Embesil Şamarov’un acı kaderi

Embesil Şamarov’un acı kaderi

Cumhuriyet – Mine G. Kırıkkanat – 30 Nisan 2022 Cumartesi

Mikronezya’nın en bedbaht yoldaşı, ne ezik bir muhalifti, ne de yoksul. Tam tersine en yolsuz zenginlerinden biri ve ne yazık ki iktidarın iki numarası, çünkü Muktedir Makropiç’in damadı, Embesil Şamarov’du.
Neden iktidarın iki numarası bir evlat değil de damattı, diye soracak olursanız, bir numaranın lanetinden söz etmek gerekir: Muktedir Makropiç, yolsuz diktatörlüğünü sürdürmekte gösterdiği başarıya karşın, soyundan yana talihsiz ve hatta lanetli sayılırdı.
Mikronezya’nın resmi dini Yol inancının tanrısı Ol, en sevgili kulu ve hatta peygamberi Makropiç’e, hanedanını oluşturan on çocuk arasında aklı başında tek bir erkek vâris vermemişti. Oğullarının kimi halkın karşısına çıkarılamayacak kadar azılı deli, kimisi de alay konusu olacak kadar aptaldı.
Kızlar fena değildi ama erkek değildiler ve zaten Mikronezya kadın bir diktatöre hazır değildi.
Muktedir Makropiç de çaresiz, hiç olmazsa erkek torunların neye benzeyeceği anlaşılana kadar damatlar arasından bir seçim yapmak zorunda kalmış; tabii ki sözünü ve dişini en kolay geçirebildiği damadını iki numara ilan etmişti.
Küçücük bir ada bile olsa, Mikronezya’nın iki numaralı muktediri; yani Merkez Pastanesi’nin kakao, krema ve  pudraşekerinden sorumlu vasal olmak elbette gurur vericiydi. Ama bir numaranın damadı olmak hiç kolay değildi, hatta gurur kırıcı sayılırdı! Çünkü Muktedir Makropiç’in kafası kızdığı zaman fiziksel şiddete başvurmak gibi bir huyu vardı. Kendisine ilişkin hiçbir özellik hafif olamayacağı için, dayakçılığı da “eli ağırdır” diye övülüyordu. Kakao krizi ağırlaştıkça, zavallı damat Embesil Şamarov da epeyce dövülüyordu.
Olmazsa olmazı çikolatalı pasta olan Saray sofrasına pastanın bitter yerine kakaonun alt ürünü beyaz çikolatayla kaplı geldiği gün, Muktedir Makropiç aslında dövmek için önce baş ahçıyı çağırmıştı. Ama ahçıbaşı süklüm püklüm koşup önünde eğildiği ulu çobana: “Merkez Pastanesi bitter göndermedi, haşmetmaap…” diye fısıldayınca, durum değişti.
Muktedir Makropiç, sinirden titreyerek iki numarasını huzura çağırdı. Embesil Şamarov korkudan titreyerek geldi. Gözleri ateş saçan Makropiç, vasalını küfür kıyamet dövmeye başladı. Gürültüyü duyan oğulları da yetiştiler ve titreşimler içindeki damada birlikte giriştiler.
İki saat kadar süren dayak faslından sonra, sarayın hizmetlileri Embesil Şamarov’u hastaneye götürdüler. Talihsiz damat, bu kez de eve geç kalmıştı. Hastanedeyken, ulu çobanın mahdumesinden başkası olmayan karısı telefon etti: “Nerede kaldın?”
Embesil Şamarov, babandan dayak yedim mi desin?
Derdi de, en azından doktorların yanında söyleyemezdi. Şifreli konuşmaya çalıştı.
“Sorma…” diye inledi. “Saray’a gitmiştim. Çıkışta Ulu Çoban babamızın arabası çarptı. Bayan Aleksandra beni hastaneye yetiştirdi. Tetkikler yapıldı, röntgen ve MR çekildi. Kafama aldığım darbe sonucu geçici travma var. Üç kaburgam ve sol kolum kırık. Sağ bacağım ters dönmüş, sanırım kesecekler…”
Telefonda kısa bir sessizlik oldu. Sonrasında mahdume hanımın kuşku dolu sesi duyuldu:
“Aleksandra kim?”

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mine-g-kirikkanat/embesil-samarovun-aci-kaderi-1931317
This entry was posted in MİNE KIRIKKANAT, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *