İŞARET FİŞEĞİ * AKP’NİN TÜRK SİYASİ TARİHİNDEKİ YERİ * EMPERYAL SİSTEMİN YARDIMCI OYUNCULARI

İŞARET FİŞEĞİ;

EMPERYAL SİSTEMİN YARDIMCI OYUNCULARI
AKP’NİN TÜRK SİYASİ TARİHİNDEKİ YERİ

Naci Kaptan – 21 Tem 2025


Ayrıcalık, ona sahip olanlar için görünmezdir.

—–Michael Kimmel

====================================

BÖLÜM I

Erdoğan demokrasiyi boğuyor, Batı seyrediyor. Çıplak otokrasi’ye doğru

23 Mart’ta Türkiye’nin ‘geri dönülemez bir noktaya’ sürüklendiğini ve rejimin neredeyse ‘rekabetçi otoriterlik’ten ‘çıplak otokrasi’ye dönüştüğünü yazan The Economist, bu sefer de Batılı ülkelerin bu dönüşümü umursamadığını yazdı.

Diken – kaynak The Economist – 26/03/2025


* “Aklıma rahmetli babama sorduğum bir soru geldi. Bir gün babama sordum; ‘Biz Laz mıyız, Türk müyüz?’ dedim. Babam dedi ki, ‘Oğlum büyük dedem Mollaymış, ona sordum ‘Dede biz Laz mıyız, Türk müyüz?’ Büyük dedem de babama şu cevabı vermiş: ‘Torunum, yarın öleceğuk, Allah bize Men Rabbüke, Ve men nebiyyüke, Ve ma dinüke sorularını soracak. Ve ma kavmüke diye bir soru sormayacak. Sana sordukları zaman, ‘Elhamdülillah Müslümanım’ de geç’ demiş.” Recep Tayyip Erdoğan (Sözcü 18 Nisan 2016)

“Demokrasi bir amaç değildir, demokrasi bir araçtır. Ve tüm sistemler, tüm yönetim şekilleri, buna din de dahil hepsi tek amaca hizmet ederler, o da insanın mutluluğudur”.  “Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz” (Başbakan Recep Tayyip Erdoğan)  14 Temmuz 1996 – Cumhuriyet / Nilgün Cerrahoğlu


Tayyip Erdoğan ayrımcı, ötekileştiricidir. Türk milletinin egemenliğine düşman olan Erdoğan’ın Türk dünyası ve Türklük gibi bir kaygısı da yoktur. (Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Gaziantep Milletvekili  E. Semih YALÇIN’ın  yazılı basın açıklaması. – 10 Mayıs 2014)


“DİNDAR VE KİNDAR GENÇLİK; Altını çiziyorum; modern, dindar bir gençlikten bahsediyorum. Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlikten bahsediyorum.” (Recep Tayyip Erdoğan – AKP Gençlik Kolları Kongresi – 19 Şubat 2012)


AKP bir proje olarak ABD tarafından kuruldu, Cemaat CIA projesi...

AKP’li gazetecilerden Abdurrahman Dilipak, önceki gün katıldığı bir toplantıda Cemaat’in CIA projesi olduğunu söylerken, 1991’de Gülen’in yanına iki kişi istendiğini, birisinin de kendisi olduğunu ileri sürdü. Dilipak bununla da kalmadı, eski CIA direktörü Graham Fuller’in kendisiyle görüştüğünü söyledi. Dilipak, Gülen Cemaati’nin bir CIA projesi olduğunu belirti. İslamcı isimlerin ve cemaatlerin ABD ile bağlarının nasıl güçlü olduğuna ilişkin önemli ipuçları veren açıklamasında Dilipak, “FETÖ’nün CIA ile bugünkü projesini başlattığı tarih 1991’dir ve doğrudan CIA’nın projesi olarak başlamıştır. Fetullah Gülen’in yanına iki kişi daha istiyorlardı. İstedikleri kişilerden birisi bendim. Benim bu işin siyasi ayağını örgütlememi istiyorlardı. Ben CIA ile de görüştüm”

Cemaat-AKP kavgasının başladığı günlerde Dilipak’ın iddialarına benzer açıklamalar 15 Temmuz sonrası tutuklanan Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç’tan gelmişti. “AK Parti bir proje miydi?” başlığıyla yayımlanan yazıda Bulaç, Dilipak’a atıfta bulunmuş ve Dilipak’ın “AK Parti’nin bir proje olarak ABD, İngiltere ve İsrail tarafından kurulduğu” dediğini aktarmıştı. ani Dilipak, Cemaat dışında AKP’nin de bir ABD projesi olarak kurulduğuna ilişkin ifadelerde bulunmuştu. Bulaç da Dilipak gibi ABD’lilerin görüştüğü islamcılardan biri olduğunu aktarırken, yazısında çarpıcı itiraflara yer vermişti:

1998’lerden başlamak üzere Amerikalılar, sıklıkla bizlerle görüşmeye başladılar. Biri gidiyor, üçü geliyordu. Sordukları şuydu: “Türkiye’de dindar zemini kuvvetli bir iktidar mümkün mü?” Ben ana fikir olarak şunları söylüyordum: “Türkiye’de İslami-muhafazakâr aktörlerin belirleyici rol oynadığı bir döneme giriyoruz. Kronikleşmiş sorunlarımızı eski zihniyetle çözemeyiz; bölge gibi Türkiye de yeniden şekillenmek durumunda, Batı İslam’a, Müslümanların hayat tarzına ve kaynaklarına saygı göstermelidir. Batı ile savaşmak zorunda değiliz ama Batı’nın süren tahakküm ve hegemonyası altında Ortadoğu böyle devam edemez. İsrail sınırlanmalı, rejimler demokratikleşmeli, kaynaklar adil dağıtılmalı, İslam’ın cevaz verebileceği siyasetlere engel olunmamalı.”

…Dilipak ise çok hareketli, aktif bir arkadaşımız. Tanıyanlar bilir, her konuda projesi var. Yeni dönemde Türkiye için mümkün bir siyasi proje hazırladı, bundan hayli saygın kişilere bahsetti. Ve onun ifadesine göre Ankara’da birilerine çalıştığı dosyayı verince, Amerikalıların görüşme trafiği değişti, bir süre sonra Dilipak, projesinin “bazı değişiklikler”le AK Parti olarak ortaya çıktığını gördü. Bundan sonrası hepimizin malumu!

Amerikalılar, ikna edebilselerdi söz konusu projeyi Erbakan hocaya uygulatmayı düşünüyorlardı, ancak o reddetti. Erbakan hoca vefatından önceki son görüşmemizde AK Parti’nin nasıl kurulduğunu uzun uzun anlattı, elindeki bazı belgeleri bana gösterdi; Ertan Yülek Bey şahittir.

https://haber.sol.org.tr/toplum/kavgadan-dokulenler-akp-bir-proje-olarak-abd-tarafindan-kuruldu-cemaat-cia-projesi-190970

=====================================

BÖLÜM II

TÜRKİYE NASIL TUZAĞA DÜŞÜRÜLDÜ

Türkiye ‘Ortadoğu rejimi’ karmaşasına sokuluyor’

PKK’li 30 kişilik grubun silahlarını yakması ve peşi sıra AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün yaptığı “Türk-Kürt-Arap ittifakı” vurgulu “Biz AK Parti, MHP ve DEM Parti olarak bu yolu beraber yürümeye karar verdik” silahların susması” için “iyi bir gelişme” denildi, “Hep söylediğimiz gibi, önemli olan siyasi doğrultu ve içeriktir”  Yurttaşlar arasında düşmanlık üreten dilin birkaç ay içerisinde ortadan kalktığına, “inandırıcılıktan, samimiyetten ve ciddiyetten uzak, içeriksiz başka bir söyleme” geçildiğine dikkat çekildi.

“Bugün en yetkili ağızdan ilan edilen genişletilmiş Cumhur İttifakı’nın hangi projeyi önümüze koyacağı sır değil. Bileşenlerini iyi tanıyoruz. Uzlaştıkları, sömürme ve talan özgürlüğüdür; yani piyasa ekonomisidir. Uzlaştıkları, NATO’dur. Uzlaştıkları, kutsallıkların istismarı ve tarikatlar düzenidir. Uzlaştıkları, Yeni-Osmanlıcı hayallerdir. Türkiye ‘terörle mücadele’ döneminde nasıl holdingler, tarikatlar ve emperyalistler tarafından bir çıkmaza sürüklendiyse şimdi de ‘terörsüz Türkiye’ adı altında yeni bir çıkmaza ve yıkıma sürüklenmektedir.  Devlet kurumlarının ‘terör örgütü’ ve ‘bebek katili’ kodlamasından ‘kurucu önderlik’ ve ‘örgüt’e, hatta ‘sayın’lı ifadelere geçmesi sadece birkaç ay aldı.

Bilinmelidir ki, çok geniş bir bölgede İsrail’i içine alan bir ‘sermaye barışı’ arzulanıyor. Bu nedenle, istihbarat örgütlerinin beslemesi Şara, Suriye’nin başına kondu; bu nedenle, İran’a diz çöktürülmek isteniyor; bu nedenle, Filistin halkının en direngen unsurları yok ediliyor. ABD, İngiltere, Fransa, İsrail, gerici Arap iktidarları, hem birbirleriyle rekabet ediyor hem de Irak, Suriye, Filistin ve Lübnan’ı yağmalayacak, bölgenin savaşlar ve göçlerle çaresizleşmiş yoksullarının emeğini tepe tepe kullanacak bir ‘Ortadoğu rejimi’ için çalışıyor. Bu rejim bölüp parçalayarak da kurulur, teslim alarak da. Önemli olan çok uluslu tekellerin kârları ve emperyalizmin hegemonyasının sürmesi için koşulların yaratılmasıdır.

AKP, arkasına holdingler ve tarikatlar düzenini alarak, Türkiye’yi de bu karmaşaya Yeni-Osmanlıcı bir perspektifle sokmaktadır. Hükümet bu oyuna, İsrail barışına itiraz etmediği, NATO ve ABD ile uyum sorunlarını azalttığı için dahil edilmiştir. Bölgede Türkiye’ye değil, Yeni-Osmanlı projesine, fırsatçı sermaye sınıfımıza ve gericiliğe alan açılacaktır. Bu alanda yalnızca derin sömürü, yalnızca devasa şirket kârları, yalnızca kuralsız yağma ve talan olmayacak; aynı zamanda keskinleşen bir rekabet ve yeni savaşlar da yaşanacaktır. Genişletilmiş Cumhur İttifakı, ‘bölgesel iddia’ adı altında sonu ve sonucu belirsiz bu savaşlara hazırlanmaktadır. ‘Barış’ dedikleri budur. 1923 ile hesaplaşmayı kafasına koyan bir ‘uzlaşma,’ bir ‘ittifak’ın bu rekabette ülkemizi ve halkımızı savunmasız bırakacağı açıktır.

1923 ile hesaplaşmayı stratejik bir mesele olarak görenlerin uzlaşmasından, Türkiye Cumhuriyeti’ni ayağa kaldıracak bir demokrasi ve birlik projesi çıkabileceğini düşünenler de yanılıyor. Ancak, bu ülkede kapitalizmle hesaplaşmadan, açık bir biçimde kapitalist düzeni yıkmayı hedeflemeden, emperyalizme karşı kararlı ve tutarlı bir mücadele içine girmeden bu gidişatın durdurulabileceğini düşünenler de yanılıyor. Cumhuriyetçilerin tutarlı ve ikna edici bir program etrafında ayağa kalkması gerekir. TKP, bu programın holdingler ve tarikatlar düzeninden tamamen kopması gerektiğini söylemektedir. Başka bir çıkış yoktur. Laiklik, bağımsızlık ve Cumhuriyet mücadelesi, eşitlik mücadelesi ile birlikte ele alınmalıdır.

‘Genişletilmiş Cumhur İttifakı’ Türk, Kürt, Arap kardeşliğinden söz etmektedir. O kardeşlik sermaye kardeşliğidir, tarikat kardeşliğidir. Türkiye’nin Cumhuriyetçi birikimi, kendi içindeki Kürt ve Arap düşmanlığı ile hesaplaşmadan bu sözde kardeşliğin yaratacağı yıkımı durduramaz. Türkiye Cumhuriyeti kardeşçe, birlik içinde yaşanacak bir düzene kavuşacaksa, bu ülkeye sistematik bir biçimde yayılan kimlikçi zehre etkili bir panzehir üreteceksek, bunun yolu, bu ülkede yaşayan bütün yurttaşlarımıza, ‘Türkiye Cumhuriyeti benim de vatanımdır’ dedirtecek bir ortak mücadele, ortak çıkış yolu ve dili ortaya koymaktan geçmektedir. Bu karanlık mutlak aşılacak ve halkımız ayağa kalkacaktır.” (https://yenisoluk.com/yazar/yenisoluk/tkp-den-genisletilmis-cumhur-ittifaki-cikisi-turkiye-ortadogu-rejimi-karmasasina-sokuluyor)

==================================

* “Türk-Kürt-Arap kardeşliği” Orta Doğu’ya dönük yeni bir hamle mi, yoksa yeni toplumsal meşruiyet aracı mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türk-Kürt-Arap kardeşliği” vurgusuyla yeniden başlattığı açılım söylemi, Türkiye’yi yine ne için tartıştığımızı bilmediğimiz, nerede uzlaşacağımıza dair bir beklentinin de olmadığı bir tartışma eşiğine getirdi. (t24.com – 21 Temmuz 2025)


* ‘Türk, Kürt, Arap ortaklığı’ vurgusu: ‘Ne zaman ittifak yaptık o zaman tarihi çizdik’ Şam da İstanbul da ortak şehrimiz. Türk, Kürt, Arap birse, beraberse o zaman Türk vardır, Kürt vardır, Arap vardır….!!! (haber.sol.org. – 12.07.2025)

** Konu hakkında bilgi;

“Uzak tarih-yakın tarih uyuşmazlığı – Erdoğan Türk-Kürt-Arap ittifakını çok geçmişe giderek yeniden gündeme getiriyor. Onun tarih okumasını doğru kabul etsek bile Türk, Kürt ve Arapların yakın tarihi ittifak değil düşmanlıklar ve savaşlardan ibaret. Kürtler hem Türklerden (Türkiye), hem Araplardan (Suriye, Irak); Araplar Türklerden (Osmanlı İmparatorluğu), Türkler de hem Kürtlerden hem Araplardan şikayetçi. Bunun sonucu olarak Türk milliyetçiliğinde Arap ve Kürt alerjisi; Arap milliyetçiliğinde Türk alerjisi; Kürt milliyetçiliğindeyse hem Türk, hem Arap (bu arada fazladan Fars) alerjisi söz konusu. (Medyascope – Ruşen Çakır – 13 Temmuz 2025 )


* HDP, Başbakan ve cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan’ın seçim sürecindeki ırkçı, mezhepçi ve ayrımcı söylemleriyle ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Dilekçede Erdoğan’ın halkı kin ve düşmanlığa tahrik ederek aşağılama ve hakaret suçları işlediği belirtildi. Dilekçede Tayyip Erdoğan’ın NTV-Star ortak yayınında “Kılıçdaroğlu sen Alevisin ben Sünni. Bunu söyle. Demirtaş sen Zazasın. Bunu söylemekten korkma” sözlerinin hatırlatılması üzerine “Benim için neler söylediler. Çıktı bir tanesi, Gürcüdür diyen oldu. Çıktı bir tanesi affedersin, çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu” (Sendika.org – 07 Ağustos 2014 )


* “cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında seçmen çoğunluğunun isabetli bir tercihle bu makama layık ve bütün halk kesimlerini kucaklayan bir adaya yönelmesinin mümkün olduğuna” işaret etmektir. Çünkü cumhurbaşkanı halkın başıdır, ordunun kumandanıdır, birlik ve bütünlüğün timsalidir. Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldızın da sembolize ettiği gibi Türkiye’nin cumhurbaşkanı bütün Türk dünyasının da manevi lideridir. Bir çatı adayla, bütün Türk milletinin benimsediği biri tarif edilmektedir. Hâlbuki Tayyip Erdoğan ayrımcı, ötekileştiricidir. Türk milletinin egemenliğine düşman olan Erdoğan’ın Türk dünyası ve Türklük gibi bir kaygısı da yoktur. (Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Gaziantep Milletvekili  E. Semih YALÇIN’ın  yazılı basın açıklaması. – 10 Mayıs 2014)

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, BOP, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, SİYASİ TARİH, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *