
Seçim öncesi ifade özgürlüğüne darbe: Dezenformasyon yasası
Nermin Pınar Erdoğan / 28 Mayıs 2022
AK Parti ve MHP milletvekillerinin imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan yeni yasa tasarısı ile, dezenformasyon olarak da bilinen “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suç olarak tanımlanırken, internetten yayınlanan haberlere, sosyal medyaya ve WhatsApp, Signal gibi haberleşme uygulamalarına yeni kısıtlamalar getiriliyor.
Bir süredir “dezenformasyon yasası” olarak tartışılan “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” 26 Mayıs’ta Meclise sunuldu. Teklif, basın kanunu, internet kanunu ve elektronik haberleşme kanunlarında geniş kapsamlı değişiklikler getirirken “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suç kapsamına alınıyor.
Bilişim Hukuku uzmanı ve İfade Özgürlüğü Derneği kurucularından hukukçu Yaman Akdeniz, tasarıyı “seçimler öncesi internet medyasını ve sosyal medya platformlarını zapturapt altına alma hazırlığı” olarak tanımlıyor. Akdeniz’e göre bu teklifin yasalaşması durumunda internete erişim yasaklarının kapsamı genişleyecek, sosyal medya platformlarına ek yükümlülükler gelecek, WhatsApp, Telegram gibi uygulamalar denetime tabi tutulabilecek. Bu durumda Youtube, Twitter gibi sosyal platformlar da Türkiye’deki pozisyonlarını “tekrar gözden geçirebilir.”
Yeni suç tanımı
Teklifin en çok tartışılan 29. maddesi ile “dezenformasyon” olarak tartışılan “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suç olarak tanımlanıyor. Bu maddeye göre “sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla” cezalandırılacak. Buna ek olarak “failin gerçek kimliğini gizlemesi veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi” durumunda ceza yarı oranda arttırılacak.
Akdeniz, özellikle bu suçun “savcılıklar elinde yeni bir suç tipi olarak hem muhalif kişiler hem de basın mensupları açısından yeni bir yaptırım olarak ifade ve basın özgürlüğünü tehlike altına alacak yaptırımlar arasına ekleneceğini” belirtiyor.
Suçun tanımı ve kapsamı ile ilgili ayrıntıların tanımda verilmemesinin uygulamada ne şekilde kullanılacağı konusunda soru işareti yarattığını belirten Akdeniz, “çok sayıda soruşturma açılması mümkün. Vatandaşlar da suç duyurusunda bulunabilir. Savcılar reisen soruşturma başlatabilir. Uygulamada ne şekilde kullanılacağını bilmiyoruz. Basın kuruluşları ve sosyal medyayı kullanan muhalif kişiler bundan etkilenebilir,” değerlendirmesinde bulunuyor.
