27,50 Dolarlık Belge,
Orijinal Magna Carta Çıktı
arkeofili – May 27, 2025
1946’da yalnızca 27,50 USD’ye alınan “yıpranmış” bir belge, aslında 1.300 yılına ait orijinal bir Magna Carta kopyasıydı.
Başlangıçta bir kopya olduğu düşünülen bu belge, yaklaşık 80 yıl boyunca kütüphanenin raflarında kaldı. Ta ki dijitalleştirilip iki Orta Çağ tarihçisinin dikkatini çekene kadar…
King’s College London’dan Prof. David Carpenter ve East Anglia Üniversitesi’nden Prof. Nicholas Vincent, belgenin dijital görüntüsünü incelediklerinde gözlerine inanamadı. Metin, yazı stili ve ölçüler, 1300 yılına ait orijinal Magna Carta belgeleriyle birebir örtüşüyordu. Belge, Kral I. Edward’ın nihai Magna Carta versiyonunu son kez onayladığı yıla tarihleniyordu.
Magna Carta nedir?
“Magna Carta, dünyanın en ünlü anayasal belgelerinden biri çünkü hükümdarın – kralın – hukukun üstünde olmadığını açıkça ilan eder” diye açıklıyor Carpenter. “1.300 yılı, İngiltere kralının 1.225 Magna Cartasını – ki bu nihai versiyondur – son kez onayladığı yıldı.”
Peki bu belge Harvard’a nasıl geldi?
Belgenin izini süren tarihçiler, onun İngiltere’deki Clarkson kardeşler ve ardından I. Dünya Savaşı pilotu “Sammy” Maynard aracılığıyla müzayedeye geldiğini keşfetti. Maynard’ın koleksiyonundan çıkan belge, Harvard’a ulaştıktan sonra yıllarca sessizce saklandı.
Belge neden bu kadar önemli?
Uzmanlara göre bu belge, Magna Carta’nın çağdaşları için ne kadar büyük önem taşıdığını gösteriyor. Metin hatasızdı ve tüm detaylarıyla dikkatle kopyalanmıştı. Bu özen, o dönemde bile hukukun üstünlüğü fikrine verilen önemin bir göstergesi.
Bugün nerede?
Belge şu anda Harvard Hukuk Fakültesi kütüphanesinde sergileniyor. Neredeyse 80 yıldır oldukça iyi korunmuş olması, onu daha da özel kılıyor.
“Bu çalışma, büyük akademik keşiflerin yalnızca araştırmacılarla değil, koleksiyonları özenle koruyan kütüphanecilerle de mümkün olduğunu hatırlatıyor” diyor Harvard Hukuk Fakültesi kütüphane direktörü Amanda Watson.
1946 yılında Harvard Hukuk Fakültesi Kütüphanesi, “HLS MS 172” olarak bilinen bir belgeyi 27,50 dolara (bugünkü değeriyle yaklaşık 440 dolar) satın aldı. Satın alındığı müzayede kataloğunda bu belge, 1327 yılında yapılmış bir Magna Carta kopyası olarak tanımlanıyordu ve “biraz yıpranmış ve nem lekeli” olduğu belirtiliyordu. King’s College London’ın basın açıklamasına göre, bu “kopya”, kısa bir süre önce Kraliyet Hava Kuvvetleri’nden bir kahraman pilot tarafından 42 sterline (bugünkü değeriyle yaklaşık 2.250 sterlin ya da 2.990 dolar) satılmıştı.
Bu belge, yaklaşık 80 yıl boyunca Harvard’da saklı kaldı. Daha sonra dijitalleştirildi ve King’s College London Ortaçağ Tarihi Profesörü David Carpenter, belgeyi dijital formda incelediğinde büyük bir sürprizle karşılaştı.
David Carpenter, “Dijitalleştirilmiş görüntüyü görmek için düğmeye bastım. Ve hemen bunun 1.300 yılına ait bir orijinal gibi durduğunu düşündüm” diyor.
“David bana bir e-posta gönderdi: ‘Şuna bir bak. Sence bu nedir?’ dedi” diye ekliyor East Anglia Üniversitesi Ortaçağ Tarihi Profesörü Nicholas Vincent. “Sanırım 30 milisaniyede yanıt verdim: ‘Sen bunun ne olduğunu biliyorsun, ben de biliyorum. Bu orijinal bir Magna Carta.’”
(İlgili: İkinci El Dükkanından Aldığı Vazo, Antik Mayalara Ait Çıktı)
Carpenter ve Vincent belgeyi daha yakından incelemek istedi. Bunun için Harvard Hukuk Fakültesi kütüphanecilerinin ultraviyole ışık ve spektral görüntüleme teknikleriyle çektiği fotoğrafları kullandılar ve bunları Kral I. Edward döneminde, 1.300 yılında çıkarılmış bilinen orijinallerle karşılaştırdılar. İncelemelere göre, belgedeki metin, yazı karakteri ve ölçüler, orijinallerle birebir örtüşüyordu.
“Bu tutarlılık, Magna Carta’nın çağdaşları gözünde ne kadar önemli olduğunu gösteriyor” diyor Profesör Carpenter. “Metnin eksiksiz olması gerekiyordu.”
“Magna Carta, dünyanın en ünlü anayasal belgelerinden biri çünkü hükümdarın – kralın – hukukun üstünde olmadığını açıkça ilan eder” diye açıklıyor Carpenter. “1.300 yılı, İngiltere kralının 1.225 Magna Cartasını – ki bu nihai versiyondur – son kez onayladığı yıldı.”
İki tarihçi ayrıca belgenin I. Dünya Savaşı’nda pilotluk yapmış olan Hava Yardımcısı Mareşal Forster “Sammy” Maynard CB tarafından müzayedeye gönderildiğini buldu. Maynard, bu belgeyi 18. yüzyıl sonunda köleliğe karşı yürütülen kampanyalarda öncü olan Thomas ve John Clarkson kardeşlerden miras almıştı. Clarkson kardeşler de 19. yüzyılın başlarında belgeyi, İngiltere’nin Lake District bölgesinde yaşayan dostları ve Appleby malikanesinin kalıtsal lordu William Lowther’dan devralmışlardı.
Şimdi bu tarihi belge, Harvard’da sergileniyor ve neredeyse 80 yıllık süredir oldukça iyi korunmuş durumda.
“Profesörler Carpenter ve Vincent’ı bu harika keşiflerinden dolayı tebrik ediyorum” diyor Harvard Hukuk Fakültesi Kütüphane ve Bilgi Hizmetleri Yardımcı Dekanı Amanda Watson. “Bu çalışma, Harvard Hukuk Kütüphanesi gibi muazzam koleksiyonların parlak akademisyenlere açıldığında neler başarılabileceğini gözler önüne seriyor. Her akademik keşfin arkasında, yalnızca materyalleri toplayıp korumakla kalmayıp, aynı zamanda saklı yolları ortaya çıkaran kütüphanecilerin temel emeği var.”
IFL Science. 15 Mayıs 2025.
MAGNA CARTA (BÜYÜK SÖZLEŞME)
Magna Carta (Latince: “Büyük Sözleşme”) veya Magna Carta Libertatum (Latince: “Büyük Özgürlükler Sözleşmesi”), 1215 yılında imzalanmış bir İngiliz belgesidir. Bu belge ile İngiltere kralının; yetkilerinin birkaçından feragat etmesi, yasalara uygun davranması ve hukukun arzu ve isteklerinden daha üstün olduğunu kabul etmesi zorunlu kılınarak İngiltere tarihinde kralın yetkileri ilk kez kısıtlanmış ve derebeylere bazı haklar tanımıştır. Magna Carta, günümüzdeki anayasal düzene ulaşana kadar yaşanılan tarihsel sürecin en önemli basamaklarından birisidir.
Metinde kralın yetkilerini teoride kısıtlayan hükümler yer alan belge aslen; Papa III. Innocentius, Kral John ve baronları arasında, kralın yetkileri konusunu karara bağlamak amacıyla imzalanmıştır. 61. maddeye göre feodal yasalara gönderme yapılıyor ve 25 baronun kralın hükmüne karşı gelebileceği belirtiliyordu.
Hiçbir tarafın belgede gerçekleştirdiği sözlerine sadık kalmaması ve Papa III. Innocentius’un belgeyi iptal etmesi I. Baronlar Savaşı’na neden olmuştur.
Belgenin hazırlanmasına yol açan olaylar
Belgenin hazırlanmasında rol alan olaylar Normanların İngiltere’yi ele geçirmelerine kadar dayanır. İngiliz krallarının amacı, fetihten sonra iktidarı ele geçirerek derebeylerini saf dışı bırakmaktır. Bu alanda yapılan tüm faaliyetler ülkedeki baronları rahatsız etmeye başlamıştı. Gitgide artan bu rahatsızlıklar ileride isyanlara sebep oldu. 150 yıldır süren kral ve baronlar arası çekişme, Kral John’un girişimleri ile iyice idare edilemez bir hal aldı. Bunun üzerine kral, bütün gücünü derebeylerine karşı kullandı. Bu davranış derebeyleri sinirlendirdi. İleriki zamanlarda Kral John’un Fransızlarla yaptığı savaşta (1214) yenilmesini bir fırsat olarak gören baronlar ülkedeki imtiyazlarını, topraklarını, kalelerini ve buna benzer diğer haklarını geri almak için harekete geçtiler. Baronlar bir araya toplanarak isteklerini bir beyan halinde krala sunmaya karar verdiler. Kralın isteklerini reddetmesi durumunda savaşacaklarına dair kendi aralarında sözleştiler.
Magna Carta’nın ilan edilmesi
Bu karardan sonra baronlar 1215’te kral ile görüştüler. Görüşmenin sonunda isteklerini ileriki zamanlarda cevaplandıracağını söyleyen kral sözünde durmadı. Bunun üzerine baronlar krala karşı ayaklandılar. İngiltere’nin mühim yer ve şehirlerini ele geçiren baronlar kralı anlaşmaya mecbur ettiler. 1215’in Haziran ayında imzalanan Magna Carta ile kral hakimiyetinin “baron” adı verilen toprak sahipleri adına kısıtlanmasını kabul etti. Bu sayede kralın kayıtsız sultası kalkmış, kral ve derebeylerin karşılıklı vazifeleri belirlenmişti. Fermanın ilan edilmesi ile derebeyler büyük imtiyazlar elde etti ve derebeylik mefhumu sağlam bir zemine oturtuldu. Halk ise yine serf olarak kalmış, derebeylerin toprakla birlikte alıp sattığı konumdan kurtulamamıştı.
Vatandaşların özgürlüklerini belirlemekten çok, toplumdaki egemen güçler arasında bir denge kuran Magna Carta, kralın sonsuz olan yetkilerini derebeyler ve din adamları adına sınırlamıştır. Magna Carta’nın 39. maddesi, fermandaki en önemli ifadelerden biridir. Bu madde günümüz hukuk sisteminin temel taşlarından biri olarak kabul edilmektedir:
“ “Özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke yasalarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak, yasa dışı ilan edilmeyecek, sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır.” „
Magna Carta’nın Sonuçları
O tarihlerde mutlak bir güç olan kralın yetkisi tanrı tarafından doğrudan ona verilmiş bir görev olduğu inancı yaygındı. Magna Carta ile bu görüş yıkılmış, kralın yanında lordlardan oluşan bir parlamento kral ile birlikte hüküm vermeye başlamıştır. Bu süreç kilisenin de gücünün azalmasına yol açmıştır.
