RAND Raporu Orta Doğu ve Doğu Akdeniz

RAND Raporu
Orta Doğu ve Doğu Akdeniz

Ercan Caner, Sun Savunma Net, 05 Mart 2020

Orta Doğu ve Doğu Akdeniz

Türk liderler ülkenin bölgesel ortamına baktıklarında, hangi yöne bakarlarsa baksınlar her yerde stratejik tercihlerini karmaşıklaştıran sorunlar ve değişimlerle karşı karşıya kalmaktadır. Türkiye’nin kendi arka bahçesinde ise durum özellikle iç karartıcı görülmektedir.

RAND web sitesinde; Türkiye’nin Milliyetçi Rotası – ABD-Türkiye Stratejik Ortaklığı ve ABD Ordusu için Sonuçları  (Turkish Nationalist Course – Implications for the U.S.-Turkish Strategic Partnership and the U.S. Army) başlıklı 245 sayfalık bir rapor yayınlanmıştır.
Rapor: Stephen J. Flanagan, F. Stephen Larrabee, Anika Binnendijk,  Katherine Costello, Shira Efron, James Hoobler, Magdalena Kirchner, Jeffrey Martini, Alireza Nader ve Peter A. Wilson tarafından kaleme alınmıştır.
Bu rapor; ABD Kara Kuvvetleri Genelkurmay Başkan Yardımcılığı Ofisi, G-3 (Harekât), G-5 (Sivil-Asker İşbirliği) ve G-7 (Eğitim ve Tatbikat) tarafından desteklenen; ‘‘Türkiye’nin Değişken Dinamikleri – ABD-Türkiye Stratejik Ortaklığı ve ABD Ordusu için Sonuçları’’ başlıklı proje kapsamında yapılan araştırma ve analizlerin sonuçlarını ortaya koymaktadır. Projenin maksadı Türkiye’nin iç, dış ve savunma politikalarındaki eğilimleri analiz etmek ve ABD savunma stratejisi ve kuvvet planlaması açısından sonuçlarını değerlendirmektir.

Birleşik Devletler ve Türkiye arasındaki ortaklık, çeşitli meselelerde ABD ve Türk çıkarlarının bir zamanlar olduğu gibi örtüşmemesi ve bu zorlukların ele alınmasına yönelik politikalarda önemli görüş anlaşmazlıkların ortaya çıkması nedeniyle son yıllarda oldukça gerginleşmiştir.

Suriye ve Kürt meselesine yaklaşımdaki farklılıklar, Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerindeki gerginlikler, artan terörizm tehdidi ve Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türk siyasetindeki otoriter kayış hakkındaki ABD endişeleri bir araya gelerek, işbirliğinin sınırlanmasına ve karşılıklı güvenin altının oyulmasına neden olmuştur. İki ülke arasındaki ilişkilerin bozulmasına neden olan gerginliklerin önde gelenleri aşağıda sıralanmıştır:

  • Türk yetkililerin bir terör örgütü olduğunu ve Temmuz 2016 başarısız askeri darbe girişimin arkasındaki isim olduğunu iddia ettikleri sürgündeki Sûfî İslami hareketin lideri olan Fethullah Gülen’in Birleşik Devletlerde kalmaya devam etmesi,
  • Ankara’nın Rus yapımı S-400 hava ve füze savunma sistemlerini satın alması,
  • Türkiye’nin Amerikan ve Avrupa ülke vatandaşlarını tartışmalı terör suçlamalarıyla tutuklaması ve
  • ABD’nin, Türk hükümetindeki üst düzey yetkililerle işbirliği yaparak, İran’a karşı yaptırımları delmek maksadıyla tasarlanan büyük bir kara para aklama planını düzenlemekle suçlanan bir altın tüccarını yargılamasıdır.

Türkiye’de, ikisi de Erdoğan ve diğer Türk liderlerin tahrik eden ifadeleri nedeniyle alevlenen, ABD’nin Türkiye’nin istikrar ve güvenliğine katkısı üzerinde şüpheler olduğundan, halk arasında Amerikan karşıtlığı giderek derinleşmiştir.

Türkiye’nin Dış Politikası

AKP iktidar ilk geldiği yıllardaki Avrupa ile bütünleşme ve Türkiye’nin ekonomik gücünü geliştirme ile  ‘‘Sıfır Sorun’’ olarak adlandırılan bütün komşuları ile iyi ilişkiler geliştirmeye öncelik veren stratejisinden uzaklaşmıştır. Erdoğan artık dış ilişkilerde, iktidarını en iyi şekilde sağlamlaştıran ve Türkiye’nin ulusal çıkarları ile örtüşen açık seçenekler bırakmak maksadıyla çok daha iddialı bir denge stratejisi yürütmektedir.

Son yıllarda Türkiye’nin iç ve dış politikasını yönlendiren iki parti lideri; solda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sağda AKP Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.

AKP’nin Müslüman Kardeşler ile olan ilişkilerinde; Irak ve birçok Körfez ülkesi ve Mısır ile olan farklılıklar, Arap Baharı sonrasındaki politikalar ve Katar tutumu, Türkiye’nin Arap dünyasındaki itibarını azaltmıştır. Türkiye’nin neredeyse bütün komşuları, Birleşik Devletler ve diğer müttefikleriyle olan politika farklılıkları arttıkça Türk liderler, ülkenin çıkarlarını korumada kendine daha çok güvenmesi ve ulusal çıkarlarını korumak için ilkeli bir ‘‘değerli yalnızlık’’ duruşu sergilemesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir.

Önümüzdeki beş ile on yıl içinde, MHP’li ortaklarının teşvikleri ile Erdoğan’ın, değişen derecelerde Birleşik Devletler ve diğer NATO müttefiklerinin çıkarlarına aykırı ve uzun bir geçmişi olan savunma ve güvenlik işbirliğini baltalayan, iddialı dış ve savunma politikaları izlemesi muhtemeldir.

Doğu Akdeniz ve Orta Doğu: Her Yönde Problem

Türk liderler ülkenin bölgesel ortamına baktıklarında, hangi yöne bakarlarsa baksınlar her yerde stratejik tercihlerini karmaşıklaştıran sorunlar ve değişimlerle karşı karşıya kalmaktadır. Türkiye’nin kendi arka bahçesinde ise durum özellikle iç karartıcı görülmektedir.

Giderek azalan karşılıklı şüpheler ile derin dini ve politik farklılıklara rağmen Türkiye ve İran son 20 yıl içinde belirli çıkarlar kesiştiklerinde pragmatik bir işbirliği içinde olmuştur. Suriye savaşı ve Irak’ta artan İran nüfuzu, Tehran ve Ankara arasındaki ilişkileri germiş, fakat Suriye ve Irak’ta olası Kürt devletlerinin kurulması konusundaki ortak endişeler, iki ülke arasında ihtiyatlı ve temkinli bir işbirliğine neden olmuştur.


YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN ;

Orta Doğu ve Doğu Akdeniz

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, BOP, DIŞ POLİTİKA, İSTİHBARAT KURUMLARI, SUN SAVUNMA NET. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *