TARİHİN İÇİNDEN * Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın 103.yılı

Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın 103.yılı

CUMHURİYET – Doç. Dr. HÜNER TUNCER – 13.10.2025


Türk orduları, İzmir ile Bursa’yı 9-10 Eylül 1922 tarihlerinde Yunandan geri aldıktan sonra, Trakya’yı da Yunan ordusundan kurtarmak için İstanbul ile Çanakkale yönlerinde yürüyüşlerini sürdürmekteydi. Mustafa Kemal Paşa, Fransa, İngiltere ile İtalya hükümetlerinin temsilcisi olarak Franklin Bouillon ile görüşerek Rumeli’de ulusal sınırımıza değin Doğu Trakya tamamen alınmadıkça askeri harekâttan vazgeçilmeyeceğini bildirdi. Öte yandan, İtilaf Devletleri dışişleri bakanlarının 23 Eylül 1922 tarihli notası alınmıştı. Bu nota, askeri harekâtın durdurulması ve bir barış konferansının toplanmasıyla ilgiliydi.

İtilaf Devletleri’nin notasında ayrıca; İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Romanya, Sırp-HırvatSloven Devleti ile Yunanistan’ın davetli bulunacağı, Venedik ya da başka bir kentte toplanacak olan bir konferansa Türkiye’nin delegelerini gönderip göndermeyeceği sorulmakta; görüşmeler sırasında Boğazlar’daki tarafsız bölgeye Türk tarafının asker göndermemesi koşuluyla, Edirne dahil olmak üzere Meriç’e değin Trakya’nın Türklere iadesi hakkındaki isteğimize iyi gözle bakılacağı belirtilmekteydi.

DİPLOMATİK ZAFER
Mustafa Kemal, 29 Eylül 1922’de bu notaya verdiği yanıtta, Mudanya Konferansı’nı kabul edeceğini bildirmiş ancak Meriç Nehri’ne değin Trakya’nın derhal Türklere geri verilmesini istemişti. Mustafa Kemal, Mudanya Konferansı’nın 3 Ekim’de toplanmasının uygun olacağını ve bu konferansa başkomutanlık adına İsmet Paşa’yı delege olarak atadığını bildirdi.

Mudanya’da İsmet Paşa’nın başkanlığı altında İngiltere delegesi General Harrington, Fransa delegesi General Charpy ve İtalya delegesi General Monbellini’nin katıldıkları konferans toplanmıştı. 5 Ekim günü oturumda Fransa temsilcisi, Trakya’nın TBMM hükümetine teslim edilmesini kabul etmiş ancak Harrington, bu öneriye şiddetle karşı çıkmıştı. İngilizlerin bu olumsuz davranışı karşısında 6 Ekim 1922’de Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa’ya şu telgrafı gönderdi: “Trakya’nın tahliyesi ve bize teslimi asla belli olmayan bir zamana ertelenemez!”

Bir diğer telgrafa ise Mustafa Kemal Paşa’nın İsmet Paşa’ya verdiği talimat şuydu: “Trakya’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetine iadesi kabul edilmediği takdirde, 6/7 Ekim’de hemen İstanbul üzerine harekete geçiniz!”(1)

İsmet Paşa, 6 Ekim’de birliklerden bir kısmının Çanakkale ve Kocaeli bölgesine doğru harekete geçmeleri emrini verdi. 7 Ekim’de İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, Fransa Başbakanı Poincaré ile İtalya Maslahatgüzarı Galli’nin katılımıyla Paris’te yapılan toplantıda, Doğu Trakya’nın Yunanistan tarafından hızla boşaltılmasına karar verilmişti. (2) 9 Ekim’de Harrington, Karaağaç’ı da içerme koşuluyla, Trakya’nın tümünün Türk tarafına teslim edilmesini hükümetinin onayladığını bildirdi.(3)

Yunan delegelerinin görüşmelere katılmadıkları gerekçesiyle imzalamadıkları Mudanya Ateşkes Antlaşması, 11 Ekim 1922’de imzalanmıştı.13 Ekim’de Yunanistan, Mudanya Ateşkes Antlaşması’nı imzalamaya karar verdi ve 15 Ekim 1922’de antlaşma yürürlüğe girdi. Ateşkes antlaşması uyarınca, 15 gün içinde Yunan ordusu Meriç Nehri’nin batısına çekilmiş olacak ve bundan bir ay sonra da Doğu Trakya, Edirne dahil, Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetine teslim edilecekti. Böylece Doğu Trakya ile Gelibolu, yüzyıllardan sonra ilk kez savaşmadan, masa başında anayurda katılmış oluyordu.

BARIŞ ANTLAŞMASI
Mudanya Ateşkes Antlaşması uyarınca, düzeni sağlamak üzere Trakya’ya geçirilecek olan Türk jandarmasının sayısı subaylarla birlikte 8 bini aşmayacaktı. Boşaltma ve devir işlerini denetlemek için yedi taburluk bir müttefik birliği görevlendirilecek, bunlar teslim işleminin bitiminden sonraki 30 gün içinde bölgeden ayrılacaktı. Meriç’in sağ kıyısı ile Karaağaç, barış antlaşmasının yapılmasına değin müttefiklerin işgali altında kalacaktı. Türk kuvvetleri, barışa kadar Çanakkale Boğazı ile İzmit yöresinde belirlenen çizgiyi geçemeyecek ve Trakya’ya da silahlı kuvvet geçiremeyecekti.

11 Ekim 1922’de Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Ankara hükümeti ile müttefikler arasındaki en önemli sorun, Birinci Dünya Savaşı’nı sonuçlandıracak bir barış antlaşmasının imzalanması olmuştu. 27 Ekim 1922’de müttefikler, TBMM hükümetini, İsviçre’nin Lozan kentinde toplanacak barış konferansına delege göndermeye çağırdılar. Türkiye, bu çağrıyı kabul etti.

21 Kasım 1922’de başlayan Lozan Barış Konferansı’na katılan Türkiye, Misakı Milli sınırları içinde bağımsız ve kendi kaderine hâkim bir devletin kurulmasını hedeflemekteydi. Lozan Konferansı görüşmelerini Atatürk’ün yönergeleri çerçevesinde büyük bir diplomasi hüneri sergileyerek yürüten İsmet İnönü, yeni kurulacak Cumhuriyetin bütün isteklerini Batılı devletlere kabul ettirmeyi başarmış ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası toplumda layık olduğu itibarlı ve onurlu konuma sahip olmuştu!


(1) Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi 1918-1938, TTK, 1983, s. 354.
(2) Age, s. 354.
(3) Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi, 2. Kitap, 4. Basım, Bilgi Yay., 2012, s. 38-39.

DOÇ. DR. HÜNER TUNCER

This entry was posted in ANLAŞMALAR-SÖZLEŞMELER, ATATURK, SAVAŞLAR-ÇATIŞMALAR, Tarih, TARİHE - AYDINLANMAYA - CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *