TRUMP ERDOĞAN GÖRÜŞMESİNDEN GERİYE KALANLAR; YALVARAN ÜLKEYE “MEŞRUİYET VERMEK”

TRUMP ERDOĞAN GÖRÜŞMESİNDEN GERİYE KALANLAR

YALVARAN ÜLKEYE MEŞRUİYET VERMEK 

Naci Kaptan – 26.09.2025


MEŞRUİYET NEDİR?;

“TDK Sözlüğü, MEŞRUİYETİ “Yasaya, dine veya kamu vicdanına uygun olan” ifadesiyle tanımlar. “Uygun” olma ölçütü, tanımlamalarda sürekli karşılaşılan bir sabitedir. Kamusal otorite, eylem ve kararlarında meşru olmak için, toplum katında “paylaşılan” bir dizi değerlere “uygun” olacaktır.”

MEŞRUTİYET NEDİR?

TDK sözlüğü MEŞRUTİYETİ şöyle tanımlar;   Meşrutiyet kelimesi TDK üzerinden bakıldığı zaman anlam olarak, ‘Hükümdarlık ile yönetilen bir ülkede hükümdar başkanlığı altında parlamento yönetimi üzerinden ele alınan hükümet sistemi’ şeklinde ifade edilmektedir.


Görüşmede sözlerine Erdoğan övgüsüyle başlayan Trump, Erdoğan’ın Rahip Brunson’u kendi talebi üzerine serbest bırakmasını hiç unutmadığını söyledi. Böylece patronun kendisi olduğunu ve ne isterse alabildiğini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; “Bu fakir bu görevde olduğu sürece teröristi alamazsın” açıklamasıyla “Rahip Brunson’u vermem” deyişi ve Adalet Bakanının “Yargımız bağımsızdır” açıklamaları da bu örnek ile tekrar boşa çıktı. Onur kırıcı bir açıklama idi.

Trump, Erdoğan’ın ABD’den F-35, F-16 ve “başka şeyler” almak istediğini söyleyen Trump, kendilerinin de bazı beklentileri olduğunu söyledi. On gün önce ziyaretine gelen Patrik Bartolomeo liderliğindeki Rum Ortodoks kilisesine destek olunmasını ve Rusya’dan petrol ve gaz alımına son verilmesini de istedi. Erdoğan Trump’ın isteği doğrultusunda Ruhban Okulunun açılması için gereğini yapacağını söyledi.

İki gün önce BM genel Kurulunda İsrail’in Gazze’deki soykırım politikasını kınayan Erdoğan’ın, Trump’la görüşmesine başlamadan önce GAZZE ve FİLİSTİN konusunu açmadı. Oval Ofis’teki görüşmeyi izleyen Türk gazetecilerden hiçbirisi, Erdoğan’a, Trump görüşmesi öncesinde İsrail ya da Gazze konusunda soru sormadı!!! Böylece AKP/ Erdoğan’ın Filistin/ Gazze konusundaki samimi olmadığı ve deyişlerinin propaganda olduğu daha da belirginleşti.

Anlaşılamayan bir şey de Trump’ın Joe Biden’a kaybettiği 2020 seçimlerinden söz ederken Erdoğan’a dönerek, övgü görünümünde “Hileli seçimleri ondan iyi bilen yoktur” demesiydi. Erdoğan bu cümleye sessiz kaldı. Acaba Trump ne demek istemişti?

ABD Türkiye büyükelçisi Barrack, “Trump’ın, Erdoğan’a daha fazla meşruiyet verilmesini istediğini açıkladı!!!”  devam ederek; “(Erdoğan) 71 yaşına geldi. (Türkiye) bir demokrasi ama otoriter gibi. Başkan Trump dahice bir şekilde ‘çözüm olarak ona meşruiyet vermeliyim’ dedi. Şu an bu oluyor. Bence bunun sonucunda büyük değişiklikler göreceksiniz.”

Aslında Büyükelçi Barrack Türkiye’deki rejimin demokrasi değil, OTOKRASİ olduğunu ancak böyle söylemişti. Halk deyişi ile “Merdi Kıpti şecaat arz ederken sirkatin söylermiş”

Erdoğan-Trump görüşmesini yorumlayan Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, “Meşruiyet halktan alınır, Türkiye’nin imajı zedeleniyor” dedi. Kalaycıoğlu, bu çıkışın iç işlere müdahale görüntüsü verdiğini belirtti. “Meşruiyet ABD başkanından değil, halktan alınır. Liberal demokrasilerde yönetme yetkisinin kaynağı serbest ve adil seçimlerdir. ‘Meşruiyet’ ifadesi Türkiye açısından sorunlu bir imaj yaratır. Muhalefet de haklı olarak ‘ABD’den değil sandıktan gelir’ diyerek tepki gösterdi.”

Devam ederek; ““Meşruiyeti tartışılan hükümetlerin sözü daha az dinlenir, ikna kabiliyeti azalır. Bu da daha fazla kuvvet kullanımını beraberinde getirir. Güçlü devlet, meşruluğu tartışılmayan devlet demektir. Meşruiyet ABD başkanından değil, halktan alınır. Liberal demokrasilerde yönetme yetkisinin kaynağı serbest ve adil seçimlerdir. ‘Meşruiyet’ ifadesi Türkiye açısından sorunlu bir imaj yaratır.

2017 referandumu ile Türkiye, ‘sultanizm’ denilen kişiselleşmiş yürütme modeline geçti. Yasama ve yargı bağımsızlığı büyük ölçüde aşındı. Kuvvetler birliği tek kişinin takdirinde toplandı” (26.09.2025 – Cumhuriyet Gazetesi)

Erdoğan’ın Trump hakkında yaptığı  açıklama üzerine; Fox News’e konuşan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise; “Bu diğer ülkelerin hepsi – bu arada Türkiye de dahil – bizim işin içinde olmamız için adeta yalvarıyorlar” diye konuştu.

Bu açıklamalardan anlaşılan odur ki; ABD yönetimi Türkiye’nin yönetiminde söz sahibidir ve bu açıkça ifade edilmeye başlanmıştır. Böylece meşruiyetin iktidara, demokrasi ve seçimlerle halk tarafından verilmediğini ve bu gücün ABD tarafından verildiğini, ülkemizi yönetenlerin Trump ile görüşebilmek için yalvarıyor olduğunu da basından öğrendik.

Tüm bu aşağılayıcı açıklamalara, Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı iletişim başkanlığı ise sessiz kaldı…

Ağla ey halkım ağla…

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, BOP, DIŞ POLİTİKA, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *