HAYATIN İÇİNDEN * BİR DULUN HİKAYESİ / A widow’s story

Joyce Carol Oates “Bir Dulun Hikâyesi/A Widow’s Story”
adlı kitabında bu derin yası şöyle anlatıyor:

“Sahile vuran kasırga atıkları arasında uzaklaşan bir yelkenli ya da gemiyi izler gibiyim. Işıl ışıl aydınlatılmış gemiden sesler, müzik ve kahkahalar yükseliyor. Kıyıdan, bulunduğum fırtına atıkları arasından gemiye el sallasam ne olur, sallamasam ne olur? Kimse ayırdında olmaz. Gemi denize açılıyor!”

Kıyıdan uzaklaşan gemi, yaşamın alegorisi. Yetişkin yaşamınızı birlikte geçirdiğiniz hayat arkadaşınızı yitirdiğinizde, kendinizi böyle yamacınızdan uzaklaşıp giden hayat karşısında kıyıya vuran bir enkaz gibi hissediyorsunuz. O enkazda neler yok ki? Anılar, duygular, ortak düşler, planlar, projeler, umutlar, paylaşılan güzellikler, hoşluklar, üzüntüler, rutinler, yarım kalan arzular… Fırtına enkazında hep bunlarla baş başa kalıyorsunuz.

Gene de sonu hiç gelmeyen bir özleme hâkim olamıyorsunuz. Beklenmedik anlarda önünüze çıkan sahipsiz kişisel eşyalar, yürek deliyor: Çekmecedeki bir gözlük, ilaç dolabındaki bir reçete, kitaplar arasından kayıp düşen bir el yazısı, komodinin gözünde kalmış bir anahtar ya da hâlâ işleyen bir kol saati sizi yeniden tsunami sahiline vuruyor. Hadi elbiseleri, ayakkabıları dağıttın; hatıraları ne yapacaksın? Hatıraları da dağıtabilecek misin?”


Nilgün Cerrahoğlu * “Bir aşk, iki kent, tek deniz” başlıklı yazısından bölüm alıntısı

This entry was posted in HAYATIN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *