8 MART 2013….CUMHURİYET,DEMOKRASİ, ÖZGÜRLÜK, ÇAĞDAŞLIK YOK EDİLİRKEN EN ÇOK KADIN HAKLARI KAYBOLUYOR

8 MART 2013….
CUMHURİYET,DEMOKRASİ, ÖZGÜRLÜK, ÇAĞDAŞLIK
YOK EDİLİRKEN EN ÇOK KADIN HAKLARI KAYBOLUYOR

TÜRK KADINI KADIN HAKLARI AÇISINDAN ,
DÜNYANIN EN İLERİ ÜLKELERİNDEN DAHA ÖNCE
YASALAR ÖNÜNDE EŞİTLİK HAKKINI ELDE ETMİŞTİR
VE TOPLUMSAL HAYATTA DA BU EŞİTLİK,
OLUMLU OLARAK KARŞILIĞINI BULMUŞTUR…

ÇOK PARTİLİ HAYATLA BİRLİKTE İKTİDARI
TERK EDEN KURUCU İKTİDARIN YERİNE
YÖNETİME GELEN SİYASİ İKTİDARLAR,
DAYANDIKLARI CUMHURİYET KARŞITI
ZEMİN SEBEBİYLE CUMHURİYET DEVRİMİNİN TÖRPÜLENMESİNE,
MEVZİ KAYBETMESİNE SEBEP OLMUŞLARDIR.

CUMHURİYET KAYBEDERKEN DEMOKRASİ,
ÖZGÜRLÜK , ÇAĞDAŞLIK KAYBETMEKTE
AMA EN ÇOK KADIN KAYBETMEKTEDİR..

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ SEBEBİYLE,
KADINLARIMIZI CUMHURİYETİ, TÜRKİYE’ Yİ
SAVUNMAK İÇİN ÖNE ÇIKMAYA DAVET EDİYORUZ..

ONUR ÖYMEN’İN ATATÜRK ZAMANINDAN
BUGÜNE GELİRKEN HAFIZALARIMIZI TAZELEYEN UYARISININ OLDUĞU
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ AÇIKLAMASINI SUNUYORUZ..

***

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde bir yandan Cumhuriyetin kadın hakları konusundaki kazanımlarını bir yandan da Türk kadınının bugün dünya kadınları arasındaki yerini değerlendirmemiz gerekiyor.

Atatürk, Cumhuriyetin ilanından 9 ay önce, Şubat 1923’te şöyle diyordu: “ Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi kadınlara karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir… Bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemese o sosyal toplum felçlidir “ demişti.

30 Mart 1923’te de basına verdiği bir demeçte de şöyle diyordu: “İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, öbürünü ihmal edelim de kitlenin bütünü ilerleyebilsin. Mümkün müdür bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça öbür yarısı göklere yükselsin” .

18 Nisan 1935’te İstanbul’da toplanan ilk Milletlerarası Kadın Kongresinde konuşan Atatürk şunları söylemişti: “Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde, ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyenlerdenim.”

1926 yılında yürürlüğe giren Medeni Kanun ile Türk kadını erkelerle eşit haklara kavuşturulmuş, 3 Nisan 1930’da kabul edilen yasa ile belediye seçimlerine katılma hakkı elde etmiş, 8 Ekim 1934 tarihli yasa ile de milletvekili seçme seçilme hakkı kazanmıştır. Bu hakkı Fransız kadınları 1946 yılında, İtalyan kadınları 1948 yılında, Japonlar 1950 yılında, İsviçreliler ise 1971 yılında elde edebilmişlerdi.

Atatürk’ün bu hedefi gösterdiğinden 78 yıl sonra bugün acaba dünyada kadın erkek eşitliğinin neresindeyiz?

Dünya Ekonomik Forumu’nun araştırmasına göre, Türkiye, kadın erkek eşitliğinde maalesef dünya ülkeleri arasında 124.sırada bulunmaktadır.2006 yılına göre Türkiye bu alanda 19 basamak gerilemiştir. Türkiye’den daha ileri durumda bulunan ülkeler arasında Nepal, Guatemala, Botsvana, Kenya gibi başka alanlarda Türkiye ile kıyaslanamayacak ülkeler yer almaktadır. Türkiye bu istatistiğe göre bütün Avrupa ve Orta Asya ülkelerinin gerisinde kalmaktadır.

Eğitime katılma alanında Türk kadınları 108.sırada, ekonomiye katılım alanında daha da geride, 12 9.sırada bulunmaktadır. Yüksek gelirli ülkeler arasında kadının Türkiye’nin daha gerisinde bulunduğu ülkeler sadece Umman ve Suudi Arabistan’dır. Orta-yüksek gelirli ülkeler arasında da Türkiye’nin gerisinde sadece İran bulunmaktadır.

Siyasete katılım alanında Türk kadınları maalesef dünyada 98.sırada yer almaktadır. İşgücüne katılımda da Türk kadını %30.2 ile bütün OECD ülkelerinin en gerisinde yer almaktadır. Bize en yakın olan Meksika’da bu oran %46.6’dır. Türkiye’de yüksek öğrenimde kızların oranı %43’tür. Bütün OECD ülkeleri arasında bu en düşük orandır. Gene OECD ülkeleri arasında 15-24 yaş arasında olup da eğitim veya çalışma hayatı dışında bulunan kadınların oranında ise Türkiye en son sırada yer almaktadır.

Ayrıca töre cinayeti ve aile içi şiddet alanlarında da Türkiye maalesef hiçbir çağdaş ülkede görülmeyen üzüntü verici bir durumdadır.

Bu tablo Türkiye’nin de Türk kadınının da hak ettiği bir tablo değildir. Diğer pek çok alanda olduğu gibi maalesef Cumhuriyetimizin kadın erkek eşitliği alanındaki hedeflerine ulaşılamamış ve kazanımları korunamamıştır. Türk kadınını toplum yaşamından uzaklaştırarak, çağdaş dünyanın nimetlerinden mahrum ederek, her alanda erkeklerle eşit duruma gelmelerini engelleyerek, Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmenin yolu yoktur.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde bütün bu eksiklerimizi açık yüreklilikle tartışmalı ve Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmenin yollarını bulmalıyız. Aksi takdirde çağdaş düşünce sahibi aydınlarımız ve siyasetçilerimiz Sakallı Celal’in dediği gibi “Garptan Şarka doğru giden bir geminin üzerinde garba doğru koşan insanlar durumuna düşerler”.

ONUR ÖYMEN

This entry was posted in ATATURK, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *