DENİZLERDEN ÖYKÜLER * OKYANUSLARDAKİ KUMARBAZLAR

OKYANUSLARDAKİ KUMARBAZLAR

Naci Kaptan 


Kuzey Atlantik’te Avrupa Limanları ile Amerika arasında başlayan translatlantik yolcu gemilerinin seferleri  ​​Avrupa’lı ve  Amerikalı dolandırıcılar için bir nimet olmuştu. Sayısı bin civarında zengin, varlıklı yolcuları taşıyan bu  Okyanus tazılarından birinde yolculuk rezervasyonu yaptırdıktan sonra, profesyonel bir kumarbaz uygun avı aramak için birinci sınıf yolcu listesine rahatça göz atabilirdi.

Avcı kumarbaz yolcular arasında şık ve saygın kıyafetiyle dolaşarak kurbanını arar ve uygun avını potansiyel bir kurban bulduktan sonra, dostça yaklaşır ve  hedefiyle gündelik bir sohbete girerdi. Kendisine zengin ve varlıklı bir iş adamı görüntüsünü vererek sohbeti  ilerletir ve  hedef olan kişinin ailesi hakkında sorular sorar  ve dostluk kurardı.  Dostça yaklaşımlarla kurbanın güveni kazanılır bu arada da kurbanın işi, varlığı, hakkında bilgiler edinilir.

Kumarbazlar şık giyinir, kendilerine varlıklı zengin bir iş adamı görünüm vererek hedefine daha kolay erişirlerdi.

Beş veya altı günlük bir yolculuk, keskin nişancı gibi olan kumarbaza hedeflediği kurbanda iyi izlenim bırakabilmek için acele etmezdi. Bu sabırlı tutumu genellikle başarı ile sonuçlanırdı. Kumarbazlar bazen birkaç kişi olarak ekip halinde çalışırlardı.

Yolcular genellikle gemideki diğer yolculara, karşı başka herhangi bir yerden daha fazla ve çabuk inanır ve güven duyarlardı. Bu durum birçok varlıklı gemi yolcusunun ökseye düşerek dolandırılmasına neden olurdu.   Çok sayıda zengin okyanus gezgini  bu çabuk duyulan güven ve saf tavırlarından varlıklarını kaybederlerdi.

Büyük bir okyanus gemisinde birinci sınıf seyahat etmek, ‘kaliteli insanlar’ için bir prestij işaretiydi ve birinin diğer yolcularının kendisiyle aynı saygın sosyal statüye sahip olduğunu varsaymak doğaldı. Bu insanlar genellikle yolculuğun çoğunu poker veya briç oynayarak geçirme fırsatını memnuniyetle karşılardı.

Bu, eski arkadaşlar ve yeni tanıdıklarla rahatlamak, iyi arkadaşlık ve sohbetin tadını çıkarmak ve kişinin en sevdiği kart oyunundaki becerisini test etmek için bir fırsattı. Bu gibi koşullar altında, bir oyuncunun diğerlerini kasıtlı olarak aldatması düşüncesi ortalama bir oyuncunun aklına çok geç olana kadar nadiren gelirdi, ancak her zaman koyunlara makası uygulamaya hazır ve istekli bir kart oyuncusu olan kumarbaz olurdu.

Gemi şirketlerinin gemilerinde yolcuların arasında bu profesyonel kumarbazların bulunduğunu fark etmeleri uzun sürmedi. Birçok şirket yolcularını bu sorundan haberdar etmek için yolcu listelerine ve sigara içme salonlarına tabelalar, uyarıcı yazılar asıldı. Ancak birçok yolcu bu uyarılardan etkilenmeyecek kadar kart oyunlarına düşkün olmaları ve kumarı da sevdikleri için kolayca kurnaz bir kumarbazın  öksesine düşmüş olurdu.

Kaptan Bertram Hayes, kendi White Star gemilerinde bilet alan kumarbazlarla ilgili olarak bir zamanlar şunları yazmıştı:

‘Genellikle belli bir sağduyuya sahip olan yolcuların, büyük yolcu gemilerinde sık sık karşıdan karşıya geçen profesyonel kumarbazlar tarafından kazıklanmasına neden izin verdiklerini her zaman merak etmişimdir.’

‘Bu beyefendilerin çoğu mesleklerinin alametifarikalarını yüzlerinde taşır ve bunun tek başına başkalarının onlarla herhangi bir şekilde ilişki kurmasını, hatta onlarla şans oyunları oynamasını engelleyeceğini düşünürdünüz. İstisnalar vardır ve bana, deyim yerindeyse uysal ve nazik bir papazın tavırlarına sahip olan ve dolandırıcılığı kolaylaştırmak için kumarbazın bir din adamı kostümü giydiği bir olayı hatırlıyorum.

Din adamı görünümü veren dolandırıcı ilk birkaç gün güvertede çocuklarla oynadı ve böylece ebeveynlerle tanışarak güven verdi. Yolculuğun son günü veya daha uzun bir süre boyunca çok başarılı dolandırıcılıklar yaptığını duydum…

Çoğunu ofis personeli ve ayrıca gemideki insanlar iyi tanır ve masada yerlerini almak için başvururken yolcu kabul görevlisinin kumarbazı; “Bu sefer hangi isim, efendim?” diyerek karşılamalarının kumarbazları rahatsız etmiş olduklarını gördüm. Atlantik’in her iki yakasındaki polisler de, herhangi dolandırıcı kumarbazlardan birisinin gemi yolculuğu yapacağını öğrendiklerinde bize haber verirler.’

‘Bunları taşımayı reddedemeyiz, çünkü vapur şirketleri ‘ortak taşıyıcılar’ olarak bilinir ve yasalar gereği, ödeme yapabilecek parası olan ve belgeleri düzgün olan herkese bilet satmak zorundadırlar, gemide konaklama imkânı olması koşuluyla… Her bir bireye bunları göstermekten başka, gemide diğer yolcuları onlardan korumak için her türlü çaba gösterilir. Herkesin aldığı yolcu listelerine duyurular basılır ve ayrıca, profesyonel kumarbazların gemide olduğu bilindiğinden, tanımadıkları kişilerle kağıt oynamamaları konusunda insanları uyaran duyurular kamusal alanlara asılır. Yine de bir şekilde kendilerini sevdirmeyi başarırlar ve kazıklanan yolculardan birçok şikayet aldım. Sigara salonunda nadiren yüksek bahislerle oynarlar; bunu genellikle kendi kamaralarında veya kurbanlarının kamaralarında yaparlar.’


George Behe’nin Fate Deals a Hand adlı eserinden alıntıdır

https://thehistorypress.co.uk/article/gamblers-upon-the-high-seas/

This entry was posted in DENİZ VE DENİZCİLİK, EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *