Hüzünlü Destan: Sarıkamış 1914

Hüzünlü Destan: Sarıkamış 1914

Cumhuriyet – Kemal OCAK – 22 Aralık 2021 Çarşamba


1. Dünya Savaşı’na giderken Osmanlı Devleti, Almanya’dan gelecek yardımlara da bel bağlayarak Almanya ile ittifak yaptı, seferberlik ve cihat ilan etti. Osmanlı ordusunun her kademesinde görevli Alman komutanların da telkini, teşviki ve oldubittisiyle 1.Dünya Savaşı’na katıldı. Başka cephelerde, Fransız ve Ruslarla savaş halinde bulunan Almanların, Doğuda/Sarıkamış’ta Ruslarla yeni bir cephe açılması çıkarlarına uygun düşüyordu. Başkumandan Vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın verdiği yazılı emre istinaden Osmanlı donanmasında görevli Alman amirali Souchon’un 29 Ekim 1914’te Rus limanlarını bombalatmasıyla Osmanlı,1. Dünya Savaşı’na girmiş oldu.


Sarıkamış Harekâtı ise 22 Aralık 1914’de başlamış ve 5 Ocak 1915’de yenilgi ile sonuçlanmıştır. Bunun öncesinde kasım ayında Ruslarla Köprüköy ve Azap muharebeleri yaşanmış, askerimiz bu savaşlarda önemli başarılar kazanmıştır. Ancak Sarıkamış’ta sonuçta, 90 bin mevcudu olan ordunun çok önemli bir kısmı, ya savaşta kahramanca çarpışarak, ya da ağır kış şartlarında soğuktan donarak veya tifüs, zatürre, zatülcenp gibi hastalıklardan yaşamlarını yitirerek şehit olmuştur.

Savaşta ölmeyip esir düşen askerlerimizin bir kısmı da esir kamplarında yaşamını yitirmiştir. Tüm kayıplar, savaşta vurulanlar, donarak ve hastalanıp ölenler, esir düşüp esarette yaşamını yitirenlerin 60 bin ile 90 bin arasında olduğu, farklı kaynaklarda farklı sayılarla ifade edilmektedir. Gerçekte ise kaybın çok büyük olduğu, 3. Ordu’nun çok önemli bir mevcudunun eridiği, ordunun tamamen devre dışı kaldığı ve Doğu Anadolu’nun önemli bir kısmının Rusların işgaliyle sonuçlandığı acıklı ve hüzünlü bir tablo söz konusudur.

DONANMANIN ÖNEMİ

Sarıkamış olayı ile ilgili son yıllarda yayımlanan hatıratlar ile araştırma ve inceleme kitaplarında önemli ayrıntılar ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu hatıratların en önemlilerinden biri “hem savaş hem de esaret dönemi” ile ilgili ayrıntılı ve önyargısız bilgiler veren, Tuğgeneral Ziya Yergök’ün “Sarıkamış’tan Esarete” adlı hatıratıdır. 83. Alay Komutanı olarak katıldığı Sarıkamış Harekâtı’nın sonlarına doğru yaralanarak Ruslara esir düşen ve beş yıl sekiz ay Sibirya’da muhtelif esir kamplarında kalan Yergök anılarında, Sarıkamış Harekâtı sırasında gerekli iaşeden, donanımdan, giyim ve kuşamdan yoksun askerlerimizin nasıl donarak hayatını kaybettiğini çok çarpıcı ve yürek dağlayıcı biçimde ortaya koymuştur. Ziya Yergök, Sarıkamış felaketini doğuran nedenler arasında ağır kış şartları, iaşe ve donanım eksikliği yanında Enver Paşa ve Hafız Hakkı Paşa gibi komutanların tecrübesizliğini ve yanlışlarını da sayar.(1)

Üzerinde yeterince konuşulmayan önemli bir ayrıntı da, Kafkas Cephesi’ne, İstanbul’dan asker, erzak, mühimmat, harita ve giyecek getiren üç gemimizin (Bezm-i Alem, Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa)Trabzon’a doğru yol alırken 7 Kasım 1914’de, Zonguldak/Ereğli açıklarında Rus filosunca batırılmış olmasıdır. Sarıkamış Dayanışma Grubu Kurucu Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, kısa süre önce yayımlanan ve 878 sayfa tutan “Sarıkamış-Kafkas Cephesi” adlı kapsamlı eserinde bu konuya özel bir yer verererek “Bu kayıp, Sarıkamış felaketinin başlangıcı olmuş, o günden sonra Karadeniz’de üstünlük Rus donanmasına geçmiştir.

Bu malzemeler ve askerler Trabzon’a, oradan Erzurum’a ulaşsaydı, Kafkas Cephesi’nde gene yenilebilirdik, fakat hiç olmazsa ‘kırım’ bu kadar dramatik olmazdı. Denilebilir ki; Sarıkamış Meydan Muharebesi Karadeniz’de kaybedilmiştir” dedikten sonra “Sarıkamış, donanma desteği olmayan bir kara savaşının başarılı olmayacağının en belirgin örneğidir”(2) notunu düşmektedir. Bu tespit son derece yerinde olup, yüz yıl öncesinin bu gerçeği, günümüzde de geçerlidir.

ACI VE AÇIK GERÇEK

Yine, Osmanlı İmparatorlu-ğu’nda, Alman Askeri Misyon Başkanlığı,1. Ordu Komutanlığı, ardından 1915 yılında Gelibolu ve Çanakkale Boğazı’nı savunan 5. Ordu Komutanlığı ve son olarak da Yıldırım Orduları Grubu Komutanı olan ve görevindeki başarıları nedeniyle Osmanlı ordusunda mareşal rütbesine terfi ettirilen General Liman von Sanders, başka cephede Ruslar ile savaş halinde olduklarından, Almanların da işine gelen Sarıkamış Harekâtı için anılarında gerçekçi bir değerlendirme yaparak, “Bu taarruzu (Sarıkamış) haklı çıkarmak yolunda herhangi bir sebebi harp tarihi hiçbir zaman tespit edemeyecektir.” diye yazacaktır.(3)

Bu acı ve açık gerçekler, Cephedeki askerlerimizin yolunu gözleyen annelerin ve kardeşlerin ağıtlarında ve türkülerinde de bütün çıplaklığıyla dile getirilmiştir. Halkbiliminin büyük hocası rahmetli İlhan Başgöz’ün kitabının arka kapağında yer alan avşar ağıdı buna çok güzel bir örnektir: (4)

Mektup saldım da varmadı,
Tel vurdum aynı gelmedi,
Alamanya harbeylesin,
Gayri kardaşım kalmadı.

Sarıkamış Harekâtının 107. yıldönümünde kahraman şehit ve gazilerimizi şükran, saygı ve rahmetle anıyorum.

KEMAL OCAK – MEB EMEKLİ MÜFETTİŞİ


https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/huzunlu-destan-sarikamis-1914-kemal-ocak-1894559

This entry was posted in Tarih. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *