DOĞA ÇEVRE EKOLOJİ * “En Son Kuşlar Gitti…”

   

“En Son Kuşlar Gitti…”

Orhan Özkaya (Arş-Yazar)


“Artık evde oturuyorum. Camızlarda çekildi.”
Kuruyan Eber Gölü’nde önce balıklar yok olmuş, sonra balıkçılar ayrılmış yok olmuş. Şimdiler de camızlar da terk ederek yerlerine koyun, kuzu gelmiş, onlara göre ot kalmış. Camızların yediği otların, sulak yerde yetişmesi ve gür olması gerekirmiş. Çiftçiler yerine koyun yetiştiriciliğine geçmişler. Telef olan balıkları da kuşlar tüketmiş ve kalan az sayıda kurbağa da seyrelmiş sazlıklardan sesleniyorlar, gece gündüz…

Afyonkarahisar’ın can damarı, su kaynağı Eber ilçesinin adını almış Eber Gölü, artık tarihe karışmış. Balıkçılar eskiden, yaklaşık 10-15 yıl önce gölde kara sazan, aynalı sazan, çupra ve kerevit avladıklarını söylüyorlar. Motorları, sandalları göl toprağında çürüyüp gitmiş. Köylülerin feryatlarına, isyanlarına aldırış eden olmuyor; gölleri besleyen kılcal damarlarına HES’ ler yaparak onları besleyen kollarını, sözde elektrik üreteceğiz safsatasıyla, yandaşlara peşkeş çekerek ihaleler yapıldı.

Göletlerin önleri kesildi, besleyen damarları kurutuldu. Bunun üzerine kuyu açma düzensizliği, kuralsızlığı da eklenince yer altı besleme kaynakları da ortadan kaldırılmış oldu. Balıkçılar bu durumları bilim kadar iyi görüyor, biliyor. Onların saptamalarına, araştırmalarına kaynaklık yapıyorlar. Zaten köylümüze eskiden beri “çarıklı erkân” adını takmamış mıydık?


·
Tuz Gölü’nden eser kalmadı

Sadece Eber Gölü kurusa, insanın yüreği bu kadar acımayacak, Akşehir, Burdur, Acı Göl, Denizli’ nin Işıklı, Acı Gölü ve daha niceleri büyük küçük eridi gitti. Konya ovasının halini ayrıca ele almakta yarar var; ülkenin ikinci büyük gölü; tuz deposu “Tuz Gölü”, aynı zamanda kuş cenneti, dünyanın sayılı kuş türlerinin konakladığı göç yoları üzerinde yer alan bu güzelim gölü kurutarak, bir de iklim krizine suç ortaklığına katılmak olacak gibi değil. Artık çatlamış topraklarıyla, kurumuş zeminiyle başında oturup yas tutulsa faydasız. On binlerce derin su kuyusu açılırken, onu besleyen dereler HES’ lerle betona dönüştürürken işin buralara varacağı belli değil miydi?

Ergene Deresi                                                        Burdur Gölü

70 ‘e yakın göl kurudu
Üç Van büyüklüğünde 70 civarında gölün kuruduğu, “Türkiye Tabiatını Koruma Derneği” bilim danışmanı Dr. Erol Kesici tarafından hazırlanan yeni bir raporlarda belirtiliyor. Raporda; bu göllerin en büyüklerinin tatlı su gölü olan Akşehir, Beyşehir ve Eğridir gölleri olduğu açıklanmakta. “… Bu tahribat 60 yıllık bir süreyi kapsıyor. Marmara Denizi’nin yüz ölçümü, yani üç Van Gölü büyüklüğünü kapsayan 70’e yakın doğal göl yok oldu.

Nedenler arasında yıllık su bütçelerinin korunarak kullanılmaması; çok su kullanılan ürünlerin; mısır, pancar ve kavak gibi çok su tüketen bitki ve ağaç türlerinin bilinçsizce yetiştirilmesi. Vahşi sulamanın devam ettirilmesi, yanlış su tüketimi, kontrolsüz, plansız su rejimi uygulaması gibi etmenler bu duruma gerekçe teşkil ediyor. Son 50-60 yılda göllerin hidrolojik yönden iflas ettiği saptanıyor. Toplam sulak alanların 200 civarında olduğunu belirten Kesici, bu alanların koruma altına alınması gerektiğini vurguluyor; “ Bu alanlar da tehlike altında, hem kuruma tehlikesi ve hem de kirlilik artmakta…” diyerek bilimsel yaklaşımı ortaya koyuyor.

Burdur bölgesinde kuruyan göller
Bu kuruyan göllerin sadece Burdur civarında 20’den fazla doğal göl olduğunu belirterek, “bugün bu 5’e inmiş bulunuyor” diyerek isyan ediyor. Hatay yöresinde Amik Gölü, toprağının verimi ve alüvyon tabakasının gücü nedeniyle 1974’de kurutulup çiftçiye dağıtılmış, yani kendi ellerimizle göl kurutan ülke konumundayız.

Yine Antalya bölgesinde Karagöl, Kurugöl, Keklicek, Manay, Tecer, Mamak, Genceli, Girdev, Kestel ve Avlan gölleri tamamen suları çekilerek kuruyup gitti. Ülkemizin doğal tatlı su gölü olarak 2.sırada yer alan Eğirdir, Hoyran ve Kovada gölleri de hem kirlilik ve hem de kuruma sorunu yaşıyor. Burdur Gölü’yle birlikte Çorak, Karamık, Gölhisar, Karataş gölleri de aynı yazgıyı paylaşıyor. Bunlara yakın bulunan Salda ve Gölcük gölleri su kayıpları ve çevresel tehdit kuşatması altında.

İç Anadolu Bölgesi’nde durum
İç Anadolu’nun tektonik çağlarda suyla kaplı büyük bir göl olduğu kabul ediliyor. Bu durum bölgenin yapısının 100’ün üzerinde göle dönüşmesiyle bu tektonik yapının köklü değişime tabi olduğu benimsenmiş. Bugüne kadar ulaşmasıyla hızla kurumalarının önüne geçilemediği de bir başka sorun. 50’ye yakını kurumuş, en önemlisi de ülkenin 2. Büyük gölü olan Tuz Gölü, hem tuz deposu ve hem de kuş cenneti olmaktan çıkmış durumda.

Bölgenin kurumaya yüz tutan ve su seviyesi 20-25 metrede 3-4 metreye inen diğer gölleri de; Tersakan, Musalar, Samsa, Yay, Seyfe, Tuzla, Bolluk ve Ilgın gölleri sayılabilir. Buradaki en büyük göller içinde yer alan Beyşehir ve Seydişehir Gölü de, kirlilik, HES’ ler ve vahşi kullanım yüzünden 26-27 metreden 3-4 metre seviyesine düşenler arasına girmiş… Ankara’daki Mogan ve Eymir gölleri çevresinin yapılaşmaya açılması ve kirlilik nedenleriyle kurumaya yüz tutmak üzere.

Marmara Gölleri’ nde durum
İznik, Ulubat, Sapanca ve Kuş göllerinde aşırı kirliliğin açtığı sorunlar nedeniyle doğal özellik yitirilmek üzere. Tarım sanayiinin getirdiği kirlilik, tarımın vahşi su kullanımı, bu gölleri de tehlike altında bırakıyor. Burada da HES kullanımı yaygın durumda… Bölgede bulunan Büyükçekmece %30-35 kapasitesini kaybetmek üzere. Bölgenin içme suyunun yükünü taşıyan Küçükçekmece Gölü kirlilik yüzünden doğal biyolojik özelliğini yitirerek içme suyu özelliğinden çıkmış durumda. Yapılaşmanın ve çevre baskılarının etkisinin sürmekte olması ileriye dönük tehlikeleri de arttırmakta. Bölgedeki Ergene deresinin sanayi atıkları yüzünden ne kadar yürek sızlatan durumda olduğu belli değil mi? Gölleri besleyen kılcal damarlar dereler bu haldeyken, daha ne konuşulabilir ki?

Ege’de Acıgöl, Işıklı Bafa ve Azap
Buradaki göller de, aşırı su kayıpları, tarım, endüstri ve HES baskıları nedeniyle su kayıplarını aşırı yaşamaya başladı. Acıgöl ve Işıklı tarım sulamasının bilinçsiz yapılması ve Acıgöl’ün soda, parfüm sanayi hoyratlığı yüzünden kirlilik ve çevresel baskılarla tamamen kuruduğu tespiti uzun zamandır yapılıyor. Ama hiçbir düzelme yaklaşımı yok.

Doğu Anadolu Bölgesi’nde durum
Başta kış sporlarının yapıldığı ve yöre de buz gölü diye nitelenen Çıldır Gölü, aşırı kullanım, kirlilik, meteorolejik ve hidrolojik nedenler ve tarım uygulamalarının kontrolsüz yapılması sonucu kurumaya doğru hızla yol alır olmuş. Ayrıca bölgenin artan nüfus yoğunluğunun baskısıyla su gereksiniminin artması bu bölgedeki göllerin kurumasının sebebi oluyor.

HES’ lerin de rolü çok büyük, çünkü bu göllerin kılcal damarları beton kuşaklarla kesiliyor. Azaplı Gölü, Büyük Göl, Küçük Göl, Aygır, Akdoğan, Gölbaşı, Seki, Kuyucak, Aktaş, Haçlı, Turna, Nazik ve Tortum gölleri kuruyan ya da kurumaya yüz tutanlar arasında. Bütün bu kayıpların ülkenin sosyal, kültürel, eğitim ve ekonomik yapısıyla bağlantılı olduğu çok net biliniyor. İşlerin hiçbir planlamaya tabi tutulmadığı, ülkedeki enerji alanlarının; madenlerin, suların, ormanların, santrallerinin elden iyeliğiyle çıktığı ve üstüne vatandaşlık hediyesiyle satıldığı artık yadırganmamaya başladı.

Seydişehir Alüminyum Fabrikası’nın Oyma Pınar Barajı armağan edilerek yasalara aykırı şekilde satıldığı çok açık ve net ortada duran bir gerçek. Satılacak zenginliklerin dibi kazınıyor; kıyıda köşede kalan üç beş Hazine arazisi de yandaşlara sunulmak için ihale iptalleriyle organize ediliyor. Tank Palet’ ten sonra MKE ve askeri alanlar satış tahtasında; Oyak Bank çoktan elden çıkmıştı. Aselsan, Havelsan ve Roketsan’ın gündeme gelmesi Kılıçdaroğlu’ nu öfke nöbetine soktu, kürsüye tekrar tekrar vurmaktan hıncını alamadı, sakinleşemedi, zaten halk, sakinleşmesini de istemiyor. İnsan organizmasının 2/3’ü suyla kaplı olduğuna göre, ülkenin üçte ikisi düzeyindeki su potansiyelinin kuruması sanki kurumuş, iskelete dönüşmüş toprak parçası haline gelmiş demektir.

This entry was posted in DOĞA - ÇEVRE, Doga - Cevre - Ekoloji - Tarim, DOĞAL YAŞAM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *