SEÇİLMİŞ DİKTATÖRLER VE FAŞİZM * Hitler’in kendisine inancı o kadar büyüktür ki en ufak bir muhalefeti dahi kabul etmemiştir. Hitler kendisine itiraz edebilecek kişilerin bulunduğu ortamlardan kaçınır. * Kendisinin Tanrı tarafından görevlendirildiğine inanmasıdır. Tanrı Hitleri görevlendirmiştir ve onu korur. Hitler “iç ses”’e inanır. Hitler’e göre zamanı geldiğinde ne yapması gerektiğini iç ses ona söyler. İç sesi Allah’ın ona verdiği görev olarak görür.

Faşist ve Totaliter rejimlerde yönetime gelmiş olan baskıcı yöneticiler ruhsal ve düşünce sistematiği yönünden bir birlerine benziyorlar. Çocuklukları ve gençlikleri travmalarla dolu. Kendilerinin Tanrı tarafından görevlendirildiğini düşünüyorlar ve işin garibi çevresini de inandırıyorlar!

İkinci Dünya Savaşı devam ederken, Amerikan istihbarat örgütü OSS, psikanalist, Walter Langer’i Hitler’in psikolojik durumuyla ilgili bir rapor hazırlamakla görevlendirdi. Walter Anger amirliğinde geniş bir ekip oluşturuldu. Raporun hazırlık aşamasında yazılı görsel dökümanların yanısıra Hitler’in çalışma arkadaşlarından, yakınlarından ve akrabalarından birinci el bilgiler toplandı ve “Hitler Source Book” adlı on bir bin sayfalık bir veri tabanı haline getirildi.

Bu devasa belge yığınından yola çıkan bilimsel kurul, Hitler’in çocukluğundan, cinsel yaşamına, sapık eğilimlerinden, psikopatolojik bozukluklarına, hatta Yahudi kanı taşıma ihtimaline kadar bütün olguları sınıfladı ve Freud’un görüşleri temelinde yorumladı. Sonunda ortaya, tamamen somut olgulara dayanan eksiksiz bir psikopat portresi çıktı. Hazırlanan gizli rapor 1970’li yılların başında Amerikan hükümeti gizli raporu halka açtı. Birçok yayınevi tarafından basıldı. İlk yayınlandığı günden beri tüm dünyada ilgiyle okunan Hitler’in Psikanalizi, diktatörlük var olduğu sürece güncelliğinden hiçbir şey kaybetmeyecektir.

Naci Kaptan


SEÇİLMİŞ DİKTATÖR ADOLF HİTLER’İN PSİKANALİZİ

Kendi İnancına Göre Hitler

Yirmi beş yaşına kadar Hitler akıllardaki profilinin tam zıttı olan bir yaşama sahiptir. Yirmi beş yaşından sonra birkaç yıl içinde Hitler’in bu durumu ani bir değişime uğramış ve Almanya’nın Führer’i ortaya çıkmıştır.

Hitler 1915’te arkadaşı Mend’e kendisinin olağanüstü işler başaracağını Mend’e düşeninse o zamanı beklemek olduğunu söyler. Buradan Hitler’in yirmi beş yaşından öncede kendisinin olağan üstü olduğuna inandığını ve zamanın gelmesini beklediğini çıkarabiliriz.

Hitler her konuda kendini tek otorite olarak görmüştür. Hitler’in kendisine inancı o kadar büyüktür ki en ufak bir muhalefeti dahi kabul etmemiştir. Hitler kendisine itiraz edebilecek kişilerin bulunduğu ortamlardan kaçınır. Hitler’in bu inancı iki temel sebebe dayandırılmaktadır:

İlki Hitler’in kendisine hitabet ve kitle psikolojisi dersi veren Hanussen’den etkilendiğidir. Hanussen astronomi ile ilgilenir ve yıldızların gücüne inanır. Hitlerin ondan etkilenmesi olasıdır. Hanussen ve Hitler bu dönemde beraber çok vakit geçirmektedirler. Hitler bu dönem içinde yıldızların gücüne inanan bir gurubun içindedir. Fakat Hitler’in yakın arkadaşları bunu saçma bulurlar. Çünkü tanıdıkları Hitler fala inanmaz hatta ikinci dünya savaşından önce falcılığı yasaklamıştır.

İkincisi ise Hitler’in kendisinin Tanrı tarafından görevlendirildiğine inanmasıdır. Tanrı Hitleri görevlendirmiştir ve onu korur. Hitler “iç ses”’e inanır. Hitler’e göre zamanı geldiğinde ne yapması gerektiğini iç ses ona söyler. İç sesi Allah’ın ona verdiği görev olarak görür. Hitler inandığım yolda bir uyurgezerin hassasiyeti ve emniyetiyle yürürüm demiştir. Buradan iç sesin Tanrı’nın ona bir görevlendirmesi olduğuna katı bir şekilde inandığını ve hiç düşünmeden bu görevi yapacağını çıkarabiliriz.

Hitler zaman zaman kendini Hz. İsa ile kıyaslar. Ölümsüzleşme isteği ve küçükken tüm öz kardeşlerinin ölüp onun yaşaması onu bu duruma itmiştir. Fakat savaş sırasında kiliseden uzak durmuştur. Bunu Almanya’nın Mesih’inin katı ve acımasız olması gerektiğini söyleyerek açıklar. Tanrı’nın koruma ve kılavuzluğuyla davrandığını iddia eder ve bu iddiasını kanıtlayan yaşadığı bir takım olaylardan bahseder.

Hitler mükemmeliyetçi bir yapıya sahiptir ve kendisinin Alman halkı için ölümsüzleşeceğini söyler. Yaşamının ölümle sonuçlanmayıp, ölümle yeniden başlayacağına inanır. Ölümsüzleşme isteği küçük yaşta yaşadığı kardeşlerinin ölümlerinden sonra kendinde oluşan olum korkusunun dışa vuruşudur. Ölümsüzleşmesi ancak Alman halkının kalbine yerleşmesi ile olacaktır ve kendisinin sürekli hatırlanması için yaptıracağı bin yıl dayanacak yapılarla gerçekleşecektir.


Alman Halkının Tanıdığı Hitler

Alman halkı Hitleri genellikle Nazi propagandacılarının yaptığı propagandalar aracılığıyla tanır. Hitler güçlü bir fiziki görünüşe sahip değildir. Bu zayıf görünüş onun hedefleri için uygun bir durum değildir. Kendini ölümsüzleştirmeye çalıştığına ve her konuda tek otorite olduğuna halkı ikna etmeye çalıştığını da göz önüne alırsak fiziki olarak da zayıf görünmeyi kabul edemeyeceği çıkarımını yapabiliriz. Ayrıca Hitler göğsünün çöküklüğünü gizlemek için dolgulu giysiler yaptırır ve ayaklarının zayıflığını saklamak için bol pantolonlar, kalın botlar giyer.

Hitler muhtemelen halkın kendisine daha kolay inanması amacıyla basını çok sınırlandırmıştır. Çalışma arkadaşları Hitler’in kitle psikolojisi konusunda bilgili olduğunu söyler. Hitler’de kitleler üzerindeki basın yayın etkisinin önemini bilir ve bu büyük etkiyi kendi lehine kullanır. Halkın Hitler’in hiçbir hatası olmayan mükemmel biri olduğuna daha kolay inanması için, Hitler basında halkın içinden biriymiş gibi gösterilir. Mükemmel yöneticilik dehasından, adaletinden, merhametinden bahsedilir. Halk tarafından olumlu karşılanan her durum Hitler tarafından yapılmış olarak gösterilirken, halkın olumsuz karşıladığı her durumu da Hitler’in yardımcılarından birinin hatası olarak gösterilir. Hitler basının bu etkisini bilmesi ve basını çok iyi kullanmasına rağmen röportaj konusunda çok çekingen davranır. Röportaj yapabilmek için soruların önceden bildirilmesi zorunludur. Bu sorulara yapılan açıklamadan daha fazlasının istenmesi durumunda Hitler buna izin vermez ve birkaç saati bulan uzun nutuklarıyla gazetecilerinde bundan uzak durmasını sağlar.

Nazi propagandacıları afiş, gazete ve dergi vs. ’de Hitlerin en güzel en güçlü görünümlü fotoğraflarını kullanarak Hitleri halkın gözünde sıradan bir ölümlüden farklı göstermeye çalışırlar. Bu propagandacıların başında Hitlerin kendisi vardır. Dolayısıyla halka kendini kafasında kuruduğu Hitler olarak tanıtır. Bu propagandalar başarıya ulaşır ve halk Hitler’in kutsal bir görev için gönderildiğine inanır. Halk tarafından aşırıya kaçılmış Hitler’i Hz İsa ile kıyaslayanlar olur. Halk Hitler’i Almanya’nın Mesihi olarak görmeye başlar.

Hitler gençlik yıllarında fakir bir hayat yaşar. Ülkenin başına geçtiği halde elinde imkân var olmasına rağmen sade giyinmekten vazgeçmez. Halk bu durumun karşısında propagandaların da etkisiyle onun Almanya’dan başka bir düşüncesi olmadığına inanır. Bu durum aynı zaman da Hitlerin fırsatları yakalayıp iyi değerlendirme yeteneğini sadece Almanya için kullandığı inancını pekiştirir. Halk adeta Hitleri ilahlaştırır. Hitler sigara, içki kullanmaz, cinsel hayatı yoktur, on sekiz saat Almanya için çalışır.

Halk Hitleri direk olarak sadece yaptığı konuşmalarla tanır. Hitler iyi bir hatiptir. Konuşmaların da halkın coşkusu arttıkça açılan bir tutum sergiler. Konuşmalarında Hitler halkın duymak istediği her şeyi iyi sezer ve halka duymak istediğini söyler. Her konuşmasında başlangıç konusu ne olursa olsun mutlaka konuyu bağlayarak kasım suçluları, Marksizm ve Yahudiler ‘den bahseder. İyi bir propaganda uzmanı olan Hitler bu konuların taşıdığı propaganda önemini iyi değerlendirir. Halk Hitleri eşsiz bir hatip olarak görür. Çünkü Hitler’in konuşması halkı coşturur ve halk “Führer”e inandıkça o halktan daha çok inanır ve daha çok coşar. Hitler’in konuşmasının sonuna doğru coşmuş olan halk artık Hitler’in söyleyeceği doğru veya yanlış her şeye inanacak kıvama gelir. Hitler’i direk olarak sadece konuşmalarında gören halkın gözünde Hitler dinleyicileri etki altına alan coşkulu bir söylevcidir.


Çalışma Arkadaşlarının Gözünde Hitler

Hitler’in özelliklerini ve yaşamını belki de doğrudan görüştüğü çalışma arkadaşlarından öğrenmemiz en doğrusudur. Halkla sadece yaptığı konuşmalar aracılığıyla buluşan Hitler Çalışma arkadaşlarıyla zorunlu olarak bir aradadır. Çalışma arkadaşları Hitler’in kitle psikolojisi konusunda bir uzman olduğunu kabul ederler. Diğer konularda ise Hitler yapılan propagandanın tam tersi bir profil çizer.

Yakın arkadaşları Hitler’in düzenli bir çalışma programı olmadığını söylerler. Geceleri geç saatlere kadar çalıştığı sanılan Hitler, sanılanın aksine uyku problemi çektiği için geç saatlere kadar film izler ve dergi okur. Bu uyku probleminden dolayı gece sürekli birilerinin yanında olmasını ve onunla konuşmasını ister. Bu konuşmaları bir monolog halinde geçer. Çünkü Hitler kendisine sorulan herhangi bir beklenmedik soruda ne yapacağını bilemez.

Hitler’in siniri yakın arkadaşlarının hepsinin dikkatini çeker. Hitler özellikle beklenmedik bir soru veya durumla karşılaştığı zaman aşırı sinirlenir. Hitler’in sinirlenmesi durumun zorluğuyla ilgili değildir. O en basit meselelerde bile beklenmedik bir durum olursa aşırı derecede sinirlenir. Arkadaşları bu sinirlenmenin tamamen bir gösteri olduğuna inanır. Hitler kendini en büyük lider olarak görmesine karşın Roosevelt ile kendini kıyaslarken diğer liderlerle kıyasladığı gibi emin bir şekilde üstünlüğünü iddia etmez. Roosevelt’in on beş milyon insanı yönetirken beyefendiliğinden hiç ödün vermemesi onu şaşırtır. Bu durum göz önüne alınırsa Hitler’in bu sinir krizleri arkadaşlarının dediği gibi yönetim aracı olarak gördüğü bir roldür. Ama yine de arkadaşları onu sinirlendirmekten çekinirler. Hitler umulmadık her durumla karşılaştığında bunalım geçirir ve intihar etmeyi bir tehdit olarak kullanır.

Zor meselelerle karşılaştığı zaman çözüm aramak yerine problemden kaçmayı seçer. Bu durum da iç sesin kendisine yardım etmesini bekler. Karar verdikten sonra kimse bu kararı etkileyemez çünkü bu iç ses ona tanrının yardımıdır ve bu durumda bir uyurgezerin hassasiyeti ve emniyetiyle yürür. Bu özelliği Hitler’in nasıl davranacağı konusunda önceden tahmin yürütülmesini engeller.

Çalışma arkadaşlarının yanında onlara bir abi gibi davranır. Komik hikâyeler anlatır ve taklit yeteneği çok iyidir. Bir konuşma yapılacağı zaman sadece Hitler konuşur ve kimsenin konuşmasını kesmesine izin vermez. Ama kişilerin kendi arasında konuşması onu sinirlendirmez. Böyle durumlarda başka bir işle uğraşıyormuş gibi yaparak konuşmaya kulak kabartmak onun hoşuna gider. Daha sonra bu koşmalardan duyduğu fikirleri sanki kendi fikriymiş gibi kullanır.

Sanıldığının aksine çok masraflı bir hayatı vardır. Sade elbiseler giyse de en iyi kumaşı en iyi terziler diktirir. Kendine şaka yapılmasından hiç hoşlanmazdı ve cinsel hayatıda sanıldığı gibi yok değildi. Partiye üye olmanın tek şartı ise Hitler’e karşı eleştiri kanallarını kapatarak Hitler’e sadık olmaktı. Hitler’in Alman halkı tarafından bilinen kişiliği ile yakın arkadaşlarından öğrenilen kişiliği hakkında büyük bir tutarsızlık vardır. Kuşkusuz bunun en büyük sebebi halkın Hitler’i, başında olduğu Nazi propagandacıları aracılığıyla tanımasıdır. Hitler kendi hayalindeki güçlü Führer’i halka tanıtmıştır.


Kendi Bildiği Haliyle Hitler

Hitler bütün ilişkilerinde gizliliğe önem verir. Çalışma arkadaşları da dahil olmak üzere hiç kimseye ailesinden ve geçmiş hayatından bahsetmez. Hitler geçmişi konusunda çok titiz davranmıştır. Kitabı Mein Kampf’ta da bu dönem hakkında çok üstü örtülü bir tablo çizer. Çok fazla konuşmayı sevmesine rağmen bu konuda usta bir şekilde sessizliğini korur. Bu yüzden Hitler’in geçmişi hakkında ulaşılabilen bilgiler kısıtlı kalmıştır.

Hitler’in ilk okul yılları hakkında ulaşılabilen birkaç bilgiye göre Hitler derse odaklanma problemi yaşamaktadır. Bu durumu parti hayatında da düzensiz bir çalışma programıyla kendini göstermiştir. Hitler verilen işi yerine getirir ancak hiçbir zaman zamanında yapamaz. Hitler’in babasının ise bir Yahudi olan Baron Rothschild’ın çocuğu olma ihtimali yüksektir. Bu durum Hitler’ide bir parça Yahudi yapar fakat Yahudilerden nefret etmesinin sebebi belki de nefret ettiği babasını da Yahudi olarak görmesinden kaynaklanmış olabilir.

Gençlik yıllarında çok zorunlu olmadığı sürece çalışmamıştır. Arkadaşı Hanisch ile birlikte birkaç iş yapar eline para geçince ortadan kaybolur. Hanisch Hitler’in bu parayla kaybolduğunda bir Yahudi ile birlikte müzeleri gezdiğini söyler. Hanisch Hitler’in o dönemde Yahudilerle arasının iyi olduğunu söyler.

dünya savaşının başlamasıyla Hitler kendini bulur. Alman ordusuna gönüllü olarak katılır. Arkadaşlarına sık sık nutuk çeker. Bu yüzden arkadaşlarıyla arası pek iyi değildir. Rütbelilere körü körüne itaat eder. I. Dünya savaşının bitmesiyle Hitler için yine depresyonlar dönemi başlar. Askeriyeye bir kez daha girer ama girdiği birlik dağıtılır. Hitler askerlikte kendisini bulmuş ve askerlikten önceki miskin, tembel halinden tamamen uzaklaşmıştır. Ayrıca bu dönemde acıma duygusu yerini acımasızlığa bırakmıştır. I. Dünya savaşının bitmesiyle Hitler eski günlerine geri döner.

Psikologlar Hitler’in iki kişiliği olduğunu ve oluşturduğu ikinci kişiliğin zayıf yönleri olmayan ütopyasındaki kişilik olduğunu söylerler. Psikopatlardan farklı olarak bu kişilikler arasında geçişte kendi isteği etkilidir. Ayrıca insanların Hitler’e inanması onu olası bir deli damgası yemekten de kurtarır. Kitapta bahsedilen Hitler’in eski yaşamına, askeri dönemine ve parti konuşmalarına baktığımızda Hitler’in bu kişilik geçişini kendine inanan insanların olması durumunun tetiklediğini çıkarabiliriz. Özellikle konuşmalarında halk coştukça Hitler’de coşmaktadır yani halk Hitler’e inanmaya başlayınca Hitler bu ütopik kişiliğine Halktan daha fazla inanmaya başlar.

Hitler ilerleyen dönemlerde aşırı derecede bir korku duymaya başlar. Kendine yardım eden içsesin kaybolmasından, suikasta uğramaktan, yakın arkadaşlarının ihanetinden korkar. Konumuna bakıldığında suikast korkusu normal gözükse de aldırdığı olağan üstü önlemler dikkat çeker.


Hitler’in Psikolojik Analizi ve Sentezi

Bir erkek çocuğunun gelişiminde baba önemli bir rol oynar. Hitler’in babası bu rol modelliği gerçekleştirmekten acizdir. İçki içmediği zaman son derece düzgün tavırlar sergilerken, sarhoş olduğu zamanlarda bu tavırları değişerek yerini acımasızlığa bırakır. Hitler bu durumda annesine daha çok yaklaşırken babasından da hızla uzaklaşır. Babasına karşı içinde bir nefret oluşur. Annesine olan bu yakınlaşmasında annesinin gösterdiği ilgide önemli yere sahiptir. Hitler çocukluk döneminde annesinin izin vermediği isteklerini sinirlenerek ve annesini ileride babası gibi olmakla tehdit ederek gerçekleştirir. Parti hayatında belenmedik durumlarda bu sinirlenmesi aynen devam eder ve tehditi ise intihar olarak değişir. Ayrıca annesini bu tavrı ileride en ufak problemlerle dahi baş edememe olarak ortaya çıkar.

Askeri hayatında sadık ve rütbelilere boyun eğişi onları bir rol model olarak görmesinden kaynaklanır. Askerlik hayatında kendini bulmasının en önemli sebebi burada kendini erkek rolünde bulunmasıdır. Fakat yine de rütbelilere aşırı boyun eğmesi kendine tam olarak güvenmediğini gösterir. Fakat bu yöneticilerin hatasını gördüğü zaman bu bağlılık ve sadakat yerini bu yöneticileri kötülemeye bırakır. En sonunda Hitler hiçbir yöneticinin kendine rol model olacak vasıflara sahip olmadığına kendisinin en iyi rol model olduğuna inanır.

Alman halkı Almanya’dan bahsederken baba kavramını kullanır. Hitler ise a Almanya’dan anavatan olarak bahseder. Burada Almanya’yı kendisine yakın hissettiği annesiyle bütünleştirmesi etkilidir. Annesinin altı yaşında ölen kardeşine hamile olduktan sonraki onun üzerindeki ilgisini azaltması Hitler için bir yıkımdır. Bu yüzden Hitler Cinsellik içermeyen bir aşk hayatına yönelir bu aşk Almanya’dır. Ordu yıllarındaki sadakatli ve azimli çalışması anne olarak simgeleştirdiği Almanya’ya daha iyi hizmet etme çabasıdır. Yaşlı Avusturya Hitler tarafından babasını simgelemektedir. Avusturya sadece Almanya’yı engellemektedir. Almanya’nın geleceği için Avusturya ölmelidir yani yıkılmalıdır. Savaşta Alman ordusuna katılması bunun kanıtıdır. Babasına karşı hissettiği tüm nefreti Avusturya’ya karşı da hissederken, annesine karşı hissettiği tüm yakınlığı da Almanya’ya karşı hissetmektedir. Almanya’ya zarar veren herkese karşı büyük bir nefret besler.

Yahudilerle daha önce iyi ilişkiler içinde olduğu bilinen Hitler’in biranda Yahudi karşıtı oluşuna ilk başlarda anlam verilemez. Hitler’in bu karşıtlığını sebebi de yine “anne”’yi simgeleyen Almanya’ya karşı verilen zararı affetmemesinden kaynaklanıyor olabilir. Ekim olaylarını sorumlularını Yahudiler olması Hitler’de Yahudilere karşı büyük bir nefrete sebep olur. Hitler Yahudileri kendindeki istemediği tüm özellikleriyle de özdeşleştirir. Bu durumda Yahudilerin yok olması onun için bu özelliklerinde yok olmasını sağlayacaktır ve Hitler’in hep hayalini kurduğu sert acımasız erkek olmasını sağlayacaktır. Birçok yazar Hitler’in Yahudi karşıtlığının asıl sebebinin o dönemde önemli bir propaganda değeri taşımasından kaynaklandığına inanır. Hitler’de bu propaganda konusunun farkındadır ve konuşmalarında bunu kullanır.

Hitler kendini seçilmiş hisseder. Çünkü doğan kardeşleri ölürken o yaşar. Bu durum onda Allah tarafından seçilmişlik hissini geliştirir. Annesinin gösterdiği aşırı ilği kendini diğer insanlardan farklı hissetmesine sebep olur. Cephede arkadaşları ölürken onun ölmemesi onda Allah tarafından seçildiği ve Korunduğu hissini daha da geliştirmiştir. Cephedeki cesur tavrı bu inanmışlıktan kaynaklanır.


Hitler’in Muhtemel Geleceği

Amerikan istihbarat örgütü olan OSS bu bölümde Hitler’in savaşın son dönemlerinde nasıl davranacağı hakkında çıkarımlarda bulunmuştur. Ancak Hitler’in iç ses’ ten emir almasından ve normal bir insana göre ters çalışan karar(önce karar alıp daha sonra bu kararı destekleyen kanıtlar araştırması) sisteminden dolayı bulunulan tahminlerin sadece hangisi gerçekleşirse ABD’nin daha çok yarar sağlayacağı konusu üzerinde durulmuştur.

Genel olarak bu tahminler de Hitlerin halkın gözündeki kahraman imajının silinmesinin en uygun durum olduğu kanaati mevcuttur. Hitler’in söylediği gibi Almanya biterken tüm dünyayı da yakmasından korkulmaktadır. Eğer Hitler cephede savaşarak ölürse bu tüm dünya için büyük bir yıkım olacaktır. Çünkü kahramanlık imajı daha da artacaktır ve Hitler yanlıları da onun gibi son mermilerine kadar savaşacaktır.

Hitler’in zora düştüğü durumlarda intihar etme yatkınlığı vardır. Eğer Hitler böyle bir durumda intihar ederse kahramanlık imajı da silinecektir ve bu belki de tüm dünya için en olumlu bir son olacaktır.


SEÇİLMİŞ DİKTATÖR ADOLF HİTLER’İN PSİKANALİZİ

This entry was posted in FAŞİZM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *