Grand Türk” isimli Amerikan gemisi Kapitülasyonlar ve Anadolu’da Amerikan Misyoner Okulları

Grand Türk” isimli Amerikan gemisi ve
Anadolu’da Amerikan Misyoner Okulları

Naci Kaptan – 04 Nisan 2023

İlk misyonerlerden kabul edilen Saint Paul, Hıristiyanlığı yaymak amacıyla Anadolu, Makedonya ve Yunanistan’da kiliseler kurmuş ve onları teşkilatlandırmıştır. Havariler ve yardımcıları sayesinde Hiristiyanlık bütün Roma dünyasına, 10.yüzyıla gelindiğinde ise İsveç, Bohemya ve Danimarka’ya kadar yayıldı. Böylece Alman ve İskandinavların da Hıristiyanlığı benimsemesi ve Roma Katolik Kilisesinin Avrupa’ya hakim olmasıyla Hıristiyanlığın bütün dünyaya yayılması için harekete geçildi. Bu amaçla Papalık tarafından 1662’de Vatikan’da ‘Misyonerlik Bakanlığı’ kurulurken Paris’te de giderlerini Papalık Propaganda Dairesi’nin üzerine aldığı “Dış Misyonlar Papaz Okulu” açıldı.
Osmanlı topraklarına gelen ilk misyonerler 16.yüzyılın sonlarına doğru gelen Fransız Katoliklerdir. Osmanlı Devleti ile Fransa arasındaki iyi ilişkilerden yararlanan Katolik misyonerlerinin bir gayesi de Roma ve Bizans kiliselerini birleştirmekti. Cizvitlerle başlayan eğitim ve öğretim faaliyetleri sonunda, 1583’te İstanbul’da St.Benoit isimli Fransız okulu açıldı. Cizvitlerden başka Katolikliğin diğer tarikatları olan Fransisken, Dominiken, Kapuçin ve Frerler rahip ve rahibeleri de Osmanlı ülkesine gelmeye başladılar ve çoğu kendi isimleriyle anılan St.Joseph, St.Michel, St.Louis ve Notre Dame de Sion gibi okullarını açtılar.
Katoliklerden sonra gelen misyonerler Protestanlar oldular. Amerikan dış açılımının bir sonucu olarak Amerika’lı misyonerler 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğuna nüfus etmeye başladılar. Osmanlı toplumu ve milletlerini tanıma ve ona göre strateji geliştirmekle geçen yılların arkasından Misyonerler bölgelerine yerleşmeye başlamışlar sonrasında da çalışmalarının meyvelerini almışlardır.
Eğitim organizasyonu misyonerlik çalışmalarının en önemli kaldıraçlarından biri olmuştur. Bir diğer kaldıraç ise sağlık organizasyonlarıdır. Bu yazı da Amerikan Protestan Misyonerlik çalışmaları paralelinde ağırlıklı olarak Anadolu coğrafyasındaki eğitim organizasyonu incelenmiştir. Yazıda Kolej olarak belirtilen okullar, orta öğrenim kurumları değil, New England tipi yüksek okullardır. Benzer şekilde İlahiyat okulları da yüksek okul seviyesindedir.
1.TÜRK AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN BAŞLANGICI
İngiliz bandıralı Amerikan ticaret gemilerinin Osmanlı limanlarına ziyareti 17. yüzyılda başlar. Osmanlı rıhtımına yanaşan ilk Amerika bandıralı gemi, kaptan ve tüccar Richar Derbyd (1712–1783) tarafından yaptırılıp 1782’de Massachusetts Salem’de denize indirilen Grand Türk oldu.
Daha sonra oğlu Elias Hasket Derby ticaret ilişkilerini geliştirdi. Grand Türk 1790’lı yıllarda halı, reçine, kuru üzüm, incir,deri, afyon gibi Levant bögesinin geleneksel ürünlerini Amerika’nın New Englang bölgesine taşıdı. Amerikan ticaret gemileri ilk kez İzmir’i 1797, İstanbul’u 1786, İskenderiye’yi 1800 yılında ziyaret ettiler. 1803 yılında ABD Maliye Bakanlığı, ithalat-ihracat istatistiklerinde Türkiye için ayrı bir sütun açtı.
Yıl 1786 idi. İlk defa, ABD bandıralı bir gemi Osmanlı
limanlarından birine yanaştı. Adı “Grand Türk” idi…
1811 yılına kadar İngiliz Levant Company tarafından geliştirilen Osmanlı-ABD ticareti, 1811 yılında İzmir’de, Philadelphia’lı David Offley’in liderliğindeki Amerikan iş adamları tarafından ilk Amerikan Ticaret Odası’nın açılmasıyla Amerika’nın kontrolüne geçti. Amerika’lılara da kapitülasyonlar veren antlaşma 1830’da imzalandı. ABD, Osmanlı’ya sadece pamuk ve rom satmıyor aynı zamanda silah ve cephane de satıyordu. Silah ve cephanenin ticaret içindeki payı 1869 yılında %79 iken 1877’de %97’yi bulmuştu. 1830 yılında İzmir Limanı’na 30 Amerikan ticaret gemisi giriş yaparken, Kırım savaşını (1853-1856) izleyen yıllarda her hafta bir Amerikan gemisi İstanbul’a geliyordu.
Amerika ile ilişkilerde sadece ticaret gelişmiyordu, başka gelişmelerde başlamıştı. 1827 yılında, birlikte hareket eden İngiliz, Fransız ve Rus deniz filosu, Navarin’de Osmanlı donanmasını yok edince, Osmanlı 1830 yılında gemi yapımcısı Henry Eckford’u yardıma çağırdı. Ayrıca Abdülmecid devrinde Amerikan pamuğunun Osmanlı topraklarında yetişirilmesi ve çeşitli maden araması çalışmaları için Amerikalı’larla çalışılıyordu. 1847 yılında Amerika’lılar Sultan Abdülmecid’e telgraf makinesinin demosunu bile yaptılar.
1914 yılında Amerika’nın yıllık ihracatı içinde Osmalı’nın payı binde 17. Osmanlı’dan satın aldığı mallar ise ithalatının yüzde biridir. Öte yanden Osmanlı tarafından bakılınca Amerika’ya yapılan ihracatın payı yüzde 23’dür. American Tobacco, Standart Oil, Singer Sewing, Western Electric firmaları Osmanlı İmparatorluğunda faaliyet göstermektedirler.
1.1 Donanma, Misyon ve Misyonerlik
17.yüzyılın sonunda bağımsızlığını kazanan ABD’nin geleceği ticaretteydi. ABD ticareti Baltık, Levant ve Uzak Doğu olmak üzere üç yönde gelişebilirdi. Ancak bu gelişme yolları üzerindeki engellerin temizlenmesi içinde donanmaya ihtiyaç duydular. Kuruluş çalışmaları George Washington zamanında başlayan Amerikan donanması, ‘Kim olursa olsun, haraç vermektense savaşmayı tercih ederiz’ diyen Thomas Jefferson’un başkan seçildiği 1801 yılında Cebelitarık boğazını geçerek Akdeniz’e girdi.
Donanma işin sert ve soğuk yüzüydü. Bir de daha sıcak, sempatik, insacıl bir mekanizmaya ihtiyaç vardı. Üstelik Akdeniz’de dolaştırılacak bir fırkateynin yıllık masrafı 80,000$ iken bir misyoner ailesinin yıllık gideri 1,000$ dı. Misyonerliğin ilahi gerekçesi, İsa’nın ‘Gidiniz, Gerçeği(Kutsal Kitabı) onlara anlatınız’ şeklindeki buyruğunda gizli. Misyoner sözcüğü Latince mittere (göndermek) fiiliyle ilgili. 16. yüzyıldan itibaren Hiristiyan inanışını vaaz etmek ve ayinleri yönetmek yetkisiyle donatılmış din adamlarının çevreye gönderilmesine misyon bu gibi görevlilere de misyoner deniyor.
19. yüzyıl ve 20. yüzyılın ilk çeyreği misyonerliğin altın çağıdır. Bu çağ aynı zamanda kapitalizmin emperyalizm’e dönüştüğü çağdır. Misyonerliğin belki de en ironik ve paradoksal yanı aslında kendisi başka şeylerin aracı olamasına karşın, önemli ve ulvi bir amaçmış gibi ortaya konmuş olmasıdır. Misyonerliğin özü dindir. Başlıca araçları ise okul, matbaa, kitap, hastane gibi kurumlardır.

Yazının tamamını okumak için http://kitapozeti.de/anadoluda-amerikan-misyoner-okullari/
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, DENİZ VE DENİZCİLİK, DİN-İNANÇ, GEÇMİŞİN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *