu yönüyle de CHP kilit taşıdır. Çünkü varlık nedeni, Türkiye’yi geliştirmek, çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmaktır. Bu düşüncenin toplumumuzda çoğunluk oyu vardır.
Sorunları çözmek için gereken umut: fikirdir, ilkelerdir, programdır. Sosyal demokratlar, ülkemizin sorunlarını çözebilecek birikime, deneyime, potansiyele sahiptir. Eksik olan politik önderlik ve umutların eyleme geçirilmesidir. Bu nedenle CHP, öncelikle Türkiye’yi AKP iktidarından kurtaracak çağdaş sosyal demokrat parti örgütlenmesini gerçekleştirmelidir.
ZİHİNSEL DEĞİŞİM
Türkiye’de partiler antidemokratiktir. Parti içi demokrasiyi uygulamazlar. Parti başkanları demokrasiden uzaktır. Parti genel başkanları her gün demokrasiden söz ederler ama yönettikleri partide demokrasiden söz etmek olanaksızdır.
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesinden ders alınmamış gibi hareket edilemez. Çünkü halk, güven duymadığı adaya oy vermez. Demokrasiye inanmayan, halka güven vermeyen, kural ve tüzüklere saygı duymayan, her gün farklı görüş ve düşünceleri yansıtan, ilkesiz ve programsız bir adayla seçim kazanılamaz.
Kim aday olmak istiyorsa, önce anket yaparak toplumun, parti üyelerinin, hatta muhalif seçmenlerin eğilimlerini, isteklerini anlamaya, değerlendirmeye çalışmalıdır. Türkiye’nin sorunları tek kişinin değişmesiyle çözülecek sorunlar değildir. Kurumsal, sistemsel ve zihinsel bir değişim gereklidir.
Millet İttifakını oluşturan partilerin genel başkanları cumhurbaşkanı adayı olmamalıdır. Millet İttifakı bileşenlerinin üzerinde anlaştıkları konu, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüştür.
Güçlendirilmiş parlamenter sistemde cumhurbaşkanlığı, sembolik temsili bir makamdır. Başbakanlık kurumu icra organı olacak, TBMM’nin etkinliği artacaktır. Bunu savunan genel başkanların etkili ve yetkili başbakanlık yerine, simgesel konumdaki cumhurbaşkanlığına talip olmaları akla uygun değildir. Parlamenter sisteme dönüş konusunda samimiyetlerinin sorgulanması sonucunu doğurur.
KADER SEÇİMİ
Sadece cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanmak yanlıştır. Meclis seçimi ve Meclis’teki güç dağılımı da çok önemlidir. Parlamenter sisteme geçerek yasama, yürütme ve yargıyla ilgili düzenlemeler için anayasa değişikliği gereklidir. Bunu sağlamadan salt cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak, yetmeyecektir. Muhalefetin, anayasa değişikliğini referanduma gerek kalmadan yapabilmesi için en az 400 milletvekili çıkarması, referanduma götürebilmek için en az 360 milletvekili çıkarması gerekmektedir.
Önümüzdeki seçim, herhangi bir seçim değildir, kader seçimidir. Seçime kazanma şansı en yüksek adayla gidilmelidir. Altı kişinin kararı ve isteğine göre değil, güvenilir kamuoyu araştırmalarının sonucu dikkate alınarak millettin isteğine göre aday saptanmalıdır.

CEZMİ DOĞANER – AVRUPA SOSYAL DEMOKRAT HAREKETİ BAŞKANI
This entry was posted in Politika ve Gundem, SEÇİM - SEÇSİS, SİYASAL İSLAM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *