SARIKAMIŞ TRAJEDİSİ * BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA KAFKAS CEPHESİ HATIRALARI * Bölüm I

Tarihe meraklı değerli  okur,

SARIKAMIŞ, ALLAHUEKBER DAĞLARINDA DONARAK ŞEHİT OLAN ASKERLERİMİZ  konusu  Türk halkını derinden üzen ve yaralayan bir olaydır. Sarıkamış’ta doğaya, kar ve kışa, eksik donanıma, yanlış yönetime yenik düşen 90 bin askerimizin şehit olmasının nedeni,  Tek bir adamın, Enver Paşanın, kurmaylarının uyarılarını dinlememesinden  ve Almanya’ya olan aşırı bağlılığı ve hayranlığının sonucudur. Birinci Dünya Harbi sürecinde Almanlar’ın Türkiye’ye malzeme taşıyan vagonların üzerine “İstanbul” yerine ENVERLAND yazdığını bilir misiniz?

Kazım Karabekir: Enver Paşa kendisini Napolyon olma yeteneğine sahip olduğunu inandırmıştı. Beşiktaş’taki evinde kendisini ziyarete gittiğimde bekleme odasında bir almanla karşılaştım. Duvarda bir Napolyon resmi masada bir Napolyon heykeli vardı. Alman bunları göstererek “Burada Napolyon orada Napolyon(eliyle yukarıda Enver’in bulunduğu odayı göstererek) yukarıda da bir Napolyon” dedi.

Enver Paşa sol kaşındaki beyazlığı cihangirlik işareti olarak görüyordu. Kazım Karabekir’in anlatımıyla; “Kazım kaşımdaki beyazlığın bir cihangirlik alameti olduğunu söylüyorlar. Sen ne dersin?”

Kazım Karabekir şöyle diyordu; ” Etrafını bir ağ gibi çeviren dalkavuklar Enver’i mitolojik bir kahraman yapabilmek için bütün maziyi hayasızca yalanladılar. Enver’in Allah tarafından Türk milletine ihsan edilmiş dahi bir kahraman olduğuna halkı hükumeti padişahı ve hatta Enver’in kendisini de inandırdılar.”

Liman von Sanders Enver paşa’nın Avrupa cephelerine gönderilmek üzere Almanlara önerdiği iki Türk tümeninin gönderilmesini Osmanlı’da daha çok ihtiyaç olması gerekçesiyle engeller. Adeta Sanders Osmanlı paşası Enver ise alman generali gibidir.

“Alman Mareşali Goltz Paşa günlüğüne şöyle yazmıştı: “Kafkasya’da maalesef kendilerini Napolyon Bonapart zanneden ve cahil yetişen birçok adam var. Bunlar, ordularına güçleriyle bağdaşmayan görevler vermişler ve bu yüzden ordularını büyük zarara uğratmışlardır”

Sarıkamış Harekâtı (22 Aralık 1914), I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya İmparatorluğu arasında Sarıkamış’ta gerçekleşen kara çatışmaları. Osmanlı İmparatorluğu için büyük bir başarısızlıkla sonuçlanan bir askerî girişimdir.

1877-1878’deki 93 Harbi, Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilgisi ile sonuçlanınca Batum savaş tazminatı olarak Rusya’ya verilmişti. Sarıkamış, Kars, Ardahan ve Artvin de Berlin Antlaşması ile Rusya’ya bırakılmıştı. 1914 yılında dönemin Başkomutan Vekili olan Enver Paşa, daha önce yitirilen bu yurt topraklarını geri almak amacıyla 19 Aralık tarihinde “Sarıkamış Harekatı” planlarını kurmaylarına sundu.

Doğuyu korumakla görevli Üçüncü Ordudur. Üçüncü Ordunun toplam gücünün 150,000 olduğu yazılsa da bu güce savaşcı olmayan taşıma birimleri, depo alayı, askeri polis ile ulaşıldığı anımsatılmaktadır. Osmanlının savaşa hazır gücü 83.000 düzenli asker, yedekler ve Erzurum Kalesi’nin personeli de içinde 118.000 silahlı güç. Bu askere 73 makineli tüfek ve 218 adet top destek vermekte. IX Kolordunun iki tümen hiçbir kış giyimi olmadığı ve sadece kuru ekmek ve erzak için zeytin ile uzun trek bulunmaktadır.

SARIKAMIŞ, Dünyada eşi emsali olmayan bir savaşın trajik öyküsüdür. Bir yazıya göre 60 bin, diğerine göre 90 bin evladımızın bir tek kurşun atmadan şehadete ermelerinin iç acıtan öyküsüdür.

Hırsı ve gururu aklın ve askeri stratejinin önüne geçen bir komutanın, Enver paşanın kurmayları tarafından yapılan tüm önerilere kulak asmadan ve askerin, cepheye kış geçtikten sonra sürülmesini isteyen tüm komutanları emekliye sevk ederek donanımsız , yaz giysili , ayaklarında çarık olan askerleri eksi 30 derecelerde metrelerce karın arasına sürerek ALLAHUEKBER DAĞLARINDA nasıl ölüme gönderdiğinin acı öyküsüdür.

Bir askerin , bir komutanın başarısı askeri strateji bilgisi , liyakati , komuta ettiği ordunun zaferler kazanmasıyla ölçülür. Savaşın kazanılması cephe gerisinde gereken lojistik ikmalin yapılmasıyla ; topuyla , cephanesiyle , yeterli gıda stokunun yapılmasıyla , askerin savaş alanına ve mevsim şartlarına uygun donatılmasıyla , nakliye gücüyle, istihkamcısıyla kazanılır.

Cephedeki Kafkas ordusu mevcudu 100.000. Sayıca fazla olmamasına rağmen ağır silah, topçu ve donatım bakımından kesin bir üstünlüğe sahiptiler Bu mevcuda 4 tane olan Ermeni Gönüllü Tugaylarından 2 tugay katılmıştır. Diğer iki tugay İran Cephesinde bulunmaktaydı.

Kağıt üzerindeki plana nazaran cephede malzeme ve iaşe çok noksandı. Mesela mevcut 6 yıllık iaşesi için 88.000 ton buğday, çavdar ve arpa ihtiyacı olmasına karşın, Ordu ambarında 1.250 ton hububat vardı. Kışa girilmiş olduğu için erzağın gereği gibi taşınması, dağıtılması bir hayli güçtü. Bu güçlükte Rusların Karadeniz’deki donanma üstünlüğünün de payı vardı.

Ruslar Zonguldak’ı bombalamak için 10 gemiyle denize açıldıklarında, doğuya erzak götürmekle görevli en büyük üç erzak gemisi Bahriahmer, Bezmialem ve Mithatpaşa gemilerine rast gelmiş ve onları da batırmışlardır. Bunun yanında 4.000 tonluk Derne gemisinin yine Ruslar tarafından batırılması da askerin erzaksız kalmasındaki bir diğer önemli etkendir. Bir iddiaya göre de erzağın az olması ve salgın hastalık olması Enver Paşa’nın hemen bir harekâta girişmesine sebep olmuştur.

Daha fazla bilgi için;

https://nacikaptan.com/?p=15951 SARIKAMIŞ ALLAHUEKBER DAĞLARINDA DONARAK ŞEHİT OLAN ASKERLERİMİZ * 3 Bölüm
https://nacikaptan.com/?p=52986 SARIKAMIŞ ALLAHUEKBER DAĞLARI * Tek bir kurşun atmadan şehit olan bir ordu * Bölüm I – II
https://nacikaptan.com/?p=89252 TARİHİN İÇİNDEN * ENVER PAŞA’NIN KAŞI

SARIKAMIŞ HAREKÂTI sürecinde bölgede kurmay subay olarak görev yapan Kur. Alb. Aziz Samih İLTER’in “Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi Hatıraları”  kitabından bölümler halinde özetler çıkartarak  anılarını paylaşacağım.

Naci Kaptan 27 Aralık 2021


T.C. GENELKURMAY BAŞKANLIĞI – ANKARA
Yazan Kur. Alb. Aziz Samih İLTER

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA
KAFKAS CEPHESİ HATIRALARI


https://nacikaptan.com/?p=95770 – BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA KAFKAS CEPHESİ HATIRALARI * Bölüm 2/3/4/5

SUNUŞ

“Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi Hatıraları” adlı eser; Kafkas Cephesi’nde çeşitli görevlerde ve çoğu zaman ordu karargahında kurmay subay olarak görev yapmış olan Aziz Samih İlter tarafından 1934 yılında, dönemin Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın talimatıyla hazırlanarak yayınlanmıştır.

Eserde; Türk ordusunun, Birinci Dünya Savaşı sırasında Sarıkamış Muharebesi’nden başlanarak, Kafkas Cephesi Muharebelerine yer verilmiştir. Eserde ordunun elindeki asker mevcudundan, silah, cephane, erzak miktarının yetersizliğinden bahsedilmektedir. Asırlardan beri Türk milletini yok etmeye çalışan düşman karşısında, çok büyük mahrumiyetler içinde ve insanın tahammül gücünü aşan kar, soğuk, tipi ve fırtınalarda, yarı aç, yarı tok, en zor arazi koşullarında, Türk ordusunun kahramanlık ve
fedakarlıkları anlatılmıştır.

Bu kötü koşullarda Türk askerinin kanaatkarlığı ve dayanma gücüne güvenerek savaşın kazanılmaya çalışıldığına, sık sık vurgu yapılmıştır. Yapılan yanlışlıklar ve hayalperest tutumların sonucunda Almanların komutasındaki ordunun başarılı olamamasından, Rus ve Ermeni saldırılarından, bölge halkının savaş şartları dolayısıyla yaşadığı göçlerden
bahsedilmiştir.

Eser, Genelkurmay ATASE Başkanlığı Askerî Tarih Şubesinde görevli Dr. Öğ. Yb. Zekeriya Türkmen ve Tarih Uzmanı Elmas Çelik tarafından yeniden gözden geçirilerek günümüz Türkçesine çevrilmiştir.


KUR. ALB. AZİZ SAMİH İLTER (1877-1948)

1877 yılında Erzincan’da doğmuştur. Şaban Beyin oğludur. Kuleli Askeri Lisesini ve Harp Okulunu bitirerek Harp Akademisine girmiştir. 1901 yılında Kurmay Yüzbaşı olarak diploma almıştır. 5 nci Orduya Şam’daki 30 ncu Süvari Alayı Bölük Komutanı olmuştur. Hicaz Hattı Muhafazasına memur edilmiştir. Mekke-Medine arasında inşası düşünülen demiryolunda Hristiyan mühendis çalıştırılamadığından yedi Kurmay subay arasında bu işe hazırlanmak üzere o sırada yapımı süren Hayfa-Mezirip hattına gönderilerek işin tekniğini öğrenmiştir. Daha sonra Ordu Kurmay Dairesine geçmiştir.

1906’da 89 ncu Alay 4 ncü Tabur Komutanlığına atanarak Suriye’den Rumeli’ye gönderilmiş ve eşkıya takibine memur edilmiştir. 1907’de Arnavutluk seferine katılmıştır. 1908’de Karadağ Hudut Komiserliği görevinde bulunmuştur. 1909’da 3 ncü Ordu Kurmay Dairesi 1 nci Şubesine geçmiştir. Aynı yılın Nisan’ında Hareket Ordusunun 18 nci Nişancı Taburu ve Alay Komutanı olmuştur. İstanbul Merkez Komutanlığı görevi, daha sonra da Ağustos 1909’da Hareket Ordusu 1 nci Tümene Kurmay Subay olarak atanmıştır.

1911’de Trablusgarp Savaşı’na Tunus’tan tüccar sıfatı ve değişik adla orduya para, silah, mühimmat ve teçhizat sağlamıştır. Aynı yılda Türk-İran Hududunun Tahdidi Komisyonunda Türk Heyetinin başkanlığını yapmıştır. 1912’de Çatalca savunmasında Genel Karargahın 3 ncü Şubesinde hizmet vermiştir. Birinci Dünya Savaşı’nda Süvari Kolordusu Kurmay Başkanlığı görevinde, Tümen Komutanlıkları Vekâletinde ve Ordu Harekat Şubesi Müdürlüklerinde bulunmuştur. 1916’da 4 ncü Tümen Komutanlığına
atanmıştır. Daha sonra İzmir Menzil Mıntıkası Müfettişliği Askeri Heyeti Başkanlığı görevini üstlenmiş ve 15 Ocak 1918’de Albay rütbesinden emekliye ayrılmıştır.

Milli Mücadele sırasında 1921’de Batum Başkonsolosluğu görevinde bulunmuştur. Daha sonra Samsun Asker Alma Dairesi Başkanlığına atanmış ve zafere kadar bu görevde kalmıştır. 1925’te Samsun Sahil Demiryolları Komiserliğine getirilmiştir. Bu görevde iken TBMM’nin Üçüncü Dönem genel seçimlerine katılmıştır. Yapılan seçimde Erzincan’dan Milletvekili seçilmiştir. 1 Kasım’da Meclise katılmıştır. Erzincan’dan 4 ncü, 5 nci, 6 ncı ve 7 nci, Kars’tan 8 nci dönemlerde de milletvekili seçilerek yasama etkinliğini sürdürmüştür. Çeşitli nişan ve madalyaları olan Aziz Samih İlter, 2 Aralık 1948’de Ankara’da vefat etmiştir


BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA KAFKAS CEPHESİ HATIRALARI
ZİVİN’DEN2 PETERİÇ’E3 – NİÇİN YAZDIM?

Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından itibaren Kafkas Cephesi’nde çeşitli görevlerde bulundum. Çoğu zaman ordu karargahında kurmay subay olarak görev yaptım. Yarbay Şerif seferberlikten Sarıkamış felaketinin sonlarına kadar olan işleri, güzel bir şekilde yazdığı kitapla milletin gözü önüne koymuştu. Bu kitabı okuduğum zaman bende bunun sonucunu yazma isteği uyandı. Harp ceridelerine giren veya girmeyen ya da tamamen yanlış giren olayların ve özel mahiyette kalan, fakat bazı bakımlardan faydalı olan bilgiyi geleceğe bırakma bende bir arzu oldu. Emri altında bulunduğum komutanların çoğu dünyaya gözlerini kapamıştır. Bunların kişisel görüş ve hallerinin askeri hareketlerin düzeni noktasından faydalı olacağı düşüncesindeyim.

3 ncü Ordu, eski Osmanlı İmparatorluğu’nun çıkardığı en düzenli ve büyük bir ordu idi. Memleketin en seçme evlatlarından, en özenerek giydirilip kuşattırılan bu ordunun nasıl eriyip gittiği hakkında en ufak açıklamanın bile fazla görülmeyeceğini sanıyorum. Olayların zihinde bıraktığı izlerin şiddeti hatıramdan silinmemesine sebep olduğu gibi, günü gününe tutmuş olduğum defter ve bazı notlar ve haritalarda eksik olsa bile yanlışsız durumu anlatmaya uygundur. Amacım Zivin’den itibaren hareketleri ve olayları aktarmak ise de Zivin’den ordu karargahına geçinceye kadar olan zamandaki bazı durumların, olayların hikâyesini ve teşkilatın yazılmasını yararlı gördüm. Yazdıklarım hilesiz, sade, gerçektir. Buna özellikle dikkat ettim.

Yazan Aziz Samih (İLTER)


Naci Kaptan – Bölüm I / Devam edecek

This entry was posted in Tarih. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *