Devrimine sırtını dönmüş her ülke Medusa’dır! * ABD öncülüğünde yürütülen ılımlı İslam projesinin ideoloğu Samuel Huntington, “Türkiye Ortadoğu’da lider olmak istiyorsa, laiklikten vazgeçmeli” diye açıkça yazmıştı!

Yurt Gazetesi Yazarı Rıza Zelyut son derece çarpıcı bir analize imza attı. Zelyut, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump’a ‘BOP Eşbaşkanlığı görevini sürdürme’ yönünde söz verdiğini belirtip, “İdlib meselesi bildiğiniz gibi değil” dedi.


CUMHURİYET – Zülal Kalkandelen – 11.05.2025

Devrimine sırtını dönmüş her ülke Medusa’dır!


Cuma akşamı Kadıköy Sineması’nda “Medusa’nın Salı: Bir AKP Belgeseli”nin sezon finali de olan yedinci bölümünün özel gösterimi vardı. SoL TV ekranlarında yayımlanan ilk altı bölümüyle çok dikkat çeken ve milyonlarca insan tarafından izlenen belgeselin yedinci bölümü, siyaset dünyasından birçok ismin “Aynı gemideyiz” mesajı ile halka seslendiği görüntülerle başlıyor. “Bu gemi batarken hep birlikte batacağız” diyor Erdoğan…

Ardından gelen görüntü, bizi Türkiye için geriye gidişin dönüm noktalarından biri olan 2007 yılına götürüyor. Hani şu ikinci cumhuriyetçilerin medyadaki sesi olan Radikal gazetesinin Erdoğan’ı “sosyalist bir parti lideri” ilan ettiği döneme!

Bilmeyenler şaşırmasın, bu gerçekten de yaşandı. Erdoğan’ın kafasını, yumruğu havada, üzerinde Che Guevara portresi olan kızıl renkli tişört giymiş birinin fotoğrafına monte eden gazete, bir gün önce Hizmetİş Genel Kurulu’ndaki konuşmasının bir bölümünde sözde “emek yanlısı” ve önceki iktidarları eleştiren sözlerini manşete taşımış ama grev hazırlığındaki sendikalara ve toplu görüşmelerden çekilen KESK’e yönelik tehdit dolu sözlerini görmezden gelmişti. Çünkü işleri buydu: Erdoğan’ı “demokrasi havarisi” gibi gösterme görevi verilmişti kendilerine…

“Hizmet hareketi” de dedikleri Gülen cemaatinin AKP ile el ele yürüdüğü o yıllarda, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasıyla siyasal İslam, hükümetle birlikte devletin de kontrolünü ele geçirince, Gülencilerin devletin tüm damarlarına sızmasının önü açılıyordu.

LAİKLİK HEP HEDEFTE
Bir yandan da Ergun Özbudun’un hazırladığı anayasa taslağı ile tarikatlara kapı açılmaya, laiklik budanmaya, vatandaşlık tanımı değiştirilmeye çalışılıyordu. E ne de olsa, ABD öncülüğünde yürütülen ılımlı İslam projesinin ideoloğu Samuel Huntington, “Türkiye Ortadoğu’da lider olmak istiyorsa, laiklikten vazgeçmeli” diye açıkça yazmıştı! Hazır siyasal İslam da iktidardayken bunu pazarlama görevi de Radikal, Taraf gibi kendini “sol” göstermeye çalışan ama gerçekte FETÖ-AKP işbirliğinin destekçisi olan yayınlar ile yandaş medyanındı.

Öyle bir dönemdi ki o sırada DTP milletvekili olan Selahattin Demirtaş, PKK konusunda, “Sizin terör dediğinize biz terör diyemeyiz. Dersek sizleşiriz” diyordu.

Sonrasında FETÖ’nün yayın organı olarak kurulan Taraf adlı paçavranın iftira dolu yayınları ve Ergenekon, Balyoz kumpaslarıyla orduya operasyon çekilmesinin ardından Türkiye’nin emperyalizmin talepleri doğrultusunda yeniden tasarlandığı günler geldi.

TÜRKİYE BU HALE NASIL GELDİ?
Etkileyici bir kurguyla sunulan belgeselin bu bölümünde ilk kez görülen bir belge de var. “Oslo süreci ihanet değildi” diyen eski MİT Müsteşarı Emre Taner’in TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’na 2016’da verdiği ifadeden görüntüler gerçekten çarpıcı. İlginçliğini bozmamak için ayrıntı vermeyeyim ki belgeselin tümünü soL TV YouTube kanalından bulup izleyin

Belgeseli izlerken aklıma Prof. Dr. Emre Kongar hocamla birlikte hazırladığımız “Devrimin ve Karşı Devrimin Yüz Yılı” adlı üç ciltlik kitabımız geldi. Olaylar tekrar bir film şeridi gibi gözümün önünden aktı. “Türkiye bu hale nasıl geldi” sorusunu soran herkes, o üç kitabı okumalı ve mutlaka “Medusa’nın Salı: Bir AKP Belgeseli”ni izlemeli. Metin yazarı ve sunucu Deniz Sözüak başta olma üzere, yakın dönem siyasi tarihimize ışık tutan yapımda emeği geçen herkesi kutluyorum.

Son söz olarak belgeselin bitiminde ekranda beliren yazıyı da paylaşmak isterim: “Devrimine sırtını dönmüş her ülke Medusa’dır ve her Medusa hikâyesinden geriye derme çatma bir sal ve o sala sığınmış, biçare bir halk kalır.” Bu da ders olsun.

Gösterimin sonunda soL Genel Yayın Yönetmeni Yiğit Günay’ın söylediği gibi, “Kurtarıcılar yok, sandıkla çözülmeyecek, kahramanlar yok ama bu gemi de böyle yürümeyecek. İktidar belki bir tripod ile bir kameraya yenilmeyecek ama bu ülkenin işçisi, emekçisi mutlaka bu sömürü düzenini yenecek!”

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, BOP, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *