
GEORGE ORWELL’in “1984” ROMANI GERÇEK OLDU*
“BÜYÜK BİRADER BİZİ GÖZETLİYOR”
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (özgün adı: Nineteen Eighty-Four), İngiliz yazar George Orwell tarafından kaleme alınmış olan alegorik, distopik ve politik bir romandır. Romanın hikâyesi distopik bir dünyada geçer. Distopya romanlarının en ünlülerindendir. Özellikle kitapta tanımlanan Big Brother (Büyük Birader) kavramı günümüzde de sıklıkla kullanılmaktadır. Aynı zamanda kitapta geçen “düşünce polisi” gibi kavramları da yazar George Orwell günümüze kazandırmıştır.

Casus yazılım, yüz tanıma sistemleri
tüm dünyada işbaşında
Gazete Pencere – 12.05.2025
Uluslararası Af Örgütü’nün 150 ülkeyi değerlendirdiği “2024-25 Dünya İnsan Haklarının Durumu” raporu, teknolojinin insan haklarını ihlal etmek için nasıl kullanıldığını da gözler önüne seriyor.
Rapora göre, yeni teknolojileri yeterince düzenlemekte başarısız olan, gözetim araçlarını kötüye kullanan ve yapay zekâ aracılığıyla ayrımcılığı ve eşitsizlikleri kalıcı hale getiren hükümetler, günümüzdeki ve gelecek nesillere zarar veriyor.
Şeffaflık ve düzenleme eksikliği, casus yazılım gibi gözetim teknolojileriyle ilgili karanlık ticareti gizlemeye devam ederken, Avrupa’da özellikle Filistin ile ilgili barışçıl protestolarda yüz tanıma ve insansız hava araçları hukuka uygun olmayan şekilde kullanıldı.
“ABD’deki 2024 seçimleri, büyük teknoloji şirketlerinin teknolojinin kullanımı ve düzenleyici çerçeve tartışmaları üzerindeki muazzam gücünün yanı sıra göçmenlere ve diğerlerine yönelik hak ihlallerini kolaylaştırma becerilerini ortaya koydu ve nihayetinde dünya çapında insan hakları açısından bağlayıcı bir teknoloji düzenlemesine duyulan acil ihtiyacın altını çizdi” denilen raporda, insan haklarının küresel krizde olduğu, “Trump etkisi”nin yıkıcı eğilimleri hızlandırdığı vurgulanırken, yeni teknoloji ve yapay zekânın insan haklarını ihlal ettiğine dair özetle şu tespitlere yer verildi:
● İnternet kullanıcılarının reklamlarla nasıl etkileşimde bulunduğuna dair veri toplama süreci olan çevrimiçi reklam takibinin kötüye kullanılması gibi yeni dijital güvenlik tehditleri ortaya çıktı. İlaveten, şeffaflık ve düzenleme eksikliği, casus yazılım gibi gözetim teknolojileriyle ilgili karanlık ticareti gizlemeye devam etti.
● Teknoloji şirketleri, yıllardır ayrımcı ve otoriter uygulamaları kolaylaştırıyor ancak Başkan Trump, sosyal medya şirketlerini koruyucu önlemleri geri almaya -Meta’nın bağımsız doğrulama servisini kaldırması dahil- ve nefret, şiddet dolu içeriklerin yayılmasına izin veren bir iş modelini geliştirmeye teşvik ederek, bu eğilimi güçlendirdi. Trump yönetimi ile teknoloji milyarderleri arasındaki uyum; sınır tanımayan bir yolsuzluk, dezenformasyon, cezasızlık ve devlet gücünün şirketlerce ele geçirilmesi dönemine de kapı aralama riski taşıyor.
● Kontrolsüz bir güçle faaliyet gösteren sosyal medya şirketleri, en fazla ötekileştirilen ve risk altındaki gruplara yönelik zararları önlemeyi amaçlayan korumaları geri aldı. Ayrıca sistematik olarak etkileşimi her şeyin üzerinde tutmaya devam ederek nefret ve şiddet içeren içeriklerin yayılmasına olanak sağladılar.
● Yüz tanıma teknolojileri pek çok ülkede protesto hakkı üzerinde caydırıcı bir etki yarattı. Bazı ülkelerde polis, barışçıl protestocuları insansız hava araçları ve görüntülü takip araçlarındaki son derece gelişmiş kameralarla izledi. Bu uygulama özel hayatın gizliliğini ihlal ediyor, barışçıl toplanma hakkı üzerinde caydırıcı bir etki yaratıyor ve ayrımcı etkilere yol açabiliyor.