Bunun adı totalitarizm! * CHP, İktidarın “Doğu Despotizmi” veya “NeoPatrimonyal Sultanizm” denilen “Şahsım Devleti Rejimine” karşı. “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ne dayalı “Cumhuriyet Rejimi” seçeneğini temsil eden bir Siyasal Partidir.

Bunun adı totalitarizm!

CUMHURİYET – Zülal Kalkandelen – 05.09.2025


CHP, bütün eksikleri, yanlışları ve doğrularıyla, Anayasa’mızda “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” olarak tanımlanan “Cumhuriyet Rejimi”ni savunan, en büyük Partidir.

Bu niteliği ile İktidarın tek kişiye dayalı olarak kurduğu “Şahsım Devleti Rejimi”ni düzeltmek ve “Parlamenter Demokratik Cumhuriyet Rejimi”ne geri dönmek konusunda siyaseten öncülük yapabilecek “Ana Muhalefet” partisidir.


Elbette birçok yanlışı, birçok da eksiği vardır.

Bu sütunda 2023 seçimleri öncesinde pek çok kez, Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde yapılan yanlışları, özellikle Parti’nin sağa kaydırılmasındaki tehlikeler bağlamında belirtmiş ve yine de Genel Seçimlerde “Demokratik Rejimi” kurtarmak uğruna, yanlışlarına rağmen onun desteklenmesi gerektiğini savunmuştum.

Ama hem sağa kayma politikalarıyla yitirdiği çekirdek CHP oylarından hem de sandıklara yeterince hâkim olunamamasından dolayı, kendisine verilen bütün desteklere rağmen, seçimleri kaybettiği ilan edildi.

Genel Seçimlerden yaklaşık on ay sonra yapılan ve bir anlamda Genel Seçimlerin bir sağlaması sayılan Yerel Seçimlerden ise Liderliği yenileyen CHP, birinci parti olarak zaferle çıktı.


Hiç kuşkusuz, bu sonuçta, Parti içindeki liderliğin değiştirilmesi etkili olmuştu ama asıl neden İktidar’ın ve Rejim’in çok yıpranmış ve seçmen desteğini yitirmiş olmasıydı.

İktidar 23 yılda, Toplumu tam anlamıyla, “Ortaçağ değerlerine geri götürerek”  dönüştürememiş olsa da özellikle yargı erkini emrine alarak, “Cumhuriyet Rejimini”, “Şahsım Devleti” haline getirmişti.

Dolayısıyla, egemenliğini yitirmemek için, kendisine rakip gördüğü CHP’yi sınırlayarak ve kısıtlayarak, ortadan kaldırmaya yöneldi.

Oysa CHP, İktidarın “Doğu Despotizmi” veya “NeoPatrimonyal Sultanizm” denilen “Şahsım Devleti Rejimine” karşı. “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ne dayalı “Cumhuriyet Rejimi” seçeneğini temsil eden bir Siyasal Partidir.

Dolayısıyla, sınırlanması, kısıtlanması veya yok edilmesi, doğrudan doğruya Atatürk’ün kurduğu “Cumhuriyet Rejimi” idealinin ve “Demokratik, Laik ve Sosyal, Hukuk Devleti” yapısının bir seçenek olarak toplumun önünden kaldırılması anlamına gelecektir.

Bu anlamda CHP’ye karşı yapılan saldırı:

Cumhuriyet rejimine ve bu rejimi “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” olarak tanımlayan Anayasa’ya karşı yapılan bir saldırı niteliğindedir.

CUMHURİYET – Zülal Kalkandelen


TOTALİTARİZM NEDİR?

Totalitarizm, teorik olarak hiçbir bireysel özgürlüğe izin vermeyen ve bireysel yaşamın tüm yönlerini devletin otoritesine tabi kılmayı amaçlayan yönetim biçimidir.

Totalitarizm; demokratik hak ve özgürlüklerin baskı altında tutulduğu, bütün yetkilerin bir elde veya küçük bir yönetici grubunun elinde toplandığı demokratik olmayan devlet düzenidir.

İtalyan diktatör Benito Mussolini, 1920’lerin başında İtalya’nın yeni faşist devletini tanımlamak için totalitario terimini icat etmiş ve bu terimi “her şey devlette, hiçbir şey devlet dışında değil, hiç kimse devlete karşı değil” şeklinde tanımlamıştır. İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcında totaliter sözcüğü; mutlak ve baskıcı tek parti yönetimiyle eş anlamlı hâle gelmişti.

“Totalitarizm” terimi 1920’ler ve 1930’lardaki faşist döneme dayanmaktadır ve ilk olarak Giovanni Gentile de dâhil olmak üzere İtalyan faşist teorisyenler tarafından kullanılmış ve yaygınlaştırılmıştır. Giderek sadece aşırı sağın aşırı ütopik diktatörlüklerini değil, aynı zamanda komünist rejimleri, özellikle de Joseph Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği‘ni de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Bir yönetim kavramı olarak en yaygın kullanıldığı dönem olan 1940’lar ve 1950’lerdeki Soğuk Savaş düşüncesiyle hala sıklıkla ilişkilendirilse de felsefi çıkarımları o dönemin siyasi korkularını ve retoriğini aşmaktadır.

Totaliter devletlerin modern örnekleri arasında Joseph Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği’nin yanı sıra Adolf Hitler yönetimindeki Nazi Almanya’sı, Mao Zedong yönetimindeki Çin Halk Cumhuriyeti ve Kim hanedanlığı yönetimindeki Kuzey Kore sayılabilir.

En geniş anlamıyla totalitarizm, zorlama ve baskı yoluyla bireysel yaşamın tüm yönlerini kontrol etmeye ve yönlendirmeye çalışan güçlü merkezi yönetimle karakterize edilir. Bu tür merkezi totaliter yönetimin tarihsel örnekleri arasında Hindistan’ın Mauryan hanedanlığı (MÖ 321-185), Çin’in Qin hanedanlığı (MÖ 221-207) ve Zulu şefi Shaka’nın hükümdarlığı (yaklaşık 1816-1828) sayılabilir. Nazi Almanyası (1933-45) ve Stalin dönemindeki Sovyetler Birliği (1924-53), devlet üzerindeki hâkimiyetin ezici bir halk desteğiyle sağlandığı ademi merkeziyetçi ya da popüler totalitarizmin ilk örnekleridir. Buradaki halk desteği kendiliğinden oluşmamıştır. Bunun ortaya çıkabilmesi karizmatik liderliğe bağlıdır ve ancak iletişim ve ulaşımdaki modern gelişmeler sayesinde mümkün olmuştur.

Totalitarizm diktatörlükdespotizm veya tiranlıktan, genellikle tüm siyasi kurumların yerine yenilerini getirmesi ve tüm yasal, sosyal ve siyasi gelenekleri ortadan kaldırmasıyla ayrılır. Totaliter devlet, sanayileşme ya da yayılma gibi özel hedefleri, diğer tüm hedefleri dışlayarak takip eder. Tüm kaynaklar, bedeli ne olursa olsun, bu hedefe ulaşmaya yönlendirilir. Hedefi daha da ileriye götürebilecek her şey desteklenir; hedefi sekteye uğratabilecek her şey reddedilir. Bu saplantı, her şeyi hedef açısından açıklayan, ortaya çıkabilecek tüm engelleri ve devletle mücadele edebilecek tüm güçleri rasyonalize eden bir ideoloji doğurur. Sonuçta ortaya çıkan halk desteği, devlete herhangi bir yönetim biçimi içindeki en geniş hareket alanını sağlar. Her türlü muhalefet kötü olarak damgalanır ve iç siyasi farklılıklara izin verilmez. Hedefe ulaşmak totaliter devletin tek ideolojik dayanağı olduğundan, hedefe ulaşıldığı asla kabul edilemez.

https://www.felsefe.gen.tr/totalitarizm

This entry was posted in FAŞİZM, SİYASİ PARTİLER, SİYASİ TARİH, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *